Aktif Eğitimciler Sendikası'dan bomba açıklamalar

Cihan Sendikalar Konfederasyonu ve Aktif Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Osman Bahçe, hükümetin memur ve işçilerle ilgili yaptığı çalışmaları sert bir dille eleştirdi.

MEMURLAR -Cihan Sendikalar Konfederasyonu ve Aktif Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Osman Bahçe, Meclis'te görüşülmekte olan torba yasa ile ilgili hükümeti topa tuttu. Bahçe, torba yasada yer alan bazı maddelerle memurların iş güvencesinin ellerinden alındığına dikkat çekti. 

Cihan Sendikalar Konfederasyonu ve Aktif Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Osman Bahçe Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan torba yasa ve gündemdeki konularla ilgili 27 Haziran Cuma günü Aktif Eğitim-Sen Genel Merkezinde basın toplantısı yaptı. Çok sayıda basın mensubunun ve Cihan-Sen'e bağlı sendikaların genel başkanlarının katılımıyla gerçekleşen toplantıda Genel Başkan Osman Bahçe memurların işgüvencesi ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Genel Başkan Osman Bahçe, geçtiğimiz eğitim öğretim yılını değerlendirerek başladığı konuşmasında “Ülke olarak son bir yılımızı şaibeli sistem değişiklikleri, fişlemeler, tasfiyeler ve kıyımlar ile yönetimi tepeden tırnağa legal güçlerin illegal vesayetine mahkum edecek kadrolaşmaların gölgesinde geçirdik. Bu dönem, ülkenin sorunlarını çözecek, insanımızın hayat kalitesini arttıracak projelerden ziyade bürokraside cinayetlerin, seri cinayetlerin ve hatta bürokratik katliamların yaşandığı kara bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Ve bu kara dönemde bembeyaz kalabilen tek taraf; kişisel-kurumsal hırs ve çıkarları için on yılların birikimi devlet ve bürokrasi sistemimizi yerle bir edenlere inat, görevini hakkıyla yapmaya çalışan insanlardan müteşekkil milletimizin tarafıdır.” dedi.

DEVLET MEMURLARI PARTİ MEMURU OLMAYACAKTIR

Mecliste görüşülmekte olan torba yasa ile devlet memuru yerine parti memuru kavramının getirilmeye çalışıldığını ifade eden Bahçe, “TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki torba yasa tasarısına son anda eklenen bir maddeyle memurların en önemli güvencesi olan iş güvencesine son veriliyor. Yani hukuki olan veya hukuki olmayan sebeplerle görevine son verilen memurun mahkeme kararıyla dönmesinin önü kapatılıyor.

Tüm dünyanın özel teşebbüste çalışanlar dahil genel için iş güvencesi ve buna bağlı olarak sağlanan iş güvenliği konusunda insani ve hukuki hassasiyetleri ön plana çıkaran düzenlemelerinin aksine tasarının yasalaşmasıyla tüm ülke ustaların tamirhanesi olacak ve tüm memurlar da geleceği ustanın iki dudağı arasında olan çıraklar haline gelecektir.” dedi.

MAHKEME KARARLARI TAVSİYE NİTELİĞİNDE KARAR HALİNE GELİYOR

Bahçe, yaptığı açıklamada torba yasada konfederasyon ve Aktif Eğitim-Sen olarak rahatsızlık duydukları konulara açıklık getirdi.

Rahatsızlık duydukları konulara açıklık getiren Bahçe, “İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 1. Fıkrasının mevcut hali;
“Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması hâlinde bu kadroya, boş olmaması hâlinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir. ….”
Mevcut maddede, idari yargı kararlarının “30 gün içinde” uygulanması ve kamu görevlisinin öncelikle eski kadrosuna atanması öngörülüyor.

Hukuk güvenliği ve idarenin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olması ilkesi açısından kritik önem taşıyan bu madde TBMM alt komisyonunda aşağıdaki şekilde değiştirildi:

“Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği iki yıl içinde; ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle yerine getirilir.”

Bu düzenleme ile;

1.Kanunda “en 30 gün” olan idari yargı kararlarının uygulanma süresi iki yıla çıkartılmaktadır.
Yani idarenin haksız bir kararıyla görevden alınan kamu görevlisi suçsuz olduğunu, haksızlığa uğradığını mahkeme kararlarıyla ispat etse bile idare onu 2 yıl göreve başlatmayacak. Bu durum idarenin, hukuksuz taleplerine hayır diyen memurları en az iki yıl işsiz bırakmakla tehdit etmesi anlamına gelir.
2.Kamu görevlisinin boş kadro olması durumunda eski kadrosuna atanma imkanı tümüyle ortadan kaldırılmakta ve başka bir kadroya atanmasına imkan tanınmaktadır.
Bu düzenleme önemli görevlere gelmiş ve sahip olduğu insani, milli ve manevi sorumluluğunun gereği olarak birilerinin haksız taleplerine boyun eğmeyenlerin sürgün edilmesi için fırsat oluşturmaktadır.” Şeklinde açıklamalarda bulundu.

YAPARKEN SUÇLU DURUMA DÜŞMEKTEN KORKMAYIN BİZ KANUN YAPAR SİZİ KURTARIRIZ

Bahçe, “Ayrıca torba yasaya “Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılamaz; ancak disiplin hükümleri saklıdır.” İbaresi eklenerek mahkemelerin, kararlarını hiçe sayan idareciler hakkında işlem yapma yetkileri de ellerinden alınmıştır. Yani mahkemelerin kararları millet adına verilen emir olmaktan çıkarılmakta ve tavsiye niteliğinde kararlar haline getirilmektedir. Bu düzenlemeye göre yargı kararı iki yıl sonra da uygulanmayabilecektir çünkü uygulamayana karşı dava hakkı çalışanın elinden alınmaktadır. Bu durum “Siz bizim kanunsuz emirlerimizi suçlu duruma düşeriz endişesiyle yerine getirmekten çekinmeyin, biz kanunu değiştirir sizi kurtarırız” cümlesinin hayata geçirildiğini göstermektedir.

Torba yasayla kanuna eklenen hukuksuz hükümlerin yasalaşması millet adına karar veren bağımsız mahkemelerin kararlarını hiçe saymaktır ki milletin bir kısmının oylarıyla seçilenler milletin tamamı adına verilen mahkeme kararlarını hiçe sayma hakkına sahip olmamalıdır.

Anayasa tarafından güvence altına alınan “idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olması” hükmü ortadan kaldırılmakta, idarenin bütün zamanlarda sıkıyönetim yetkileri kullanmasına zemin hazırlamaktadır.” dedi.

DEMOKRASİ TEHDİT ALTINDA

Konuşmasına milletvekillerine seslenerek devam eden Bahçe, “Bağımsız mahkemelerin kararları işlevsiz hale getirilmesi demokrasimizin en büyük teminatı kuvvetler ayrılığı ilkesini “yargı”nın yetkilerini “yasama” eliyle “yürütme”ye vererek yok edilmektedir.
İdare artık siyasi olarak cezalandırmak istediği memur hakkında kolaylıkla ve hukuksuz bir biçimde görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleri yapabilecek ve hukuksuz görevden almalar eskiden olduğu gibi “telafisi güç veya imkansız zararlar doğurmuş” sayılmayacaktır.

Kamu görevlilerinin sosyal, kültürel, meslekî ve ekonomik hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için kurulmuş sendikalar ve konfederasyon olarak milletin temsilcisi olan, meclisin seçkin milletvekillerinin sağduyusuna güveniyor, kamu vicdanının sesi soluğu olacaklarına yürekten inanıyoruz.
Ve diyoruz ki millet kendisi adına çalışanları ilgili kurumlar aracılığıyla objektif performans değerlendirme kriterleriyle denetlemelidir. Zira demokrasi “seçilmişlerin ve atanmışların tamamının millete hesap verdiği” yönetim biçimidir.” dedi.

İçinde yaşadığımız zamanın kişisel-kurumsal çıkar hesaplarını bir kenara bırakıp insani ve milli menfaatler etrafında kenetlenme zamanı olduğunu hatırlatan Bahçe konuşmasının sonunda gündemele ilgili açıklamalarda bulundu.
Bahçe, “İyi bilinmelidir ki hiç kimse tek başına bu ülkenin tek ve gerçek sahibi değildir. Hiç kimse tek başına veya taraftarlarıyla geniş kitleleri ve ülkemizin yarınlarını ilgilendiren konularda tek başına karar verme hakkına sahip değildir. Ve hiçbir güç malzemesi insan olan devlet yönetiminde sorunları tek başına veya sadece taraftarlarıyla çözebilecek kadar usta da değildir. Ülkenin sorunları ancak ve sadece hakka ve doğruya taraf olanların güçlerini, enerjilerini birleştirmeleriyle çözülebilecektir. Zaman siyasi, sendikal, ideolojik, etnik vb. çıkar hesaplarını bir kenara bırakıp insani ve milli menfaatler etrafında kenetlenme zamanıdır. Bu nedenle toplumu kamplaştırmaya yönelik nefret söylemleri bir an önce terkedilmeli, devletin ve milletin enerjisini masum insanları suçlu ilan ederek oluşturulan sahte paralel hedefler yerine “gençlerimizi uyuşturucunun kölesi haline getiren”, “insanımızı birbirine düşüren”, “yarınlarımızı karanlığa mahkum etmek için sinsi planlarıyla ülkemizi karıştırmaya çalışan”, “rüşvet ve yolsuzlukları meslek edinen”, “kışlada bayrağımızı indiren”, “Musul’da Konsolosluğumuzu işgal eden” gerçek paralel ve dik hedeflere yönlendirilmelidir.” Şeklinde açıklamalarda bulunarak sözlerine son verdi.

Toplantının sonunda basın mensuplarının gündemle ilgili sorularını cevaplandıran Bahçe, katılımlarından dolayı bütün basın mensuplarına teşekkür etti.