Kamudaki üst düzey paralelci memurlar!
Darbe girişimin ardından gözler Paralel Devlet Yapılanması'nın devlet kurum ve kuruluşlarına yerleştirilmiş personeline çevrildi. İşte 'hiç mücadele yapılmayan veya mış gibi yapılan kurumlar' ve darbe girişimi...
Darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasınına
rdından “Kamu kesiminde konuşlanmış Paralel Yapı' birlikleri bir
kez daha gündeme geldi. Kamu kurum ve kuruluşlar
Yeni Şafak yazarı Ahmet Ünlü bugünkü yazısında Paralel Devlet
Yapılanması'yla ilgili daha somut açıklamalarda
bulundu. Özellikle bu yapıyla hemen hemen hiç mücadele
yapılmayan veya mış gibi yapılan kurumlardan örnekler verdi.
İşte Ünlü'nün "Şimdiden bu yazıda bazılarının canını
sıkacağımı ifade edeyim." dediği o yazısından çarpıcı
satırlar:
"EN ZAYIF" KAMU KURUMU: KALKINMA BAKANLIĞI
Kalkınma Bakanlığı en zayıf mücadele yapan kamu
kurumudur.
Kalkınma Bakanlığı'nın bu yapıyla en az mücadele yapan kamu
kurumları arasında olduğunu net bir şekilde ifade edebiliriz.
Özellikle bu kurumdaki yöneticilerin çok büyük tazyikler sonucunda
yani Cumhurbaşkanı veya Başbakan'ın devreye girmesiyle görevden
alındıklarını (Bu yapıya ait listelerin bizzat verilmesine rağmen)
ve görevden almalar neticesinde de soruşturma yapılmayarak kısa
sürede mahkeme kararıyla dönmelerinin sağlandığını sağır sultan
dahi duymuştur.
"GÖRÜNEN EN TEMEL GERÇEK..."
Kimseyi suçlamak istemeyiz ama görünen en temel gerçek budur. Bu
kurumda çalışanların Planlama Uzmanı kökenli olmaları ve
birbirleriyle çok yakın ilişkiler içerisinde bulunmaları bu yapıyla
mücadeleyi zorlaştırmıştır. Ancak hiçbir mazeret bu alçak yapıyla
mücadelede laçkalığı mazur gösteremez.
"HÜKÜMET+POLİS+MEDYA=UTANÇ"
2014 yılında FETÖ'ye müzahir olduğu için yurtdışına gönderilmeyen
birçok personelin 2015 yılında birilerinin devreye girerek bu
personellerin yurtdışına gönderilmesi dahi bu kurumun PDY ile nasıl
bir mücadele yaptığını gözler önüne sermektedir. Bunun yanında, bu
kurumdaki bir Uzman Yardımcısı'nın paylaşımında yer alan; “Başbakan
daha önce halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik
etmek suçundan ceza almıştı değil mi” “11 Haziran, mobil ile
hükumet + polis + medya= Utanc” ifadeleri dahi kurumun nasıl bir
durumda olduğunu göstermeye yetecektir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın da üzerinde
düşünülmelidir
Maalesef bu bakanlık ile bağlı ve ilgili kurumlarında uzunca bir
süre bu yapıya dokunulmamıştır. Dokunulanlar da yüksek maaşlarla
müşavir olarak keyifli bir şekilde çalışmadan maaş almaktadırlar.
Bu köşeyi takip edenler “Tarım Bakanlığı'nda yapılan görevden alma
ve atamaların derin analizi” başlıklı yazımızı hatırlayacaklardır.
Bu bakanlıktaki PDY ile mücadelenin Sayın Faruk Çelik'in Bakan
olmasından sonra başladığını ve önemli adımlar atıldığını ifade
etmiştik.
Bu yazımızda; “Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan'ın paralel
yapıyla yaptığı mücadeleyi maalesef birçok bakanlıkta göremedik. Bu
bağlamda, uzunca bir süre bu bakanlıkta paralel yapıyla etkin
mücadele edilemedi ve paralel yapı elemanları en rahat günlerini
geçirdi. Özellikle TAGEM ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu'ndaki paralel yapı elemanlarına dokunulmamıştır. Öyle ki bu
bakanlığın ilgili kurumlarında paralel yapıyla ciddi bir mücadele
yapılmamıştır. Gelinen noktada Sayın Bakan'a ciddi işler düştüğünü
ifade etmek isteriz. Kısa sürede atılan olumlu adımlar, güzel
işlerin habercisidir diye düşünebiliriz” ifadesinde
bulunmuştuk.
Maalesef kamu kurumlarında bu yapıyla mücadele, hatır ve gönül
işlerinin ön plana çıkması nedeniyle zayıflamıştır. Konunun Sayın
Cumhurbaşkanı'nın şahsi meselesiymiş gibi bir davranış sergilenmesi
ile kimsenin kötü adam olmak istememesi bu yapıyla mücadeleyi
zayıflatmıştır.
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI BU YAPIYLA NASIL MÜCADELE
EDİYOR?
Devlet Personel Başkanlığı'nın bu yapıyla nasıl mücadele ettiği
araştırılmalıdır.
Bu Başkanlık'ta da uzun süre PDY ile mücadele yapılmamıştır.
Özellikle Başkan Yardımcısı olarak uzun yıllar çalışan bir
personelin bu yapının merkezinde olduğunu sağır sultanın dahi
duymuş olmasına rağmen bu personel, 2015 yılına kadar yerinde
tutulmuştur. Bu personel en sonunda Başbakanlığın zorlamasıyla
görevden alınabilmiştir. Kaldı ki bu personelin fiili başkan olarak
görev ifa ettiği de cümlenin malumuydu ve çok kritik işlerden
sorumluydu. Hatta PDY ile mücadele için hazırlanan mevzuat
çalışmasında dahi bulunduğu yönünde bilgi verirsek konu daha iyi
anlaşılır.
PDY ile mücadelede hükümete eylem planı sunacak bir kurumun Başkan
Yardımcısı'nın dahi uzun bir süre yerinde kaldığı ve Başbakanlığın
zorlamasıyla görevden alındığı düşünüldüğünde nasıl vahim bir
tabloyla karşı karşıya kalındığı görülecektir.
ÇALIŞMA BAKANLIĞI'NDAKİ SÜREÇ İYİ
ARAŞTIRILMALIDIR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndaki süreç iyi
araştırılmalıdır.
Sayın Ahmet Erdem'in Haziran seçimlerinden sonra Bakan olmasına
kadar bu bakanlık ve bağlı ve ilgili kurumlarında hiçbir mücadele
yaşanmamıştı. Sayın Erdem'in kısa süreli Bakanlık döneminde bu
yapıya büyük bir darbe vurulmuştur. Ancak, 2015 yılı Haziran ayına
kadar bu yapıyla niçin mücadele yapılmadığı da üzerinde durulması
gereken ibretlik bir konudur.
Yer darlığı nedeniyle örnekleri bu kadarla sınırlamaya çalışıyoruz.
Ama sizlerin çok küçük bir tefekkürle çalıştığınız kurumlardaki
mücadeleyi görerek yapılan veya yapılmayanları net bir şekilde
görmeniz mümkün olacaktır. Bu kadar örgütlü bir yapıyla ne kadar
amatörce mücadele edildiği ve mücadelenin münferit gayretlerle
yürütüldüğü açıkça görülecektir.
SİNOP VALİSİ NEDEN GÖREVDEN ALINDI?
Sinop Valisi'nin görevden alınması üzerinde durulmalıdır.
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından, Sinop'ta flaş bir gelişme
yaşanıyor ve Vali Dr. Yasemin Özata Çetinkaya, görevden alınıyor.
İddiaya göre eşi, Garnizon Komutan Vekili Albay Temel Çetinkaya da
gözaltına alınanlar arasında. Bu arada Vali Çetinkaya'nın kaldığı
konut ve Karakum'daki Vali Konukevi'nde de savcılık emriyle arama
yapıldığı iddia ediyor.
Bu kişi, Talas Kaymakamı iken; 19.02.2015 tarihli Bakanlar Kurulu
Kararı ile Türkiye'nin 3. Kadın Valisi olarak Sinop'a atanmış ve
06.03.2015 tarihinde de görevine başlamıştır.
Öncelikle valilik gibi kritik bir göreve 17 ve 25 Aralık sonrasında
atanan bir kişi hakkında araştırma yapanların sorgulanması
gerekmektedir. Tek başına bu olay dahi atamalarda nasıl bir mantık
işletildiğini göstermektedir. Ha bu arada, görevden alınanların
merkez valisi olarak görev yapmaya devam ettikleri de
unutulmamalıdır.
GÖREVDEN ALINANLARIN KEYFİ YERİNDE
PDY mensubu (müzahir) olduğu için görevden alınan birçok personel
müşavir kadrosunda çalışmadan aldıkları maaşlarla keyif
çatmaktadır. Birçoğunun haklarında soruşturma dahi yapılmamıştır.
Yazık ama paralelle mücadelede bulunan en pratik yöntem, bunların
maaşlarında azalma olmadan görevden alınması yöntemidir. Yani adam
hem iş yapmıyor hem de maaşı düşmüyor. Yöneticilerin bu yapıyla
mücadele yapmadaki isteksizliği bu alçakları sıkıntıya sokacağına
rahatlatmıştır. Bu yapıyla mücadelede görevden atılan memur sayısı
da bir elin parmağını geçmemektedir.
"YÜKSEK MAAŞLARLA MÜŞAVİR OLARAK KEYİF..."
Sonuç olarak, görevden alınanlar hakkında kasten veya sehven hukuki
süreç başlatılmaması ilgililerin yüksek maaşlarla müşavir olarak
keyif yapmasını sağlamıştır. Örgütlü bir yapıyla mücadelenin
amatörce yapılması ise durumu daha da vahim hale getirmiştir. Ümit
ederiz ki darbe girişimi sonrasında, yeni mücadele yöntemi
geliştirilerek alçakların kamudan kökleri kazınır. Yazık ama çok
yazık.