Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan sert sözler! "Bu bildiri kesinlikle art niyetlidir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki değerlendirme toplantısı sona erdi. Erdoğan, toplantının ardından konuşuyor
2 gündür ülkemizi meşgul eden meselenin tartışmalarını ayrıntılarıyla değerlendirdik. Bir gece yarısı yapılan bu eylem yönetimi tartışmaları itibariyle kesinlikle art niyetli bir girişimdir. Hiçbir emekli kamu görevlisinin de topluca bu teşebbüs etme hakkı yoktur. Biz bu amirallerin, diplomatların son dönemde Kıbrıs'tan Karabağ'a kadar verdiğimiz mücadelede bir araya gelerek ülkemiz için destek bildirisi yayınladığını görmedik. Yine bunların, 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletimizin yanında yer aldığını görmedik.
''Tartışmanın sebebi ifade özgürlüğü
değil''
Tartışmanın sebebi kesinlikle ifade özgürlüğü meselesi değildir.
Buradakilerin bir kısmı çeşitli mecralarda dile getirmektedir.
Hiçbirine yaptıkları açıklamalardan dolayı her hangi bir soruşturma
açılmış değildir. Ama bir gece yarısı, 104 emekli
amiralin böyle bir girişimde bulunması asla kabul edilemez. Buna
ifade özgürlüğü denemez. Yayınlanan bildirinin milletimiz
nezdinde bu kadar sert tepki gösterilmesinin nedenini de çok daha
büyük kampanyanın olmasıdır. Sözde aydın kesimler bir süredir
yasamayı, yürütmeyi, yargıyı hedef almaktadır. Üstelik bunların bir
çoğu da dikili bir taşı olmayan kişilerdir.
''Ana muhalefet partisini demokrasiden yana tutum almaya
çağırıyoruz''
Biz bildiri yayınlanır yayınlanmaz, siyasetçilerin
duruşlarını güçlü bir şekilde beklerdik. Eğer böyle yapmış
olsalardı, milli iradeye teşekkür için huzurlarınızda
olacaktım. Demokrasi karşıtı tüm bildirilerin özellikle
arkasında yer alan zihniyet, bu defa saffını aynı istikamette
belirtmiştir.
Ana muhalefet partisini bir kez daha demokrasiden yana tutum almaya çağırıyoruz. Buna karşı milli iradeden yana tavır koyan herkese şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
''Bildiriye karşı tavrımızı ortaya
koyuyoruz''
Bugün de yaşananların muhasebesini milletimizle yapmak üzere bir
araya geldik. Türkiye'de demokrasiye her saldırı bu tarz
bildirilerin ardından gelmiştir. Merhum Menderes'e böyle
yapmışlardır. 12 Eylül'den önceki hükümetleri aynı yöntemle
sindirmeye çalışmışlardır. Kendi hükümetimizde bu yaklaşımlara
en ağır şekilde tepki koyduğumuz için devamını
getirememişlerdir. Milli iradeye açık tehditler karşısında en
etkin şekilde tavır alınmadığı sürece milletimiz en yakın
tarihimizden iyi biliyor. Bu sebeple yayınlanan bildiriye karşı tüm
tavrımızı ortaya koyuyoruz. Milletimiz, kimin demokrasinin yanında
durduğunu, kimin darbecilerin koltuğunun altına girdiğini görüyor.
İnşallah, 2023 seçimlerinde bu yaşananları milletimizin takdirine
sunacağız.
'Daha iyisini bulana kadar sözleşmeye devam
ediyoruz'
Yapılan açıklamada 2 temel iddia ortaya
konmaktadır.1. Montrö anlaşmanın tartışmaya açılmasıdır.
2. basında yer alan bazı görüntülerdir. Boğazların statüsüyle
ilgili sorunların çözümü sonraki yıllara bırakılmıştır. 1936
yılında boğazlarla ilgisi olmayan devletler Montrö sözleşmesini
imzaladık. Dönemin şartlarında önemli bir kazanımdır. Boğazlardaki
gemi trafiğinin yer yer seyir trafiğini tehdit edecek olması da
meselenin ayrı boyutudur. Daha iyisi için imkan bulana kadar
bu sözleşmeye devam ediyoruz. Bu sözleşmeyle ilgili diplomaside
medyada bir çok görüş ortaya konulmuştur. Bugün de sözleşme tüm
boyutlarıyla tartışmaya devam etmektedir. Hiç kimse
akademideki medyadaki tartışmalar sebebiyle kimsenin yakasına
yapışmamış, meseleyi farklı mecralara çekmeye çalışmamıştır. Fakat
önceki gece yayınlanan bu bildiri bu kapsam dışındadır. Bu
bizim egemenlik mücadelemizdir. Peki biz İstanbul Boğazı'nda egemen
miyiz, maalesef. Bilhassa Kanal İstanbul boğazdaki
egemenliğimizi tahsis edecektir. Vazifem, Türkiye'nin ve
milletinin hak ve menfaaletleri ne gerekiyorsa onu yapmaktır.
Montrö'den çıkmakla ilgili bir çalışmamız yoktur. Fakat
gelecekte böyle bir sonuç çıkarsa önümüze gelen her şeyi detaylıca
değerlendirmekten de kaçınmayız.
''104 kişinin içerisinde bizzat CHP içinde üye
olan, ailesi olanlar var''
Geçmişte cübbeleriyle siyasileri hedef alanları demokrasi adına
eleştirmiştir. Biz geçmişte milli iradeyi çiğneyen askerlerin
yaptıklarını demokrasi adına doğru bulmadığımızı açıkça ifade
etmiştik. Bugün de aynı noktadayız. Bunun münferit bir hadise
olduğu açıktır. Söz konusu görüntünün yayınlandığı gün silahlı
kuvvetlerimiz kendi içinde detaylı bir soruşturma yapmış ve sonuca
bağlamıştır. Geçmişte darbe imalarını 'genç subaylar' rahatsız
diye ifade edenlerin işi emekli amirallere havale ettiğini
anlıyoruz. Sadece bu tartışma bile başlı başına Türkiye'nin darbe
dönemleri anayasasından, yeni ve sivil anayasaya geçişinin
işaretidir. Ana muhalefet partisinin başını çektiği kesimin bu
tartışmaların ekonomik sıkıntıların üstünü kapamak için çıktığını
bahane etmektedir. Salgın döneminde yaptığımız başarının
sonuçlarını yarın milletimizle paylaşacağım. Şu anda bu 104
kişinin içerisinde bizzat CHP içinde üye olan, ailesi olanlar var.
Siz bunları yakın zamanda medyada göreceksiniz. Bu işin merkezinde
ana muhalefet partisinin ta kendisi var.