Kalbinin sesini kısıp, yalanın her türlüsünü
doğruymuş gibi zihnimize aşılamaya çalışan politikacıların hesabını
bu millet görecek!
4 gün kaldı.
Millet, ya 7 Haziran'daki gibi, AK Parti'ye
arkasını dönüp "HAYIR" diyecek, ya da 1 Kasım'daki
gibi tercihini AK Parti ve Recep Tayyip
Erdoğan'dan yana koyup,
muhalefeti "alabora" edecek!
4 gün kaldı...
Pazar günü sandık başındayız..
Pazar günü, ya FETÖ kazanacak, ya da Tayyip
Erdoğan.
Pazar günü, ya PKK kazanacak, ya da Tayyip
Erdoğan.
Pazar günü, ya DHKP-C kazanacak, ya da Tayyip
Erdoğan.
Pazar günü, ya insanımızın üzerine atlarını ve itlerini salan
Hollanda kazanacak, ya da Tayyip
Erdoğan...
Pazar günü, ya terör kazanacak, ya da teröre aman
vermeyen Tayyip Erdoğan...
Bu Pazar günü, ya yalanlar kazanacak, ya da
doğrular..
Pazar günü, ya şiddet kazanacak, ya da millet...
Pazar günü ya nefret kazanacak, ya da
sevgi...
Pazar günü, ya "TEK ADAM"lık üzerine inşa
edilen "kirli siyaset" kazanacak, ya da Tayyip Erdoğan
ve arkadaşlarının 15 yılda Türkiye'ye yaptığı
hizmetler...
Pazar günü, ya kötülük kazanacak, ya da
iyilik..
Sevgili dostlar, kalbi bu ülkenin güzellikleri için çarpan güzel
insanlar...
15 yıl geçti...
15 yıllık AK Parti iktidarları döneminde, sürekli
ışığımızın şartelini aşağı indirenler, yine aynı yola baş
vuruyor...
Yalan ve iftiralarla, zihinlerindeki cehennemi bize de yaşatmak
istiyorlar. İçinde öfke barındıran ruh, 15 Temmuz
gecesindeki şanlı direnişi sergileyen milleti, sahip çıktıkları
Tayyip Erdoğan'dan vazgeçirmek istiyor.
Yıllarca öfkeyle beslendiler; başarıyı takdir etmek, alkışlamak
yerine taşladılar. Alkışa hakareti maharet bildiler. Bu
milletin onurunu, makarna, bulgur, kömür...
"bidon kafa" ve "göbeğini kaşıyan
adam" nakaratlarıyla aşağıya çekmeye
çalıştılar..
Onca yalana rağmen, onca aşağılamalara rağmen, her
defasında milletin vicdan mahkemelerinde mahkûm
oldular. Buna rağmen, içlerindeki öfke ateşi dinmiyor. Buna
rağmen kalplerindeki ateş sönmüyor. Buna rağmen yalanları son
bulmuyor.
Kendilerini karanlığa mahkûm etmişler bir kere.
Gelin, karanlıkta yolunu bulamayanlarla bir olmak yerine,
oksijenini bu millete yaptığı hizmetlerden alan Tayyip
Erdoğan'a, Binali Yıldırım'a ve arkadaşlarına ışık
olalım.
Gelin, FETÖ/PKK ve diğer terör örgütleri ile iş tutan
ülkelerin adaletsizliğine, saygısızlığına ve çirkinliğine
teslim olmayan Tayyip Erdoğan'ın yanında
olalım.
Gelin, hayatımızı küle çevirmek isteyen, içerideki ve dışarıdaki
düşmanlarımızın bizi boğmasına izin vermeyelim.
Hayır, yazdıklarım abartılı değil!
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk'ün 11 Nisan 2017 tarihli,
yazısını okuma zahmetinde bulunursanız, ne demek istediğimi siz de
anlayacaksınız!
Oynanan oyunu görmek için lütfen okuyun!