Rektör Uysal: “FETÖ, tarihte karşılaştığımız en tehlikeli terör örgütüdür”
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal, ASSAM ve ASDER tarafından düzenlenen “Darbeci Kadrolaşma Nasıl Önlenir” başlıklı konferansta yaptığı konuşmada, FETÖ’nün tarihte karşılaştıkları en tehlikeli terör örgütü olduğunu ifade etti.
Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği
(ASSAM) ve Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) ortaklaşa
düzenlediği “Darbeci Kadrolaşma Nasıl Önlenir” başlıklı konferansa
konuşmacı olarak Adnan Tanrıverdi, Metin Külünk, Prof. Dr. Nevzat
Tarhan, Mustafa Hacımustafaoğulları ve Bülent Demir katıldı.
Konferansta söz alan Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Kazım Uysal, Türk milletinin tarih boyunca darbelerden çok
çektiğini söyledi. Rektör Uysal, ”Milletimizin tarihinde darbeler
ve darbe teşebbüsleri hazin sonuçlara ve büyük felaketlere sebep
olmuştur. Tarihimize bakınca darbelerin adeta geleneğimiz haline
geldiğini görürüz. Osmanlı padişahlarının yaklaşık üçte biri asker
müdahalesi ile tahttan indirilmiştir. 36 Osmanlı padişahından 12’si
isyanlar ve darbelerle tahtını kaybetmiştir. İkinci Bayezid, Genç
Osman, Birinci Mustafa, Sultan İbrahim, Dördüncü Mehmed, İkinci
Mustafa, Üçüncü Ahmed, Üçüncü Selim, Dördüncü Mustafa, Sultan
Abdülaziz ve Sultan İkinci Abdülhamid darbeyle tahttan indirilen
padişahlar olmuşlardır. Darbelerde padişahlar, sadrazamlar ve
önemli devlet adamları acımasızca katledilmişlerdir. 27 Mayıs 1960
darbesi (Üç sağ siyasetçi Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve
Hasan Polatkan idam edilmiştir). 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963
yıllarında Albay Talat Aydemir’in başarısız darbe girişimleri
olmuştur. 12 Mart 1971 Muhtırası (Bu kez üç solcu genç Deniz
Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan idam edilmiştir). 12 Eylül 1980
darbesi (Bu sefer de bir sağdan ve bir soldan idamlar olmuştur). 28
Şubat 1997 (postmodern darbe). Refahyol hükümeti yönetimden
uzaklaştırılmıştır. Bankalar hortumlanmıştır. İmam hatipler ve
birçok dini gruplar darbe yemiştir. Bu uygun zeminde Haçlı
zihniyetinin yeni Truva atı olan FETÖ büyütülmüştür. Yani 28 Şubat
FETÖ’ye zemin hazırlamış ve FETÖ’yü netice vermiştir” dedi.
“Milletimiz FETÖ elebaşı kadar sinsi ve tehlikeli bir terörist başı
ile ilk defa karşılaşmıştır”
Prof. Dr. Uysal, ”En son 15 Temmuz 2016’da Fethullahçı Terör Örgütü
(FETÖ) darbe teşebbüsü olmuştur. Bu son darbe önceki darbelerden
biraz farklıydı. Askeri darbeler, asker içinden birisinin
riyasetinde olurken, son FETÖ hain darbe girişimi sivil, hatta
İslami bir cemaat görünümünde bir çete tarafından gerçekleştirildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içine sızmış FETÖ mensubu bir grup
asker ve sivil destekçileri tarafından yapılmıştır. Tarih boyunca
birçok darbeler ve ihanetlerle karşılaştık. Ancak 15 Temmuz darbe
teşebbüsü daha önce karşılaştığımız hiçbir darbe ve ihanetle
karşılaştırılamayacak kadar tehlikelidir. Mesela, aziz milletimiz
tarih boyunca 15 Temmuz kadar ağır neticeleri olan yıkıcı ve kanlı
bir darbe teşebbüsü ile karşılaşmamıştır. Aziz milletimiz tarih
boyunca birçok terörist başı görmüş ve mücadele etmiştir. Ancak
FETÖ elebaşı kadar sinsi ve tehlikeli bir terörist başı ile ilk
defa karşılaşmıştır. Aziz milletimiz tarih boyunca çok sayıda
teröristle mücadele etmiştir. Ancak FETÖ’cü teröristler kadar üstün
takiyye yeteneğine sahip teröristlerle ilk defa karşılaşmıştır.
Milli ve dini değerleri şerde ve ihanette ustaca kullanan, milli ve
dini değerlerimize böylesine ağır darbeler vuran, milletimizin
medar-ı iftiharı olan sivil toplum kuruluşlarına sızarak
itibarsızlaştıran şeytani bir terör örgütü görmemiştir. Aziz
milletimiz tarih boyunca FETÖ kadar uluslararası boyutta destek
gören, devasa bir ekonomik güce ulaşan bir terör örgütü
görmemiştir. FETÖ kadar kanser gibi tüm ülke coğrafyasına ve
kurumlarına yayılan ve metastaz yapan bir terör örgütü görmemiştir”
diye konuştu.
“Darbeciler virüs gibidirler”
Rektör Uysal, ”Tarih boyunca darbe yöntemleri de değişiyor ve zaman
geçtikçe mutasyon geçirip etki dereceleri artıyor. ‘28 Şubat’ta
postmodern oldu. 15 Temmuz’da başka bir şekle büründü. Bunlar virüs
gibidirler. Mutasyon geçirirler, şekil değiştirirler. Bünye güçlü
olmaz ve aşı geliştirmezseniz enfekte ederler, hasta ederler ve
öldürürler. Her darbenin mutlaka dış destekçileri vardır. Mesela
Cumhuriyet dönemi tüm darbelerin ardında dış güçler vardır,
sömürgeci devletler vardır. Ben bunları milletimizin, alem-i
İslam’ın hatta nev-i beşerin asalakları, parazitleri ve mikropları
olarak değerlendiriyorum. Asalak ve parazit canlılar, mikroplar
malum başka canlıların kanı ve canı üzerinden beslenirler.
Canlıları güçsüz ve mecalsiz bırakırlar. En sonunda da hasta
ederler ve öldürürler. O halde darbelerin dış destekçileri
fıtratlarının gereğini yapıyorlar. Bunlar insanlığın parazitleri
veya asalaklarıdırlar, başka milletlerin kanı ve canı ile
beslenirler. Bunlar insanlığın mikroplarıdırlar, milletleri hasta
ederler ve öldürürler. Bunlar anarşist ve eşkıyadırlar, darbelerden
ve öldürmekten hoşlanırlar. Yani bunlar fıtratlarının gereğini
yaparlar. Ancak bir canlının savunma sistemi güçlü olursa, tedbir
alırsa hastalıklardan korunabilir. Bundan dolayı ben darbelerin dış
müsebbiplerinden ziyade içerideki, yani bizden kaynaklanan
sebeplerine değinmek istiyorum. Savunma sistemimizi nasıl
güçlendirebilir ve nasıl direnç kazanabiliriz? Darbeci kadrolaşmayı
nasıl önler ve darbelere mani olabiliriz? Aktörler, yöntemler
farklı olsa da aslında tüm darbelerin çok temel genel özellikleri
vardır. Ben daha önceki darbeleri yaşamadım. Ancak okuduğum kadarı
ile biliyorum. Lakin 28 Şubat ve 15 Temmuz’u yaşadım. İsterseniz
daha ziyade bu ikisi üzerinden gidelim ve değerlendirelim”
dedi.
“Darbelerin genel özellikleri ve alınması gerekli tedbirler genelde
aynıdır”
Bütün darbeleri hukuksuzluklar ve adaletsizlikleri doğurduğunu ve
darbe dönemlerinde hukuk sisteminin askıya alındığını ifade eden
Rektör Uysal, sözlerine şöyle devam etti:
"Mesela 28 Şubat döneminde dönemin darbeci zihniyetinde olmadığımız
için dışlandık. Ehl-i iman ötelendi ve hakları elinden alındı.
Başörtüsü ve katsayı zulümleri yaşandı. Alenen adaletsizlik
yapıldı. 15 Temmuz sürecinde de benzer uygulamalarla karşılaşıldı.
FETÖ çetesi sınavlara müdahale etti, gençlerin emeklerini zayi
etti. FETÖ’cüler otobanlarda engelsiz giderken milleti ve devleti
için çalışan birçok STK mensupları adaletsizliklerle ve
hukuksuzluklarla karşılaştı. Bunlar malumunuz. O halde darbelerin
ve darbeci kadrolaşmanın önlenmesi için öncelikle hukuk sistemi
güçlendirilmeli ve adalet tesis edilmelidir. Mülkün temelinin,
bekamızın esasının adaletten geçtiği unutulmamalıdır. İşler ehline
verilmelidir. Adalet noktasında kimse mensup olduğu memleketten,
cemaatten, aşiretten, tarikattan, siyasetten ve benzer
özelliklerinden dolayı kayırılmamalıdır. Bu husus hak dinimizin de
en temel prensiplerindendir. Cumhuriyet dönemindeki tüm darbeleri
milletin dini ve kültürüne yabancılaşan gruplar yapmışlardır. Fikri
savrulmalar, sağ-sol kavgaları darbeleri netice vermiştir. Darbeci
zihniyet hak olan dinimize, ondan sudur eden kültürümüze hor bakmış
ve değiştirmek istemiştir. Mesela 28 Şubat postmodern darbesinde
din ve inanç hürriyeti ihlal edilmiştir. Binlerce başörtülü öğrenci
okullardan uzaklaştırılmıştır. Zaten FETÖ’yü de bu ortam
yetiştirmiş ve büyütmüştür. FETÖ de milletin dini değerlerine ve
kültürüne savaş açmıştı. FETÖ aslında 28 Şubat virüsünün mutasyon
geçirmiş halidir. 28 Şubat’ta alenen dini değerlere savaş
açılırken, 15 Temmuz’da sinsice savaş açılmıştır. Daha tehlikeli
bir yöntem kullanılmıştır. O halde darbelerin ve darbeci
kadrolaşmanın önlenmesi için öncelikle milletimize hak olan
dinimizin doğru öğretilmesi gerekir. Türk milleti Müslümandır.
Milletimizin fıtratına uygun bir cereyan verilmelidir.
Unutulmamalıdır ki milletimizi sahil-i selamete götürecek vasıtanın
yakıtı diyanettir. Kalp hastalığı ise zaafı diyanettir. Millet bu
hastalığın tedavisi ile ancak necat bulabilir ve şifa görebilir. O
halde diyaneti güçlendirmekle, milletimize dinimiz olan İslamiyet’i
doğru kişi ve kaynaklardan öğretmekle ancak darbeci kadrolar ve
darbeler önlenebilir. Din bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç doğru yol ve
yöntemlerden karşılanmaz ise millet bu temel ihtiyacını dini
kullanan ve şer amaçlarına alet eden sahtekârlardan
karşılayacaktır. 28 Şubat sürecinde İslamiyet’e irtica, Müslüman’a
mürteci dediler. Dini ve dindarları dışladılar. Böylesi bir ortamda
din tüccarı ve haçlı Truvası olan FETÖ’nün ekmeğine yağ sürdü. 15
Temmuz’a zemin hazırladı ve uygun bir bataklık oluşturdu. O halde
darbeci kadrolaşmanın ve darbelerin önlenmesi için öncelikle
milletimize İslamiyet doğru kişi ve kaynaklardan öğretilmelidir. Bu
vazifeyi de diyanet ve diyanetle el ele vermiş STK’lar yapmalıdır.
Demokrasi ve meşveret kültürünü yerleştirmek, sivil bilinci
geliştirmek için eğitim kurumlarına büyük görevler düşüyor.
Özellikle üniversitelerimizde gençlerimizin sivil, katılımcı ve
demokratik bir anlayışa sahip olarak yetiştirilmesi son derece
önemlidir. Demokrasi ve meşveret kültürü geliştirilmeli ve halkın
iradesinin her şeyin üstünde olduğu pekiştirilmelidir. Ülkemizin
istikametinin ancak milletimizin iradesi ile kaim olduğu
yerleştirilmelidir” şeklinde konuştu.
“Tüm darbeciler siyasi istikrarsızlığı isterler”
Tüm darbecilerin siyasi istikrarsızlığı istediklerine ve
istikrarsızlıktan beslendiklerine dikkat çeken Rektör Uysal,
”Mesela 12 Eylül 1980 darbesine giden süreçte siyasi istikrarsızlık
öylesine derinleşmişti ki 115 tur yapılmasına rağmen hala
cumhurbaşkanı seçilememişti. Ben, darbecileri bir ekosistemdeki
istilacı türlere benzetirim. Bir ekosistemde kilit taşı türler,
mesela kara ekosistemlerinde aslan ve kurtlar, olmaz veya
görevlerini yapamazlarsa ekosistemi istilacı türler işgal ederler
ve ekosistemi çökertirler. Aslan ve kurtların olmadığı veya
görevlerini yapamadığı ekosistemler çakal ve tilki istilasına
uğrarlar. Böylesi ekosistemlerde bitkiler azalır, kuşlar başta
olmak üzere küçük omurgasız canlıların nesli kesilir ve sistem
çöker. Devletler ve milletler de bir ekosistem gibidir. İdare güçlü
liderlerde olmalıdır. Güçlü liderlerin ve güçlü iradenin olmadığı
devletlerde tilki ve çakallar gibi fırsatçılar çoğalır ve millet
iradesini rehin alırlar. Anarşizm olur, kaos olur ve denge bozulur.
Fırsatçı darbeciler için uygun ortamlar oluşur. O halde darbeci
kadrolaşmanın ve darbelerin önlenmesi için öncelikle millet
iradesinin ve bunu temsil eden liderlerin güçlü olması gerekir.
İstilacı çakallara, anarşist maşalara fırsat vermemesi gerekir.
Hamdolsun. Ülkemizde siyasi istikrar temin edilmiş ve millet bir
gün yüzü görmüştür. Rabbim siyasi istikrarı ve siyasi iradeyi zaafa
uğratmasın. Görevlerini hakkı ile ifa edebilmeleri için güç ve
irade versin. Milli irade ve demokrasi kültürü hâkim olursa darbeci
kadrolar ve darbeler önlenebilir. Bizim kültürümüzde meşveret
esastır ve farz derecesindedir. Bu toprakların bahtının açılması,
demokrasi kültürünün ve meşveretin işletilmesine bağlıdır.
Ailelerde, kurumlarda, STK larda, siyasi partilerde demokrasi ve
meşveret kültürü yerleşmelidir. Kuralları icra edecek güçlü
iradeler olmalıdır. Fırsatçılara, bozgunculara, asalaklara, parazit
ve virüslere fırsat verilmemelidir. III. Selim’in şehit edilmesi
üzerine II Mahmut ‘Ya devlet başa ya kuzgun leşe’ ifade etmiş ve bu
durumu çok güzel özetlemiştir. Tüm darbeciler ekonomik
sıkıntılardan nemalanırlar. Faizi ve rantı severler. Aziz
kardeşlerim, düşünelim. 28 Şubat’ta gecelik faizler nerelere
çıkmıştı? Faiz lobileri bankaları nasıl hortumlamışlardı? O halde
darbeci kadrolaşmanın ve darbelerin önlenmesi için öncelikle
ekonomi iyileştirilmelidir. İlay-ı kelimetullahın maddeten
terakkiye bağlı olduğu unutulmamalıdır. Günümüzde eskide olduğu
gibi sıcak savaşların değil ekonomik savaşların yapıldığı
bilinmelidir. Ekonominin düzelmesi için de faizle mücadele
edilmelidir, üretim ve alın teri teşvik edilmelidir. Toplumda
huzurun tesisi sosyal dengenin sağlanması için zekât ve sadaka
müesseseleri iyileştirilmeli ve teşvik edilmelidir. Yeri gelmişken
Cumhurbaşkanımızın faiz konusundaki hassasiyetini ve sosyal devlet
uygulamalarını takdir ettiğimi belirtmek istiyorum" ifadelerini
kullandı.
"En büyük saadetler büyük ve acı felaketlerin neticesidir"
Türk milletinin tarih boyunca hep zorlukla karşılaştığını kaydeden
Uysal, "Bütün darbeler kendini milletin üstünde gören ve milletin
değerleri ile alay eden gruplar tarafından yapılmıştır. 28 Şubat
darbecileri de, 15 Temmuz haşhaşileri veya mankurtları da böyleydi.
Kendilerinden başkalarını tanımazlar ve hakir görürlerdi. O halde
darbeci kadrolaşmanın ve darbelerin önlenmesi için milletin resmi
kurumları ile barışık olmayan, insanımızı ötekileştiren sadece
kendilerini üstün gören kişi ve gruplardan uzak durulmalıdır. Zor
bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu zor coğrafyada bekamızın yegâne sebebi
güçlü ve düzenli bor ordumuzun bulunmasıdır. Bu durum aynı zamanda
darbelerle dolu bir tarihimizin de temel dinamiği olmuştur.
Bekamızın yegâne sebebi güçlü ordumuzdan vazgeçemeyeceğimize göre
darbeleri önlemek için tedbirler almalıyız. Biz bir delikten çok
defa ısırıldık. Bir daha ısırılmamak için aklımızı başımıza
almalıyız. Milletleri büyük yapan, karşılaştıkları zorlukların
büyüklüğü ve bu zorlukları yenebilme kabiliyetidir. Türk milleti
tarih boyunca çok zorluklarla karşılaşmış ve ölüm, kalım mücadelesi
vermiştir. Milletimiz demokrasi mücadelesinde 1960 tan başlayarak
15 Temmuz 2016’ya kadar bütün darbeleri atlatmayı başarmıştır.
Korkmayalım. Maziye bakıp hüzünlenmeyelim. En büyük saadetler büyük
ve acı felaketlerin neticesidir. Her şeyde bir hayır vardır. Bu
sıkıntılarla milletimizin bünyesi güçlenmiş, savunma sistemimiz
sağlıklı ve zinde hale gelmiştir. Hastalığımızı, zayıf yönlerimizi
biliyor ve ona göre savunma sistemi ve mücadele yöntemi
geliştiriyoruz. İstikbal bizimdir. Hayatları bize tuzak kurmakla
geçen, zora değil kolaya, kazanmaya değil asalak yaşamaya,
paylaşmaya değil sömürmeye alışık olan milletler düşünsünler. Hem
dünyada hem de ahirette kaybedecek onlar olacaktır. Bu vesile ile
darbelerde şehit olan sivil-asker vatandaşlarımızı rahmetle
anıyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Bundan sonra bir
daha darbe ile imtihan olmamamızı, aziz milletimizin bir daha darbe
belası ile karşılaşmamasını Rabbimden niyaz ediyorum” diye
konuştu.