6 ay doğum izni mi ücretsiz doğum izni mi?
Çalışan anneler üzerinde yapılan araştırmalar sonucu anneler doğum sonrası 6 ay ücretsiz izin kullanmak istiyor.
Çalışan annelerin yüzde 50'den fazlası, doğum sonrasında 6 ay
ücretsiz izin kullanmayı tercih ediyor. Annelerin bir kısmı doğum
sonrası verilen yasal izin süresini yetersiz buluyor.
PwC İnsan Kaynakları Danışmanlığı ile Yenibiris.com tarafından
"Çalışma Hayatında Annelik" başlıklı araştırma
yapıldı.
Anket yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmayla kurumlarda
çalışan kadınlara doğum öncesinde, gebelik süresinde ve doğum
sonrasında ne gibi haklar verildiği, haklarını kullanıp
kullanamadıkları, çalışan annelerin kurumlardan beklenti ve
öncelikleri gibi sorulara yanıt arandı. Araştırma, 155 kurumda
görev yapan 864 kadın katılımcının iki farklı ankete verdikleri
cevaplar doğrultusunda yapıldı.
Katılımcıların yüzde 82'sini çocuk sahibi olan veya çocuk bekleyen
anneler oluşturdu. Çocuk sahibi olan annelerin yüzde 75'inden
fazlasının 6 yaşından küçük çocuğu bulunuyor.
"Anneler, haftada bir tam günü süt izni olarak kullanmak
istiyor"
Araştırma sonucuna göre, kadın çalışanların yüzde 50'den fazlası
doğum sonrasında 5-6 ay süreyle ücretsiz izin kullanmayı tercih
ediyor. Çalışan annelerin yaklaşık yüzde 15'i yasal olarak
belirlenmiş 6 aylık maksimum sürenin yetersiz olduğu ve bebek en
azından 1 yaşına gelen kadar ücretsiz izin alınması gerektiğini
savunuyor.
Katılımcı kurumlardaki son 5 yıldaki uygulamalar incelendiğinde,
ücretsiz izin kullanım süresinin çalışanların beklentileri
doğrultusunda şekillenmediği görülüyor. Kurumların yüzde 37'si
çalışanlarının genelde ücretsiz izin kullanmadığını belirtiyor.
Çalışan annelerin yaklaşık yüzde 60'ı, doğum sonrası süt iznini her
gün 1,5 saat veya hafta içi bir tam gün şeklinde kullanmak
istediğini ifade ediyor. Özellikle İstanbul başta olmak üzere
büyükşehirlerde, süt iznini toplu kullanmayı tercih eden çalışan
annelerin sayısı artış gösteriyor.
"Annelerin yüzde 60'ı iş yerinde sıkıntı
yaşıyor"
Kadın çalışanların yaklaşık yüzde 40'ı doğum öncesi veya sonrası iş
yerinde herhangi bir problemle karşılaşmadığını belirtirken;
çalışan annelerin yaklaşık yüzde 60'ı ise "izin kullanımı,
annelikle yan yana yürütülmesi zor olan farklı görevlere atanma,
doğum sonrası bir alt pozisyonda işe başlatılma" gibi uygulamalar
başta olmak üzere, farklı problemlerle karşılaştığını ifade
ediyor.
Özellikle katılımcıların yüzde 13'ü, gebelik döneminde ya da doğum
sonrası çalışma hayatına dönüldüğünde "iş akdinin feshedildiğini"
öne sürüyor.
"Kurumlarda kreş uygulaması oranı yüzde 10'un
altında"
Araştırmaya göre, kurumların yalnızca yüzde 16'sı mobilite veya
evden çalışma imkanı sunuyor.
Kreş uygulaması ve yarı zamanlı çalışma uygulamalarını sunan
kurumların oranı yüzde 10'un altında kalıyor.
Kadınların önemli bir kısmı, hamilelik ve sonrası için kanunun
gerektirdiği minimum hakları dahi kullanmada sıkıntı
çekebildiklerini belirtiyor.
Serbest metin olarak dile getirilen görüşler incelendiğinde,
çalışan annelerin özellikle çocuğun okuldan alınması–bırakılması,
hastalık, bakıcının rahatsızlanması gibi durumlarla
karşılaşıldığında başta yöneticileri olmak üzere kurumlarından
"anlayış" ve "hoşgörü" bekliyor.
Kurumların yaklaşık dörtte biri çocuk yardımı parası
veriyor
Katılımcı annelerin yaklaşık yüzde 70'i "Kariyerimde ilerleme adına
çocuk sahibi olmayı ikinci planda tutabilirim" ifadesine olumsuz
yanıt veriyor. Çocuk sahibi olmayan kadınlar ise aynı soruya, daha
olumlu ve kariyer odaklı yanıtlar veriyor.
Yine "Finansal ihtiyaçlardan dolayı çalışmak durumunda
olmasaydım, ailemle ve çocuğumla vakit geçirmeyi tercih
ederdim" diyen kadın çalışanların oranı da yüzde 70'leri
buluyor. Bu sonuçlara göre, ankete katılan kadınların kariyer
odaklı olmaktan çok, aile ve çocuk odaklı olmaya yakın durdukları
dikkat çekiyor.
Katılımcı kurumların yaklaşık yüzde 70'inde üst düzey yönetici
seviyesinde en az 1 kadın çalışan bulunuyor. Diğer bir ifadeyle,
kurumların yaklaşık yüzde 30'unda üst düzey yönetici seviyesinde
kadın çalışan görev yapmıyor.
Kadın çalışanların toplam çalışanlar içerisindeki oranı yaklaşık
yüzde 33'lerde kalıyor. Bu oran, ilk 5 büyükşehirde
faaliyet gösteren kurumlarda ve yabancı sermayeli kurumlarda artış
gösteriyor.
Son bir yıl içerisinde toplam terfi eden çalışanların içinde kadın
çalışanların oranı yüzde 43 olarak belirtiliyor.