Bu işleri yapanlar köşeyi dönecek!
Ekonomide dönüşüm devam ederken yeni iş fırsatları da iştah kabartıyor. İşte ticaretten, tarıma, hayvancılığa kadar zengin edecek fikirler...
Ekonomide dönüşüm devam ederken yeni iş fırsatları da iştah
kabartıyor. Çok sermayeye gerek duymayan piyasada doygunluğa henüz
ulaşmamış bu iş fikirleri yatırımcısına büyük kazanç fırsatı
sunuyor. Ekonomist dergisi gelecekte para yapacak iş fikirlerini
derledi. İşte “köşe döndürecek” iş fikirleri…
KAHVALTI ÜRÜNLERİ DÜKKANI
AÇABİLİRSİNİZ
Özellikle organize sanayi bölgeleri, fabrika ve iş
merkezlerinin yoğun olduğu bölgelerde kahvaltı ciddi bir sorun.
Bunun nedeni işlek caddelere nazaran bu bölgelerde bu yöndeki
kahvaltı yapılacak mekanların yetersiz olması. Bu anlamda
Seyidoğlu, kahvaltı büfeleri kurmaya başladı. Peynir, zeytin reçel,
tereyağı, domates, salatalık gibi temel kahvaltılıkları
vakumlayarak tek tabakta bir araya getiriyor ve günlük taze olarak
tüketiciye sunuyor. Örneğin bu kahvaltı menüsünü alıp çantanızda
veya arabanızda kolaylıkla taşıyabilir, istediğiniz yerde
kahvaltınızı yapabilirsiniz. Seyidoğlu Genel Müdürü Mehmet Göksu,
bu konuda franchising verdiklerini söyleyerek, “20 bin dolar
franchise giriş bedeli alıyoruz. Tüm mimari konsept ve mağaza
demirbaşları için de 60 bin TL yatırım gerekiyor. Biz anahtar
teslimi mağazalar sunuyoruz. Yatırımcı ilk sekiz ayda tüm maliyeti
amorti edip kara geçebiliyor” diyor.
SÜS BİTKİLERİ İHRACATI ARTIYOR
Süs bitkileri sektörü 2011 yılında ihracatta yeni bir rekora imza
attı. Türkiye süs bitkileri ihracatı geçtiğimiz yıl yüzde 36
artarak 76.3 milyon dolara ulaştı. Sektör devamlı büyüme trendi
içerisinde. Zira sektörün önemli üreticilerden olan İtalya, İspanya
gibi rakip ülkelerin yüksek üretim maliyetleri nedeniyle üretimi
bırakmaları da Türkiye için bir avantaj sunuyor. Süs Bitkileri ve
Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Osman Bağdatlıoğlu, canlı
bitki ve peyzaj ürünleri üretim ve ihracatının giderek önem
kazandığını söylüyor. Bu ürünlerin üretimi ve yatırımının
önümüzdeki dönemde ihracat açısından gelecek vaat ettiğini belirten
Bağdatlıoğlu, şöyle devam ediyor: “İhracatta özellikle canlı
bitkiler önemli artış kaydediyor. Bu ürün grubunda Türkmenistan,
Irak, Azerbaycan ve Özbekistan gibi pazarlarda ihracatımız artıyor.
Ayrıca kesme çiçekte karanfil ve gerbera en çok ihraç edilen
türler. Bu türleri, krizantem, lilium, lisianthus, anemone ve
yeşillikler izliyor. Hazır buketler de ihracatta önem
kazanıyor.”
ARI ÜRETEBİLİRSİNİZ
Devlet teşvikli bombus arısı Hormonlu üretime karşı iyi tarım
uygulamaları içinde yer alan ve Tarım Bakanlığı’nın da desteğine
tabii olan bombus arıları son zamanların en gözde girişim
alanlarından biri.
ÇEKİRDEKSİZ LİMON ÜRETEBİLİRSİNİZ
Mersin’e bağlı Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu
Müdürlüğü uzun çalışmalar sonucunda, çekirdeksiz limon üretti.
Dokuz ay tazeliğini koruyan ve çekirdeksiz olan bu limonlar,
girişimciler için farklı bir iş modeli olabilir. Ürünü tescilinin
yapıldığını söyleyen müdürlüğün proje sorumlusu Güçer Kafa, “Dünya
standartlarına göre bir ürün ürettik. Uzun süre muhafaza
edilebildiği için ürünün ihracat açısından da avantajı var” diyor.
Projeyi ABD’li bir firmanın yakından takip ettiğini ve şu aşamada
karantina testleri yaptığını belirten Kafa, aynı projeyle Güney
Afrikalı bir şirketin de ilgilendiğini ifade ediyor. Ürünü 2013
yılı sonuna kadar üreticilere sunacaklarını söyleyen Kafa,
“Çekirdeksiz limon, en büyük rakibimiz İspanya ve Arjantin’le olan
rekabet gücümüzü artıracak. Biz ‘küt diken’ dediğimiz en iyi limon
çeşidini çekirdeksiz hale getirdik. Bu da ihracatta üreticiye
avantaj sağlayacak” diyor. Mersin’e bağlı Alata Bahçe Kültürleri
Araştırma İstasyonu Müdürlüğü uzun çalışmalar sonucunda,
çekirdeksiz limon üretti. Dokuz ay tazeliğini koruyan ve
çekirdeksiz olan bu limonlar, girişimciler için farklı bir iş
modeli olabilir. Ürünü tescilinin yapıldığını söyleyen müdürlüğün
proje sorumlusu Güçer Kafa, “Dünya standartlarına göre bir ürün
ürettik. Uzun süre muhafaza edilebildiği için ürünün ihracat
açısından da avantajı var” diyor. Projeyi ABD’li bir firmanın
yakından takip ettiğini ve şu aşamada karantina testleri yaptığını
belirten Kafa, aynı projeyle Güney Afrikalı bir şirketin de
ilgilendiğini ifade ediyor. Ürünü 2013 yılı sonuna kadar
üreticilere sunacaklarını söyleyen Kafa, “Çekirdeksiz limon, en
büyük rakibimiz İspanya ve Arjantin’le olan rekabet gücümüzü
artıracak. Biz ‘küt diken’ dediğimiz en iyi limon çeşidini
çekirdeksiz hale getirdik. Bu da ihracatta üreticiye avantaj
sağlayacak” diyor.
SU PİRESİ ÜRETEBİLİRSİNİZ
Su pireleri, akvaryum yetiştiriciliğinde en çok kullanılan
canlı yemlerden biri. Genel olarak su birikintilerinde su
sıcaklığının 15 derece ile 22 derece arasında olduğu ortamlarda bol
olarak ürüyorlar. Ülkemizde bu gibi yerden toplanan su pirelerini
mevsiminde akvaryumculardan satın almak mümkün. Üretilen su
pireleri kaliteli ve besin değerleri yüksek ise piyasadaki balık
yemi tedarikçileri ve akvaryum balıkçılığı ile ilgilenenler
tarafından rağbet görüyor. Bu konuda bir girişim yapan Nilgün
Ertürk, su pirelerinin bakteri barındırmaması ve suyu temizleme
özelliği nedeniyle akvaryumcular tarafından tercih edildiğini
söylüyor. Üretimi üç adet küçük havuzda yaptığını belirten Ertürk,
“Bir poşet su piresini 5 TL’den satmak mümkün. Üretiminize bağlı
olarak ayda minimum 200 TL kazanç sağlamak mümkün”
diyor
AVRUPA ALTIN ÇİLEK BEKLİYOR
Başbakan Tayyip Erdoğan alırken görüntülenince kilosu o
günlerde 90 liraya kadar çıkan altın çilek, yasadışı üretilen bazı
hapların ölümcül sonuçlara neden olduğu söylentileri üzerine zor
günler yaşasa da yine de tüketici tarafından oldukça talep gören
bir ürün. Bol lifli olması nedeniyle zayıflamaya yardımcı olduğu
ifade edilen altın çilek, yüksek C vitamini özelliğiyle de dikkat
çekiyor. Seralar ya da açık alanlarda bu çilek yetiştirilebiliyor.
Özellikle Mersin ve Antalya civarının bu ürün için en uygun yetişme
alanları olduğu ifade ediliyor. Bu işe hobi olarak başlayan ancak
daha sonra üretime geçen Murat Akkoç, “Hobi olarak başladığım bu
işte altı ayda 2 bin tonluk üretime ulaştım. Daha sonra ürünü büyük
marketlere pazarladım” diyor. Bu iş modeli için bir dönümlük bir
bahçe yeterli. Bin fide için bin TL yatırım yapılması gerekiyor. Bu
ürün, meyve-sebze hallerinin yanı sıra marketlere de
pazarlanabilir. Ayrıca ürün için Hollanda, Almanya, Fransa gibi AB
ülkelerinde de talep olduğu ifade ediliyor.
ORGANİK SÜTTEN SONRA AYRANI DA YAPTILAR
Türkiye’de organik ürünlere olan talep bu alanda yeni
ürünleri de beraberinde getiriyor. Organik sütten sonra şimdi de
Tire Süt Kooperatifi organik ayranı piyasaya sundu. Tamamen organik
sütten elde edilen organik ayranlar, İstanbul, Ankara ve İzmir'de
Migros, Tansaş ve Kipa hipermarketlerinin yanı sıra, İzmir'de
Pehlivanoğlu süpermarketlerinde satışa sunuldu. Organik ayranın
kısa bir süre önce piyasaya sunulmasına karşın oldukça
beğenildiğini söyleyen Tire Süt Kooperatifi Basın Danışmanı Koray
Hoylu, “Tüketice doğal ürünlere bir dönüş var. Şimdi otellerden de
teklifler almaya başladık. Tire Süt Kooperatifleri olarak ayrıca
bayilik veriyoruz. Süt, ayran, sucuk ve Tire köfteden oluşan bu
konsept girişimciler için yeni bir iş modeli oluşturabilir” diyor.
Cam şişede litrelik olarak satışa sunulan organik ayranın satış
fiyatı ise 3.15 TL.
İŞVİÇRELİ SAANEN KEÇİSİ KAZANDIRIYOR
Adını İsviçre’deki Saane Vadisinden alan Saanen keçileri, süt
verimliliği, kolay beslenmesi ve farklı koşullara kolaylıkla uyum
sağlamasıyla keçi besiciliğinde önemli bir yere sahip. Saanen
ırkının en önemli özelliklerinden birisi olan farklı iklim
koşullarına uyma yeteneği sayesinde, götürüldüğü yerlerde çok çabuk
adapte olabiliyorlar. Erken çağda cinsi olgunluğa ulaşıyor ve hızlı
ürüyorlar. Bu da Saanen ırkının yetiştirme yönünden en önemli
avantajı. Ortalama 2.5 yaşında süt verimleri ise ortalama 750
kilograma ulaşıyor. Bu keçiler kapalı alanda bile
yetiştirilebiliyor. Örneğin kullanılmayan meraların, bu alanda
yetiştiricilik yapmak isteyenler için uygun olduğu ifade ediliyor.
Bu keçiler oğlakken tanesi 400 TL’den, keçiyken ise 500 TL’den
alınabiliyor.
PONNY ÇİFTLİKLERİ KURABİLİRSİNİZ
Daha çok sirklerde görmeye alıştığımız minyatür at
çeşitlerinden ponny yetiştiriciliği henüz Türkiye’de yaygın değil.
Zira Türkiye’nin iklimi bu atların yetiştiriciliğini yapmak için
oldukça uygun. En küçüklerinin boyu sadece 42 cm, kiloları ise
20-60 arasında değişiyor. Daha çok ABD, Arjantin ve İngiltere başta
olmak üzere çok sayıda ülkede özel çiftlikleri bulunuyor. ABD
dışında henüz pet shop'lara girmeseler de alıcılar doğrudan onların
yetiştirildiği çiftliklere ulaşıyor. Meral Sultan Harası Müdürü
Hasan Güner, özellikle erken yaşta atçılığa başlayan çocuklar için
bu atların binicilik öğrenimi açısından ideal olduğunu vurguluyor.
Atların genelde Hollanda, Belçika, Fransa gibi ülkelerden ihraç
edildiğini belirten Güner, bu iş modelinin henüz Türkiye’de
olmadığını ancak böyle bir girişimin yapılması durumunda ilgi
uyandıracağını ifade ediyor. Ponny’lerin fiyatı 5 bin Euro’dan
başlıyor. Güner, atların genellikle eğitimli olarak geldiğini
söyleyerek, “Bir adet erkek, üç adet dişi Ponny alarak bu işe
başlayabilir, atları kendiniz üretebilirsiniz. Bunun için altı
ahırlık bir alan ilk etapta yeterli” diyor.
MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ YİNE REVAÇTA
Manda yetiştiriciliği yeni bir fırsat kapısı aralayabilir.
Zira manda popülasyonu son yıllarda oldukça düştü. 40 yıl önce
sulak alanların 'sıtma eradikasyonu' gerekçesiyle kurutulması ve
mandanın sulak alanları sevmesi nedeniyle 1960'larda bir milyona
yaklaşan manda popülasyonu günümüzde 70 bin adede kadar gerilemiş
durumda. Bu tablo, girişimciler için bir fırsat kapısı olabilir.
Manda yetiştiriciliği, başta Tarım Bakanlığı olmak üzere çoğu kurum
ve üniversite tarafından destekleniyor. Düşük faizli uzun vadeli
krediler ise devlet bankalarında bu işin girişimcilerini bekliyor.
Kayseri Damızlık Birliği Başkanı Güney Çakı, özellikle mandanın süt
ve yoğurduna oldukça talep olduğunu ifade ediyor. İnek sütünün
litresinin 80 kuruş olmasına karşın manda sütünde bu fiyatın 2
TL’ye çıktığına dikkat çeken Çakı, “Manda yetiştiriciliği oldukça
randımanlı. 100 baş manda için 80 bin TL yatırım yeterli.
İstanbul’da Çatalca, Trakya bölgesi, Kayseri’nin Develi bölgesi
manda yetiştiriciliği uygun” diyor.
ABD’NİN YENİ TRENDİ: KALAMATA ZEYTİNİ
Sandviç ve kanapelerin vazgeçilmezleri arasına giren kalamata
zeytini, son zamanlarda oldukça revaçta. Özellikle ABD’de oldukça
moda olan kalamata zeytini, Avrupa’da da çok tüketiliyor.
Türkiye’de iri olması nedeniyle ‘eşek zeytini’ adı verilen bu tür,
normal zeytinin iki katı büyüklüğünde. Ödemiş, Tire ve Akhisar
yörelerinde yetişen bu zeytin, adı Yunanistan’ın Kalamata
yöresinden geliyor. Bu zeytin sirkeyle terbiye ediliyor ve
mayalanıyor. Tadı ise turşuya benziyor. Bu zeytinin aynı zamanda
iyi bir hiraç ürünü olduğunu söyleyen Hisar Zeytincilik Gıda
Mühendisi Kemal Cengiz, “Özellikle ABD, Türkiye’den her yıl 5 bin
ton kalamata zeytini ihracatı yapıyor. Ancak üretim hala yetersiz”
diyor. Bu zeytinin yetiştiriciliğinin yanı sıra değişik
ambalajlarda pazarlamasının da yapılabileceğini kaydeden Cengiz,
yaklaşık 700 bin TL’lik yatırımla, 200 adet zeytin tankı
alınabileceğini ve zeytin kilogramının 2,5 liradan satılabileceğini
ifade ediyor.
SUDA DOMATESLE YÜKSEK VERİM
Suda domates üretimi aslında boru üretimi yapan ve Mir
Holding çatısı altında faaliyet gösteren Dizayn Grup’un bir
projesi… Topraksız tarım uygulaması alanında geliştirilen teknikle,
bir kilo domates üretimi için damla sulama yöntemiyle tüketilen 60
litre su miktarı altı litreye düşürüldü. Bu üretim tekniğinde
bitkinin kök bölgesindeki besinlere 60’ın üzerinde optimizasyon
yapılıyor. Suyun debisi, Ph değeri irdeleniyor. Ekolojik Tarım Sera
Müdürü İlker Genç, suda domates yetiştiriciliğiyle herhangi bir
domates cinsinden iki buçuk kat daha fazla verim alındığını
belirtiyor. Bu yöntemle yapılan yetiştiricilikte dönüm başına 65
ile 80 ton arasında verim alınabildiğini kaydeden, “Anahtar teslim
seralar kuruyoruz. Fide, gübre, ilaç, ambalaj gibi her türlü
ihtiyacı biz tedarik ediyoruz. Maliyeti dönüm başı 105 bin Euro. 3
ile 5 yıl arasında yatırımın geri dönüşü alınıyor.
YENİ BİR GİRİŞİM : CHAROLLAİS KOYUNU
Anavatanı Fransa’nın Saone et Loire bölgesi olan Charollais
koyunu, son zamanlarda en gözde koyun çeşitlerinden biri.
Genellikle eti için yetiştirilen bu koyun, birçok ülkede yağsız
kuzu eti için kullanılıyor. Bu koyun ırkının en önemli özelliği ise
kuzularının erken yetişmesi ve etinin yağsız olması. Bu nedenle
yetiştiriciler ve tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Ayrıca
sütü de normal koyuna göre daha fazla. Charollais koyununun normal
koyuna göre yüzde 250 daha karlı olduğunu söyleyen saanen.org Satış
Müdürü Osman Atız, bu koyunların genellikle Fransa ve
Bulgaristan’dan ithalatının yapıldığını belirtiyor. Bu koyun
türünün üretimi için proje başlattıklarını belirten Atız, “İlk
koyunlarımızı aldık. Satışlara ise 2013 yılında başlayacağız”
diyor. Kuzuların satış fiyatı 800 lira. Kuzulardan ertesi yıl geri
dönüş alınabiliyor. Bu alanda yatırımı düşününler için karlı bir
yatırım olabilir.
KAKTÜSTEN YAPILAN DOĞAL ŞURUP
Agave şurubunu son zamanlarda yemek ve özellikle tatlı
tariflerinde daha sık duymaya başladık. Aslında agave şurubu, agave
kaktüsünden elde edilen doğal bir tatlandırıcı. Agave kaktüsü aynı
zamanda tekila içkisinin de elde edildiği bir bitki. Şurup ise
kaktüsün içindeki sıvı. Bu sıvı, beyaz şekere göre yüzde 25 daha
tatlı olduğundan, daha az kullanılması yeterli oluyor. Bir diğer
özelliğinin ise vücut tarafından daha kolay metabolizma edilmesi
yani kan şekerini daha az yükseltmesi olarak ifade ediliyor. Kıvam
ve renk olarak bala benzeyen bu şurup, Türkiye’ye The LifeCo
firması tarafından getiriliyor. The LifeCo’nun kurucusu Ersin
Pamuksüzer, ürünün özellikle ABD ve Avrupa’da oldukça fazla
tüketildiğini ancak Türkiye’de yeni yeni tanınmaya başladığını
ifade ediyor. Eczane, aktar ve marketlerde rahatlıkla satışı
yapılabilecek bu ürünün bayiliğini yapabilirsiniz. Agave şurubunun
fiyatı ise 19 ile 195 lira arasında değişiyor.
ZAHMETSİZ VE PAHALI BİR ÜRÜN: TATLI PATATES
Manavlarda kilogramı 15-20 liradan satılan tatlı patates,
Türkiye’de henüz çok yaygın değil. Oysaki en az normal patates
kadar zahmetsiz yetişiyor. Tek farkı ise tatlı patatesin daha sıcak
iklimlerde yetişiyor olması. Türkiye’de tatlı patatesin sadece
Hatay’da yetiştirildiğini söyleyen Mustafa Kemal Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Emin
Çalışkan, ürünün yüksek gelir sağladığına dikkat çekiyor.
Üniversite olarak laboratuvarda ürünün hastalıklı genini
temizlediklerini ve verimli hale getirdiklerini belirten Çalışkan,”
3-5 yıl içerisinde bu ürüne olan talep artacak.
İSTİRİDYE MANTARINDA FIRSAT VAR
Türkiye’de tarım sektöründe yeni bir yer bulmaya başlayan
istiridye mantarı da girişimciler için de fırsat sözkonusu.
Avrupa’da 1900’lü yılların başında kültür altında üretimi yapılan,
Uzakdoğu’da ölümsüzlük mantarı çeşitlerinden biri olan istiridye
mantarı, dünyada beyaz kültür mantarından sonra en çok satılan
2’nci ürün olarak ifade ediliyor. Türkiye’de bu mantarın tüketimi
henüz Avrupa’nın 40’ta biri kadar olsa da her yıl artan bir tüketim
söz konusu. İstiridye mantarının tamamen doğal şartlarda
üretildiğini ve bu nedenle talep gördüğünü söyleyen Marmara Mantar
Genel Müdür Yardımcısı Halil Soyhan, bu mantarın izolasyonlu çatı
katlarında ya da bodrum katlarında klima olması koşuluyla
rahatlıkla yetiştirilebildiğini ifade ediyor.
BAKİR BİR PAZAR: İSTİRİDYE YETİŞTİRİCİĞİ
İstiridye, gurme restoranlarda ve balıkçı tezgahlarında
aranan bir deniz ürünü olarak biliniyor. Lüks segmentine giren bu
ürünün en önemli özelliği ise besleyici özelliği olması. İstiridye
için birçok ülkeden büyük bir talep var. Eşeyli üreme özelliğine
sahip istiridyelerde döl verimi oldukça yüksek. Örneğin bazı
türlerden birey başına, üreme mevsimi boyunca, 100 milyon yumurta
almak mümkün. İstiridye yetiştiriciliği, balık çiftliklerindeki
sisteme benzerlik gösteriyor. Yani yavrular kuluçkahanelerde
üretiliyor. Rotifer Su Ürünleri’nin sahibi Prof. Dr. Atilla Alpaz,
Türkiye’de Marmara ve Ege bölgesinin istiridye yetiştiriciliği
oldukça uygun olduğunu ancak henüz bu alanda bir Pazar oluşmadığına
dikkat çekiyor. Deniz kenarında kapalı bir tesis kurularak bu işe
adım atılabileceğini ve bunun maliyetinin de 500 ile 600 bin TL
arasında değişebileceğini ifade eden Alpaz, “Geleceği oldukça
parlak bir alan. Ayrıca yurtdışı pazarlarda da bu ürün kendisine
oldukça kolay yer bulabilir” diyor
SOLUCAN GÜBRESİ YAPABİLİRSİNİZ
Solucan gübresi, 50 yılı aşkın bir süredir ABD başta olmak
üzere Avrupa’da ve dünyanın birçok başka ülkesinde üretiliyor. Her
tür meyve, sebze, ağaç ve bitki türlerinin yetiştirilmesinde de
yaygın olarak kullanılıyor. Bu solucanlara besin maddesi olarak
verilen organik olarak yetiştirilen büyükbaş hayvan dışkılarını,
organik bitkisel menşeli atıkları ve geri dönüşümde kullanılabilir
nitelikte evsel ve kâğıt atıklarını, kısa süre içerisinde
dönüştürmek sureti ile oluşturdukları gübre, yüksek kalitede bir
gübre. Bu anlamda iş fikri oluşturmuş girişimciler var. Örneğin,
İstanbul ve Antalya’da bu anlamda kurulmuş solucan gübresi üretim
tesisleri var. Siz tesis kurmasanız bile bu işe kompost kutular
alarak başlayabilirsiniz. Bu kutular sayesinde, evlerinizden çöp
olarak atılan sebze, meyve kabuk ve posaları, yumurta kabukları
gibi değerli organik atıkları değerlendirerek, yüksek kalitede
yüzde 100 organik solucan gübresine dönüştürebilirsiniz. Hatta bunu
yaşadığınız mahalleye yayarak, işinizi büyütebilirsiniz. Günlük 250
gramlık evsel atık, 500 solucanla gübre haline dönüştürülebiliyor.
Gübrelerin kilogramı ise 2 TL’den satılıyor. Kutuların fiyatı 250
ile 550 lira arasında değişiyor.
MALİYETSİZ BİR ÜRÜN: DİKENLİ İNCİR
Kendiliğinden doğada yetişen, kaktüsgillerden bir bitkinin
meyvesi olan dikenli incir, Mersin’in Tarsus İlçesi’ndeki
köylülerin önemli geçim kaynaklarından birisi haline geldi.
Türkiye’nin hemen hemen her yöresinde görülen ancak, Akdeniz ve
Ege’de daha sık rastlanan yabani bir bitki olan dikenli incir, halk
arasında ‘Frenk inciri’, ‘Frenk yemişi’ olarak da biliniyor. Kıraç
alanlarda, kurak ve kireçli topraklarda yetişen, ana vatanı ise
Güney Afrika olan dikenli incirin Tarsus’a bağlı köylerde hasadı
yapılıyor. Yıllık ise 150 bin ton civarında toplanıyor. Tarsus
Ziraat Odası Başkanı Ali Gezer, "Dikenli incir kırsal kesimlerde
yol kenarlarında bile kendiliğinden yetişiyor. Köylüye de sadece
toplayıp satmak kalıyor” diyor. Köylüden 20 kilogramlık sandık
12-13 TL’den alınan bu ürün, 60 TL’den alıcı buluyor. Dikenli incir
için özellikle Fransa’dan talep aldıklarını ifade eden Gezer,”
“Ayrıca Hacettepe Üniversitesi ile yürüttüğümüz bir projeyle bu
ürünü ilaç sektörüne de kazandırmayı hedefliyoruz”
diyor.
TRABZON HURMASI YETİŞTİREBİLİRSİNİZ
Halk arasında ‘Trabzon hurması’ olarak bilinen aynı zamanda
Japon elması olarak da anılan bu hurma çeşidi, son yıllarda halk
arasında oldukça tüketilmeye başlandı. Domatesi andıran
görüntüsüyle diğer hurmalardan ayrılan Trabzon hurması, en rahat
Akdeniz ikliminde yetişiyor. Bu hurmanın en avantajlı özelliği ise
ekiminde kullanılan toprak türünün önemli olmaması. Darende
Kaymakamlığı Ziraat Mühendisi İlker Bıçakçı, bugüne kadar hiçbir
üreticinin bu ürünle ilgili sorun yaşamadığına dikkat çekiyor. Halk
arasında da ürünün oldukça talep gördüğünü ifade eden Bıçakçı,
“Ekim için en uygun yerler, Hatay, Antakya, Mersin ve Malatya.
3’üncü yılın sonunda meyvesini vermeye başlıyor, 5’inci yılın
sonunda ise ağaçlar ortalama verime kavuşuyor” diyor.
TÜKETİCİ ORGANİK BAL ARIYOR
Türkiye, bal üretiminde dünyanın sayılı doğal üretim
alanlarına sahip. Özellikle Toroslar ve Doğu Anadolu'nun yüksek
yaylarından elde edilen ballar kalitesiyle, Doğu Karadeniz’deki
ballar ise tıbbi nitelikleriyle öne çıkıyor. Son yıllarda organik
bala olan talepteki artış dikkat çekici. Özellikle son günlerde
yaşanan sahte bal krizinin ardından tüketicinin ‘en doğal’a olan
yönelişi de bu noktada girişimciler için fırsatlar yaratıyor. Gebze
Bal Üreticileri Birliği Başkanı Kadir Gürkan, organik bal üretimi
için yerleşim yerlerine en az 5 kilometre uzaklıkta bir alana,
kimyasal boya içermeyen peteklere ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Organik bal üreticisi olmak için en 2-3 yıl sürekli denetimlerden
sonra organik üretim sertifikası alınması gerekiyor. Gürkan,
özellikle İstanbul’un Şile ilçesi ile Çankırı’nın Çerkeş yaylarının
üretim için uygun olduğunu vurguluyor. Bir kovanın maliyeti 250 ile
300 TL arasında değişiyor. Minimum 200 ile 300 kovan alınması
gerekiyor. Bir kovanın toplam yıllık üretimi ise 18 ile 30 kilogram
arasında değişiyor. Normal balın kilogramı 25 ile 30 TL arasında
satılırken, bu rakam organikte 150 ile 200 TL arasında
değişiyor.