Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Yavuz Sinovac aşısının etkinlik oranında ülkeler arasındaki farkı açıkladı
SAĞLIK Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Türkiye'de acil kullanım onayı ile uygulamaya giren Çinli Sinovac'ın geliştirdiği aşının çeşitli ülkelerde çıkan farklı oranlardaki etkinlik sonuçlarıyla ilgili açıklama yaptı.
Prof. Dr. Yavuz, Brezilya'daki Faz 3 denemelerinin sadece sağlık çalışanları üzerinde yapıldığına işaret ederek gönüllülerin yaş grubu ve hastalık belirti sınıflandırmasının da Türkiye'dekinden farklı olduğuna söyledi.
Aylardır beklenen Koronavirüs aşılamaları, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK)'nun incelemeleri sonrası Çin'den getirilen 'CoronaVac' aşısına acil kullanım onayı verilmesiyle 14 Ocak'ta ilk olarak sağlık çalışanlarında başlatıldı. Pandeminin başından bu yana en ön cephede salgınla savaşan Türkiye her yerindeki on binlerce sağlık çalışanı aşıya yoğun bir ilgi gösterdi. Dünyada ilk aşılamaların 8 Aralık'ta başladığı İngiltere'de, aşılananların sayısı 3 milyona ulaşırken, 14 Aralık'ta başlayan ABD'de 11 milyon, 15 Aralık'ta başlayan Kanada'da 419 bin, 27 Aralık'ta başlayan Almanya'da 842 bin ve Fransa'da ise 318 bin kişi aşılanabildi.
Türkiye'de ise bir günde aşılanan kişi sayısı 300 bine ulaştı. Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz sağlık çalışanlarının aşıya yoğun bir ilgi göstermesinden çok mutluluk duyduğunu söyleyerek "Ben de ancak Pazartesi gününe randevu alabildim kendim için. Çünkü bizim merkezimizde de yoğun talep var ve cumartesi günü bile aşılama yapılacak burada. Ben de ancak pazartesi günü için alabildiğim randevum ile aşımı olacağım" dedi.
"BİZ SAĞLIKÇILAR BU HASTALIĞIN NELER YAPTIĞINI EN
YAKINDAN GÖRDÜK"
Sağlık çalışanlarından aşıya yüksek talep olacağını tahmin ettiğini
de söyleyen Prof. Dr. Yavuz, "Çünkü biz sağlıkçılar daha çok işin
içerisindeyiz. İnsanlar bu hastalığın ne kadar tehlikeli olduğunu
çok yakından yaşayarak gördü. Aşılar hakkında da bilgileri var.
Gördüğüm kadarıyla bütün hastanelerde bu ilgi yüksekti ilk gün. Bu
çok sevindirici bir şey çünkü sağlık çalışanlarının aşı ile
kaygısının olmadığını gören vatandaşlar da eminim ki aşılara hak
ettiği ilgiyi gösterecektir. Aşı bu pandemi için bir umut, umarım
ki beklenen etkinlikle devam eder ve bu enfeksiyondan kurtulmanıza
yardımcı olur" diye konuştu.
"ÜLKELERİN FAZ 3 ÇALIŞMASINDAKİ KRİTERLER AYNI
DEĞİLDİ"
Çin'li Sinovac'ın geliştirdiği CoronaVac aşısıyla ilgili Türkiye'de
yüzde 92, Endonezya'da yüzde 65, Brezilya'da ise önce yüzde 78,
ardından yüzde 50.38 şeklinde çok farklı etkinlik sonuçları
açıklanmasıyla ilgili tartışmalara da değinen Prof. Dr. Yavuz,
aşının yoğun bakım ve hastaneye yatışı engelleme oranının yüzde
90'dan fazla olduğunu, oranlardaki bu farklılıkların, her ülkede
yürütülen Faz 3 çalışmalarındaki gönüllü özellikleri ve izlenen
parametrelerin farklı olmasından kaynaklandığını vurguladı. Prof.
Dr. Yavuz, Brezilya'daki çalışmalarda bizdekinden farklı olarak hem
farklı yaş grubundan gönüllülerin dahil edildiğini, hem de sadece
sağlık çalışanları üzerinde yürütüldüğünü söyledi. "Örneğin onlar
'çok hafif belirtiler' demişler. Türkiye'deki Faz 3 çalışmasında
biz belirtileri hafif, orta ve ağır olarak sınıfladık" diyen Prof.
Dr. Yavuz, Kovid aşılarında en önemli kriterin ölüm ve ağır
hastalığı engelleme başarısı olduğunu, CoronaVac dahil, dünyada
acil kullanım onayı alan tüm aşıların da yüzde 90'ın üzerinde
başarı gösterdiğini vurguladı.
"ÇOK HAFİF VAKALAR DA ÇALIŞMAYA EKLENİNCE ORAN
DÜŞTÜ"
Prof. Dr. Yavuz, sağlık çalışanlarının tetkik yaptırma
ihtimallerinin daha fazla olması nedeniyle, hastalığı çok çok
hafif, hiçbir belirtisi olmadan geçiren gönüllülerin dahi tespit
edilebildiğini ve bunun da o ülkedeki çalışmanın oranlarını
etkileyebileceğini söyledi. Prof. Dr. Yavuz, "CoronaVac aşısının
Faz 3 çalışmaları farklı ülkelerde yapıldı biliyorsunuz.
Brezilya'daki çalışmaya dahil edilen gönüllülerin yaş grubu ve
profili bizdekinden farklıydı. Biz, 18-59 yaş arası gönüllüleri
aldık çalışmaya. Normal vatandaşlar da dahil edildi bizde.
Brezilya'daki çalışmaya ise sadece sağlık çalışanları alındı.
Sağlık çalışanları, daha özellikli bir grup. Hem hastalığa
yakalanma riskleri daha fazla, hem de çok az bir semptomda bile
tetkik yaptırma olasılıkları daha yüksek. Örneğin BioNTech'in Faz 3
çalışmalarında en az iki semptom görülürse örnek alındı. Ama burada
(Brezilya'da) diyelim ki sağlık çalışanıysa bütün hepsi, en ufak
bir semptomda örnek aldıkları için asemptomatik ya da çok daha
hafif enfeksiyon, yani normalde yakınması bile olmayan
enfeksiyonlar da yakalanmış olabilir" dedi.
"İNGİLTERE AŞISINDA DA ÜLKELERDEKİ ORANLAR FARKLI
ÇIKMIŞTI"
Brezilya'daki çalışmada vaka gruplandırmasının da bizdeki
çalışmadan farklı olduğunu anlatan Prof. Dr. Yavuz, "Biz
(belirtileri) hafif biliyoruz, orta biliyoruz ağır biliyoruz. 'Çok
hafif' de eklemiş onlar örneğin. Ben de aşılama tamamen sağlık
çalışanlarında yürütüldüğü için herhalde ufacık bir şüphe bile olsa
test yapmış olabilirler diye yorumluyorum. Bizdeki çalışmada
gerçekten semptomatik olanlardan yani belirti gösterenlerden test
aldık. Ama tüm bunları çalışmalar tam olarak açıklandığında daha
rahat görebileceğiz. Mesela Oxford'un (AstraZeneca aşısı)
çalışmasında da İngiltere etkinliği yüzde 90 açıkladı, Brezilya
yüzde 64 açıkladı. Çalışma açıklandıktan sonra görüldü ki
İngiltere'de bir gönüllü grubuna ilk aşıda yarım doz yapmışlar,
ikinci aşılamada tam doz yapmışlar, o da yanlışlıkla olmuş mesela.
Bunları yorumlamak gerçekten güç. Bütün çalışma yayınlandığı zaman
ancak bir preprint formatında, daha sağlıklı değerlendirmeler
yapabileceğiz" diye konuştu.
"OXFORD HARİÇ HİÇBİR AŞI BELİRTİSİZ VAKALARI
ENGELLEMİYOR"
"Acil kullanım onayı verilmiş aşıların hiçbirisi asemptomatik
enfeksiyonları tamamen engellemiyor ve hatta asemptomatik
enfeksiyonları ne kadar engellediği konusunda bir veri de yokö
diyen Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece İngiltere'de AstraZeneca Oxford aşısının yüzde 59 oranında
asemptomatik enfeksiyonları engellediği gösterildi. Yani hiç
semptom göstermiyor ama PCR testi pozitif çıkıyor. Bu virüs solunum
yollarından bulaşıyor.
Aşıların hepsi solunum yollarını uyarmıyor. Ama vücudumuzda yani akciğerlerimizdeki bağışıklık sistemini yeterince uyardığı için ağır hastalanma olasılığı olmuyor. O nedenle aşıların hemen hemen hepsi ağır hastalığı önleme konusunda yüzde 90'ın üzerinde etkinlik gösterdi. Bizim çalışmamızda da, Brezilya'daki çalışmada da, mRNA aşılarının çalışmalarında da ya da viral vektör aşı dediğimiz Oxford aşı çalışmalarında da kanda (yeterince) antikor geliştiği ve bu da akciğere de geçebildiği için, akciğeri tutan ağır hastalık 90'ın üzerinde engellendi.
Daha hafif hastalığı engelleme anlamında, ne kadar hafiflikteki hastalığı takip ettiğinizle ilgili etkinlik farklılığı olabilir. Çalışmalar arasındaki farkın bir nedeni de bu aslında. Diğeri de dediğim gibi (çalışmaya dahil edilen gönüllülerin) yaş grubu, sağlık çalışanı dahil etme oranları vs olabilir. Ama burada bizim açımızdan kesinlikle önemli olan, ciddi hastalığı, hastaneye yatışı azaltmış olması. Hastalığın hafif geçirilmesini dahi yüzde 50 azaltılması da ayrıca çok iyi bir şey."
"ÇİN BÜTÜN VERİLERİ BİR ARADA AÇIKLAMAYI
PLANLIYORDU"
Pandemi nedeniyle olağanüstü koşullarda aşı çalışmalarının
sonuçlandırılmaya çalışıldığını ve insanların telaşı nedeniyle aşı
çalışmalarına da bu baskının yansıdığını anlatan Prof. Dr. Yavuz,
"Çin aslında bütün verileri bir arada açıklamak istedi en başından
beri. Ama o kadar basınç var ki insanların üzerinde, çok farklı
dinamikler var. Olağanüstü günlerden geçiliyor diye düşünüyorum
ben. O nedenle farklı ülkelerdeki bütün verilerin bir araya
getirilmesi gerekiyor. Oxford aşısı da İngiltere sonucu bambaşka,
Brezilya sonucu bambaşka. Ama bu bir biyokimya testi gibi
değil.
Yani kanıma bir yerde baktırdım 90, bir yerde baktırdım 60 çıktı değil. Çok değişik gruplardaki insanlarda bir aşı etkinlik çalışması yürütüyorsunuz. Hangi zamanda baktığınız, hangi hasta grubunda baktığınıza göre, her şey çok değişkenlik gösteriyor. Burada kritik olan nokta nedir? Ağır hastalığı engelliyor mu? Belli bir oranda da insanları koruyor mu? Dünya Sağlık Örgütü yüzde 50'nin üzerinde etkili olan her aşıyı kabul etmişti zaten. Bunun mantığı, yeterince insanı aşıladıktan sonra topluma bunun faydasının olması. Bu da hem ölüm sayısını azaltmak anlamında, hem de ağır hasta sayısını azaltmak anlamında" şeklinde konuştu.
"ELİMİZDE ÖLÜM VE AĞIR HASTALIĞI ENGELLEYEN BİR AŞI
VAR"
"Yaşlı ve yüksek riskli gruba Pfizer-BioNTech (mRNA) aşısı
yapılmalıydı" şeklindeki tartışmalara da değinen Prof. Dr. Yavuz,
sözlerini şöyle noktaladı: "mRNA aşılarının antikor titresi daha
yüksek oluyor, bunu biliyoruz. O nedenle de aslında 65 yaş üstüne
mRNA aşısı yapılsa daha iyi olabilirdi görüşleri var. Ancak şunu da
unutmamak lazım, elinizde ölüm oranını, ağır hastalık oranını
azaltan bir aşı varken o grubu bekletemezsiniz. Bu insanlar
hastalanıp hayatlarını kaybederse daha büyük bir zararınız olur.
Sonuçta (inaktif) aşının şimdiye kadar yapılan çalışmalarda ciddi
bir yan etkisi de görülmüş değil.
Basit kol ağrısı gibi yan etkiler. Elinizde böyle bir olanak
varken bunu yapmamak akılcı olmazdı. O nedenle bunun yapılması
gerekiyor. Yani bu insanları bekletip 6 ay sonra gelecek mRNA
aşılarından yapalım demek çılgınlık olurdu. Toplumsal bağışıklık
için biraz daha fazla insanı aşılamayı gerektirebilir. Sonuçta
aşıların bulaşıcılığı ne kadar engellediği sorusunun yanıtını
hiçbir aşı için bilmiyoruz. Yaşayarak öğreneceğiz, çünkü çok ağır
bir pandeminin içinde geldi bu aşılar bize. Ama büyük, olumlu
etkiler sağlayacak bu aşı. Onun için bunları yapıyoruz ve
önümüzdeki günlerde de çok kısa bir süre içerisinde sonuçlarını
takip edeceğiz zaten"