Memur Haber Mobil Uygulama
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz Pazartesi günü “Demokratikleşme Paketi”ni açıkladı. Bu pakette eğitimle ilgili olarak açıklanan ilkokullardan “Andımız” töreninin kaldırılması değişik kişi ve kurumlar tarafından olumlu ve olumsuz tepkiler aldı. Paketin bu maddesi bende de değişik çağrışımlar uyandırdı.
Bir kere “Ant” kelimesi TDK’nın sözlüğünde şöyle tanımlanmaktadır. “Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin, kasem.” Ülkemizde uzun yıllar her 10 yılda bir yapılması gelenek hâline gelen darbeler, ülke eğitiminde her konuyu zap-u rapt altına almıştır. Toplum içerisinde kitap okuma alışkanlığının gelişmemesinin nedenlerinden biri de, bu darbe hükümetlerinin uygulamaları sonucu yıllardır okuduğu/yazdığı kitaplar yüzünden bir çok kişinin resmi makamlarla arasında anlaşmazlıklar çıkması, bu nedenle ceza-i işleme tabi tutulmasıdır desek herhâlde yanılmış olmayız.
O nedenle bizler okullarda serbestçe okuyabildiğimiz kitapları okuyarak bu günlere gelen nesillerdeniz. Okullarda göğsümüzü gere gere okuyabildiğimiz yazarların başında da Ömer Seyfettin gelmektedir. Ömer Seyfettin’in ve hikâyelerinin benim kuşağımdaki yeri bu nedenle bir başkadır. Kaşağı, Falaka, And… bu hikâyeleri benim kuşağımdan bilmeyen var mıdır? Evet haklısınız yoktur.
Okullarda serbestçe okutulabildiği için de yıllardır öğretmenler Ömer Seyfettin’in hikâyelerini öğrencilerine tavsiye etmişlerdir. Yayıncılar da Ömer Seyfettin imzalı hikâyeleri telifi de olmadığı için basıp basıp öğrencilere ulaştırmaktadırlar.
Ömer Seyfettin’in hikâyelerinin bir kısmı yaşadığı dönemi, çocukluk yıllarını anlatmaktadır. “And” hikâyesi de çocukluğunun geçtiği Gönen’deki çocukluk hatıralarından biridir. Paket vesilesi ile hatırlayıp tekrar okuduğumda bir yerlerimde bir kıpırdanmalar olmadı desem yalan olur.
Fakat bu günün çocukları Ömer Seyfettin’in çocukluğundan çok farklı bir dünyada yaşamaktadırlar. Bu da demek değildir ki çocuklar Ömer Seyfettin’in hikâyelerini okumasınlar. Tabiki de okuyacaklar. Fakat ilkokulda okuyup da Ömer Seyfettin’den de soğumasınlar. Lisede Ömer Seyfettin’in titizlikle hazırlanmış hikâyelerini okuyup özümsesinler ve hisselerine düşen lezzeti de tatsınlar.
Demokratikleşme paketinde kaldırılması öngörülen “Andımız” eski milli eğitim bakanlarından Dr. Reşit Galip tarafından 23 Nisan 1933’te ilk defa Türk çocuklarına okutularak armağan edilmiştir. Bu ‘Öğrenci Andı’ Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’nun 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı kararı ile kabul edilip uygulamaya konulmuştur. Bu tarihten günümüze “Andımız” ilköğretim okullarında değişik zamanlarda bazı değişiklikler yapılsa da okutulmuştur.
Hâlen yürürlükte olan yönetmeliğin “Andımız” ile ilgili olan maddesi şöyledir. “Öğrenci Andı
Madde 12 —(Değişik: 21/07/2012 - 28360 RG) İlkokullarda öğrenciler, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca aşağıdaki "Öğrenci Andı" nı söylerler.
"Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!"
Yabancı uyruklu öğrencilerin "Öğrenci Andı"nı söyleme zorunluluğu yoktur.”
MEB müsteşarı Yusuf Tekin gelişmeler üzerine; “Türkiye'nin demokratikleşme süreci sağlıklı ilerleyecekse bunda en önemli katkıyı sağlayacak bakanlıklardan bir tanesi de MEB. Dün açıklanan pakette bakanlığımızla ilgili iki önemli konu yer aldı. Her iki konu ile ilgili de bakanlığımız çalışmalarına başlamıştır. Andımız ile ilgili olarak MEB İlköğretim Kurumları yönetmeliğinde bir değişiklik yapılacak. Dil ile ilgili olarak ise, hem 2923 sayılı kanunda ve hem de MEB Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik hazırlıklarını başlattık.” açıklamasını yapmıştır.
Yapılan düzenlemelerden sonra “Andımız” artık her sabah tören ile ilkokullarda söylenmeyecektir.
Son söz yerine; mühim olan evrensel değerleri ezberletmek değil, bu değerleri hayatın içerisinde uygulanabilir şekilde toplumdaki bireylere can-ı gönülden benimsetebilmektir. (02.10.2013)