Koronavirüsü evde geçirenler dikkat! Bilim Kurulu üyesi evcil hayvanlar için uyardı

Koronavirüs ile mücadele tüm yurtta devam ederken, virüsün İngiltere mutasyonunun hayvanlarda ciddi kalp sorunlarına yol açabildiği belirtildi. Bilim dünyasında "Evcil hayvanlar aşılanmalı mı?" sorusu bir kez daha gündeme gelirken, uzmanlar hastalığı evde geçirenlerin evcil hayvanlardan uzak durması gerektiğini bildirdi.

Koronavirüsün insanlardan evcil hayvanlara bulaşması, virüsün İngiltere varyantının evcil hayvanlarda ciddi kalp sorunlarına yol açabildiğinin bildirilmesi, bilim dünyasında, "Evcil hayvanların da aşılanması gerekiyor mu?" tartışmasını bir kez daha gündeme getirdi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Viroloji Bilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Prof. Dr. Kenan Midilli, "Hayvanlarda ağır hastalık yapmıyor ama hayvanlara bulaş olması, epidemiyolojik açıdan bazı riskler içerebiliyor. Virüsün hayvanlarda da farklı bir evrimleşme gösterme riskinden dolayı bunun üzerinde çok duruluyor. Evcil hayvanı olanların, hastalık süresince hayvanlarını da korumak adına mesafeli olması gerekiyor" dedi.

Pandeminin başından bu yana bilim dünyasının üzerinde en çok durduğu konulardan biri de koronavirüsün insandan hayvanlara geçme riski oldu. Geçtiğimiz haftalarda Avrupa'da, viriüsün İngiltere varyantının evcil hayvanlarda ciddi kalp sorunlarına yol açabileceği bildirildi.

Bu da salgınla mücadelede hastalığın özellikle evcil hayvanlardan insanlara yayılma endişesini gündeme getirdi. Bilimsel olarak Covid-19 ile enfekte olan hayvanların, hastalığı insanlara yaymada önemli bir rol oynadığına dair henüz yeterli kanıt olmasa da virüsün köpek, kedi gibi evcil hayvanlar ile maymunlar ve vizonlara bulaşabildiğinin ortaya çıkması, yeni varyantın (İngiltere) daha önce koronavirüs bulaşmayan farelere de bulaştığının gösterilmesi, virüsün başka mutasyonlara uğrayabilme riskini ortaya çıkardı.

"ONLAR DA DİĞER AİLE BİREYLERİ GİBİ KORUNMALI"
ABD ve Rusya'da hayvanlara yönelik Covid aşısı geliştirme çalışmaları sürerken, Ocak ayında Virulence adlı bilim dergisinde, "Bazı evcil hayvan türlerinin aşılanması, enfeksiyonun yayılmasını engellemek için gerekli olabilir" başlıklı bir yazı yer aldı.

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'ndan Tıbbi Viroloji Bilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli, hızlı bulaşan ve artık tüm dünyada baskın hale gelen İngiltere varyantının evcil hayvanlara da bulaşabildiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Midilli, "Evcil hayvanlarımıza maalesef bulaşabiliyor. Ama evcil hayvanlarda genellikle çok ağır bir tabloya yol açmıyor. Ama hayvanlara bulaşmaların olması, epidemiyolojik açıdan bazı riskler içerdiği için, virüs hayvanlarda farklı bir evrimleşme gösterme riski taşıdığı için bu konu üzerinde çok duruyoruz. Yaz sonuna doğru Danimarka'da önce insanlardan vizonlara, sonra vizonlarda değişim gösterip tekrar insanlara bulaşmalar olunca büyük bir telaş yarattı. Maalesef oradaki vizonların büyük çoğunluğunun itlafı ile sonuçlandı. Böyle bir evrimleşme sürecinin daha fazla devam etmemesi için gerekiyordu. Çünkü yapılan ilk çalışmalarda vizonlarda değişim gösteren varyantların bağışıklıktan kaçabilme yeteneğine sahip olduğuna dair bulgular vardı. Bu nedenle hayvanlarına bulaştırmak istemeyen evcil hayvan sahipleri de (evde kovid geçiriyorsa), onları da diğer aile bireyleri gibi korumalı. Yani yakın temastan kaçınmalı" dedi.

"HANGİ AŞIYI OLMALIYIM TEREDDÜTÜ GEREKSİZ"
İngiltere varyantının bütün yaş gruplarını daha kolay enfekte edebildiği için çocuk vakalarında da artış yaşanmasının olağan olduğunu belirten Prof. Dr. Midilli, "Ama özellikle çocuklarda daha ağır seyrettiğine dair şu an için bir kanıt yok" dedi. Aşı seçimi konusunda yaşanan kafa karışıklığının da yersiz olduğunu kaydeden Prof. Dr. Midilli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda seçim açmazından çok, aşıya bir an önce ulaşmak ve aşılanmak daha önemli. Onun için, 'bulduğunuz aşı, en iyi aşıdır' sloganı hala geçerli. Zaten aşılar hastanelerde yapılıyor ya da doktor kontrolünde ve belli bir süre bekletilerek yapılıyor. Yan etki endişesine de bu nedenle gerek yok."

"ANTİKOR TESTİ TEDBİRDE GEVŞEMEYE YOL AÇIYOR"
Aşı yaptırdıktan sonra antikor baktırmanın kişide gereksiz bir rahatlık ya da endişeye yol açabileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Midilli, bakılan antikor düzeyleriyle aşının koruyuculuğuna dair bir sonuca ulaşılamayacağını ifade etti. Bilim Kurulu Üyesi Midilli şöyle uyardı: "Aşıların hangi antikor düzeyinden sonra kesin koruyucu olduğuna dair belirlenmiş bir değer yok. Sadece aşı yanıtlarına bakarak koruyuculuk oranı üzerinde karar vermek de mümkün değil. Çünkü bellek hücreleri var, T hücre yanıtları var. Bunlar da koruyuculuk açısından son derece önemli parametreler. Antikor baktığımızda, o antikorların gerçekten koruyucu olup olmadıklarını da bilmiyoruz. Sadece 'antikor var' diyebiliyoruz. Yani (vücutta) o virüse reaksiyon gösteren moleküllerinizin varlığını gösteriyor bu veri. Ama bunun gerçekten koruyucu olup olmadığını bilmeniz için nötralizasyon testi veya onun muadillerinin yapılması gerekiyor. O da kitlesel aşılamalarda yaygın bir şekilde yapılması mümkün değil ve gerekli de değil. Şu anda yapılan bütün antikor testleri, pratik açıdan çok fazla bir şey getirmiyor hiç kimseye. Belli noktalar netleşinceye kadar koruyuculuk düzeyleri veya daha iyi bir test alternatifi geliştirilene kadar, antikor testlerinin rutin olarak yapılmasını önermiyoruz. Hatta bu antikor test sonuçları, daha da fazla kafa karışıklığına yol açıyor. Özellikle 'benim antikor seviyem yüksek' diye düşünen kişi, artık maskeyi biraz daha az takabileceğini veya daha fazla kalabalığa karışabileceğini düşünebiliyor. Antikor düzeyinin böyle bir şeye asla bir dayanak oluşturmaması gerekiyor."

"TEDBİRLERE GÖNÜLLÜ UYUM ÇOK DAHA ÖNEMLİ"
Hızla yayılan ve ülkemizde de baskın hale gelen İngiltere varyantının daha fazla vakaya yol açarak, hastanelerin hızla dolduğu bu günlerde, korunma tedbirlerine tekrar işaret eden Prof. Dr. Midilli, her şey normale dönmüş gibi davranmak yerine tedbirlere gönüllü uyumun çok daha önem kazandığını söyledi. Prof. Dr. Kenan Midilli, "Varyantlarla beraber korunma tedbirlerinde herhangi bir değişiklik olmadı. Yapacağımız şey yine maske, mesafe ve el hijyenine çok dikkat etmek. Artık kapalı ortamlarda buna çok daha sıkı uymamız lazım. Kalabalık ve kapalı ortamlardan kesinlikle kaçınmamız lazım. Serbestleşmelerle her şey normalmiş gibi, bütün gündelik hayatımızı o şekilde planlamamız, vaka sayısını arttırıcı davranış şekillerden bir tanesi. İngiltere varyantı çok hızlı yayılabildiği ve dolayısıyla görülme katsayıları daha yüksek olduğu için daha da sıkı tedbirler alınması ve bu tedbirlere de 'gönüllü olarak' uyulması gerekiyor. Bu çok önemli. Yapılabilecek en iyi korunma yöntemi mümkün olduğunca çok kişinin aşılanması ama kısa bir sürede ulaşılabilecek bir hedef değil şu anda. O nedenle korunma tedbirlerine mutlak uyum çok önemli. Yani mümkün olduğunca az kişi ile görüşmemiz gerekiyor" dedi.