Öğretmenler dikkat! “Belki de sıra sizde.”

Değerli öğretmenim! “Öğretmene şiddet” konusu ne kadar toplumun bir problemi olsa da öncelikle iş kolunda seni hedef almaktadır. “Bana bir şey olmaz” vurdumduymazlığı gün gelip hiç istemesek de senin de başına bir iş açabilir.

Ekrem Aytar ekremaytar@internethaber.com

Gün geçmiyor ki medyada “Öğretmene şiddet!”, “Öğretmene dayak!” manşetlerinin yer aldığı haberlerle karşılaşmayalım. Geçtiğimiz günlerde “Habibe öğretmen bu hâlde bulundu!” başlığı ile verilen haberde, sansürlense de yüzü gözü kanlar içerisinde bir kadın bedeninin fotoğrafı yer alıyordu. Eskiden gazetelerde öğretmeninden dayak yiyen öğrenci haberleri yer alırdı. Çok şükür toplumun ve eğitimcilerin bilinçlenmesi sonucu artık böyle haberlerle karşılaşmıyoruz. Fakat yazımızın ilk satırlarında da belirttiğimiz gibi “Öğretmene şiddet” haberlerinin son günlerde maalesef ardı arkası kesilmiyor.

Öğretmenler bu ülkenin geleceğini inşa etmek için görevlerinin başında ve öğrencileri eğitmek, öğretmek derdindedir. Ülkemizde bir milyona yaklaşan öğretmenimiz, sayıları 15 milyon civarındaki öğrencimize eğitim-öğretim vermek için ellerinden geleni imkânlar ölçüsünde yapmaya çalışmaktadırlar. Büyükşehirlerde sınıflar kalabalık, birçok okulda belki maddi imkânlar yüzünden araç-gereç eksikliği var, fizikî yetersizlikler had safhada olabilir… fakat öğretmenlerimiz bunların hiç birini dert etmeden ellerindeki imkânlarla öğrencilerini en iyi şekilde yetiştirme gayretindedirler. Bu nedenle her 24 Kasım’da tekrarlana geldiği gibi öğretmenlik fedakârlık isteyen bir meslek grubudur. Öğretmenlerimiz de bu fedakârlığı en üst düzeyde göstermektedirler.

MEB geçtiğimiz yıllarda okullardaki memnuniyeti artırmak için ALO 147 hattını kurmuştur. Öğrenciler, veliler bu hattı arayarak eğitimle, öğretmenle ilgili her türlü sorusuna cevap alabilmekte, şikâyetlerini ilgililere iletebilmektedirler. Toplumun ilk önceleri sadece öğretmeni şikâyet amacıyla kullandığı, bu nedenle ilgili ilgisiz öğretmenler hakkındaki şikâyetlerin yetkililerce incelenmek zorunda kaldığı lüzumsuz bir yoğunluk oluşmuştur. Fakat zaman ilerledikçe toplum bilinçlenmeye başlamış ve artık çok da gereksiz şikâyetler yer almamaya başlamıştır. Dileyelim ki toplum daha da bilinçlensin ve bu hat sadece gerektiği şekilde kullanılsın.

Yazımızın ilk paragrafında yer alan “Öğretmene şiddet” uygulamalarının hiçbir tutar tarafı yoktur. Bu konu maalesef eğitim-öğretimin gündemine getirilmediği için, günden güne bir kartopu gibi büyüyen bir sorun hâline gelmektedir. Üzerine eğilip sorunun kaynağına inilmedikçe de ardı arkasının kesileceğini ümit etmek hayal olmaktan öteye geçemeyecektir.

“Öğretmene şiddet” konusu her ilde kurulması ile övündüğümüz üniversitelerimiz aracılığı ile ele alınmalı; sorunun kaynağı tam olarak tespit edilmelidir. Sonra da bir an önce “İvedilikle!” çözüm yolları harekete geçirilmelidir.

Bu noktada en büyük sitemi de sayılarını tam olarak bilemesem de daha okula başlamayan bir çocuğun masumluğuyla el ve de ayak parmaklarımın sayısı saymaya yetmez demekle yetindiğim eğitim iş kolu sendikalarına. Sendikalar çalışanların, kendine üye olan bireylerin hak araması için kurulmuş kurumlardır. Yıllardır süregelen “Öğretmene şiddet” olaylarına maalesef eğitim iş kolu sendikaları seyirci kalmaktan öte bir şey yapmamaktadır. Normal bir vatandaşın “Bu olayı esefle kınıyorum.” sözlerinden öte bir adım atmamaktadırlar. Paneller, sempozyumlar düzenlemek ve akabinde bu sorunu çözmek, eğitim sendikaların öncelikli işi olmalıdır.

 Öğretmenin güvenli bir ortamda işini yapabilmesi için bu sorun ciddi bir şekilde ele alınmalı, söylenip ardından unutulan nutuklardan çok ciddi çözüm imkânları aranmalıdır. Eğitim sendikaları sen-ben çekişmesini bırakmalı; “Öğretmene şiddet” konusunda birleşmeli, el ele vererek köklü bir çözüm üretmesi için büyük bir adım atmalıdır.

Bu konuda cılız da olsa Anadolu’da (Basına yansıdığı kadarı ile Balıkesir’de) önde gelen eğitim sendikaları bir araya gelerek bir basın açıklaması ile konuyu kınamıştır. Bu cılız hareket tüm Türkiye’de gür bir sesle niye tekrarlanmasın?

Değerli öğretmenim! “Öğretmene şiddet” konusu ne kadar toplumun bir problemi olsa da öncelikle iş kolunda seni hedef almaktadır. “Bana bir şey olmaz” vurdumduymazlığı gün gelip hiç istemesek de senin de başına bir iş açabilir. Bu nedenle çözüm yollarının aranması için sen de elinden gelen gayreti göstermelisin. Yoksa iş işten geçtikten sonra yol gösteren çok olacaktır.

Öğrenciye, öğretmene, çocuğa, kadına, erkeğe, hayvana, bitkiye… hiçbir canlı ve cansız varlığa şiddet uygulanmadığı bir toplumda yaşamak dileğiyle hepinize güzel bir hafta sonu diliyorum. (06.12.2013)