2013- 1 Temmuz yeni İş Yasası'nda neler var?
Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası bu ay sonu hayatımıza giriyor. Birçok çalışan ve işveren hala bu yasadan bihaber.. Peki yeni güvenlik Yasası hayatımıza neler getirecek?
MEMURHABER.COM/ÖZEL İÇERİK- Bu sorunun cevabını memurhaber.com yazarı Dr. Adnan Ağır veriyor. Ağır, yeni yasanın tüm bilinmeyenlerini ve merak edilenlerini cevaplıyor...
Son zamanlarda özellikle 2013 yılı başından beri iş sağlığı ve
güvenliği konusu ülke gündemine girdi. Hatta çok sayıda
apartman yöneticisi gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına
gerekse bu alanda hizmet veren ortak sağlık ve güvenlik birimleri
adındaki özel şirketlere başvurmaya başladılar.
İş sağlığı ve güvenliği konusunun tarihçesine baktığımızda 1865
yılına dayanan bir geçmişinin olduğu görülecektir. Dönemin Nazırı
Dilaver Paşa tarafından bir nizamname bugünkü adıyla tüzük
hazırlanmış ancak Padişah tarafından onaylanmadığı için yürürlüğe
girmemiştir. Cumhuriyetle birlikte iş sağlığı ve güvenliği
alanında da bazı gelişmelerin olduğu bilinmektedir. Bunlar
sırasıyla; 1930 yılında yürürlüğe giren Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve
1580 sayılı Belediyeler Kanunudur.
1936 ve 3008 sayılı İş Kanunu:
Ülkemizin cumhuriyetle birlikte çıkardığı Kanunlardan biridir ve
o dönemin koşullarına göre iş sağlığı ve güvenliği alanında az da
olsa bazı düzenlemelere yer verilmiştir.
1971 ve 1475 sayılı İş Kanunu: Uzun süre yürürlükte kalan ve 2003
yılında kaldırılan İş Kanununda iş sağlığı ve güvenliğini
ilgilendiren önemli düzenlemeler söz konusu idi.
Son 10 yıllık gelişmelere baktığımızda ise yeni bir Kanun ve çok
sayıda yayımlanan yönetmelik söz konusu. Peki, bunca yapılan ve
reform düzeyinde olan yasal düzenlemelere rağmen iş kazası ve
meslek hastalıkları yönünden dünya liginde neredeyiz? Tablonun çok
da lehimize olduğu söylenemez.
2003 ve yeni İş Kanunu:
Avrupa Birliği’nin kriterleri göz önüne alınarak 32 yıllık İş
Kanunu yürürlükten toptan kaldırıldı ve yerine Haziran 2003’de 4857
sayılı İş Kanunu yürürlüğe girdi. Bu Kanunda da iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin düzenlemeler söz konusu idi. Ancak, memurlar bu
Kanun kapsamında bulunmuyordu, bazı uygulamalarda işçi sayısı göz
önünde bulunduruluyordu. Velhasıl eski Kanunlara göre oldukça ileri
ama bağımsız bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yoktu.
2012 ve yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu:
Bütün çalışanların kapsama alınması, işçi-memur ayrımının
ortadan kalkması herkesin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerine tabi
olması, sektör ayrımının ortadan kalkması devrim niteliğindeki
uygulamalar gibi gözükmektedir. Mesele, bu Kanunun tam uygulanması
ve istenen sonuca ulaşılmasıdır. Nedir istenen sonuç? İş
kazalarında azalma olacak, meslek hastalıkları ortaya çıkarılacak
ve nihayetinde önlenecek, böylece ülke ekonomik olarak yükselişe
geçecek.
Sonuç ve Öneriler:
Avrupa Birliği normlarına uygun bir İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu çıktı ve yürürlükte. Bu tablo ülkemizi ILO ve AB nezdinde
üst klasmana da çıkardı sayılır. Öyle ki, bu sene yapılacak ILO
toplantısına sayın Başbakan konuşmacı olarak davet edildi. Bu,
önemli işlerin yapıldığının bir göstergesi olsa gerek.
Ceza hukukunun temel felsefesidir suçun şahsiliği ve herkese eşit
uygulanması. Ancak, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun
uygulanmasında eksik ya da yanlış yapan bir işveren için 7.000
kişinin çalıştığı bir fabrika ile bir kapıcının çalıştığı 20
daireli apartmanın yöneticisi aynı idari para cezasına muhatap
olmaktadır. Eğer bu bir çelişki ise bunun Kanun nezdinde
düzeltilmesi gerekmektedir.
Kanun kademeli olarak yürürlüğe girecek ve 30.6.2014 günü tüm
çalışanlar kapsam altına alınmış olacaktır. Asıl bu
tarihten sonra uygulamayı görmekte yarar var. Önümüzdeki 3-5 yıl
sonunda da bu Kanunun ülkedeki çalışma yaşamına ne kattığını hep
birlikte göreceğiz.