Memur Haber Mobil Uygulama
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Benim öğrencilik yıllarım olan 1980’lerde öğretmenlerin yarıyıl tatili için en meşhur ve vazgeçilmez ödevleri “Türk veya dünya edebiyatının meşhur eserlerinden birini okumamız ve okuduğumuz bu kitabın verilen kriterler ölçüsünde özetini beyaz dosya kağıtlarına yazarak getirmemizdi.” Bazı öğretmenlerimiz kitap isimlerini de belirler sınıftaki öğrencilere değişik kitap isimleri dağıtırdı. Yarıyıl tatili boyunca bizlerdeki telaşı görmeniz gerekirdi. Öncelikle ilçemizdeki bir elin sayısını geçmeyen “Kitap-kırtasiye” dükkânlarına hücum ederdik. Zaten topu topu ilçemizin okullar bölgesinde yıllarca iki kitap-kırtasiye dükkânı; “Boran Kitap-Kırtasiye” ve “Ekin-Kitap Kırtasiye” vardı. Hoş öğretmenlerimiz okuma listesi vermese de ben her okul çıkışı bu iki kitap-kırtasiyenin vitrini önünde mutad olarak belli bir süre geçirirdim. Vitrindeki kitaplara bakar adını, yazarlarını tanımaya çalışırdım. Biriktirdiğim okul harçlıklarımla özel kitaplığımı zenginleştirmeye çabasındaydım. Harçlıklarımla da nerede ise her ay bir kitap satın alır, evde oluşturmaya çalıştığım kitaplığıma kutsal bir görev edasıyla koyardım.
Gel gör ki kitap listesindeki çoğu kitabı satın almak üzere girdiğimiz kitap-kırtasiyede bulamazdık. Kitapçı sipariş verin getirtelim; teklifinde bulunurdu. Fakat maalesef ki sipariş verdiğinizde kitabın gelmesi çoğu zaman yarıyıl tatil süresini aşardı. Bu kez de bizden büyük ablalarımıza, ağabeylerimize, komşularımıza müracaat derdik. Kitap listemizdeki kitapları bulmak için. Yine de bulamazsak son çare ilçemizdeki halk kütüphanesine başvururduk. Kitabı bulmak da işin bittiği anlamına gelmiyordu.
Size denk düşen kitap, sevdiğiniz bir tür, sürükleyici bir yazar ise sorun yok. Fakat maalesef ki genelde öyle olmaz; dili ağır, seviyemizin çok üzerinde olan kitaplar bizlerin okuma alışkanlığını geliştirmeyi bırak, var olan okuma alışkanlığımızı da törpülerdi.
Binbir zahmet okuma sürecini de aştığımızda beyaz dosya kağıtlarını alıp, yazılarımız düz olsun diye beyaz dosya kağıtlarının arkasına ataçlarla çizgili dosya kağıtlarını koyar ve dolmakalemlerimizle özet yazma çalışmasına başlardık. Yok yazı olmadı, yok özet olmadı yazdığımız bir çok sayfayı buruşturur çöpe atardık. Bazı arkadaşlar kendilerince uyanık geçinir, ya okumadığı kitabın özetini bulur ya da geçmiş yıllardan hazır bir özeti bulup öğretmene teslim ederdi.
Bu gün artık öğretmenlerden böyle kitap özeti veren iyi ki de pek kalmadı. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından başlatılan ve tüm Türkiye’ye yayılan yazarlar okullarda, kitap okuma alışkanlığının gelişmesinde daha uygun bir yöntem olarak görülüyor.
Milli eğitim bakanımız geçtiğimiz günlerdeki bir Eskişehir gezilerinde öğretmenlere Eniş Batur’un “Otuz kuş birden olmak” isimli kitabını yarıyıl tatilinde okumalarını tavsiye etti. Bu tavsiyeyi yerine getirmek için yaşadığım yerdeki kütüphanede kitabın var olup olmadığını sorguladım. Fakat yoktu. Ben de bu sefer kitabı kitap-kırtasiyeye satın almak üzere sipariş verdim. Gelince inşallah okuyacağım.
Milli Eğitim Bakanımızın tavsiyesi üzerine ben de yarıyıl tatilinde öğrencilere, öğretmenlere ve velilere bir okuma listesi hazırlamayı düşündüm. Aklıma gelen Türk ve dünya edebiyatının önemli eserlerini sıralayıp bu listeyi kısa sürede oluşturmam mümkündü. Fakat öğretmen arkadaşların, özellikle de velilerin “Hocam ne yaparsam yapayım çocuğuma bir türlü okuma alışkanlığı kazandıramıyorum. Ben de elime kitap alıp, günün belli saatini evde tüm aile okuma saati yapmamıza, çocuğuma setler hâlinde kitaplar almama rağmen bir türlü bu işi beceremedik.” Uyarları böyle bir liste yayınlamamı engelledi.
Benim çocukluk yıllarımda anne babalarımız maalesef sadece ders kitapları ile hem hâl olmamızı isterlerdi. Çizgi roman okumak ise külliyen yasaklanmıştı. Bizler ise yasak olmasından mıdır, okuması daha zevkli olmasından mıdır bilemem çizgi romanlara büyük ilgi duyardık. Okuma alışkanlığı kazanmamda çizgi romanların katkısı yadsınamaz. Bu gün de velilerin bir yakınması, tüm dünyadaki yaygın Saftirik ve kızlar için üretilmiş versiyonlarının çocuklara bir şey vermediğini çocuğu tarafından okunmaması gerektiğini söylüyor.
Şöyle basit bir durum değerlendirmesi yapalım. Ne kadar sağlıklı olduğunu bilsek de yemek seçerken damak tadımıza özen göstermiyor muyuz? Önümüze konan her yemeği hep aynı iştahla mı yiyoruz? Ben de çocuklarıma seriler hâlinde bir çok kitap setleri alıp “Haydi okuyun.” diyordum. Fakat benim sonucumda maalesef başarılı olmuyordu. Ben bunun üzerine taktik değiştirdim. Çocuklarımı büyük bir kitap mağazasına götürdüm. Sonra da “Haydi beğendiğiniz kitabı seçin. Yalnız evde okumayacağınız kitabı satın almayın.” dedim. Bunun üzerine stantlar arasında dolaşan çocuklarım benim bir ömür boyu yüzüne bakmayacağım, futbolla, bilim kurgu ile ilgili beğendikleri kitaplardan çok değil birer ikişer tane satın aldılar.
Sonuç, kendi satın aldıkları kitapları okudular. Artık yavaş yavaş bir okuma alışkanlığı kazanmaya başladılar.
Biz gelelim yazımızın sonucuna. Evet sevgili okur; burada öğrencilere, öğretmenlere ve de velilere hazır bir kitap okuma listesi vermeyeceğim. Fakat her bir bireyin kendi zamanını ayarlayıp; haftada, on beş günde veya en azından ayda bir kitap okumak üzere kendini plânlayıp, kendi zevkine göre bir okuma listesi hazırlamasını tavsiye etmekten başka bir şey aklıma gelmiyor.
Öğrencilerin tatile çıktığı bu günde hepinize bol okumalı bir yarıyıl tatili geçirmenizi diliyorum. (24.01.2014)