Jive Pakistan (Yaşa Pakistan)-1

Geçtiğimiz haftayı (16-22 Aralık 2013) İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesi davetlisi olarak Pakistan’da geçirdik.

Ekrem Aytar ekremaytar@internethaber.com

Geçtiğimiz haftayı (16-22 Aralık 2013) İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesi davetlisi olarak Pakistan’da geçirdik. Proje kapsamındaki okullarda eğitim gören yetim kardeşlerimizin yaşantılarına şahit olduk. Pakistan gezi programı çerçevesindeki gözlemlerimi sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.

Pakistan mesafe olarak bize hiç de yakın bir ülke değil. Fakat daha önce hiç gitmesek de, gezmesek de yüreklerimize çok yakın bir ülke. Nasıl mı? İHH tarafından böyle bir gezi davetiyesi aldığımda dudaklarımda farkında olmadan, çocukluğumun 23 Nisan’larından kalan “Jive Pakistan” şarkısının mısralarını tekrarladığıma şahit oldum. İşte böyle.

Gezi yapacağımız kardeş ülke Pakistan hakkında gezi öncesi kısa bir bilgi topladım. Pakistan, toprak genişliği olarak bizim ülkemiz kadar bir toprak bütünlüğüne sahip. Nüfusu ise 200 milyon civarında. Bağımsızlığına 1947 yılında kavuşmuş. Hindistan ve Bengladeş Pakistan’dan ayrılarak kurulan ülkelerdir. Pakistan’ın resmi adı Pakistan İslam Cumhuriyeti’dir. Pakistan; Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, İran ve Afganistan ile komşudur.

Güney Asya’da yer alan Pakistan, tarih içerisinde demografik yapısı yüzünden sıkıntılı dönemler geçirmiştir. Zorlu coğrafi konumundan dolayı da sık sık doğal afetlere maruz kalmıştır. 1979-1989 yılları arasında süren Sovyet-Afgan Savaşı sonrası milyonlarca Afganlı Pakistan’a iltica etmiştir. Pakistan tüm zorluklarına rağmen kalabalık sayıdaki Afganlı mültecilere kucak açmıştır. Tüm bu olumsuzluklar neticesinde günümüzde Pakistan’da maalesef sayısı milyonu geçen sayıda yetim çocuk bulunmaktadır. İnsani Yardım Vakfı tüm dünyada yetimler ile ilgili çalışma yaparken Pakistan’ı da bu özelliklerinden dolayı program içerisine almıştır.

Pakistan’ın başkenti İslamabat’taki hava alanına indiğimiz andan itibaren sanki bir zaman tüneline girdik ve tarihin şu andaki döneminden birkaç on yıl öncelerine gidiverdik. Fakat bizleri karşılamaya gelen Pakistanlı kardeşlerimizin sıcak kucaklaşması bizleri ziyadesi ile memnun etti. Sanki farklı bir ülkeye değil de, Türkiye’deki büyük şehirlerden memleketimiz olan küçük bir yerleşim yerine geldik havasına büründük. Uzun süredir görüşmeyen akrabalar, tanıdıklar olarak bir kucaklaştık, doyamadık bir kez daha kucaklaştık.

Bu sıcak karşılama gecenin ilerleyen saatlerinde olduğu için ev sahiplerimiz tarafından fazla vakit kaybetmeden konaklayacağımız mekâna götürüldük. Burası iki katlı kocaman bir bahçesi olan şirin bir yerdi. Doha aktarmalı olarak uçtuğumuz için yolculuğumuz Doha’daki bekleme süremiz 3 saat ile birlikte nerede ise 11 saati bulmuştu. Bize gösterilen odalarımıza yerleştiğimizde kendimizi hemencecik uykunun kollarına bırakıverdik.

Deliksiz bir uykunun sabahında dinç olarak uyandık. Dostlarımızla birlikte kahvaltı salonuna geçtik. Kahvaltıda yumurta, patates, yağlı çörek, sütlü çay… gibi yiyecekler mevcuttu. Fakat hepsinin bize özel azaltılmışta olsa değişik ve acılı baharatları olması damak tadımıza pek de uyduğunu söyleyemeyeceğim. Grubumuzda daha önceden tecrübesi olan arkadaşlar, onların kahvaltılarında yer almayan bizim vazgeçilmezlerimizden zeytin ve peynir getirmişti. Zeytin ve peynirin dahil olması ve de sallama da olsa siyah çayın eşliğinde güzel bir kahvaltı ile ilk güne başladık.

Kahvaltıdan sonra İnsani Yardım Vakfı’nın Pakistan’daki partneri olan Khubaib Foundation’un ofisine gittik. Yardım kuruluşları denilince maalesef günümüzde insanlar ister istemez bir çekince ile bakıyorlar. İşin açıkçası ben de gelmeden önce yardımların yetimlere ne şekilde ulaştığını merak etmiyor değildim. Khubaib Foundation’da bu sorularımızın cevabını tam olarak aldık. Khubaib Foundation 1999 yılında hukukçu, doktor, akademisyen bir grup bilim insanı  tarafından insanlığa hizmet, doğal afetlere maruz kalanlara yardım, yetimlere sahip çıkmak amacıyla; tüm insanlar arasında ırk, din ayrımı gözetmeden eşitliği esas alarak yardım etmek üzere kurulmuş bir vakıf. İnsani Yardım Vakfı da Pakistan’daki yetim organizasyonunda bu vakfı partner olarak seçmiş. Türkiye’den yetimler için toplanan yardımlar bu vakıf aracılığı ile oradaki yetimlere şeffaf bir şekilde ve belgeleri ile ulaştırılıyor. Yardımseverlerin yardımları hiçbir şaibeye mahal bırakmayacak şekilde ilgililerine ulaştırılıyor.

Bundan sonra Pakistan’ın eğitim sistemi hakkında kısaca bilgilendirildik. Pakistan devleti de bizim ülkemizde olduğu gibi halkına ücretsiz olarak eğitim imkânlarını sağlıyor. Fakat bunun yanında isteyen kişi ve kuruluşlar özel eğitim yapabiliyor. Bu gün Pakistan’da devlet ve özel kuruluşlara ait 160 civarında üniversite bulunuyor. Bundan sonraki durağımız, bu üniversitelerden biri olan İslamabad İnternational İslamic University (İslamabad Uluslar arası İslam Üniversitesi) idi. Akademi müdürü Prof. Dr. Muhammed Ari üniversite hakkında bizleri bilgilendirdi.

Üniversite ziyaretinden sonra Pakistan’ın en büyük camilerinden olan İslamabat’taki Faysal Camii’ni ziyaret ettik. Bu caminin mimarının bir Türk olması bizleri sevindirdi. Suudi Arabistan kralı Faysal bin Abdül Aziz 1966 yılında İslamabad’ı ziyaretinde buraya bir cami yaptırılması için girişimde bulunmuştur. 1969 yılında cami projesi için bir yarışma düzenlenir. Bu yarışmayı 43 ülkeden gelen projeler arasından Türk mimar Vedat Dolakay’ın Kocatepe Camii için düşündüğü proje kazanır. 1976 yılında Suudi Arabistan Devletin’in 130 milyon Suudi Riyali bağışı ile başlayan cami inşaatı 1986 yılında biter ve cami ibadete açılır. Bizim ülkemizde alıştığımız Osmanlı camilerinin kubbeli yapısından farklı olan cami mimarisi gerçekten farklı. İçerisinde de mihrap kocaman açılmışbir Kur’an-ı Kerim şeklinde düzenlenmiş, ilginç. Bizdeki müezzin mahfili gibi bir yapının üzerinde çok büyük harflerle “İnnemel mü’minine ihvetün” (Müslümanlar ancak kardeştir.) ayeti kerimesi yer alıyor. Günümüz İslam coğrafyasının gerçekten ihtiyacı olan kardeşlik vurgusu tüm güzelliği ile gönüllerimize sıcacık mesajını yolluyor.

Gezimiz uzun, yazı alanımız dar. Bir sonraki yazımızda kaldığımız yerden devam etmek üzre. Şimdilik hoşça ve dostça kalın. (25.12.2013)