Numan Kurtulmuş: Anayasa tek başına Ak Parti'nin yapacağı bir şey değildir
AK PARTİ Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Üsküdar'da internet medyası temsilcileriyle bir araya geldi.
Konuşmasında, pandemi dönemine rağmen Türkiye'nin attığı önemli adımlara, reform sürecine ve yeni anayasa konusuna değinen Kurtulmuş, "Anayasa tek başına AK Parti'nin yapacağı bir şey değildir. Sayımız yetseydi dahi tek başımıza yapmamamız gereken bir husustur. Çünkü Anayasa toplumsal sözleşmedir, bir partinin Anayasası olmaz" dedi. Kurtulmuş, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestoları değerlendirirken de üniversitelerin çekişmeyle, sürtüşmeyle, politik kavgalarla, öğrencilerin bir şekilde kamplaştırılarak, kutuplaştırılarak üniversitenin üniversite olma özelliğinin zayıflatılmasını asla istemediklerini söyledi.
PANDEMİ
Kurtulmuş, Türkiye ve dünya gündeminin bir numaralı maddesinin
pandemi olduğunu hatırlatarak, bundan sonra hiçbir şeyin eskisi
gibi olmayacağını, Türkiye'nin pandemiyle mücadeleye öncelik
verirken kendi sorunlarını çözme ve önündeki fırsatları
değerlendirme bakımından da sağlam adımlar attığını vurguladı.
Kurtulmuş, "Neredeyse uluslararası kurum ve kuruluşların hemen
hemen hiçbirisi fonksiyonlarını icra edememiştir. Bunların yeniden
gözden geçirilmesi, daha yardımlaşmacı, daha dayanışmacı, daha
sosyal, daha insani bir küresel sistemin kurulabilmesi için
fikirler, öncesinde olduğundan çok daha fazla tartışılacaktır.
Önümüzdeki dönemin önemli özelliklerinde birisi de bu
olacaktır diye düşünüyorum" dedi. Kurtulmuş, Türkiye'nin bu süreçte
son derece hazırlıklı, son derece güçlü bir şekilde yer almasının,
hem Türkiye'nin menfaatleri, hem de dünyanın daha hakkaniyetli,
daha adil bir düzene kavuşması bakımından önemli bir katkı
olacağını kaydetti.
TÜRKİYE'NİN PANDEMİ DÖNEMİNDE ATTIĞI
ADIMLAR
Kurtulmuş, Türkiye'nin pandemi döneminde attığı adımları
belirterek, "Bunlardan bir tanesi Doğu Akdeniz'deki Türkiye'nin
varlığının korunması, Türkiye'nin kendi kıyılarına hapsedilmesi
istenen bir dönemde ileri adımlar atarak, özellikle Libya'nın meşru
hükümetiyle yapılan anlaşma çerçevesinde Doğu Akdeniz'de Mavi
Vatan'a sahip çıkılması, ayrıca bununla eş zamanlı olarak, Doğu
Akdeniz ve Karadeniz'de hidrokarbon arama faaliyetlerini de
kesintisiz bir şekilde sürdürülmesi Türkiye için çok önemli bir
kazançtı. Hatta bu süre içinde Doğu Akdeniz ile ilgili meselelerin
'Türkiye ve komşuları' tartışması olmanın ötesine çıkartılarak,
uluslararası sorunlar haline döndürülme çabalarına rağmen Türkiye
bu kararlılığını ortaya koydu. Bu kararlılığın Türkiye'ye
önümüzdeki dönemde de çok büyük bir avantaj sağlayacağını şimdiden
görüyoruz"
dedi.
KARABAĞ'DAKİ ZAFER
Azerbaycan'ın Karabağ'daki zaferinide hatırlatan Kurtulmuş,
Karabağ'da 30 yıldır devam eden Ermeni işgalinin, Azerbaycan'ın
kararlılığı, cesareti ve feraseti, Türkiye'nin de her platformda
Azerbaycan'ın haklı davasına sahip çıkan tutumuyla oldukça olumlu
bir şekilde sonuçlandığını belirtti.
TERÖRLE MÜCADELE VE KAPALI MARAŞ'IN
AÇILMASI
Kapalı Maraş bölgesinin açılmasına da değinen Kurtulmuş,
Türkiye'nin uluslararası baskıya bu bölgeyi açtığını belirtti.
"İnşallah bundan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetimizin
ekonomisine büyük katkılar verecek bir bölge olarak orası Kuzey
Kıbrıs halkımıza hizmet edecektir" diyen AK Parti Genel
Başkanvekili Kurtulmuş, hem Türkiye içinde, hem Suriye ve hem de
Irak'ın kuzeyinde etkin mücadeleyle terör örgütlerine de diz
çöktürüldüğünü vurguladı.
AYASOFYA'NIN AÇILMASI
Numan Kurtulmuş bu dönemde Ayasofya'nın da ibadete açıldığını
hatırlatırken o süreçte dışarıdan birçok baskı ve telkinler
geldiğini ifade etti.
YUNANİSTAN İLE YENİDEN BAŞLAYAN İSTİŞARİ
GÖRÜŞMELER
Yunanistan ile yeniden başlayan istişari görüşmelerin, bundan
sonraki süreçlerde de Türkiye'nin uluslararası yapıcı rolünü ortaya
koyacağını belirten Kurtulmuş, Avrupa Birliği ile müşterek
sorunların çözülmesi konusunda Türkiye'nin kararlılığı ve
perspektifiyle adımların atılmış olmasının, Türkiye'nin dış
politikada da elini kuvvetlendirecek bir çaba olduğunu belirtti.
Numan Kurtulmuş, "Amacımız hakkaniyete, adalete, insanlığa dair
yeni bir dünyanın kurulabilmesi için öncü ve sözcü olabilmektir.
Bütün bunları yaparken de içeride halkımızın daha güçlü bir şekilde
bir arada olması, dostluğunu, kardeşliğini, birliğini,
beraberliğini pekiştirmek ve Türkiye'yi ekonomik olarak daha güçlü,
politik olarak daha huzurlu, reformlarını gerçekleştirmiş bir ülke
olarak daha huzurlu, daha demokrat bir ülke haline getirmek için
mücadele ediyoruz. Ben Türkiye'nin önümüzdeki dönemde önünün açık
olduğunu, bu kararlılıkla ve yek vücut olarak yolumuza devam
ettiğimiz takdirde Türkiye'nin gerçekten güzel, aydınlık bir
gelecekle karşı karşıya kalacağına inanıyorum" ifadelerini
kullandı.
"TÜRKİYE'NİN BAŞVURDUĞU VE SONUÇ ALDIĞI YOL
REFORMDUR"
Kurtulmuş, siyasi, hukuki ve ekonomik reformlar sürecine de
değinerek "AK Parti'nin 19 yıllık iktidarı dönemi ve Türkiye'nin 70
yıllık çok partili siyasi hayat tecrübesine baktığımız zaman, ne
zaman Türkiye'de sıkışıklıklar yaşandıysa ne zaman bir takım
sorunlar gündeme geldiyse bu sorunlardan çıkış yolu, buna sivil ve
askeri vesayet odaklarıyla mücadele etmek dahil, 2002'de
karşılaştığımız gibi önemli bazı ekonomik krizleri aşmak dahil
olmak üzere söylüyorum, Türkiye'nin başvurduğu ve sonuç aldığı yol
reformdur. Reformlar yaparak bütün krizleri aşabilmiş, güçlü bir
şekilde halkıyla bütünleşen bir iktidar olarak AK Parti'nin bundan
sonraki süreçte de reform iradesi sahici, kalıcı, ciddi ve tutarlı
bir iradedir ve buradan asla taviz vermeden Türkiye'de reformları
en kısa zamanda gerçekleştireceğiz" dedi.
Adalet Bakanlığı'nın 1.5 yıldır bir hukuk reformu üzerinde çalıştığını, Türkiye'nin ekonomik sistemine ilişkin önemli bir reform paketinin de son noktaya doğru gelmek üzere olduğunu belirten Kurtulmuş, "Bunların içeriğiyle ilgili tartışmalar yapılacak, diğer konularla ilgili olgunlaşmalar sağlandıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız bunları kamuoyuyla paylaşacaktır" dedi. "Reformdan rahatsızlık duyan bazı çevrelerin de var olduğunu çok iyi biliyoruz" diyen Numan Kurtulmuş, "Ayrıca muhalefet tarafından gelen bazı eleştirilerin gerçekten haksız olduğunu ifade etmek isterim. Daha doğrusu reform meselesinin onlar tarafından anlaşılmadığını gösteren bir tutumdur. '19 yıldır iktidardasınız ne reformu yapıyorsunuz?' demek reformun statik bir mesele olduğunu zannetmektir. Bu da tam statükocu anlayışın dışavurumudur.
Reform, edilgen bir süreçtir, sürekli gelişen bir süreçtir; zamanın şartlarına göre, milletin ihtiyaçlarına göre, eldeki siyasi imkanlara göre gerçekleştirilebilecek hususlardır. Yoksa 'Biz kere reform yaptık, yaptık geride kaldı' deseydik, bugün çok açık söylüyorum AK Parti iktidarı bu kadar güçlü bir şekilde ayakta kalamazdı" diye konuştu. Bunun dinamik bir süreç olduğunu belirten Kurtulmuş, herkesin, bütün siyasi partilerin desteğini istediklerini de belirtti.
YENİ ANAYASA TARTIŞMASI
Yeni Anayasa konusuna da değinen Kurtulmuş, "Yeni anayasa bir
fantezi değil laf olsun diye ortaya atılmış mesele değil. On yıllar
boyunca siyasette tartıştığımız bir meseledir. AK Parti döneminde
Anayasa'da önemli değişiklikler yapıldı" ifadelerini
kullanırken,Türkiye'deki 90 yıllık yönetim sistemi olan parlamenter
sistemin Cumhurbaşkanlığı sistemine dönüştüğünü; vesayetin
geriletilmeye çalışıldığı adımlar atıldığını ancak mevcut Anayasa
içinde halen 1961 ve 82 Anayasası'nın ruhunun dolaşmakta olduğu
söyledi.
"SAYIMIZ YETSEYDİ DAHİ TEK BAŞIMIZA YAPMAMAMIZ GEREKEN
BİR HUSUSTUR"
Artık tam manasıyla sivil, tamamen millet iradesini yansıtan
demokrat, kapsayıcı, katılımcı bir Anayasa'nın vaktinin geldiğini
belirten Kurtulmuş, "Anayasa tek başına AK Parti'nin yapacağı bir
şey değildir. Sayımız yetseydi dahi tek başımıza yapmamamız gereken
bir husustur, çünkü Anayasa toplumsal sözleşmedir, bir partinin
Anayasası olmaz. Mümkün olduğu kadar geniş bir konsensusla yeni bir
anayasa yapım sürecinin önünü açmak istiyoruz. Bu konuda Milliyetçi
Hareket Partisi'nden verilen destek gibi diğer partilerden de bu
sürece destek olunmasını bekliyoruz. Bu Anayasa meselesi Türkiye
siyaseti için de bir sınavdır aynı zamanda" diye konuştu.
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ OLAYLAR
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolara da değinen Kurtulmuş,
üniversitelerin çekişmeyle, sürtüşmeyle, politik kavgalarla,
öğrencilerin bir şekilde kamplaştırılarak, kutuplaştırılarak
üniversitenin üniversite olma özelliğinin zayıflatılmasını asla
istemediklerini belirterek "Üniversitelerden beklentimiz öğretim
üyeleriyle, araştırmacılarıyla, öğrencileriyle üniversite
çevresinde oluşan entelektüel ve ilmi çevrelerle birlikte
üniversitelerimizin araştırmalarını yapmaları, bilim üretmeleri,
projelerini geliştirmeleri ve uluslararası alanda çok iyi rekabet
edebilen üniversiteler haline gelebilmeleridir.
Bu bakımdan üniversitelerimizde, özellikle Boğaziçi Üniversitesi'nde gündeme gelen, öğrenciler tarafından başlatılan bu tartışmaların bir şekilde politikacılar tarafından yönlendirilmemesi, bu tartışmanın politik bir tartışma haline dönüştürülmemesini arzu ediyoruz, bekliyoruz" dedi. Kurtulmuş, "Boğaziçi protestolarının bir şekilde uluslararası baskı aracı haline dönüştürülmesine de asla müsaade edilmez. Hangi uluslararası çevreden ve hangi ülkeden gelirse gelsin Türkiye'ye parmak sallayarak insan hakları konusunda Türkiye'yi hizaya sokmaya çalışanlara söylenecek çok sözümüz vardır. Hiç kimsenin hiçbir konuda Türkiye'nin içişlerine müdahale etmesine müsaade etmeyiz.
Kimsenin bize ders vermeye, kimsenin bize haddimizi bildirmeye, kimsenin bize parmak sallamaya hakkı da yoktur, haddi de yoktur" dedi. Kurtulmuş şunları da sözlerine ekledi: "Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolar vasıtasıyla bunun uluslararası alana taşınarak Türkiye'ye karşı ve hükümete karşı baskı haline dönüştürülmesine de asla rıza göstermez, asla müsaade etmeyiz. Türkiye'ye hiç kimsenin elini sallayarak şunu şöyle yapın demeye hakkı yoktur, haddi de yoktur. Boğaziçi'nde öğrenciler de bizim öğrencilerimizdir. Oradaki bazı marjinal grupların varlığı Boğaziçi Üniversitesi'ndeki öğrencilerin tamamını bağlamaz."
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ZİYARETİNDEKİ
FOTOĞRAF
Kurtulmuş, Gaziantep Üniversitesi ziyaretinde rektörlük makamına
oturduğu fotoğraf konusunda kendisine yöneltilen bir soruya da şu
karşılığı verdi: Benim bir siyasi kimliğim var, bir de öğretim
üyesi kimliğim var. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Sayın Arif
Özaydın'a yapmış olduğum ziyaret, siyasi bir ziyaret değildir,
bütün konuşmalar ortadadır. Her şeyi politik malzeme olarak görmek
isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalır, buradan bir şey çıkmaz.
Bir öğrencimin öyle bir makama gelmiş olmasından duyduğum
memnuniyetle o odaya gittim, Sayın Rektör Hocamız da hocasını
karşılamış olmanın verdiği sevinçle, duyguyla bize yerini gösterdi.
Orada kimse el pençe divan durmuyor karşımızda."