3. Köprü inşaatında, ölen işçileri suçladılar!
Nisan ayı (2014) içerisinde 3. Köprü'yü çevre yoluna bağlayan viyadük inşaatında hayatını kaybeden 3 işçi için hazırlanan bilirkişi raporu savcılığa sevk edildi.
- Rapora göre işçiler, gelişi güzel monte edilen çelik iskelenin kurbanı oldu. Ölen işçilerde emniyet kemeri bulunmuyordu. Rapora göre, yaşam halatı bulunsaydı, iskele çökse bile işçilere bir şey olmazdı. Bilirkişi heyeti olay ile ilgili 11 kişiyi sorumlu gördü. 3. Köprü'yü inşa eden Proje Koordinatörü Mustafa Cılız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) İş Teftiş Kurulu Başkanı ve taşeron firma sahipleri kusurlu görülen isimler arasında.
5 Nisan akşamı Beykoz Çavuşbaşı mevkiindeki viyadük ayakları
inşaatında bir kaza meydana geldi. Olay anı 20:50 olarak kayıtlara
geçti. Viyadük ayaklarına beton döküldüğü sırada iskele çöktü.
İskeledeki 3 işçi 24,5 metre yükseklikten zemine düştü. Kazadan
hemen sora elektrikler kesildi. Araç farları ile düşen işçilere
ulaşılmaya çalışıldı. Ancak işçilerden Lütfü (48) ve Yaşar Bulut
(50) kardeşler ile 2 günlük işçi Kahraman Baltaoğlu (46) için
yapacak hiçbir şey yoktu; 3'ü de yaşamlarını yitirmişti.
Olay ile ilgili soruşturma başlattı. Savcılığın görevlendirdiği 3 kişilik bilirkişi heyeti rapor için görevlendirildi. Şule Sezgin, Hüseyin Arslan ve Hasan Ünal'dan oluşan heyet 23 Mayıs günü tamamladıkları raporu savcılığa sundu. Raporda olay ile ilgili eksiklikler ve sorumlular tek tek belirlendi. Raporda asıl işveren ICA İçtaş-Astaldi Ortaklığı ve alt işverenler Ongun Yapı ve Tas. San. Tic. Ltd. Şti ile URTİM İnş. Çelik Kalıp San. ve Tic. Ltd. Şti'nin olaydan sorumlu olduğu anlatıldı.
BİR GÜN ÖNCE 'UYGUNDUR' ONAYI
3 işçi iskelenin çökmesi sonrası öldü. Rapora göre, iskele gerekli şartları taşımıyordu. Çelik iskelenin ayakları yere sabitlenmedi. Montajı da teknik şartlara uygun yapılmadı. İskele gelişigüzel ve denetimsiz bir şekilde duvara sabitlendi. İskele, Ongun Yapı tarafından URTİM İnşaat'tan satın alınmıştı. Kazadan bir gün önce URTİM çalışanı Ramazan Kurtoğlu'nun, Ongun Yapı'nın inşaat şefi Özgür Vatan'a gönderdiği e-posta mesajı da rapora girdi. Mesajda Kurtoğlu, "İskele kurulum kontrolü tarafımdan yapılmıştır. Beton dökümü için bir problem görülmemiştir" diyor. Raporda ölen işçilerde emniyet kemerinin bulunmadığına işaret edilerek "İşçilerde yaşam halatları olsaydı, iskele çökse dahi işçiler askıda kalacakları için zemine düşmezlerdi" denildi.
O ŞİRKET DENETLENMEDİ
Rapora göre, ÇSGB müfettişleri asıl işveren ICA-İçtaş-Astaldi'yi
20 Aralık 2013'de denetledi. Müfettişler raporlarında 'iş sağlığı
ve güvenliği ile ilgili bir sorun yok' yönünde rapor düzenledi.
Oysa raporun hazırlandığı süreçte şirketin Sağlık Güvenlik Planı
bulunmuyordu. Yine, aynı sahada çalışan şirketlerden Ertanlar
denetlendi. Bu şirketin iskele kurulumunda ciddi eksiklikler
bulundu ve idari para cezası uygulandı. Kazanın yaşandığı Ongun
Yapı ise denetlenmedi. Raporda bu durumun Anayasa'nın eşitlik
ilkesine de aykırı olduğuna işaret edilerek, İş Teftiş Kurulu
Başkanlığı da sorumlu görüldü.
ÖNCE TEMEL SONRA PLAN
Raporda, dikkat çekici bir noktaya da değinildi. 3. Köprü'nün temel atma töreni dönemin başbakan ve cumhurbaşkanları Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül katılımı ile 29 Mayıs 2013 günü yapıldı. Rapora göre, işe başlanmadan önce Sağlık Güvenlik Planı'nın hazırlanması gerekirdi. Ancak bu plan temel atma töreninden yaklaşık 10 ay sonra hazırlandı. Raporda, 'Söz konusu plan başlangıçta hazırlansaydı yüksekten düşme riski öngörülebilirdi. İskele devrilmiş olsa bile çalışanlar emniyet kemerleri ile çalıştıkları ve yaşam halatına bağlı oldukları için zemine düşmezlerdi' vurgusu yapıldı. Raporda bu planın hazırlama sorumluluğunun Proje Koordinatörü Mustafa Cılız'da olduğuna işaret edildi.
'BETONU ÇABUK DÖKÜN' TELEFONU
Soruşturma dosyasına şüpheli ve tanık ifadeleri de girdi. Ongun Yapı çalışanı Jeoloji Mühendisi Anıl Gemici, olaydan 20 dakika kadar önce şantiyeden ayrıldığını ifade ederek, kazadan bir kaç saat önce şantiye şefi Özgür Vatan'a gelen telefonu anlattı. Gemici, Kavacık Polis Merkezi'nde alınan ifadesinde "Saat 18:30 ile 20:30 saatleri arasında Özgür Vatan'ın telefonu çaldı. Telefonda 'betonu niye yavaş döküyorsunuz; niye bitmedi. Bir an önce bitirin' diyorlardı" şeklinde konuştu.
YA PATRONU ŞİKAYET EDECEKTİ YA DA....
Raporda, iş güvenliği uzmanının maaşının işverence verilmesi
eleştirilerek yaşanan olaya ilişkin dikkat çekici ifaler
kullanıldı. Buna göre Ongun Yapı'nın A belgeli iş güvenliği uzmanı
Gülenden Kara, hayati önemdeki eksikliği gördüğünde yapması gereken
iki şey bulunuyordu. Bunlardan ilki, ya işverenin onayı ile işi
durdurması gerekirdi, ya gerekli önlemi almayan işverenini
bakanlığa şikayet edecekti. Raporda bu durumun, yaşamın olağan
akışına ters olduğu ifade edilerek, Bakanlığın bu noktada bir
düzenleme yapması gerektiğine vurgu yapıldı.
HER İŞTE BİRLİKTELERDİ
Hürriyet gazetesinin haberine göre; iskelenin çökmesi sonucu ölen Bulut kardeşler yıllardan beri inşaat işlerinde çalışıyordu. Olay anında yanlarında kardeşleri Senoy (44) de vardı. Senoy, ağabeylerine kıyasla biraz daha güvenli bir noktada çalışıyordu. Ordu'dan Yalova'ya göç eden Bulut kardeşler, nerede inşaat işi olsa birlikte çalışıyorlardı. Yalova'daki evleri de yan yana. Üç kardeş 3. Köprü ve bağlantı yolları inşaatı öncesi Yalova'da köprü inşaatında çalışıyorlardı. Yalova'da birlikte çalıştıkları kalfa, İstanbul'daki işi alınca kendilerini de çağırdı. Üç kardeş geçtiğimiz yıl ağustos sonu işe başladı. İşe her sabah 7:30-8 gibi başlanıyordu. Normal mesai 17.00'de bitiyordu. Ancak beton döküleceği gün, gece yarılarına kadar çalışılıyordu. Aldıkları ücret günlük 85 liraydı. Çalıştıkları firma, ay sonu, asgari ücret tutarını bankadan, kalan kısmı ise elden veriyordu. Lütfü Bulut'un en küçüğü 8 yaşında olan üç çocuğu var. Diğer iki kardeşin çocukları yoktu. Bulut kardeşler, aybaşı ücretlerini aldıklarında evin yolunu tutuyordu. Büyük ağabey Lütfü, oğlu Hakan'a yeni giyseler alıyor, çarşıda gezdiriyordu. Diğer iki kardeş ise kazandıklarını evlerine bırakıyor, 1-2 gün sonra tekrar şantiyenin yolunu tutuyordu.
DÜNYA BAŞIMA YIKILDI
Senoy Bulut, kazanın olduğu an, iskelenin çökmesi ile elektriklerin kesildiğini söyledi. Kendisi ile birlikte bir başka işçinin viyadüğün ayağında 3 saat kurtarılmayı beklediğini anlatan Bulut şunları söyledi "Ağabeylerim ve diğer işçi düştükten sonra kendimden geçmişim. Sürekli 'abilerim-abilerim' diye bağırmışım. Ortalık karanlıktı. Gelen araçların farları ile cenazelere ulaştılar. Bizi de 3 saat sonra yukarıdan aşağı indirdiler. Ben kendimi aşağı atmayayım diye, ağabeylerimin yaşadığını söylediler bana. Ancak yere indirildiğimizde gördüklerimden sonra dünya başıma yıkıldı. Şimdi kardeşlerim öldü ben tek kaldım. Ailede başka erkek kalmadı. Lütfü ağabeyimin oğlu olay nedeni ile okulu bitiremeden askere gitti. Ben bu olaydan sonra inşaatlarda da çalışamam. Ne yapacağımı da bilmiyorum."
BABAMIN CENAZESİ İLE DÖNDÜM
Bulut kardeşler ile birlikte ölen Samsunlu Kahraman Baltaoğlu,
olaydan 5 gün önce işe başlamıştı. Baltaoğlu'nun 20 yaşındaki
Mustafa o şantiyede çalışıyordu. 30 Mart seçimleri nedeni ile
memleketine giden Mustafa babası ile birlikte İstanbul'a döndü.
Baba Baltaoğlu'nun niyeti hem biraz para kazanmak, hem
kendilerinden uzakta olan oğlu Mustafa'nın yanında olmaktı. İki
kardeşi daha olduğunu söyleyen Mustafa bu durumu "Babam beni çok
severdi" sözleri ile anlatarak şöyle devam etti: "Olay günü maaşı
almıştık. Babam yeni olduğu için henüz para almamıştı. Ben
kendisine sigara aldım. Şantiyeye döndüğümde babam yemek yiyordu.
Mesaiye kalacağını söyledi. Olay sırasında ben de babamların olduğu
yere yakın çalışıyordum. Ancak o an, babamın mesaisinin bitmiş
olması gerektiğini düşündüm. Daha sonra gerçeği öğrendim. İş için
birlikte geldiğimiz İstanbul'dan memlekete babamın cansız bedeni
ile döndüm."