İzmir depreminin ses kayıtlarını yayınlayan Araştırma Görevlisi Livaoğlu:
İzmir’de meydana gelen yıkıcı depremin gürültüsünü, insan kulağının duyabileceği frekanslara yükselterek depremin büyüklüğünü gözler önüne seren Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Hamdullah Livaoğlu, meydana gelen depremin büyüklüğünün 7 olarak açıklanabileceğini söyledi.
İzmir’de meydana gelen ve çok sayıda insanın hayatını kaybettiği deprem sonrasında, Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Hamdullah Livaoğlu, depremin frekanslarını insan kulağının duyabileceği seviyelere yükselterek ürkütücü bir ses kaydı ortaya çıkardı. Depremin büyüklüğü hakkında vatandaşlarda kafa karışıklıkları oluştuğunu belirten Livaoğlu,
“Depremin büyüklüğü hakkındaki kafa karışıklığını gidermek, bu
konuya bir açıklık getirmek istiyorum. Neden farklı kurumlar farklı
büyüklükler verdi? Depremin en güvenilir büyüklük çeşidi Moment
Magnüsüdür. Moment magnüsü depremin açığa çıkardığı enerjinin bir
ölçüsüdür. Dolayısıyla moment magnüsü böyle yıkıcı depremlerde en
güvenilir sonucu verir. Uzakta kalan depremlerde daha güvenilir
sonuçlar ortaya çıkar. Depremin hız ve yer değiştirme kaydı
kullanılır bu tarz hesaplamalarda" dedi.
“Depremin büyüklüğüne 7 diyebiliriz”
İzmir depreminin 7 büyüklüğünde olarak açıklanabileceğine değinen
Livaoğlu, "Neden uzak alan? Mesela Amerikan Jeolojik Araştırma
Merkezi 7 verdi depremin büyüklüğünü. O daha güvenilir bir
sonuçtur. Çünkü uzak alan tire sismik kayıtları kullanılmıştır.
Tire sismik kayıtlarda şunları görüyoruz; deprem frekansının yüksek
frekanslardaki soğurulma trendi modern kaynak spektrumunun soğrulma
trendine çok benzer. Dolayısıyla bu güvenilir sonuçlar verir.
Depremin büyüklüğü konusunda bizim, kurumların yaptığı yanlış
bir şey yok. Onlar sadece ulusal ağları kullandığı için böyle
sonuçlar çıkıyor. Ama diğer global ölçekteki istasyonlara erişimi
fazla Amerikan Araştırma Merkezi’nin. Dolayısıyla depremin
büyüklüğüne 7 diyebiliriz” diye konuştu.
“Her titreşim sese dönüştürülebilir”
Depremin ses kaydını ortaya çıkardıktan sonra kendisine ‘Depremin
sesi olur mu?’ tarzında sorular gelmeye başladığını kaydeden
Livaoğlu, “Deprem frekansları insan kulağının işitemeyeceği
eşiklerdedir. Biz bunları işitebilir seviyelere yükseltiyoruz.
Akustik sinyal işlemeciler bu işi bilir. Her titreşim sese
dönüştürülebilir. Biz de depremin sesini insanların duyabileceği
eşiğe yükselttik.
Nasıl yaptık bunu? Sinyalin örnekleme periyoduna göre bant hızını yükselttik. Bant hızını yükseltince frekanslar yükseldi, dolaysıyla işitilebilir hale geldi. Her deprem için aynı sıkıştırma parametreleri kullanılarak depremin ses karakteristiği belirlenebilir. Bunu iyi, yetenekli bir kulak ayırt edebilir. Mesela çoklu bir orkestra çalıyor, onlarca enstrüman çalıyor, onlarca enstrüman arasından yetenekli bir kulak tek tek hangi enstrüman olduğunu söyleyebilir. Bu da böyle bir şey.
Deprem sinyalinin spektral analizi bize kaynak hakkındaki deprem
süresini verebilir, ses de bunun yanında ayırt edici bir
özelliktir. İzmir’deki depremde, orada güzel bir kayıt var
elimizde. Sismologların seveceği bir kayıt. Depreme uzaklığı 60
kilometre hem de yıkıcı etkiliği spektral olarak incelemek için
güzel bir veri bizim için" şeklinde konuştu.
"Gelen ivme 5.4 kat büyüttüğü için bu yıkıcı hasara neden
oldu"
Son olarak İzmir depreminin yıkıcı etkisini yorumlayan Livaoğlu,
"Oradaki yıkıcı etkinin ana nedeni bir kalın sediman çökerler var
orada. Onların kesme dalga hızı daha yavaş. Onun için sismik dalga
oraya geldiği zaman yavaşlıyor ve genliği büyüyor. Benim
hesaplamalarıma göre orada AFAD’ın 3513 kodlu istasyonu 0.1 G bir
devrem ivmesi kaydetmiş. Ben de orada zemin büyütmesi çalıştım,
zemin büyütmesinin buldum.
Yaklaşık 5.4 büyütmüş, yani dalganın geldiği, gelen ivme 5.4 kat büyüttüğü için bu yıkıcı hasara neden oldu diyebiliriz. Evet üzücü bir olay hakikaten. Yıkıcı bir deprem. Fakat her kayıt sismologlar ve deprem mühendisleri için bir değer, bundan sonraki, ileride yaşanacak hasarları azaltmak için önemli veri bunlar. Bunların üzerinde çalışılıp, gelecek depremlerde riskler, hasarlar azaltılabilir” ifadelerini kullandı.