Anlattıkları kan dondurdu! 8 ay boyunca defalarca cinsel istismar...

Suriye'de Beşşar Esed rejimi güçlerince alıkonulan eşinin işkenceyle öldüğünü öğrendikten bir yıl sonra alıkonulan Filistin kökenli Sena Hüseyin, rejim zindanlarında kendisine 8 ay boyunca çeşitli işkenceler uygulayıp defalarca tecavüz edenlerin adalete teslim edilmesini istiyor.

Suriye'de Mart 2011'de başlayan iç savaşın patlak vermesi, Suriye'ye göç ederek mülteci durumuna düşen Filistinlilerin de hayatını kararttı.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) verilerine göre, İsrail'in 1948'deki saldırıları sonrası Suriye'ye en az yarım milyon Filistinli mülteci sığındı.

Londra merkezli Suriye'deki Filistinliler Çalışma Grubu'nun verilerine göre, Suriye'deki 10. yılını geride bırakan iç savaşta 4 bin 48 Filistinli mülteci yaşamını yitirirken, yaklaşık 1800 Filistinli alıkonuldu.

Sena Hüseyin de Suriye'de halkına karşı savaş başlatan Esed rejimi güçlerince hayatı karartılan yüz binlerce Filistinli mülteciden biri.

İsrail’in başlattığı saldırılar sonucu Suriye'ye göç eden Filistinli bir aileden dünyaya gelen Sena, geçen 10 yıl içinde defalarca yerinden edilerek, Suriye'nin en güneyinden en kuzeyine göç etmek zorunda kaldı.

35 yaşındaki Sena'nın ailesi Suriye'ye ilk vardıklarında önce Kuneytra sonra da başkent Şam'a göç ederek, Filistinli mültecilerin sığındığı Yermük Kampı'na yerleşti.

İç savaşın başlamasıyla Yermük Kampı'nda da rejim karşıtı gösteriler baş göstermiş ve yıllar içinde kamp, rejimin kontrolünden çıkmıştı.

Sena ve ailesi bir süre abluka altında kalan kamptan tahliyelerle başka bir mahalleye geçerek yaşamını sürdürmeye başladı ancak rejim güçleri 2016'da Sena'nın eşini alıkoydu.

Eşinden haber alamayan Sena, 4 ay sonra aile cüzdanı çıkarmaya gittiği nüfus müdürlüğünde, alıkonulan eşinin öldüğünü öğrendi.

Ekim 2017'de ise Sena "silahlı muhaliflere destek verme” suçlamasıyla rejim güçlerince alıkonulup 8 ay boyunca işkence gördü.

Haziran 2018'de serbest kalan Sena, daha sonra çocuklarını yanına alıp Şam'dan çıkarak ülkenin kuzeyinde muhaliflerin kontrolündeki bölgelere sığındı.

Halihazırda Afrin'in Şeyh Hadid beldesinde yaşayan Sena, rejimin "Filistin Şubesi" ve Sednaya Hapishanesi'nde başından geçenleri AA muhabirine anlattı.

"Aklım hep çocuklarımdaydı"

Sena, iç savaşın patlak vermesi üzerine rejim güçlerinin eşini alıkoyduğunu belirterek, "Rejim yeniden tutuklamalara başlamıştı. Eşim tutuklular arasındaydı. Ondan bir süre haber alamayınca aramaya başladım. Her yere baktım. Esed rejimi nüfus müdürlüklerine ölenlerin isimlerinin yer aldığı listeler göndermişti. Listelerde eşimin adının olduğunu öğrendim. Tutuklandıktan 4 ay sonra şiddetli işkencelerden hayatını kaybetmiş." dedi.

Eşi tutuklandığında hamile olduğunu ve çocuğunu doğurduğunda da kimsenin yanında olmadığını kaydeden Sena, şöyle devam etti:

"Beni muhaliflere destek vermekle suçlayıp alıkoydular. Ansızın bir gün 2 asker kapıma gelerek karakola istendiğimi belirtip ellerimi bağladılar. Filistinli olduğumu öğrendiklerinde (Şam’daki) Filistin Şubesi’ne götürdüler. Şubeye girer girmez dayak atmaya başladılar. Silahlı örgütlere destek verdiğim bahanesiyle tutuklanmıştım. Telefonlarımı dinliyorlarmış. Kardeşlerim kuzeyde olduğu için onlara destek verdiğimi savunuyorlardı. Ağza alınmayacak laflar sarf edilip dayaktan sonra tutuklandım."

Sena, rejimin güvelik güçlerine bağlı Filistin Şubesi'nde 2 ay boyunca alıkonulduğunu belirterek, "Filistin Şubesi en zor olanıydı, çok fazla dayak atıyorlar, eziyet ediyorlardı. Burada bir müddet tekli hücrede kaldım. Kötü söz, taciz ve dayağa maruz kaldım. Hep ağladım. Aklım hep çocuklarımdaydı." diye konuştu.

"Yaşadığım o günleri hatırlamak istemiyorum"

Filistin Şubesi'nden sonra diğer tutuklu kadınlarla Şam'daki Sednaya Askeri Hapishanesi'ne götürüldüğünü aktaran Sena, burada 6 ay boyunca türlü işkencelere maruz kaldığını vurguladı.

Sena, burada da sorgu öncesinde tekli hücrelerde tutulduklarını dile getirerek "Sorguda her seferinde suçsuz olduğumu dile getiriyordum. Sorgu esnasında bile elle taciz ediyorlardı." dedi.

Sednaya'da maruz kaldıkları sözlü ve fiziki işkenceleri unutmadığını kaydeden Sena, "Yaşadığım o günleri hatırlamak istemiyorum, beni olumsuz etkiliyor. Hücrede üzerimize su döküyorlardı. Yemek olarak sadece birkaç adet zeytin veriyorlardı. Daha kötü zamanların geleceğinden habersiz hücrelerde özgürlüğe gideceğimiz zamanları bekliyorduk." diye konuştu.

"Birçok defa tecavüze uğradım"

Sena, rejim güçlerinin alıkoyduğu kadınlara uyguladığı işkence ve tecavüzlerini şöyle anlattı:

"Canavar diye adlandırdığımız insanlar yanımıza gelip bizi banyoya götürüyorlardı. Kıyafetlerimizi tamamen çıkarttırıp sıcak suyun altında bizi darbediyorlardı. Bazen de bu işkenceyi soğuk suyun altında yapıyorlardı. Vücudumuzun her yerine dokunup taciz ediyorlardı. Hücreye tekrardan döndüğümüzde kadınlık uzuvlarımızdan kan geliyordu. Birçok defa tecavüze uğradım. Kendimi korumak için hiçbir şey yapamadım. Bir defa da Filistin Şubesi’nde tecavüze uğramıştım. Filistin Şubesi'nde tutuklandıktan sonra ikinci günde tecavüz etmişlerdi. Tek kişilik hücredeydim ellerim zincirlerle bağlıydı, karşı koyamadım. O anlar aklımdan silinsin gitsin istiyorum. Sednaya'da da birkaç kişinin tecavüzüne maruz kaldım."

Sednaya'da 6 ay boyunca çeşitli fiziki işkencelere maruz kaldığını kaydeden Sena, "Sednaya Hapishanesi’ne geçince ilk bir ay tek kişilik hücrede kaldım daha sonra kadınlar koğuşuna geçtim. Tutuklu olduğum sürede ölüm hep gözlerimin önündeydi." dedi.

"İşkenceleri yapanların adalete teslim edilmesini istiyorum"

Sena 2018'in ortasında serbest kalmadan önce Sednaya'daki rejim yetkilisiyle arasında geçen diyaloğa ilişkin şunları söyledi:

"Koğuşta otururken bir gün adımı seslendiler, hapishane sorumlusu beni çağırıyormuş. Gelip beni aldılar. Götürürken ya idam edileceğim ya da tecavüze uğrayacağımı düşünüyordum. Birkaç tokat yedim. Sonra bana 'seni serbest bırakacağız, çıktığında burada yaşananları unut. Eğer bir kelime konuştuğunu öğrenirsem seni tekrar alırım ve daha zor günler yaşarsın' diyerek beni bıraktılar."

Serbest kaldıktan sonra insanların bakışlarından ve düşüncelerinde dolayı çok zor günler geçirdiğinin altını çizen Sena, "Psikolojik olarak çökmüştüm. Beni tek mutlu eden şey oğlumu ellerime almaktı. Bana ve diğer kadınlara bu işkenceleri yapanların adalete teslim edilmesini istiyorum." dedi.​​​​​​​