Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yaşanacak olumsuzlukların tek müsebbibi Yunanistan olacaktır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan'ın Navtex ilanını eleştirerek, "Türkiye'nin uluslararası denizcilik örgütü kurallarına uygun şekilde yürüttüğü bu faaliyetlere karşılık Yunanistan yetkisiz şekilde ve şımarıkça bir eda ile kendi Navtex mesajını yayınlamıştır.
Her şeyden önce Yunanistan'ın bölgede böyle bir Navtex ilanına
hakkı yoktur. Bundan sonra bölgede yaşanabilecek her olumsuzluğun
tek müsebbibi Yunanistan, tek zarar göreni de yine bu ülkenin
kendisi olacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde
yapılan kabine toplantısı, yaklaşık 3 buçuk saat sürdü.
Toplantının ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında Giresun başta olmak üzere Karadeniz'in bazı illerini etkileyen afette hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi. Afetin duyulduğu andan itibaren devletin tüm kurumları ve imkanlarıyla halkın yanında yer aldığını vurgulayan Erdoğan, bölgede yürütülen çalışmaların ve durumun kabine toplantısında etraflıca değerlendirildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vatandaşlarımızın yükünü daha da hafifletmek amacıyla, Giresun'daki vergi mükelleflerimizi, 22 Ağustos 2020'den 30 Kasım 2020 tarihine kadar mücbir sebep hali kapsamına alıyoruz. Bu tarihler arasında verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin süresini 15 Aralık 2020'ye, yine bu bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süresini de 31 Aralık 2020'ye kadar uzatıyoruz.
22 Ağustos tarihi öncesinde tahakkuk etmiş olup vadesi bu tarihten sonrasına rastlayan ya da resen veya idarece tarh edilen her türlü vergi, ceza, geçici veya gecikme faizinin ödeme sürelerini de 31 Aralık 2020'ye erteliyoruz. Sigortalıların mücbir sebep dönemine ilişkin prime esas kazanç ve hizmet bilgilerinin muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile bildirilmesinin zorunlu olması durumunda, bu beyannamelerin vergi kesintilerine ilişkin kısmının beyan ve sürelerini de uzatıyoruz. 2020 yılı 3'üncü geçici vergi dönemine ilişkin geçici vergi beyannamelerinin de alınmamasını kararlaştırdık. Yine mücbir sebep hali kapsamındaki amme borçlularından 29 Ocak 2021 tarihine kadar başvuruda bulunanların, her türlü amme alacaklarını faizsiz bir şekilde 24 ay süreyle erteliyoruz. Giresun'daki faal mükelleflerin vergi daireleriyle mal müdürlüklerine olan borçlarına da tecil ve taksit imkanı getiriyoruz. Hasar tespit çalışmalarının ardından hemen temizleme ve yeniden inşa faaliyetlerine başlayacağız. Gerek altyapıda gerek ev ve iş yeri gibi yerlerde gerekse üretim alanlarında ortaya çıkan kayıpları en kısa sürede telafi edeceğiz" ifadelerini kullandı.
'DÜNYANIN EN BÜYÜK FİLOLARINDAN BİRİSİNE
SAHİBİZ'
Erdoğan, olayın meydana geldiği andan itibaren İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un Giresun'a geçtiklerini ve
milletvekilleriyle birlikte yürütülen çalışmaları yerinde izleyerek
atılması gereken adımları attıklarını ifade etti. Giresun'a,
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in de gideceğini açıklayan Erdoğan,
elektrik ve altyapı ile ilgili sıkıntıların çözümü yönünde gerekli
adımların bakanların nezaretinde atılacağını kaydetti. Türkiye'nin
kalkınma mücadelesindeki en büyük sıkıntılardan birinin enerjideki
yüksek oranlı dışa bağımlılık olduğuna işaret eden Erdoğan,
Türkiye'nin enerji ihtiyacının sürekli yükseldiğini, dolayısıyla
dışarıya ödediği kaynağın da hep arttığını dile getirdi. 2017
yılında kamuoyuna duyurdukları Milli Enerji ve Maden Politika
Belgesi doğrultusunda atılan adımlara dikkat çeken Erdoğan, derin
deniz aramaları için alınan üç sondaj gemisine atıfta bulanarak,
"Fatih, Yavuz, Kanuni adını verdiğimiz bu derin deniz sondaj
gemileriyle dünyanın en büyük filolarından birine sahip olduk"
dedi. Erdoğan, bununla birlikte Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin
Paşa sismik araştırma gemilerinin de hizmete sokularak Doğu
Akdeniz'de arama çalışmaları yürütüldüğünü, KKTC'nin yanı sıra
Libya ile yapılan anlaşmalarla Türkiye'nin hak, hukuk ve
çıkarlarının gereğinin tereddütsüz biçimde yerine getirildiğini ve
Karadeniz’in de arama alanına dahil edildiğini anlattı.
'KARADENİZ'DE ÇOK DAHA BÜYÜK BİR KAYNAĞIN İLK
HABERCİSİ'
Yapılan 9'uncu sondajda Türkiye'nin bugüne kadar tespit ettiği en
büyük rezervin bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Karadeniz'de Sakarya Gaz Sahası adını verdiğimiz bölgede 320
milyar metreküp rezerve sahip doğal gaz kaynağı tespit ettik.
Ülkemizin geleceği açısından hayati öneme haiz bu müjdeyi
geçen Cuma günü milletimizle paylaştım. Tespit edilen rezervin
çok daha büyük bir kaynağın ilk habercisi olduğu yönünde kuvvetli
bulgular var. Yani inşallah bu müjdenin devamı gelecek. Tek kuyu
değil, kuyular sayısı 2,3,4 devam ediyor. Ve kuyuların sayısının
fazla oluşu oradaki ümitlerimizi çok daha artırıyor. Gazın fiilen
milletimizin hizmetine sunulması 2023 yılını bulacak. Önümüzdeki
süreçte Akdeniz'de de benzer müjdeli haberler alacağımızı ümit
ediyoruz. Ülkemiz artık enerji liginde en üst basamağa çıkmış
bulunmaktadır. Elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir
kaynaklarla bağımsızlığını ilan eden Türkiye doğal gaz ve petrolde
de benzer bir seviyeye ulaştığında Allah'ın izniyle önünde yepyeni
bir dönem başlayacaktır. Bu vesileyle güneş enerjisi konusunda
büyük bir hamle başlatıp hem yerli ve yenilenebilir enerji
potansiyelimizi yükselteceğimizi hem de atıl kaynakları ekonomiye
kazandıracağımızı belirtmek istiyorum" şeklinde konuştu.
'ARTIK EKTİĞİMİZ TOHUMLARIN HASADINI TOPLAMA
VAKTİ'
Yıllardır dışarıya akan kaynakların artık Türkiye'nin kalkınması ve
milletin zenginleşmesi için kullanılacağını belirten Cumhurbaşkanı
Erdoğan, savunma sanayinden ticari kullanımlara kadar her alanda
Türkiye'yi hak ettiği seviyeye çıkartma çalışmalarını
desteklediklerini, kazanılan her başarının milletin özgüvenini
yükselterek daha büyük projelere yönelmesini sağladığını kaydetti.
Erdoğan, "Yıllardır bu milletin önünü kesenlerin kullandığı
araçların tümünü yerle yeksan ediyor, insanımızın önünde yepyeni
ufuklar açıyoruz. Yapılamaz denilen ne varsa yaptık. Cesaret
edilemez denilen ne varsa cesaret ettik. İzin vermezler denilen ne
varsa izin istemeden yapılabileceğini gösterdik. Bedel ödetirler
dedikleri ne varsa gerektiğinde bedelini ödeyerek başardık. Bize
yıkılmaz kaleler olarak gösterilen sırça köşkleri harekatlarımızla
tuzla buz ettik. Bize aşılmaz bentler olarak gösterilen kinden
duvarları cesaretimiz ve atılganlığımızla yıktık geçtik. Bize
önünde ayakta kalınamaz seller gibi gösterilen yaptırım
tehditlerini sağlam duruşumuzla birer birer boşa çıkardık. Maruz
kaldığımız çifte standartlara, çiğnenen teamüllere, ihanet edilen
değerlere, ayaklar altına alınan ilkelere rağmen girdiğimiz yoldan
geri dönmedik. Siyasette, ekonomide, askeri alanda kendi
kararlarını kendi alan, kendi hedeflerini kendi belirleyen, kendi
projelerini kendi uygulayan bir Türkiye inşa ediyoruz. İnşallah en
zorlu dönemi geride bırakıyoruz. Artık ektiğimiz tohumların
hasadını toplamanın verdiğimiz emeklerin karşılığını görmenin
yaptığımız fedakarlıkların bedelini almanın vaktidir. Yine bu
süreçte kendi halkının safında yer almak yerine gavurun kılıcını
çalmayı, Amerika'da, Avrupa'da, Körfez'de hazırlanan senaryoların
figüranlığına soyunmayı tercih edenleri de milletimize havale
ediyoruz. Rabbim kimseyi teröriste terörist diyemeyen, darbeye
darbe diyemeyen, düşmana düşman diyemeyen, milletin sevinciyle
sevinemeyen, üzüntüsüyle üzülemeyen mankurtlardan eylemesin
diyoruz. Siyasi rekabetle ülkesinin ve milletinin çıkarları
arasındaki farkı göremediği için kin, nefret ve husumet çukurunda
boğulanları kendi akıbetleriyle baş başa bırakıyoruz" diye
konuştu.
'90 MİLYAR DOLAR REZERV İLE GAYET İYİ
DURUMDAYIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer alanlarda Türkiye'ye diş
geçiremeyenlerin hep yaptıkları gibi yine ülke ekonomisine
saldırdıklarını, döviz kuru, faiz, enflasyon şer üçgenini bir kez
daha Türkiye'nin başına musallat etmek için tüm güçleriyle
yüklendiklerini ifade etti. Erdoğan konuşmasına şöyle devam
etti:
"Halbuki ülkemiz toplamda 90 milyar dolara yaklaşan rezerviyle
gayet iyi durumdadır. Merkez Bankamızın mevcut rezervinin 45,4
milyar doları döviz ve 42,8 milyar doları altın cinsindedir. 2016
yılında altın rezervimiz sadece 14 milyar dolar seviyesindeydi. Hem
yurt dışındaki altınımızı ülkemize getirerek hem ülkemizde çıkan
tüm altını Türk Lirası üzerinden alarak altın rezervimizi yaklaşık
3 kat artırdık. Türkiye döviz ve altın kıymetleri bakımından
gerçekten önemli bir güce sahiptir. En büyük rezervi de
Karadeniz'in altında bulduğumuzu tekrar hatırlatmak isterim.
İnşallah bu müjdenin de devamı gelecek. Diğer alanlardaki
çalışmalarımızla Türkiye çok yakında doğal gazda dünyanın en büyük
rezervlerinden birine inşallah sahip olacaktır. Buradan elde edilen
her kuruş kazanç doğrudan milletimizin hayat kalitesinin
yükselmesini sağlayacak çalışmalara gidecektir. Doğal gazın
ucuzlamasıyla konuttan sanayiye kadar her alanda milletimizin
cebine ilave kaynak girişi sağlayacağız. Yani ülkemizi ve
milletimizi gerçek anlamda zenginleştirecek somut bir kaynaktan
bahsediyorum. Bu hakikate rağmen ülkemizle ilgili olumsuz hava
pompalayanların bir kısmını bunu zaten doğrusuna yanlışına
bakmaksızın taammüden yıkıyor. Amaçları aslında siyasi sonuç
almaktır. Ekonomiyi bir araç olarak kullanıyorlar."
'FİGÜRANLIK YAPANLAR BAŞARAMAYACAKLAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye aleyhinde pozisyon alanların bir
kısmının yanlış mecralardan beslendikleri için yanıltıldıklarını,
dünyanın salgınla en başarılı mücadelesini yürüten ülkelerinden
birisi olan Türkiye'yi en kötülerin arasına koyanların içerideki
akıl danelerinin ise yeminli Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanları
olduklarını söyledi. Tüm dünyanın borç batağına sürüklendiği,
sürekli para basarak ayakta kalmaya çalıştığı bir dönemde
Türkiye'nin kendi dengeleri üzerinde kararlılıkla yoluna devam
ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle gelişmiş
ülkeler milli gelirlerine göre yüzde 90,7 ortalamayı bulan
borçluluk oranlarıyla ekonomilerini çevirmeye çalışıyor. Türkiye bu
bakımdan kamu borç yükünün milli gelire oranında yüzde 35,6 ile
gerçekten çok iyi bir yerde duruyor. Faiz ödemelerimizin toplam
harcamalara oranı da yüzde 10'u aşmıyor. Bunlar gerçekten çok
önemli ve ülkemizin güçlü duruşunu gösteren rakamlardır. Maruz
kaldığımız bunca saldırıya rağmen dimdik ayakta kalmamızı
hazmedemeyenlerin yeni oyunlar, tuzaklar, senaryolar peşinde
koşmaları şaşırtıcı olmaz. Dışarıda yazılan senaryolara içeride
figüranlık yaparak, sürekli ülkesi aleyhine malzeme üretenler,
gerçekleri ters yüz edip anlatarak önümüze engeller dizenler
istedikleri kadar uğraşsınlar, başaramayacaklar" dedi.
'YAŞANACAK OLUMSUZLUKLARIN TEK MÜSEBBİBİ
YUNANİSTAN'
Oruç Reis gemisinin Doğu Akdeniz'de yürüttüğü çalışmalar için ilan
edilen Navtex'in 27 Ağustos'a kadar uzatıldığına değinen Erdoğan,
Yunanistan'ın Navtex ilanını ise şu sözlerle eleştirdi:
"Türkiye'nin uluslararası denizcilik örgütü kurallarına uygun şekilde yürüttüğü bu faaliyetlere karşılık Yunanistan yetkisiz şekilde ve şımarıkça bir eda ile kendi Navtex mesajını yayınlamıştır. Her şeyden önce Yunanistan'ın bölgede böyle bir Navtex ilanına hakkı yoktur. Yapılan bu açıklama bölgede bulunan tüm gemilerin kıyı ve seyir emniyetini tehlikeye atan bir şımarıklıktır. Uluslararası hukuka, iyi niyete, komşuluk ilişkilerine aykırı bu tutumuyla Yunanistan kendini kendini içinden çıkamayacağı bir kaosun içine atmıştır. Bundan sonra bölgede yaşanabilecek her olumsuzluğun tek müsebbibi Yunanistan, tek zarar göreni de yine bu ülkenin kendisi olacaktır. Yunanistan'ı Türk donanmasının önüne atanların, yarın yaşanacak bir sıkıntıda asla ortada gözükmeyeceklerini bizim kadar Yunanlı komşularımızın da bilmesinde fayda mülahaza ediyorum. Türkiye ne Oruç Reis gemimizin ne ona refakat eden donanama unsurlarımızın faaliyetlerinden en küçük bir geri adım atmayacaktır. Tam tersine bu bölgede hakkını ve hukukunu koruma konusunda çok daha kararlı hareket edecektir. Bundan sonrasını düşünecek ve ortaya çıkacak sonuçlarına katlanacaklar, Navtex ilan ettiğimiz bölgede karşımıza çıkacak olanlardır."
'EN BAŞINDAN BERİ TÜRKİYE'Yİ TAM ÜYE YAPMA NİYETLERİ
YOKMUŞ'
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakerelerine ilişkin de
değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18
yıldır Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak AB ile olan görüşmelerin
hepsinde bulunduğuna dikkat çekerken, "AB liderlerinin hep
tutarsızlıkları ile karşı karşıya oldum. Hiçbir zaman dürüst
olmadılar, hiçbir zaman sözlerinin arkasında durmadılar. Ülkemizin
tam üyeliği için hangi şartları önümüze getirdilerse tamam dedik,
ne dedilerse yaptık, ne istedilerse taahhüt ettik, fakat sonuçta
ortaya çıktı ki, AB'nin bizi tam üye yapmaya en başından beri
niyeti yokmuş. O güne kadar önümüze getirilen her şey oyalama
taktiğinden ibaretmiş. Bu süreçte AB'nin bir değerler ve ilkeler
değil, bir grup ülkenin saplantılarının esiri bir yapı olduğunu
gördük" diye konuştu.
'HASTALIKLI ZİHNİYET AMERİKAN SİYASETİNİ ESİR
ALDI'
Konuşmasında ABD'ye yönelik eleştirilerde de bulunan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, "Bu ülke yıllarca NATO ittifakının doğu kanadının en
önemli üyesi olan Türkiye'yi terör örgütleri ile mücadelesinde
yalnız bırakmıştır. DEAŞ'a karşı Suriye'de başlattığımız ve bugün
dördüncü yıl dönümü olan Fırat Kalkanı Harekatımıza bile bu ülke
destek vermedi. Ne yazık ki bir terör devleti kurulmasının da önünü
açtılar. Bu terör devletinin kurulması ile ilgili olarak da her
türlü silah desteğini binlerce kamyonlarla, evet Fırat'ın doğusuna
yığdılar. Bunları konuştuğumuz zaman kendileriyle 'yok böyle bir
şey' dediler. Hepsi var. Kayıtlarımızda var, istihbari
bilgilerimizde var, var oğlu var. Hatta bununla kalmamış PKK/YPG
terör örgütüyle bir olup ülkemize karşı pozisyon almışlardır.
Demokratik hukuk devleti yerine terör örgütleriyle hareket etmeyi
tercih eden bu hastalıkta zihniyet Amerikan siyasetini esir
almıştır. Ülkemiz, terör örgütlerinin saldırılarına uğradığında
kafasını çeviren, darbeye maruz kaldığında heyecanla neticeyi
bekleyen, darbeciler yenilince hepsine kucak açan bu zihniyet
demokrasinin yüz karasıdır" ifadelerini kullandı.
BIDEN'IN AÇIKLAMALARINI DEĞERLENDİRDİ
Bundan daha acısının Amerika'daki politikacıların Türkiye'yle
ilgili faşist planlarını, niyetlerini, hesaplarını gizleme gereği
dahi duymadan ifşa etmesi olduğuna işaret eden Erdoğan, ABD Başkan
Adayı Joe Biden'ın açıklamaları ile ilgili şunları söyledi:
"Türkiye'de darbeyle yapamadıklarını muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmeyi düşündüklerini kameralar önünde söylemekten çekinmiyorlar. Ya dostluğumuz var, oturup konuşmuşluğumuz var, en azından bir oturup çay içmişliğimiz var. Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın ama kullandılar. Ülkemiz muhalefeti, bu ağır ithama tepkisini tüm şiddetiyle ortaya koymak yerine konunun niye aylar sonra gündeme geldiği gibi bir zırvanın arkasına sığınmayı tercih etmiştir. Çünkü bunların kafasında askeri darbeden hukuk ve emniyet darbesine, siyasi darbeden toplumsal kaosa ve teröre kadar her türlü faşist yol ve yönteme yer vardır. Hayatlarının hiçbir döneminde umutlarını millete bağlamamış, gözleri hep dışarıya dönük olan bu siyasi anlayış Türkiye'nin en büyük ayıbı ve kayıbıdır. Seçimlerde delikanlıca milletin karşısına çıkıp yarışmaya bile cesaret edemiyorlar. Bunun yerine şeytana pabucunu ters giydirmeyi hedefleyen binbir alavere dalavere ile siyaset mühendisliği oyunu oynuyorlar. Türkiye ve Türk milleti için kalplerinde hiçbir hayali, kafalarında hiçbir projesi olmayanların tek yapabildikleri onun külahını buna, bunun külahını ona giydirmek suretiyle illüzyon peşinde koşmaktır. Biz, 'harbi olun, hasbi olun, mert olun, delikanlı olun, yenileneceksiniz, öyleyse şerefinizle yenilin', bunu söylüyoruz. Onlar Amerika'dan Avrupa'ya, terör örgütlerinden marjinal gruplara kadar gördükleri her melanete sarılıyorlar."
'SALGINDA SON DÖNEMDE OLUMSUZ BİR GÖRÜNÜMLE KARŞI
KARŞIYAYIZ'
Koronavirüs salgınıyla mücadele konusunda vatandaşlara yönelik
uyarılarda bulunan Erdoğan, "Maalesef son dönemde bu konuda olumsuz
bir görünümle karşı karşıyayız. Düğün, cenaze, taziye ve tatil gibi
toplu etkinlikler, virüsün yayılma alanları haline dönüştü. Hele
hele plajlar, buralar ayrı bir felaket. Buralarda yayılma alanı çok
çok fazla. Can kaybında küçük de olsa bir artış yaşanıyor. Bundan
dolayı üzüntülüyüz. Milletimizden bir kez daha, 'Tamam' diye ifade
ettiğimiz, temizlik, maske ve mesafe kurallarına sıkı şekilde
riayet etmesini istiyoruz" dedi.
'HASTA SAYILARINI DÜŞÜRMEDEN RAHATA
KAVUŞAMAYIZ'
Sigara içenlere yönelik mesajlar da veren Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Milletimden bir kez daha rica ediyorum, Türkiye şu illeti yenene
kadar lütfen kurallara uyalım, uymayanları ikaz edelim. Lütfen, şu
sigaralarınızı artık çöpe atın. Biliniz ki en büyük tehdit
unsurlarından biri de o sigaradır. Kendi kendinize adeta ölüm
fermanını imzalıyorsunuz, o sigaranın dumanıyla. Bunu da bir kenara
koymanız lazım. Her türlü toplu etkinliğe bu sürede ara verelim.
Düğünlerimizi az sayıda katılımla ve kısa sürede yapmanın bize
hiçbir maliyeti olmaz" diye konuştu.
Kendisinin salgın döneminde sevdiklerinin düğünlerine gitmediğini,
onları makamında ağırlayarak hediye takdim ettiğini anlatan
Erdoğan, "Taziyelerimizi telefonla bildirmek, Fatiha'mızı uzaktan
okumak aynı sonucu verir. Tatilimizi kısa tutmak ve izole şekilde
yapmak bizi aynı şekilde dinlendirir. Ülkemizin normalleşme
adımlarını daha ileriye taşımak için bu mücadeleyi başarıya
ulaştırmak mecburiyetindeyiz. Hasta, yoğun bakım ve vefat
sayılarını belirli bir çizginin altına düşürmeden hiçbirimiz
rahata, huzura ve güvene kavuşamayız. Türkiye'nin, üretimde,
istihdamda, ihracatta hedeflerine ulaşabilmesinin yolu da salgının
seyrinin düşüşünden geçiyor. Libya'dan Suriye'ye, Doğu Akdeniz'den
Karadeniz'e kadar geniş bir alanda tarihi mücadele yürüten bir ülke
olarak gücümüze, dikkatimize, enerjimize sahada ihtiyacımız var. Bu
büyük potansiyeli salgına kurban vermeyelim. Denizi geçtiğimiz bir
yerde derede boğulmamak için hep birlikte çok daha dikkatli,
dirayetli, kararlı hareket edelim" uyarısını yaptı