Memur Haber Mobil Uygulama
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
İki kapılı bir hanın kısa süreli yolcuları olarak sefere devem etmektedir tüm insanlık. Gece gündüz devam eden bu yolculukta hedefler farklı, yöntemler ayrı; fakat herkesin hep iyiye ve daha iyiye bir meyil vardır. Hepimiz şikâyette, daha fazlasını istemekte yarış halindeyiz.
Bir sınırı var mıdır bu zirve serüveninin? İnsan, neden asla mutlu olamıyor ve yetinmiyor elde ettikleriyle, kimse anlamıyor bu durumu. Memurlara yüzde bir zam haberleri binlerce tık alıyor haber sitelerinde. Büyük müjde haberleri heyecanlandırıyor yürekleri. Emeklilik avantajları coşturuyor emeklilik bekleyen çalışanları. Enflasyon farkı güldürüyor yüzleri ve hemen hesap makinelerinin tuşlarına yöneliyor parmaklar.
Sahiden insanları avantajların en hakikisi ile neden buluşturamıyor insanları hayra çağıran dervişler? Ahmet Yeseviler artık erenlerini harekete geçiremiyor mu? Yunus Emreler “seni hesaba çeken bir Molla kasım gelir” düsturunu uygulayamıyor mu hayatına? Hacı Bektaşi Veli’nin, eline diline beline hakim ol, uyarısı kulaklara girmiyor, gönüllere işlemiyor mu?
MUTLULUK SADECE BU DÜNYAYA ÖZGÜ DEĞİL
Kandiller, üç ayları, recep, şaban, ramazan kavramları önemini yitirmekte ve yazın ve basın dünyasında sıkıcı haberlerden ibaret kalmaktadır. Mutluluğu sadece bu dünyanın hazzı olarak görmekten vazgeçmek ve asıl mutluluğun peşinden gitmek memurların, işçilerin, emeklilerin kısaca tüm ahalinin faydasına olacak bir davranış olacaktır.
Şöyle bir düşünelim hep birlikte: Acaba benim on kuşak önceki dedem kimdi, amcalarım, halalarım, teyzelerim, kuzenlerim kimlerdi? Yaşadığı yerde ve dönemde hangi zenginliklere sahipti? Yaşadığı topraklarda nice hayaller kurmuş, amaçları uğruna neler yapmış, çocukları için mal mülk biriktirmenin çarelerini bulmak için hangi yöntemleri uygulamıştı? Bırakın nasıl yaladıklarını insanların çoğu on kuşak önceki dedesinin kim olduğunu bilmiyor.
Her türlü varlığın peşinden giden günümüz insanları da birkaç kuşak sonra torunları tarafından tanınmayacak ve unutulup gidecektir. Dünyanın kuralıdır bu. Bir öğretmen, müdür yardımcısı nöbet ücretini vermediği için kamuya bayrak açıyor ve çocukları tehlikeye atma pahasına nöbet görevini yerine getirmiyor. Bir doktor zenginliğine zenginlik katma uğruna hastaneyi boykot ediyor ve hastalara gerekli tedaviyi uygulamıyor. Materyalist dünyada infak, sadaka, yardımlaşma, vatan borcu, ahde vefa, gibi kavramlar; dolara, avroya, Türk lirasına dönüşmüş vaziyettedir maalesef.
Acep bu gidişin sonu nereye varacak. Para almadan adım atmayan ülkenin vatandaşları mı olacak gelecek nesil? Alman usulü hakim mi olacak hayatımıza, ve babalar anneler yaşlılıklarını emekli maaşları karşılığı huzur evlerinde mi geçirecek?
TANRI MİSAFİRİ CEVABI VERİLİRDİ
Anadolu insanının erdemi vardı bir zamanlar, yardım edilirdi zorda kalana, elinden tutulurdu yalda kalanlara, iftar edilirdi tanıdık tanımadık evlerde, kapılar çalınırdı ve kim o sorusuna “tanrı misafiri” cevabı verilirdi de tereddüt etmeden açılırdı kapı ve buyur edilirdi tanrı misafiri.
Bir zamanlar yolda kalanı arabalara alırdı kardeşleri hem de otostop kelimesi tedavülde değilken. Komşuda araç varsa gerisi dert değildi, iyi ve kötü haller takılmazdı kafaya. Hastalar ziyaret edilirdi mahallenin en ücra yerinde bile olsa. Düğünde bayramda insanlar bir araya gelir, hafifletirdi yükünü düğün sahibinin. Hayırlı olsuna gidilirdi karınca kararınca hediyelerle.
Şimdilerde cenaze acısıyla kıvranan acılı insanlar, bir yandan cenaze evine gelenlerin karnını doyurma telaşına düşüyor, yakınlarının birini mezarlığa mezar kazmaya gönderirken birini fırına pide yaptırmaya gönderiyor. İşte varlık içerisinde asıl varlığını kaybeden çağdaş insanımız.
Taleplerin sonu gelmez elbet; fakat talep etmekten de vazgeçecek değil ülkem insanı. Devlet ne verirse versin mutlu olmayacak memurlar, işçiler, emekliler ve tüm çalışanlar yani hepimiz. Çünkü on beş bin lira alan da şikâyetçi durumundan, beş yüz lira alan da. Karını beş kat, on kat artıran sanayici de teşvik diye feryat etmekte, çekini ödeyemeyen garibim bakkal da avazı çıktığı kadar bağırmakta. Sınırsız hedefleri olan insanlar, sınırlı gelirlerle mutlu olabilirler mi?
Bir noktada dur demenin planları yapılmalı ve zihinlere sadece iki kapılı bir hanın on dakikalık yolcusu olduğumuz şu dünya kadar uçsuz bucaksız yolun ebedi yolcuları olduğumuz gerçeği nakşedilmelidir. Biliyorum bu yazı memurun işçinin emeklinin alacağı yüzde birlik zam haberini veren bir yazı kadar okunmayacak. Fakat Regaip Kandilinin mistik havası içerisinde bizi sigaya çeken bir molla kasım misali beratımız olsun yazı serüvenimizin. Kandiliniz kutlu olsun Her iki dünyada aziz olasınız.
Bu yazının tüm hakları Memurhaber.com'a aittir. "www." biçiminde aktif bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için yasal takip yapılacaktır.