Vurur yüze ifadesi, 37. İstanbul Maratonu’na katıldık bitanesi…

37. İstanbul Maratonu’nu bu renkli sahneler eşliğinde Dolmabahçe Sarayı önünde çok şükür tamamlıyoruz.

Ekrem Aytar ekremaytar@internethaber.com

İstanbul Maratonu’nun 37.si dün gerçekleştirildi. Dünyanın değişik ülkelerinden 30 bin profesyonel ve 100 bin halk yürüyüşüne olmak üzere 130 bin kişi, bu yıl ki teması “Kadına şiddete dur de” olan 37. İstanbul Maratonu’na katıldı.   

Pazar günleri malum hafta sonu tatili olduğu için ülkemiz genelinde geç kalkılan ve tüm ailenin kahvaltı keyfi sürdüğü bir gün olarak bilinir. Fakat İstanbullular için dün farklı bir pazardı. Çünkü 37. İstanbul Maratonu koşulacaktı. Biz de oğlum Ahmet Serdar ile sabah namazından sonra, heyecanla 37. İstanbul Maratonu’na katılmak için yollara düştük. Maraton başlangıç alanı olan Boğaz Köprüsü’ne ulaşmak üzere, toplu taşıma aracının yanına ulaştığımızda; bizden önce gelenlerin olduğunu gördük. Otobüs hareket saati geldiğinde 07:45; maratona katılacak insanlarla dolu otobüsümüz hareket etti.

Alibeyköy’den Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne yönelen otobüsümüz Pazar gününün tenha trafiğinde hızla ilerliyordu. Bir kuş misali nasıl ve ne zaman Boğaz Köprüsü’nün girişine geldik anlayamamıştık. Otobüsten inip, insan seli ile birlikte 37. İstanbul Maratonu Halk Yürüyüşü’nün startının verileceği alana doğru akmaya başladık. Erken gelenlerden olmamıza rağmen, meydan iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıktı. Az sonra startın verileceğe yeri görebilen, bir yere geldiğimizde insan selinin akışı durdu. Saatimiz 9.00’ı gösteriyordu.

Etrafımıza baktığımızda adeta bir renk cümbüşü vardı. Meydan gökkuşağı gibi rengarenkti. Okullar, şirketler, dernekler, çalışanlar… toplu olarak sanki bir piknik havasında maratona katılmıştı. Herkesin elinde bayraklar ve rengarek balonlar vardı. Kurulan platformdan verilen canlı ve heyecanlı müzik zaman zaman insanları hareketlendiriyordu. Omuz omuza başlangıcı beklediğim kişilerin Japon olduğunu, meraklı bir ihtiyarın yanımdaki ile diyaloğa girmesinden öğreniyorum. Kah çat pat Türkçe, kah çat pat İngilizce anlaşmaya çalışıyorlar. Dikkatimi çeken etrafımızda çok miktarda renklerinden ayırt edebildiğimiz kadarı ile Afrikalı olduğunu da not edeyim. Mülteci kardeşlerimiz Suriyeliler’den de az çok var. Arap yarımadasından katılımcılar da dikkatlerden kaçmıyor.

Bize başlangıçta çok uzun da görünse, saatler 9.50’yi gösterdiğinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, beraberindeki Gençlik ve Spor Bakanı  Akif Çağatay Kılıç, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, milletvekilleri, belediye başkanları ile birlikte startı veriyor. Bu işaret ile insanlar Boğaz Köprüsü’ne doğru akın akın yürümeye başlıyor.

En dikkati çeken (Biz de dahil) hemn herkesin elinde akıllı bir telefon, bu günün fotoğrafını çekip, anında sosyal medyada paylaşmak. Fotoğraf telaşından kurtulup çevremize baktığımızda çok renkli sahnelerle karşılaşıyoruz. Mesela Sivas’tan gelen kıyafetlerinden çoban olduğu anlaşılan kişinin yanında nerede ise küçük bir at büyüklüğündeki Kangal yürüyüşçülerin ilgi noktası oluveriyor. Selfi çekenlerden yürümesi nerede ise imkansız hâle geliyor.

Boğaz Köprüsü’ndeki en klasik sahne ise çayını çıkarıp kahvaltı edenler. Tabi yine bu anı fotoğraflamak en vazgeçilmez eylem. Bir köşede kitap okuyanlar ve ellerindeki dövizler, “okumaya” dikkat çekmeye çalışıyor. Diğer bir tarafta İstanbul İtfaiyesi ekip olarak yürüyor ve dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. İtfaiyecilerin eski kıyafetler ve sirenlerle yaptığı gösteri büyük alkış alıyor. Okullar boğazda fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşmayı ihmal etmiyor. Gençler, ihtiyarlar, kadın, kız, erkek, çocuk, bebek… her yaştan insanı görmek mümkün.

***

37. İstanbul Maratonu’nu bu renkli sahneler eşliğinde Dolmabahçe Sarayı önünde çok şükür tamamlıyoruz. Madalyalarımızı almak için Dolmabahçe’den Eminönü’ne kadar ikinci bir maraton yürüyüşü yaptığımızı kaydetmeyi de ihmal etmeyelim.

Gerçekten insanlarda büyükşehirde yaşama, farkındalık oluşturma adına güzel ve etkili bir etkinlik. Katılımcılar ana tema “Kadına karşı şiddete dur” dediler. Gündemden hiç düşmeyen, Paris ile alevlenen “Teröre dur” dediler. “Tüm kötülüklere dur, iyiliklere hoş geldin” dediler.

Güzel bir hafta geçirmeniz dileklerimle, kalın sağlıcakla. (16.11.2015)