Erdoğan'dan akademisyen bildirisi tepkisi: Tiksiniyorum
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gündemi yerinden oynatan akademisyen bildirisine ilişkin "Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına kendince akademik veya siyasi fetva veren bu zihniyetten, açık söylüyorum, tiksiniyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu'daki terör olayları karşısında devleti sorumlu tutan akademisyenler bildirisini ele aldığı konuşmasında "Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına kendince akademik veya siyasi fetva veren, sivillerin öldürülmesini ise 'yapmasa iyi olur' diye karşılayan bu zihniyetten, açık söylüyorum, tiksiniyorum." diye konuştu.
Beştepe'de muhtarlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeminde akademisyenlerin bildirisi vardı. Erdoğan, gündeme bomba gibi düşen ve içeriği günlerce tartışılan bildiri için "İstedikleri kadar debelensinler, çırpınsınlar. Koskoca ülkeyi, koskoca milleti, bir avuç kerameti kendinden menkul seçkinin, kendine aydın, akademisyen diyen lümpenin yönettiği eski Türkiye artık yok." ifadelerini kullandı.
İşte Erdoğan'ın o konuşmalarından çarpıcı
satırlar:
"Terör örgütünün sözcülüğünü yapan siyasetçi, terör örgütü gibi
muamele görmeyi hak etmiş olmaz mı? Kimse hukuk önünde, bilhassa
devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda asla layüsel
değildir."
"BU SORUYA SAMİMİ BİR CEVAP VERİN..."
Önce bu soruya samimi bir cevap verin. Şayet ülkenin birliğinden yanaysanız, niçin vatandaşlarımıza hayatı zehir eden, güvenlik güçlerimize saldıran terör örgütünün jargonuyla konuşuyorsunuz? Akademisyene, aydına, ciğeri beş para etmez bir terör örgütünün maşalığını yapmak yakışır mı? İmzaladığınız metnin mahiyetini bilmiyorsanız ayrı bir felaket, bilerek imza atıyorsanız ayrı bir felaket."
"Önümüzdeki süreçte ne bölücü terör örgütü ne de onun güdümündeki parti ve diğer yapılar asla muhatap alınmayacaktır, o iş bitmiştir."
"TİKSİNİYORUM"
"Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına kendince akademik
veya siyasi fetva veren, sivillerin öldürülmesini ise 'yapmasa iyi
olur' diye karşılayan bu zihniyetten, açık söylüyorum,
tiksiniyorum. Herkes meşrebine, karakterine, şahsiyetine uyan işi
yapacak. Bunlar, içlerinde bulundukları ihanet çukurunda
çırpınacak. Bunu iyi bilelim. Biz de ülkemizin ve milletimizin
geleceği için çalışacak, gayret edeceğiz."
"BÖLGEYİ TERÖRİSTLERDEN TEMİZLEDİKTEN
SONRA..."
"Güvenlik güçlerimiz, bölgeyi teröristlerden tamamen temizledikten,
kamu düzenini tesis ettikten sonra milletimizle, vatandaşlarımızla
oturacağız, bu meselenin kökten çözümü için yapılacakları
kararlaştıracak ve hayata geçireceğiz."
HAKKARİ VE ŞIRNAK'IN TAŞINMASI
Erdoğan, Hakkari'nin Yüksekova'ya taşınacağını ve burada yeniden
tesis edileceğini belirterek, "Aynı şekilde Şırnak nereye gidecek,
Cizre'ye geçecek. Artık Şırnak, Cizre şehir olarak oluşacak ki onun
altyapı çalışmaları sürdürülecek. Çünkü, şehir yapılanmasına ne
Hakkari şu andaki yeri itibarıyla müsaitti ne de Şırnak. Zaten
tarihine baktığınız zaman Şırnak'ın asıl şehir merkezi, geçmişte
tarih itibarıyla Cizre'dir. Cizre bir tarihtir" dedi.
"Elinde silah olan da onu destekleyen de bu ihanetin bedelini ödeyecektir. Bu eylemlere karışanlardan her kim ki hemen pişman olur, gelir güvenlik kuvvetlerimize teslim olursa devletimizin de milletimizin de şefkatli kolları ona açıktır. Ama kimseye ilanihaye müsamaha gösterilemez. Buradan terör örgütü içindeki gençlere sesleniyorum; gelin, yol yakınken hatadan dönün. Biz sizleri sokak köşelerinde, dağ başlarında, dere yataklarında cansız şekilde, cezaevinin parmaklıkları arasında mahkum olarak değil, ailenize, ülkenize, milletimize hayırlı evlatlar olarak görmek istiyoruz."
"SİZ NE VİCDANSIZSINIZ"
"Bizim mücadelemiz Kürt kardeşlerimizle değildir. Bizim
mücadelemiz terör ve teröristlerledir. Bakıyoruz ki dağdakiler ve
akademisyen geçinenler, müsveddeler, bizim Kürt kardeşlerimizi
öldürdüğümüzü söylüyorlar. 'Devlet Kürtlere karşı katliam yapıyor'
diyor. Siz ne vicdansızsınız."
"SABIR... SABIR... SABIR..."
Erdoğan, söyleyene bakara kesinlikle girmemesi gereken bir tartışma olduğunu belirterek, "Ama karşımdaki kişinin cevap vermediğimde kendisinin haklı olduğunu düşünecek ve hatta buna inanacak kadar cahil ve ahlaksız olduğunu bildiğim için mecburen temas etmek zorundayım. Çünkü bu bir değil, iki değil, üç değil, beş değil, on değil... Sabır, sabır, sabır... Anamuhalefet partisinin Genel Başkanı hem parti kongresinde hem de grup toplantısında yine çirkin yüzünü göstermiş. Bu zat bir süredir şahsımla ilgili, ailemle ilgili ağzına da kişiliğine de kesinlikle yakışmayan bir şekilde bir namus ve şeref edebiyatı tutturmuş gidiyor. Bundan kazandığım tazminatlar artarak devam ediyor, o ayrı mesele. Aslında kendisine bunun cevabını hiçbir şekilde karşılık veremeyeceği ve veremediği şekilde müteaddit defalar ifade ettim ama bazı insanlar vardır ya hani yüzüne tükürsen, 'yağmur yağıyor herhalde' der. Bu da işte böyle pişkin bir tip" diye konuştu.
"HANGİ NAMUSTAN, HANGİ ŞEREFTEN
BAHSEDİYORSUN..."
Aslında bu zatın (CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu) asıl karın
ağrısını da ortaya dökerim ama inanın bana ben bu konuları
konuşmaktan hicap duyuyorum. Türkiye'nin bunca meselesi varken,
çözüm bekleyen bunca sorunu, birlik ve beraberlik içinde üzerine
gidilmesi gereken bunca sıkıntısı varken, bu namus ve şeref
fukaraları için vakit harcamak bana zul geliyor. Teröristleri
savunanlardan birisi de bu değil mi? Onların arkasında duran bu
değil mi? Hangi namustan, hangi şereften bahsediyorsun sen."
KILIÇDAROĞLU'NA CEVAP
"(CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik sözleri)
"Söylediğiniz her sözün israf, yaptığınız her hamlenin enerji kaybı
olduğu, teneke gürültüsü kabilinden, boş konuşmanın dışında bir
varlık gösteremeyen, herhangi bir vasfı zaten olmayan birisine
şimdi ne diyeyim ben? Kendi geçmişinden utanan, terör örgütünü dahi
şöyle kalpten gelen samimi buğuz ile kınayamayan, partisi içindeki
klikleri birbiriyle yarıştırmayı siyaset sanan bu zavallıyı ademe
mahkum ediyorum. Milletin zaten yok saydığı bu zatı ben niye adam
yerine koyayım ki? "