Hazine ve Maliye Bakanlığı açıkladı! '128 milyar dolar' nerede merak edenler tıklasın

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve muhalefetin algı operasyonunu sürdürerek Türk ekonomisini hedef almasına yanıt bu kez Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati'den geldi. Nebati 128 milyar dolarlık rezerve ilişkin eleştirilere yanıt verirken yalan ve ithamlar üzerinden hareket edildiğini belirterek, mevcut olumlu koşulların negatife dönmesi noktasında adeta psikolojik bir harekat yürütüldüğünü söyledi.

CHP'nin başını çeltiği İYİ Parti ve HDP'nin destek verdiği '128 milyar dolar' yalancılarına yanıt bu kez Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati'den geldi.

Nebati, Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervine ilişkin eleştirilere yanıt verdi.

Nebati, geçen yıl tüm dünyayı etkisi altına alan bir salgın yaşandığını ve gelişmiş ekonomiler de dahil tüm dünya ekonomilerinde küçülmeler görüldüğünü söyledi.

Türkiye'nin bu süreçte sağladığı desteklerle diğer ülkelerden ciddi şekilde ayrışarak farkını ortaya koyduğuna işaret eden Nebati, dünyada ekonominin ve ticaret hacminin daraldığı, gelişmiş ve gelişmekte ülke ekonomilerin küçüldüğü böyle bir dönemde Türkiye'nin yüzde 1,8'lik büyüme kaydettiğini dile getirdi.

Nebati, makroekonomik göstergeler açısından bakıldığında, Türkiye'nin AB tanımlı genel yönetim borç stokunda AB ortalamasının oldukça altında kaldığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Türkiye geçen yıl böylesi büyük bir salgının etkilerine rağmen çok ciddi ayrıştı. Ülkemizde açılan şirket sayısı 2019'da 85 binken, 2020 yılında yüzde 20,6'lık artışla 103 bine kadar çıktı. Öte yandan, kapanan şirket sayısı da yüzde 13,5'lik artışla 16 bine çıkmış. Demek ki krizin en yoğun yaşandığı dönemde açılan şirketlerin sayısı, kapananların katbekat üstünde. Ayrıca karşılıksız çıkan çeklerin toplam çeklere oranı 2020 Mart ayında yüzde 1,7 idi. Geçen 1 yıllık sürede bu oran yüzde 1'in altına inerek, yüzde 0,9'a kadar geriledi. Merkezi yönetim bütçe açığının gayrisafi milli hasılaya oranı da yüzde 3,4 oldu. Dünya ortalaması ise yüzde 10,8'lerde. Genel yönetim bütçe açığı da yüzde 5,4 ile gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin altında. Bankacılıkta tahsili gecikmiş alacak oranı yüzde 4 civarında, sermaye yeterlilik oranı da 18,2 oldu. Bu oran dünya ülkeleri içindeki önemli ayrışmanın göstergesi. Reel kesimin döviz açık pozisyonu da geçen yıl azaldı. İhracatta da ciddi artış oldu ve Mart 2021'de tüm zamanların en yüksek aylık rakamına ulaşılarak 19 milyar dolarlık ihracat gerçekleşti. Bütün bu sayılar ve oranlar açıkça gösteriyor ki Türkiye'nin reel ekonomisi ve finansal altyapısı böylesi büyük bir krizde bile sarsılmayacak kadar sağlamdır."

"KRİZ YÖNETİMİNİ BAŞARIYLA SÜRDÜREN BİR HÜKÜMET VAR"
Türkiye'nin geçen yıl aldığı salgın önlemleriyle özellikle üretimde farklılığını ortaya koyduğunu ve üretim göstergelerinin de güçlü seyrettiğini belirten Nebati, "Geçen yıl martta ilk vakanın görülmesiyle birlikte Sayın Cumhurbaşkanı'mız, Hazine ve Maliye Bakanı'mız ve ekonomi yönetimimiz net duruş sergiledi ve proaktif bir yaklaşımla daha salgının en başında ekonomik önlemleri devreye soktu." dedi.

Nebati, bu süreçte alınan vergi, prim ertelemeleri, kısa çalışma ödeneği gibi önlemler sayesinde, çalışan ve işverenlerin önünü görebildiğini ifade ederek, salgından etkilenen işletmelerin mücbir sebep hali kapsamına alındığını, üretimin devamı için krediler verildiğini, kira ödemelerinde imkanlar sağlandığını, stopaj oranlarının düşürüldüğünü, KDV indirimlerine gidildiğini, ciro kaybı ve kira destekleri verildiğini vurguladı.

Çalışma hayatında da asgari ücret desteği, emekli maaşı artışı ve ihtiyaç sahibi ailelere yardım gibi düzenlemeler yapıldığını, İstihdam Kalkanı Paketi'nin kamuoyuyla paylaşıldığını anımsatan Nebati, "Türkiye'de çalışan ve işveren şu hususun farkında, başına bir sıkıntı geldiğinde bu sıkıntıyı giderecek tedbirleri alacak liyakatli bir yönetim var. Vatandaşın sıkıntılı bir durumla karşılaşmasına izin vermeden, onları mağdur etmeden gerekli tedbirleri önceden alabilen ve kriz yönetimini başarıyla sürdüren bir hükümet var." diye konuştu.

Türkiye'nin büyümesi ile ihracat ve üretimdeki artışın, verilen krediler, genişlemeci tedbirler ve üretimin devamı için her türlü engelin ortadan kaldırılmasıyla sağlandığını dile getiren Nebati, şu değerlendirmede bulundu:

"Peki bütün bunlar nasıl oldu? Ekonomi yönetimi bunları yaparken ülke içindeki bütün enstrümanları kullanmak durumunda. Sadece bir enstrümana bağlı kalarak, alışılmış, Ortodoks, dogmatik hale gelmiş düşünceleri uygulayarak bir yere varamazsınız. Ne yapacaksınız? Eldeki konjonktüre göre alternatif kanallar oluşturacaksınız, tüm alanlardaki araçları kullanacaksınız, finansmanla ilgili araçlar, parasal araçlar, üretime ilişkin araçlar neyi gerektiriyorsa onu kullanmak zorundasınız. 'Dünyada sadece çeşitli zaman dilimlerinde, örneğin 50 sene önce, 10 sene önce kullanılmış yöntemlere hapsolunur ve yeni bakış açıları üretmekte yetersiz kalınırsa ülke ekonomisi ve sosyal altyapı zarar görür. Buna karşılık hızlı karar alabilen, kararları uygulamaya geçirebilen, uygulamaların neticelerini takip eden ve küresel ölçekteki gelişmeleri de perspektif içine katan bir yönetim uyguladığınız zaman ülke içindeki birçok problemi aşma noktasına gelirsiniz."

"PSİKOLOJİK BİR HAREKAT YÜRÜTÜLÜYOR"
Nebati, Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun açıklamalarının göz ardı edilip, yalan ve ithamlar üzerinden hareket edildiğini belirterek, mevcut olumlu koşulların negatife dönmesi noktasında adeta psikolojik bir harekat yürütüldüğünü söyledi.

"DÜNYANIN KARA GÜNÜNDE TÜRKİYE'Yİ AK GÜNLERE DÖNDÜRECEK TEDBİRLER ALDIK"
Türkiye'nin 2020'de salgın ve ekonomik saldırılar yanında, Akdeniz, Karadeniz, Suriye, Libya, Irak gibi alanlarda da haklı bir mücadele sürdürdüğünü vurgulayan Nebati, "Aynı zamanda ülke içinde sadece Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden ilerleyen ve 'AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan gitsin de ülkede ne olursa olsun.' diye düşünenlerin oluşturduğu bir ortam meydana getirilmeye çalışılıyor. Oysa ki Türkiye bu haklı mücadelelerini gerçekleştirirken, atmış olduğu her adımda mutlak suretle pozitif ayrışıyor. Sahte gündemler ve karalama amaçlı ithamlar son bulsa, Türkiye bir rahat bırakılsa aslında ülkemiz çok daha ileri noktalara gidecek." değerlendirmesinde bulundu.