Erdoğan o ülkeden çok rahatsız!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran'ı bölgede mezhepçi politika izlemekle eleştirerek duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Al Jazeera Arapça kanalına verdiği röportajda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Erdoğan, hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesine ilişkin, "NATO'nun kayıtları da bizim radar tespitlerimizi doğruluyor" dedi.
Paris'te yaşanan terör saldırılarından sonra Batı ülkelerinde,
"Esed'in iktidarda kalabileceği, şu anki önceliğin DAEŞ'le mücadele
olduğu" yönünde açıklamalar yapılmasıyla ilgili soruyu yanıtlayan
Erdoğan, bunun mümkün olmadığını söyledi.
İşte Erdoğan'ın o açıklamaları:
"Suriye sorununu Esed'le çözmek mümkün değil. Bu olursa da ancak
Viyana sürecinde olduğu gibi 3 ya da 6 aylık bir süre Esed'le devam
edilebilir, sonrasında da onsuz çözüme geçilmelidir. Esed'in
kalması çok yanlış olur çünkü DAEŞ’in en önemli destekçisi
Esed'dir. Esed'siz DAEŞ, DAEŞ’siz Esed düşünülemez. Petrolü rejime
satan o, rejimden parasal kaynağı temin eden o. Bunların belgeleri
ABD Hazine Bakanlığı tarafından da açıklandı."
İRAN'IN MEZHEPÇİ YAKLAŞIMI
Erdoğan, Suriye rejimine destek veren aktörlerin başında İran'ın
yer aldığına işaret etti. İran’ın yaklaşım tarzını mezhepçi
bulduğunu dile getiren Erdoğan, bu nedenle Türkiye ile İran'ın
karşı karşıya geldiğini kaydetti.
"Rusya'nın, Türk hava sahasını ihlali nedeniyle düşürülen savaş
uçağının kara kutu kayıtlarının incelenmesiyle Moskova'nın
iddiaları doğrulanabilir mi? şeklindeki soru üzerine Erdoğan,
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan radar kayıtlarına
dikkat çekti.
Erdoğan radar tespitlerinin ortada olduğunu, 5 dakika içerisinde 10
defa uyarı yapıldığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"NEYİ İNCELERLERSE İNCELESİNLER..."
"Onlar neyi incelerlerse incelesinler, bizim radar tespitlerimiz
ortada. Yani bu radar tespitlerinde nasıl gelip de bizim sınırımıza
doğru yaklaştıkları ve yaklaşırken 5 dakika içinde 10 kez uyarı
yapmamıza rağmen nasıl sınır ihlalini yaptıkları ortada. Uçaklar
ülkemizin sınırlarından içeri girdiler ve 5 mil önde olan uçak
tekrar Suriye topraklarına döndü, ama arkasındaki uçak dönmedi ve
arkasındaki uçağı da bizim sınırlarımız içerisinde bizim F16
uçaklarımız orada dolaşırken vurdular, vurduktan sonra da Suriye
topraklarına bu ikinci uçak düştü."
NATO’daki müttefiklerin de bu konudaki kayıtlarının Türkiye'ye
ulaştığını söyleyen Erdoğan, "Onların kayıtları da bizim
kayıtlarımızı aynen doğruluyor" dedi.
Rusya'nın daha önce de defalarca Türk hava sahasını ihlal ettiğini
hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"RUSYA BUNU 1 YIL ÖNCE DE YAPTI"
"Şimdi burada bir gerçeği bir defa tespit etmemiz lazım, Rusya’nın
bu yaptığı ilk değil, bunu bir yıl önce de yaptı. Karadeniz'de, 15
dakika sınır ihlali yaptı, takip edildi vesaire ama bu tür noktaya
getirilmedi. Ondan sonra Suriye'de bir kez daha yaptı, ardından bir
kez daha yaptı, onlarda da yine bu sıkıntıları yaşadık ve
kendileriyle G-20’de bunları konuştuk, dedik bakın bu doğru
olmuyor. Biz stratejik ortağız, stratejik ortak böyle bir ortağına
bunu yapmamalı. Sizin bizim sınırlarda ne işiniz var? Kaldı ki
Suriye’de ne işiniz var? Çağrıldık, onun için gittik. Her çağrılan,
her yere gitmez. Bizi misafir kabul edin. Ben de kendilerine dedim
ki davetsiz misafirlik olmaz, siz davetsiz misafirlik yapıyorsunuz.
Ve bakın pilotlarımız işte böyle bir durumda angajman kurallarını
işletti ve aidiyeti de belli olmayan uçaklarınızı takibe aldı ve
ikinci uçak vuruldu, olayın aslı bu."
KÜLFET PAYLAŞIMI
Şu ana kadar Türkiye'ye gelen sığınmacıları geri
çevirmediklerini aktaran Erdoğan, "Bugüne kadar açık kapı
politikasıyla bunlara baktık ama 2,5-3 milyon insanı nereye kadar
besleyeceğiz. Batı kendisine gelecek 100 bin, 200 bin insanın
endişesini taşırken, en gerçekçi teklifi Kanada yaptı" dedi.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun 25 bin Suriyeliyi
alabileceklerini söylediğini hatırlatan Erdoğan, bunun güzel bir
külfet paylaşımı örneği olduğunu belirtti.
Erdoğan, "Türkiye'nin bütçesine para yardımı değil, oradaki
Suriyeli kardeşlerimize destek istiyoruz. Terörden arındırılmış
bölgede konutlar yapalım, bu konutlara bu kardeşlerimizi
yerleştirelim, Batı'yı da mülteci akınından kurtaralım. Hepsi bana
sözde katılıyor ancak beklenen adımı atmıyorlar. Bizim bu attığımız
adımlar karşılık bulmazsa bu mülteci sorunu devam edecektir
endişesini taşıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"ÇOCUKÇA"
Türkiye'nin hiçbir zaman gerilimin yanında olmadığını ve gerilim
istemediğini, Rusya'nın gerilimde ısrar ettiğini vurgulayan
Erdoğan, İstanbul Boğazı'ndan geçen Rus gemisindeki askerin
hareketini 'çocukça' şeklinde nitelendirdi.
Erdoğan, "İki gün önce bakın boğazlarımızdan geçen bir Rus
gemisinde, geminin baş tarafında bir askerleri omuzunda bir füzeyle
beraber görüntü veriyor. Bunlar çok duygusal, çok çocukçu şeyler.
Bununla ne yapmak istiyorsunuz, bununla ne kazanacaksınız? Bununla
bir yere varılmaz. Ve bakın aynı esnada, aynı dönemde orada
Sarayburnu'nda 3 tane NATO gemisi var, onlar da orada bağlı
duruyor. Şimdi biz eğer gerilimden yana olsak durum çok farklı
olur" diye konuştu.
Sorunların devletlerarası hukuka saygılı olarak diplomasiyle
çözülmesinin önemini vurgulayan Erdoğan, Türkiye ve Rusya
arasındaki yüksek ticaret hacmine işaret ederek, sürecin sabırla
takip edileceğini söyledi.
Türkiye ile Rusya'nın Üst Düzey İstişare Konseyi oluşturduğunu
hatırlatan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin'in duygusal bir
davranış içerisinde olduğunu belirtti.
Erdoğan, Türkiye'nin, sınır ihlali yapan savaş uçağının
düşürülmesinden sonraki süreçlerde üstüne düşen görevleri yerine
getirdiğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam
etti:
"EĞER TARİHİN DERİNLİKLERİNE İNECEK
OLURSAK..."
Bakın biz, pilotlardan bir tanesi biliyorsunuz öldü veya öldürüldü.
Biz o örgütün elinden o pilotu aldık, aldıktan sonra da ülkemizde
bütün GATA’da yapılması gereken adli tıp kontrollerini her şeyini
yaptırdık ve bir Ortodoks rahibi de davet ettik. Olayın dini
tarafını da sağlayarak kendi uçağımızla göndermeyi de teklif ettik,
istemediler, tekrar ettik, istemediler. Kendi uçaklarını
gönderdiler ve dini merasim yapılmak suretiyle buradan Rusya’ya
gönderildi. Bunlar bizim nezaketimizin bir gereğidir ve biz bu
nezaketimizin gereğini de yerine getirmiş olduk. Yani biz eğer
tarihin derinliklerine şöyle dönecek olursak, tarihin
derinliklerinde maalesef Rusya'nın bize karşı yapmış olduğu bunun
çok daha ileri safhada bazı uygulamaları var ki ben onlara girmek
istemem."
Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığını güçlendirmesinin Türkiye
için de bir tehdit oluşturup oluşturmadığının sorulması üzerine
Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Gerek koalisyon güçleri, gerek Akdeniz'deki bütün bu gelişmeler,
Rusya'ya hiçbir şey kazandırmaz, Suriye'ye de hiçbir şey
kazandırmaz. Buralara istedikleri kadar füze koysunlar, istedikleri
kadar uçak gemisi getirsinler, şu anda Amerika'nın da orada uçak
gemisi var, aynı şekilde Fransa'nın var, biz zaten bölgedeyiz, her
şeyimizle oradayız. Şu anda İncirlik Amerika’ya da, Fransa’ya da,
Almanya’ya da, yani NATO ülkelerine de açık. Çünkü biz bir NATO
ülkesiyiz, bu yapılan bütün saldırı Türkiye’ye karşı değildir aynı
zamanda NATO’ya karşıdır. Dolayısıyla şu anda NATO burada
devrededir ve atılması gereken adımlar atılmaktadır. Ve biz
buradaki hassasiyetimizi sürdürüyoruz, koruyoruz ve bu halka böyle
giderse daha da genişleyecek. Ama biz bunun böyle gitmesinden yana
değiliz. Bir an önce burada diplomatik yollarla bir çözümü
bulmaktan yanayız. Şu anda da gerek hükümetimizin yaptığı
çalışmalar, gerekse Silahlı Kuvvetleri’mizin yapmakta olduğu
çalışmalar var. Benim muhataplarımla yaptığım görüşmeler,
çalışmalar var, bunlar devam ediyor."
"2014 YILINDA 79 MİLYON LİTRE KAÇAK PETROL ELE GEÇİRDİK"
Türkiye'nin DAEŞ ile mücadelede "önemli bir paydaş" olduğunu
hatırlatan sunucunun, "Türkiye'nin DAEŞ'ten petrol aldığı", "Bilal
Erdoğan'ın petrol ticaretiyle ilişkili olduğu" yönündeki suçlamalar
hakkındaki sorusunu yanıtlayan Erdoğan, iddialar hakkında gerekli
cevabı kendisinin ve oğlunun uluslararası medyaya verdiğini
belirtti.
Türkiye'nin DAEŞ'le en ufak bir ilişkisinin olmadığını vurgulayan
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
"Şu anda biliyorsunuz özellikle Mare-Hercele hattında koalisyon
güçleri olarak DAEŞ'e karşı çok ciddi operasyonlar yapıldı ve DAEŞ
orada çok ciddi kayıplar verdi ve burada ÖSO ordusu kara harekatını
sürdürdü, koalisyon güçleri hava harekatını sürdürdü ve DAEŞ'in
oradaki bu kayıplarını tespit ettik. Bu kayıpları verdiren Türkiye,
nasıl oluyor da DAEŞ'le böyle bir anlaşmanın, gayretin içerisinde
oluyor. Bakın şu ana kadar Türkiye bin 500-bin 600'e yakın DAEŞ
militanı olarak belirlenen kişiyi gözaltına aldı ve ondan sonra
bunları yurt dışı yaptı. 6 bin kişi bir defa zaten hemen yurt dışı
yapıldı ve 26 bin kişinin de Türkiye'ye girişine müsaade edilmedi.
Şimdi biz bu tür bir mücadeleyi sürdürürken, fakat kaynak ülkeler
dediğimiz ülkeler acaba bu konuda DAEŞ'e yönelik bir mücadele
verdiler mi? Dünyanın değişik yerlerinden geliyor ve bütün bunlara
yönelik hiçbir adım atılmıyor"
KAÇAK PETROL
Türkiye'de 2014'te 79 milyon litre kaçak petrolün ele geçirildiğini
kaydeden Erdoğan, bu petrolün Gümrük Ticaret Bakanlığı tarafından
gerekli işlemler yapılarak yok edildiğini ifade etti.
Erdoğan, "Türkiye petrolü nereden alıyor? Rusya'dan alıyor. Nereden
alıyor? İran'dan. Nereden? Azerbaycan'dan. Nereden? Kuzey Irak'tan.
Nereden? Cezayir'den. Nereden? Katar'dan. Nereden alıyor? Zaman
zaman Nijerya'dan alıyor. Bizim petrol aldığımız yerler bellidir.
Bizim DAEŞ'ten petrol almak gibi bir durumumuz yok" dedi.
DAEŞ'in petrolünü alanlardan birinin Rus ve Suriye vatandaşı olan
George Haswani'nin olduğunu ifade eden Erdoğan "Bir de biliyorsunuz
Rusya'nın meşhur Dünya Satranç Federasyonu Başkanı olan bir
adamları var, o da yine aynı şekilde bu DAEŞ'ten petrol alıp onu
dünyanın değişik ülkelerine satan bir kişidir" dedi. Oğluna ve
kızına iftira attıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğlunun
petrolle yakından veya uzaktan alakası olmadığını, gıda sektöründe
küçük çaplı bir işle uğraştığını ifade etti. Oğlunun doktora tezini
bitirmek için İtalya'da bulunduğunu söyleyen Erdoğan şunları
kaydetti:
"Kızıma büyük iftira attılar, kızım güya DAEŞ'in yaralılarını
alıyormuş, onları Türkiye'de tedavi ettirip gönderiyormuş.
Tamamıyla yalan, bu bir alçaklıktır, bu bir iftiradır oğluma da,
kızıma da yapılanlar."
Putin'in itiraflarını ispat etmesi gerektiğini daha önce de
söylediğini hatırlatan Erdoğan, ellerinde ABD Hazine Bakanlığı'nın
açıkladığı belgeler olduğunu ve bu belgelerde kimin neyin
ticaretini yaptığının belli olduğunu belirtti. Erdoğan şunları
kaydetti:
"SEN BİZE BÖYLE BİR İFTİRAYI NASIL ATARSIN"
"Biz senden alıyoruz ya. Yani yılda 29 milyar metreküp biz
Rusya'dan doğal gaz alıyoruz, sen bize böyle bir iftirayı nasıl
atarsın? 10 milyar metreküp biz doğal gaz alıyoruz İran'dan, bütün
bunlar ortada açık dururken sen bize nasıl kalkar da DAEŞ'le böyle
aynı yere oturtursun. Benimle baş başa oturup bu işleri konuştuğun
zaman bunları böyle konuşmuyordun ama şimdi kalkıp bu tür iftira
at, tutmazsa iz bırakır. Bu eski komünistlerin işiydi, adetiydi,
şimdi bunu aynı şekilde sürdürmek istiyorlar. Bunlar devlet
ciddiyetiyle uyuşmayan şeylerdir, yakışmıyor."
DAEŞ ile petrol ticaretinde ismi geçen George Haswani'nin neden
daha önce açıklanmadığıyla ilgili soruyu yanıtlayan Erdoğan, ABD
Hazine Bakanlığı'nın açıklamalarının ve verdiği bilgilerin yeni
olduğunu söyledi.
Rusya'nın Türkiye'ye yönelttiği ekonomik yaptırım tehditleriyle
ilgili Erdoğan, Türkiye'nin bu atılan adımları çok da
önemsemediğini ifade etti. Batı ülkelerinin, Rusya'ya gıdalar
konusunda yaptırım uyguladığı sırada, Türkiye'nin tek yaptırım
uygulamayan ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, "Bize niçin
dedikleri zaman, biz de 'dostlarımız' diyorduk bizim için Rusya
bizim stratejik ortağımızdır, biz stratejik ortağımıza kalkıp da
böyle bir yaptırımı uygulayamayız" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin 2007 ekonomik krizin olduğu dönemde de dünyanın
ulaşılamaz denilen birçok yerine ulaşarak, oradan doğan açıkları
başka yerlerden kapatma yoluna gittiğini kaydeden Erdoğan,
özellikle Arap dünyasının Türkiye'ye desteğini dile getirdiğini
söyledi. Türk girişimcisinin çok farklı olduğu belirten
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhakkak bir yerlere ulaşır, pazar bulur,
böyle bir durum var. Ve onun için de biz tabii özellikle
girişimcilerimize de güveniyoruz ve bu konuda Batılı dostlarımızla
da bu süreci çok daha farklı bir şekilde paylaşacağız" ifadesini
kullandı.
"HARCADIĞIMIZ PARA 9 MİLYAR DOLARA ULAŞTI"
Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde oluşturulması gündemde olan
güvenli bölgeyle ilgili bir soruya, bunun sadece Türkiye'nin sorunu
olmadığını, burada özellikle koalisyon güçleri olarak müşterek
atılması gereken adımlar olduğu yanıtını verdi. Erdoğan şöyle devam
etti:
"Eğer biz teröre karşıysak, terör örgütü sadece DAEŞ değil, El
Nusra değil, YPG, PYD, PKK, bunların hepsi terör örgütü. Afrika'da
Boko Haram, bunların hepsi terör örgütü, şimdi Somali'de El Şebab
aynı şekilde terör örgütü. Bütün bu terör örgütlerini bir defa
hedefe koymamız lazım ve bunları hedefe aldığımız zaman bizim
terörden arındırılmış bir bölgeyi Suriye'nin kuzeyinde, Suriye
topraklarında belirlememiz gerekiyor."
Özellikle Suriye'den göç edenler için adımlar atılması gerektiğini
vurgulayan Erdoğan, şu anda Akdeniz'de, Ege'de Sahil Güvenlik
ekiplerinin bulup çıkardığı insan sayısının 84 bine ulaştığını
kaydetti. Erdoğan, "Bunları biz birileri gibi botları şişleyerek
batırmıyoruz, Sahil Güvenlik botlarımız gidiyor, onları oralardan
toparlıyor, alıyor, kurtarıyor ve tekrar memleketlerine gönderiyor,
biz olaya böyle bakıyoruz. Ve şu ana kadar bizim harcadığımız para
9 milyar dolara ulaştı" dedi.
AVRUPA BİRLİĞİ
Avrupa Birliği'nin ilk etapta 3 milyar avro vereceğini söylediğini
belirten Erdoğan şöyle devam etti:
"Ama terörden arındırılmış böyle bir güvenli bölge olursa biz
diyoruz ki, gelin çadır değil biz buralarda konut yapalım, yerel
mimariye uygun konutlar yapalım ve bu konutlarla Suriyeliler olsun,
Suriye'den iltica edecek olanlar olsun, bunlar kendileri için bütün
sosyal donatı alanları içinde her türlü ihtiyaçlarına cevap verecek
konutlar yapmak suretiyle onları oralarda toplayalım. Uçuşa yasak
bölge ilan edelim ve onların güvenliğini, emniyetini sağlama alalım
ve bunları kendi toprakları üzerinde iskan edelim."