Sevgiden, aşktan bahsetmek, mayınlı bir yolda, bataklık bir
arazide yürümek gibidir.
Sevgi, çok konuşulmaktan çürümüş, kokuşmuş sakıza dönmüş bir
mevzu haline geldi.
Derin bir mevzu diyecek halimiz de kalmadı, ne yazık ki. Bugün
artık, derinliğini, büyüsünü yitirmiş durumda…
Modernizm, her değerin, her duygunun içini boşaltıp
kapitalistleştirdiği gibi, sevgiyi de kapitalistleştirdi.
Bir gösterişe, törene, şölene, özentiye, tüketim aracına
dönüştürdü, ambalajlayıp, özünden kopardı.
İnsanlar, sevgiyi bir kültürden, bir kitaptan değil, dizi
karakterlerinin patolojik aşklarından öğrenir oldu
Şimdi, sırf sevmek için sevenler, sevgisiz sevenler türedi.
***
Sevme kültürümüzü, sevgi adabımızı kayberder olduk.
Daha çok âşık oluyor ama daha az seviyoruz.
Anında sevip, anında terk ediyoruz.
Çilesiz, emeksiz, konforlu, hijyenik sevgilerden, ölümüne
savdalar üretip, küçük bir rüzgarda kaçıveriyoruz.
Bir sevgiye değer katan nedir?
İçinde sadakat yoksa
Vefa yoksa
Merhamet yoksa
Şefkat yoksa
Erdem yoksa
Çile yoksa
Emek yoksa
Özveri yoksa
Kutsal yoksa
O sevgi, değersiz bir sevgidir.
***
William Blake, bir şiirinde “Aşkını anlatmaya yeltenme sakın
Ancak söylenmemiş aşk aşktır.”diyor. (Çev: Hüsrev Hetemi)
Gerçek sevgiler, içe doğru kök salar, derinleşir.
Modern sevgiler ise dışa vurumla var oluyor.
Modern zamanlarda, dışa vurarak, gürültü çıkararak sevmek,
modaya uyup ilan etmek gerekiyor.
Bunu mutlaka bir şekilde feysinden, watsap’ından ifşa etmek, eşe
dosta duyurmak; afişe olmak istiyor.
***
Düşünsenize; herkes aynı malum günde, ayarlanmış saatlerde,
ayarlanmış mekanlarda, ayarlanmış klişe sözlerle, ayarlanmış
jest ve mimiklerle, ayarlanmış hediyelerle, sevgilerini ifade
edecek.
O gün tv dizilerinden fırlamış gelmiş karakterler görecesiniz
sağınızda solunuzda.
***
Gerçek sevgiler onarıcıdır, sırlıdır, şifalıdır.
İnsanı derleyip toparlar, Sarsıp kendine getirir.
İnsana hakikat düşleri gördürür.
Ve bununla tanışan yapay sevgilerin kuşatmasından kurtulur.
***
Sevmek, değer vermektir.
Değer vermek, özveride bulunmaktır.
Bir insanı sevme niyetin, sevginin değerini belirler.
Bir atasözü, “Yüz güzelliğine iki günde doyulur. Huy güzelliğine
kırk yılda doyulmaz.” der.
Görselliği aşamayan, fizikten öteye geçemeyen sevgi, yapay bir
sevgidir.
Tenden gelip tene gider.
Gerçek sevgi, kalpten gelir, kalbe gider.
Gerçek sevgi, egonun tatmini değil, ruhun tatminidir.
Kutsalı olmayan hiçbir sevgi, ruhu tatmin edemez; ruhun
kaybedişidir.
Kutsalını yitirmiş sevgi, para gibidir. Harcanmak içindir.
Harcarsın ve bir daha istersin. Sonu gelmez bencilce bir
arzudur bu.
Asla gözden çıkarılmaması gereken değerler, bir kere gözden
çıkarıldı mı, kalbin aynası bir kere çizildi mi, kefareti
büyük olur.
***
Sevmek için sevmek, sevgisiz sevmektir.
Niçin sevdiğini bilmiyorsan kimi ve neyi sevdiğinin önemi
yoktur.
Tanımadan, seçmeden, ölçmeden, tartmadan sevmek; niçin sevdiğini
bilmemek; sevgiyi israf etmek demektir.
Duygu dahil, israf edilen her şey öcünü alır.
Sevgi, iyi bir ilişkinin başlangıcı değil, sonucudur.
Çünkü sevmek, uzun bir yolculuğa çıkmaya niyet etmek demektir.
Bir yol varsa haramisi de vardır. Kim, bir yol haramisiyle
yolculuk yapmak ister?
Onun için bir hikmet sahibinin deyişiyle; “Kiminle, hangi yola
gitmek istersen, onu sev.”
***