Resmi bir görev gereği bir süre Danimarka’da yaşadım. Bir gün iş
çıkışında, istasyonda tren beklerken, çöplerden teneke kutu,
plastik vs toplayan hırpani giyinişli bir adam yanımdan geçerken
bir şeyler söyledi. Anlamadım çünkü Danimarkaca (Danca)
bilmiyordum. İngilizce konuşabildiğimi söyleyince adam “ you look
tired” dedi. Yorgun görünüyormuşum. Danimarka’nın garibanıyla
başladık İngilizce muhabbete.
Çöp toplayan 50 yaşlarındaki bu adam sadece liseye kadar okumuş
ve muhtemelen 3 sene kadar İngilizce eğitim almış olmalı. Trene
bindikten sonra nasıl olurda bu adam İngilizceyi böyle
konuşabiliyor diye düşündüm durdum.
Elin çöpçüsü diye küçümsediğimiz adam bile İngilizce
konuşabiliyorken biz neden İngilizce öğretemiyoruz? Aslında bu soru
çok saçma. Saçma bir soru çünkü biz tarih veya matematiği de
öğretemiyoruz ki. İngilizcede başarısızlığımızı öğretmen de öğrenci
de veli de kabul ediyor. Çünkü İngilizcede sonuç herkes tarafından
kolaylıkla fark edilebiliyor. Öğrenci sınavdan yüksek puan alsa
bile, basit bir cümle bile kuramadığında aslında İngilizce
öğrenemediğinin farkına varıyor.
Ancak diğer derslerde durum öyle değil. Sınavlarda yüksek not
alsa bile öğrenciler aslında matematik, coğrafya veya fizikte
öğrenmiyor. Günlük hayatta bu derslerin öğretileri doğrudan
kullanılmadığı için bu alandaki başarısızlık kolay fark edilmiyor.
İngilizcenin aksine bu derslerden yüksek not alan öğrenci kendini
başarılı sanıyor. Gerçek uluslar arası sınavlarda karşımıza
çıkıyor.
İngilizcedeki başarısızlığımızı kendi kendimize kabul ediyoruz
ama diğer derslerdeki başarısızlığımızı görmek için uluslar arası
sınav sonuçlarına bakmamız gerekiyor. 400 bin öğrencinin katıldığı
dünyanın en kapsamlı eğitim araştırmasına göre (PISA
2013),Türkiye ortaöğretim kalitesinde 65 ülke arasında 44.
sırada yer aldı.
Eğitimdeki başarımızı ölçmek istediğimizde, sadece
çocuklarımızın İngilizce konuşup konuşamadığına bakalım yetişir.
Hiç öyle PISA ya filan gerek yok yani. Liseyi bitiren sıradan bir
öğrencimiz temel seviyede İngilizce konuşabildiğinde eğitim
kalitemiz artmış diye kestirmeden not verebiliriz.
Eğer bir veli iseniz ve acaba eğitimdeki durumumuz nedir diye
merak ediyorsanız, çocuğunuzun İngilizcesine bakın. O
konuşabiliyorsa eğitim sistemi sağlıklı bir zemine oturmuş
demektir.
Sayısı 1 milyonu bulan eğitimciler bunu bir düşünsün.
Mis gibi bir eğitimimiz yok, Miş gibi bir eğitimimiz
var. Sadece siyasilerde sorun aramasınlar.
Siyasileri ve bürokratları yeterince dürtmedikleri için bu zayıf
notta onların da payı var.