Nükleer enerjide yerli yakıt toryum! Bin yıllar boyu yeter
TÜRKİYE Bilimler Akademisi'nin (TÜBA) Nükleer Enerji Raporu'nda, Türkiye'nin rezerv bakımından dünyada ikinci sırada olduğu toryum, yeşil nükleer enerji kaynağı olarak gösterildi. Akkuyu ve Sinop'taki nükleer santrallerde kullanılacak yakıtta dışa bağımlılığın sözkonusu olduğu belirtilerek, Sinop ve yeni kurulacak diğer santrallerde toryum yakıt kullanımı önerildi.
TÜBA'nın 2018 yılında Ankara Hacettepe Üniversitesi'nde düzenlenen TÜBA Nükleer Enerji Paneli'nde ele alınan konuları içeren Nükleer Enerji Raporu, 2 buçuk yıl sonra yayımlandı. Türkiye'de nükleer enerji potansiyeli ve yatırımları, ulusal ve uluslararası uygulamalar, yapımı süren Akkuyu ve Sinop'ta kurulacak nükleer santraller için gerçekleştirilen çabalara detaylı olarak yer verilen raporda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nden fizikçi Prof. Dr. Saleh Sultansoy'un, 'Yeşil Nükleer Enerji Kaynağı Toryum' sunumu da yer aldı.
ÖNÜMÜZDEKİ 10-15 YILDA TİCARİLEŞECEK
Son yıllarda toryumun nükleer yakıt olarak kullanımıyla ilgili
çalışmaların hız kazandığı belirtilen raporda, birçok ülkede ulusal
programlar başlatıldığı ve uluslararası işbirliği oluşturulduğu
kaydedildi. Geleneksel reaktörlerde kullanılan yüzde 95 civarındaki
toryumun önümüzdeki 5-10 yılda, daha güvenilir erimiş tuz
reaktörlerinin (Molten Salt Reactor-MSR) 10-15 yılda, asıl yeşil
nükleer enerji temin edecek hızlandırıcı sürümlü sistemlerin
(Accelerator Driven System-ADS) 15-20 yılda ticarileşeceğinin
öngörüldüğüne işaret edildi.
REZERVİMİZ BİN YILLAR BOYUNCA YETER
Raporda, ülkemiz toryum rezervlerinin bin yıllar boyunca enerji
ihtiyacını karşılamaya yeterli olduğu vurgulandı. Bu nedenle
toryumla ilgili 2003 yılından itibaren kabul edilen Bilim ve
Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) kararlarının acil olarak uygulanması
istendi. Bu çalışmaların ülkemizde başlatılarak uluslararası
işbirliklerine katılımın elzem olduğu açıklandı.
TORYUM YAKIT NASIL KULLANILABİLİR?
Toryumun nükleer yakıt olarak kullanılabilmesi için fisil izotoplar
olan Uranyum-235 veya Plütonyum-239 ile beraber kullanılabileceği
belirtilen raporda, günümüzde toryumun nükleer yakıt olarak
kullanılması çalışmaları yapıldığı, geleneksel teknolojilere dayalı
toryum yakıtlı reaktörlerin 5-10 yıl içinde ticarileşeceği
belirtildi. ABD, AB, Çin ve Hindistan başta olmak üzere birçok
ülkede özel olarak toryum kullanımına yönelik MSR teknolojisi
geliştiği, bu reaktörlerin 2020'li yıllarda enerji üretiminde
planlandığı açıklandı.
TÜRKİYE, EN KISA ZAMANDA ÇALIŞMALARINI
BAŞLATMALI
Raporda, Türkiye'nin de en kısa zamanda MSR çalışmalarını
başlatması gerektiği vurgulandı. Uranyumla kıyaslandığında,
toryum-uranyum karışık yakıtların daha az plütonyum ve uzun ömürlü
nükleer atık ürettiği, bu yakıtların yüksek yanma oranında
çalışabileceği ve bunun da yakıtın reaktörde kalma süresini aynı
zamanda yakıt yeniden yükleme periyodunu uzatarak tesis kapasite
faktörünün artmasına sebep olduğu anlatıldı. Ülkemizdeki yüksek
toryum rezervleri göz önüne alınırsa bu alandaki teknolojilere
yönelmenin enerji alanında dışa bağımlılığı büyük ölçüde azaltacağı
kaydedildi.
TAM ANLAMIYLA YEŞİL NÜKLEER ENERJİ
Toryumun Hızlandırıcı Sürümlü Sistemler (HSS) ile kullanıldığında
'Yeşil Nükleer Enerji'ye tekabül ettiğine işaret edilen raporda, bu
sistemlerde zararlı nükleer atık miktarının geleneksel reaktörle
oranla çok daha düşük olduğu kaydedildi. Bu sistemlerin en önemli
özelliğinin ise zenginleştirilmiş uranyum veya plütonyum
kullanmadan çalışmaları ve geleneksel reaktörlerden çıkan uzun
ömürlü atıkların yakılmasına imkan sağlamaları olduğu belirtildi.
Raporda, “Bu bağlamda en kısa zamanda Ulusal Proton Hızlandırıcısı
Laboratuarımızı kurmalıyız. Aynı teknoloji gelişmiş ülkelerde en
etkin kanser tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. HSS'lerin
15-20 yıl içinde ticarileşmesi öngörülüyor" denildi.
TÜRKİYE REZERVİ DÜNYADA İKİNCİ
OECD Nükleer Enerji Ajansı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı
raporlarına göre dünya genelindeki 6,7 milyon tonluk toryum
rezervinin yüzde 11'inin Türkiye'de olduğu belirtilerek, bu oranla
dünya genelinde ikinci sırada olan Türkiye'nin belirlenmiş toryum
rezervinin bin yıllar boyunca tüm enerji gereksinimini karşılar
boyutta olduğu açıklandı.
TORYUM ENERJİ KAYNAĞI KABUL EDİLDİ
Türk bilim insanlarının toryum yakıtlı HSS ile ilgili çalışmalara
1997 yılında Nobel ödüllü Prof. Rubbia'nın CERN'de yapılan
çalışmaları iletmesiyle başladığı ve 1998 yılında TAEK başkanlığına
bilgi notu sunularak, sonrasındaki çalışmalar şöyle sıralandı;
2001'de 1'inci Ulusal Parçacık Hızlandırıcıları ve Uygulamaları Kongresi'nde HSS ile ilgili birkaç sunum yapıldı, 2003'te Türk Fizik Derneği, DPT ve TAEK desteğiyle Eskişehir'de 'Toryum Yakıtlı Nükleer Teknolojiler Çalıştayı' düzenlendi ve sonuçları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndaki toplantıda irdelendiği anlatıldı. Ardından Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda 'Toryumun Enerji Kaynağı Olarak Potansiyelinin Araştırılması' başlıklı karar kabul edildi.
NÜKLEER SANTRAL YAKITINDA DIŞA BAĞIMLILIK
Raporda, Akkuyu ve Sinop nükleer santral projelerinde nükleer
yakıtın dışarıdan tedariki nedeniyle Türkiye'nin dışa
bağımlılığının devam etmesinin söz konusu olacağı belirtilerek, şu
öneri sunuldu:
“Oysa nükleer programın sürdürülebilirliği açısından ülkenin toryum ve uranyum rezervlerinin yeni yöntemlerle tekrar belirlenmesi, nükleer yakıt üretimine ilişkin araştırmalar yapılması ve yakıt üretim teknolojisinin hükümetler arası anlaşmalar çerçevesinde transferi önem arz etmektedir. Böylece en azından nükleer program kapsamında kurulacak yeni nükleer güç santrallerinin yakıtının temininde dışa bağımlılığın önüne geçilebilir."
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Saleh Sultansoy ise Akkuyu projesindeki ilerleme nedeniyle toryumun
yakıt olarak kullanımının artık mümkün olmadığını, ancak Sinop'taki
proje ve sonrasında planlanan yeni nükleer santral projeleri için
mutlaka toryum kullanımına imkan sağlayacak teknolojilerin
seçilmesi gerektiğini söyledi.