Cinayetin ardında 31 yıllık sır ortaya çıktı
İZMİR'in Selçuk ilçesinde, 2019 yılında işlenen cinayetin ardından 'cinsel istismar' iddiası çıktı. Dayısı Mustafa Ç.'yi, 31 yıl önce annesine cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle öldürdüğünü öne süren B.S. (19), 10 yıl hapse çarptırıldı. İtiraz üzerine karar, istinafta bozularak 'eksik ceza tayini' gerekçesiyle tekrar mahkemeye gönderildi.
Olay, 27 Mayıs 2019'da, 14 Mayıs Mahallesi İZBAN tren
istasyonu önünde meydana geldi. Olay tarihinde 17 yaşında olan
B.S., dayısı Mustafa Ç. ile yürürken aralarında tartışma çıktı.
Tartışmanın büyümesi üzerine B.S., çantadan çıkardığı tabancayla
dayısına ateş etti. Mustafa Ç., kanlar içinde yere yığılırken,
çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve 112 sağlık ekibi
sevk edildi. Çelik, kaldırıldığı Selçuk Devlet Hastanesi'nde
yaşamını kaybetti. B.S. ise bölgede bulunan bir polis ekibine
teslim oldu. B.S. tutuklanarak ıslah evine gönderildi.
İzmir 1'inci Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan
B.S, dayısını, annesine 10 yaşındayken istismarda bulunduğu
gerekçesiyle öldürdüğünü söyledi. İstismarı öğrendikten sonra
Almanya'dan Selçuk'a geldiğini belirten B.S.,
"2019 yılı nisan ayında annem ve babam izinlerini geçirmek için Türkiye'den döndüklerinde annemin duruş ve davranışlarında belirgin bir değişiklik oldu. Hiç gülmüyordu, devamlı üzgün ve çok halsiz duruyordu. Kimseyle konuşmuyordu. Ne olduğunu sorduğumda bir şey olmadığını söylüyordu. Bir hafta sonra mutfaktan annemin ağlama seslerini duydum. Babam, anneme 'Senin bir suçun yok' diyordu. Kendimi göstermeden onları dinlemeye devam ettim. Annem, 'Öz ağabeyimin bana tecavüz ettiğini kime nasıl anlatayım? Kendimi koruyamadım, kardeşlerimi koruyamadım. Annem bütün olanlara göz yumdu, Mustafa onun en değerlisidir' dedi. Bunu duyunca kimseye bir şey anlatmadan dışarıya çıktım. Türkiye'ye gelecektim ancak bunu duyunca biletimi erkene aldım. 20 Mayıs 2019 tarihinde Türkiye'ye geldim" dedi.
'ANNENİ BAŞKA TÜRLÜ SEVİYORUM'
Dayısına tecavüzü sorduktan sonra aldığı cevaplar karşısında
kanının donduğunu belirten B.S., "Dayımla bu olayı konuşmaya karar
vermiştim. Taksiyle İzmir'e gittim. Taksiciye, kendimi korumak için
kurusıkı tabancaya ihtiyacım olduğundan bahsettim. Neden lazım
olduğunu sorunca annemin olayını anlattım. Konak'ta birinin yanına
gittik ve siyah poşetin içinde silahı aldım. Sahilde biraz
oturduktan sonra yeniden Selçuk'a döndüm. Birkaç gün sonra dayımı
arayıp acil bir konu olduğunu söyledim ve buluştuk. Kahvehaneye
gitmek için İZBAN altgeçidinin orada yürürken, 'Anneme, teyzeme ve
dayıma tecavüz etmişsin. Bu doğru mu?' diye sordum. Önce inkar
ettikten sonra 'Ben, senin anneni başka türlü seviyorum' dedi. Ben
çıkışınca ise bana, 'Kimseye zorla bir şey yaptırmadım. Benim
canımı sıkma. Ananı da seni de …' deyince kanım dondu. Çantamdaki
tabancayı çıkardım ateşledim. Ardından da teslim oldum. Tabanca
kurusıkı sanıyordum. Öldürme niyetim yoktu" dedi.
'İKİ KEZ TECAVÜZ ETTİ'
B.S.'nin annesi A.S. de mahkemedeki ifadesinde, 1988 yılında 10
yaşındayken ağabeyinin kendisine tecavüz ettiğini söyledi. A.S.,
ifadesinde, ağabeyinin kendisinin yanı sıra diğer iki kardeşini de
istismar ettiğini kaydetti. A.S, "Ben 10 yaşındayken benden 6 yaş
büyük ağabeyim Mustafa, oyun oynama bahanesiyle bana tecavüz etti.
Hatırladığım kadarıyla iki defa tecavüz etti. Tecavüz olayından hiç
kimseye bahsetmedim. Çünkü çocuktum ve korktum. Ergenlikle birlikte
iyice depresyona girdim. 13 yaşından itibaren kollarımı kesmeye,
sigara içmeye başladım. Birkaç sefer intihar girişiminde bulundum.
Tecavüzlerden sonra da banyoda izlemeler, sözle tacizler, herkes
yattıktan sonra odama gelip seyretme şeklinde istismar devam etti.
Benden sonra da down sendromlu olan 11-12 yaşlarındaki kız kardeşim
Ö.Ç.'ye istismarda bulundu. Bunu annemle birlikte otururken
kardeşim Ö.Ç. gelip söyledi. Bazen yanıma gelip, 'Gözümü sende
açtım' derdi. Evlendiğimde bakire olmadığımı herkes biliyordu"
dedi.
'BİLİP SES ÇIKARMADILAR'
Aile fertlerinin de bu durumdan haberdar olduğunu ancak ses
çıkarmadıklarını öne süren A.S., "Çocukların yanında bu konuyu hiç
konuşmadık. Onun için oğlumun bunu ne zaman ve nerede duyduğunu
bilemiyorum. Zaten bile bile oğluma anlatamazdım. 30 sene bunu
içimde tuttum. Hele böyle bir olay olacağını tahmin etseydim hiç
kimseye anlatamazdım. Almanya'ya gittikten 10 sene sonra Türkiye'ye
döndüm ve mutfakta anneme ağlaya ağlaya ağabeyimin tecavüzünü
anlattım. Bana hiçbir şey söylemedi. Bildikleri halde ses
çıkarmıyorlardı" diye konuştu.
A.S.'nin babası B.Ç. ise istismarı yalanladı. B.Ç,
"Kesinlikle ölen oğlumun kızıma ve diğer çocuklarıma karşı herhangi
bir cinsel istismarı olmamıştır. Olsaydı haberim olurdu. Bu bir
iftiradır" dedi. Mustafa Ç. ve A.S.'nin tanık olarak dinlenen
kardeşi M.Ç. de istismar olayının olmadığını söyledi.
Öte yandan B.S.'nin avukatları Feridun Sencer ve Beyza Sındıraç,
anne A.S.'nin Almanya'da özel bir klinikte gördüğü tedavide cinsel
istismara uğradığını sabit hale getiren belgeleri tercüme ettirip
mahkemeye sundu.
'İSTİMAR ÖRTBAS EDİLMESEYDİ BİR GENCİN HAYATI
KARARMAYACAKTI'
Mahkeme heyeti B.S.'ye 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ceza, tahrik indirimi,
olay sırasında 15-18 yaş aralığında olması nedeniyle 10 yıl hapse
düşürüldü. İtiraz üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4'üncü Ceza
Dairesi, eksik ceza tayini olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına
karar verip, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar
verdi.
Kararı değerlendiren B.S.'nin avukatlarında Feridun Sencer, "İzmir 1'inci Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nin, ağır tahrik hükümlerini uygulayarak müvekkilimize 10 yıl ceza verme kararının hukuka uygun olduğunu düşünüyoruz. Üst mahkemenin bozma kararına katılmıyoruz" dedi.
Avukat Beyza Sındiraç ise, "Sanığın annesinin ailesi o dönem yaşanan cinsel istismarı örtbas etmeseydi gencecik bir çocuğun hayatı kararmayacaktı" dedi.