Aile Bakanı: Bin 500 psikolog istihdam edeceğiz
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, bir aya kadar bin 500 psikolog istihdam edileceğini söyledi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Aile Sosyal Destek Projesi'nin (ASDEP), 7 il ile ilçelerinde uygulanmaya başladığını belirterek, "Proje kapsamında bir aya kadar 1500 psikolog istihdam edeceğiz. Toplum hizmetleri uzmanı, çocuk gelişimi uzmanı ve sosyolog alıyoruz. Personel alımımız 3-4 yıl daha devam edecek. Hedefimiz 15 bin sosyal danışmanıyla bütün Türkiye'nin, her ailenin bir sosyal danışmanı olması" dedi.
Ramazanoğlu, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ve İstanbul Ticaret Üniversitesince "Kadın ve Yoksulluk" ana temasıyla düzenlenen 2. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi'nde yaptığı konuşmada, sosyal politikalar denilen şemsiye içerisindeki her işin insana dokunduğunu söyledi.
En büyük paydaşlarının sivil toplum örgütleriyle gönüldaşları olduğunu belirten Ramazanoğlu, siyasetin ürettiği çözümlerle yaralara merhem olduğunu anlattı.
KIZ ÇOCUKLARININ OKULDA KALMA SÜRESİ
Bugün artık yoksulluğun kadınla özdeşleşmiş bir terminoloji haline geldiğini vurgulayan Ramazanoğlu, kadının neden yoksullaştığı araştırılırken temeline inilmesi gerektiğini aktardı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ramazanoğlu, "Bir kız, bir erkek çocuğu doğuyor. Ondan sonra hayat onlar için bir döngü, örgü halinde ilerlemeye başlıyor, bir noktaya geliyor. O noktadan sonra erkek çocuk daha seri bir şekilde devam ediyor hayata. Kız çocuk bakıyoruz teklemeye başlıyor. Bir noktadan sonra genç kız oluyor, anne oluyor, hayata atılıyor. Erkekle hayatındaki o kaynaklara ulaşma imkanlarındaki makas gittikçe açılıyor" diye konuştu.
Göreve geldikleri 2002 yılında kız çocuklarının okulda kalma süresinin 4 yıl, erkek çocuklarının ise 5-5,5 yıl olduğunu belirten Ramazanoğlu, "Haydi Kızlar Okula", "Analı Kızlı Okula Gidiyorum", "Baba Beni Okula Gönder" gibi kampanyalarıyla kızların okulda kalma sürelerinin ortalama 6,7 yıla, erkeklerin ise 8,5 yıla çıkardıklarını kaydetti.
KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİ FEDA EDİLİYOR
Çocukların 12 yıllık temel eğitimi tamamlamalarını hedeflediklerini belirten Ramazanoğlu, evde ekonomik güçlük olduğunda, yeni bir kardeş doğduğunda ya da eve yeni bir iş ihtiyacı duyulduğunda ilk önce feda edilenin kız çocuğunun eğitimi olduğunu söyledi.
Ramazanoğlu, "Deniyor ki, 'Kız okumasın.' Aynı şartlarda olan bir erkek için ise ona ekstra fedakarlık yapılıyor 'devam etsin' deniliyor. Kırsalda başka bir sorunumuz daha var. Kız çocuğu birinci 4 yılı bitiriyor, ikinci ve üçüncü 4 yıl için bir merkeze, köyden ya ilçeye ya da ildeki bir yere gitmesi lazım. Orada orta öğretimde kalabileceği yurt lazım. Yurt yoksa erkek çocuk için eğitimine devam etsin diye bir formül üretiliyor. Kız çocuk için deniyor ki, 'Hayır gerek yok, evde kalsın.' İkinci sıkıntı da kız çocuklarının okula ulaşabilme, erişebilme imkanlarından uzak kalması. Çocuğunu okutmak için köyden ilçeye göç eden ailelerin yoksulluğu tetikliyor" ifadelerini kullandı.
"ORTAÖĞRETİM YURTLARI YAPIYORUZ"
Sema Ramazanoğlu, 12 yıllık temel eğitimin tamamlanabilmesi amacıyla illerde ve ilçelerde orta öğretime devam eden kız ve erkek öğrenciler için yurtlar yaptıklarını dile getirerek, 12 yıllık eğitimin kız çocuklarını erken yaşta evliliklerden, erken yaşta anne olmadan, ensest ve ona bağlı psikolojik travmalardan koruduğunu vurguladı.
Günlük kişi başına geliri 4,3 doların altında olanlara yoksul denildiğini belirten Ramazanoğlu, 2001'de Türkiye'de nüfusun yüzde 30'nun bu gelirin altında olduğunu, uygulanan doğru politikalarla bugün bu oranın yüzde 1,6'ya düştüğünü aktardı.
Sema Ramazanoğlu, bakanlık olarak kadın istihdamı üzerinde çalıştıklarını ifade ederek, mülteci ve terörden zarar görenler de dahil olmak üzere kadınları üreten hale getirebilmek için meslek edindirme ve dil kursları açtıklarını dile getirdi.
"1000-1500 SOSYAL DANIŞMAN DÜŞÜYOR"
ASDEP ile Şehirlerin Sosyal Risk Haritalarının Çıkarılması projelerinden bahseden Ramazanoğlu, 7 il ile ilçelerinde uygulanmaya başlanan ASDEP kapsamında her ailenin sosyal danışmanın olmasının hedeflendiğini anlattı.
Şu anda 1000-1500 aileye bir sosyal danışman düştüğünü bildiren Ramazanoğlu, projenin aile hekimliğinden örnek alınarak yapıldığını belirtti.
Danışmanların aileleri ziyaret ettiğini, sonrasında ailelerin gruplara ayrıldığını anlatan Ramazanoğlu, "Çok riskli aileler, orta ve az riskli ve kendi yağıyla kavrulan, problemleriyle çözüm yeteneği geliştirilmiş aileler. Çok riskli dediğimiz aileler, parçalanmaya, boşanmaya giden aileler. Sosyal danışmanlarla ailelerin risk oranlarını aşağıya çekmeyi, kendi kendine çözüm üretebilme kabiliyeti geliştirmelerini amaçlıyoruz. Hedef kitlemiz, kadınlar ve çocuklar. Sorunsuz bir dünya yok, sorunsuz bir aile de yok ama burada sorun çözebilme kabiliyetini geliştirmek, o yeteneği artırabilmek önemli" değerlendirmesinde bulundu.
"BİR AYA KADAR BİN 500 PSİKOLOG İSTİHDAM EDİLECEK"
Proje kapsamında bir aya kadar 1500 psikolog istihdam edeceklerini belirten Ramazanoğlu, "Toplum hizmetleri uzmanı, çocuk gelişimi uzmanı ve sosyolog alıyoruz. Personel alımımız 3-4 yıl daha devam edecek. Hedefimiz 15 bin sosyal danışmanıyla bütün Türkiye'nin, her ailenin bir sosyal danışmanı olması. Aynı zamanda da çalışanlarımızla direkt ailenin içinden elde ettiğimiz verilerle de Türkiye'nin sağlıklı aile istatistiklerine ulaşmış olacağız. Şu anda aile istatistiklerinin çok sağlıklı olduğunu söyleyemiyoruz" dedi.
"HER İLİN SOSYAL GÜVENLİK HARİTASI ÇIKARILDI"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, her ilin sosyal risk haritasını çıkardıklarını, artık olaylara bütüncül bakmayacaklarını vurgulayarak, şunları aktardı:
"Yoksulluk, Türkiye'nin yoksulluğu değil. Türkiye büyük bir coğrafya ve o coğrafyanın içerisinde hem sosyal hem ekonomik hem de farklı etkileşimler var. Mesela Denizli'ye bakıyoruz; işsizliğin sıfır olduğu bir il. Ortalama gelir ve refah düzeyi yüksek ama Denizli'nin sosyal problemi farklı bir şey. Öteki tarafta Şanlıurfa'ya bakıyoruz. Denizli'de okuma yazma oranı yüzde 100, kadınlar iyi eğitimli, çalışan kadınlar. İşsizliğin sıfır olduğu bir yerde kadınların iş seçiciliği var.
Beğenmediği işten ayrılıyor, başka bir işe giriyor. Ama Şanlıurfa'ya bakıyoruz, kız çocukları hala erken yaşta evlendiriliyor, çok eşlilik, yoksulluk var. İşte bir reçete ile bütün problemlere deva olmamız mümkün değil. Her ilin ayrı ayrı sosyal risk haritasını çıkaracağız. Denizli'de nedir sosyal risk?
Boşanmalar, alkol tüketimi yüksek, bağımlılık var. Öteki tarafta Şanlıurfa'da başka bir problem var. Risk haritasından elde ettiğimiz sonuçlara göre, her il için farklı bir çözüm çalışması yapacağız. Bu da sorun odaklı çalışmayı gerektiriyor. Yine hedef kitlemiz kadınlar, gençler, çocuklar.
"MEDYA SOSYAL SORUMLULUKTA BİZİM PAYDAŞIMIZ"
Nasıl hastalık kişiye özeldir, teşhis kişiye özeldir ve reçete de kişiye özeldir. Biz de sosyal yaklaşımla her noktaya ayrı bakacağız, oranın sosyal teşhisi ayrıdır, semptomları ayrıdır ve reçetesi, tedavisi de ayrı olacak. Bunların kontrol edilebilir etkilerini ve dönüşümlerini alacağımız çalışma olacak. Paydaşlarımız üniversiteler, sivil toplum örgütleri. Hepsine açığız.
Çalışmamazı şöyle kurguladık. Biz devlet ayağıyız. Bir tarafta sivil toplum örgütü, üniversite var, öteki tarafından da medya ve kamuoyu var. Toplumsal sorumlarımız aynı zamanda medya kanalıyla görünür oluyor. Kamuoyunu da yönlendiriyor. Medyaya diyoruz ki, sosyal sorumluluğumuz çerçevesinde yaptığımız işlerin vicdani sorumluluğu çerçevesinde sizler de bizim paydaşımızsınız. Aynı zamanda kamuoyu da bizlerin paydaşı."
Konuşmaların ardından kongreye bildiri gönderenler arasında yoksulluğu önceleyenlere sertifika verildi.
Kongreye "Göçmen Kadınlar ve Devletsiz Neslin Çocukları: Haksızlıktan Yoksulluğa" adlı sunumuyla katılan Özlem Ünlü, sertifikasını Bakan Ramazanoğlu'nun elinden aldı.
KADEM Genel Başkanı Aydın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na çiçek takdim etti.