Koronavirüs hapşırarak ve öksürerek bulaştığında 11 saat uzuyor
Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Tutku Taşkınoğlu, pandeminin ilk zamanlarında virüsün yüzeylerde ne kadar kaldığına dair Amerika'da bir çalışma yapıldığını hatırlattı.
Taşkınoğlu, Covid-19 virüsünün bakır yüzeylerde 4 saat, çelik yüzeylerde 72 saat ve kağıtta 24 saat virüsün kaldığına dair açıklamaların yer aldığını anımsattı.
Taşkınoğlu, Covid-19 virüsünün yüzeylerde kalma konusunun yoğun virüs miktarı ile ilgili olduğunu belirtti. Taşkınoğlu, virüsün yüzeyde kalma saatini bilmenin özellikle hastane çalışanları ve virüsle daha çok muhatap olacak olan yerler için önemli olduğunu söyledi.
"Koronavirüs ise 9 saat ciltte kalmış"
Dr. Taşkınoğlu, Japonya’nın koronavirüsün insan derisinde ne kadar
saate kadar kalabileceği yönünde yaptığı çalışmadan bahsetti.
Taşkınoğlu, araştırmada kadavraların kullanıldığını, insan derisi
üzerinde virüsün ne kadar süre kaldığının incelendiğini ifade
ederek "Bu çalışmada koronavirüs ile influenza (grip) virüsü
kıyaslanmış. İnfluenza virüsü şimdiye kadar bildiğimiz bilgilere
göre ciltte yaklaşık 2 saat kalıyor. Koronavirüs ise 9 saat
ciltte kalmış; yani SARS-CoV-2, 9 saat boyunca elin üzerinde
canlılığını sürdürmüş. Aslında bu çalışmada korkmamız ya da
endişelenmemiz gereken bir durum yok. Burada yapılan çalışma
virüsün yoğunluğu ilgili değil. Bu sadece virüsün canlılığı ile
ilgili bir çalışmadır." dedi.
"Ağzına, burnuna dokunarak alması
gerekiyor"
Dr. Taşkınoğlu, konuşmasının devamında "Ellerimizi temizlemezsek,
ne kadar virüs yoğun olursa virüsü etrafımıza yayma ihtimalimiz
var. Yapılan çalışmada şu da tespit edilmiş; hapşırarak ya da
öksürerek mukus dolu virüs bulaştırdığımızda ciltte ne kadar
kalıyor diye bakılmış. Bu sürenin 11 saate kadar uzadığı açıklandı.
Virüsün ciltte kalması bu aşamada önemli. Örneğin, ben hastayım ve
virüsü taşıyorum. Semptom göstermiyorum, ortalıkta dolaşıyorum ve
maske de kullanmıyorum. Elime öksürdüğümde ya da hapşırdığımda
elimde olan virüsü dokunduğum yüzeye iletebilirim. Ortak
kullandığımız bir eşyaya veya yüzeye bu virüsü
iletebilirim böyle. Bu 'karşımızdaki kişiye
bulaştırırım' demek olmuyor. Virüsü karşımızdaki kişiye
bulaştırmak için o virüs yükünün yeteri kadar olması gerekiyor ve o
yeteri kadar olan virüsü de kişi gözüne, ağzına, burnuna dokunarak
alması gerekiyor." şeklinde ifade etti.
"5 kişiden 1'i ellerini yıkamaya özen
gösteriyor"
Dr. Taşkınoğlu, koronavirüsün influenza virüsüne göre kendi
yapısını daha fazla koruduğunu belirtti. Taşkınoğlu, "Herhangi bir
yabancı ortamı elledikten sonra ellerimizi temizlememiz
gerekiyor. Bu sadece koronavirüs ile ilgili değil. Elimiz ile
bulaştırdığımız virüs, bakteri ve parazit sayısı oldukça fazladır.
Zaten ellerimizi sık yıkamamız gerekiyor. Tuvalete girerken,
tuvaletten çıktıktan sonra, yemek yemeden önce ve sonra, herhangi
ortak bir yüzeye dokunduktan sonra ellerimizi yıkamamız gerekiyor.
Çünkü biliyoruz ki, mikroorganizmalar yüzde 80 ellerimizle
etrafımıza yaydığımız ve birbirimize bulaştırdığımız şeylerdir. El
yıkaması Covid-19'dan bağımsız olarak çok kıymetli bir şeydir. Ne
yazık ki, birçoğumuz herkesin ellerini yıkadığını zannediyor; ancak
sadece 5 kişiden 1'inin ellerini yıkamaya özen gösterdiği tespit
edilmiş. Bunun salgın dolayısıyla biraz daha arttığını tahmin
ediyorum. Sonuç olarak yapılan bu çalışma bize şunu kanıtladı;
SARS-CoV-2 dediğimiz yeni koronavirüs influenza virüsünden daha
uzun süre cildimizde sağlam kalıyor." diye konuştu.
"Gereksiz el dezenfekte edilmemeli"
Dr. Taşkınoğlu, gereksiz yere el dezenfekte etmenin elin üzerinde
olması gereken normal florayı bozabileceğini söyledi.
Taşkınoğlu, ciltten bulaş olmadığını belirterek, "Bu virüsler cilt
üzerinden bulaşmıyor. Cildimiz virüsün bulaştırmasını sağlamıyor.
Elimizi yanağımıza götürdüğümüz zaman bulaş olmaz. Asıl mesele
elimizi ağzımıza, gözümüze, burnumuza dokunmamız" dedi.