Cemaat sendika kurdu iddiasına ilk kez cevap verdiler!
Aktif Eğitimciler Sendikası ilk kez haklarında çıkan iddialara cevap verdi. Memurhaber'e konuşan sendika başkanı Osman Bahçe'den çarpıcı açıklamalar.
Hatice Kübra /
Memurhaber.com
Kurulduğu günden bu yana hakkında bir çok haber çıkan
Aktif Eğitimciler Sendikası, her geçen gün üye sayısını hızla
artırıyor. "Diğer sendikaların rakibi değil refiki olma" düsturuyla
hareket eden sendika hakkında çok yazıldı, çizildi. Haberlerde
özellikle "cemaatle" ilişkilendirildi. Kimileri "cemaat sendika
kuruyor" dedi, kimileri "hükümet ve cemaat arasındaki kavga
sendikaya uzandı" dedi. Aktif Eğitimciler Sendikası'nı
Eğitim-Bir-Sen'e rakip olarak gösterenler de oldukça fazlaydı.
Onlarsa haklarında çıkan tüm bu haberlere cevap vermek yerine
sadece "sendikacılık" yapmaya odaklanarak kuruluş aşamasını hızla
tamamladılar. Bu zamana kadar herkesin merak ettiği tüm soruları
Memurhaber.com olarak sizler için Aktif Eğitim Sendikası Başkası
Osman Bahçe'ye sorduk. Kuruluş amaçları neydi, diğer sendikalardan
farkları ne, cemaat tarafından mı kuruldular gibi soruların yanında
öğretmenlerin sorunları, dersanelerin kapatılması gibi pek çok
konudaki düşüncelerini ilk kez Memurhaber'e cevaplayan Osman
Bahçe'den oldukça ilginç cevaplar aldık. Özellikle öğretmenlerin
"itibar" sorunu üzerinde duran Bahçe, sorunları eleştirmek yerine
çözüm bulmanın önemini vurgularken "Öğretmenlerin tüm sorunlarını
biz çözeceğiz iddiasında değiliz. Biz çözüme katkı sağlamak için
kurulduk" diyecek kadar da mütevazi. Buyrun devamını kendisinden
dinleyelim..
KİMSEYE RAKİP OLARAK KURULMADIK!
Bu kadar çok sendika varken Aktif Eğitimciler
Sendikası neden kuruldu?
Şu anda öğretmenlerin özlük hakları beş beşlikse, ülkemizde
eğitim öğretim tavan yapmışsa, dünya standartlarının üstüne
çıkmışsa, ülkemizde okul ortamlarımız mükemmelse, öğrencilerimiz
SBS'de sıfır çekmiyorsa full çekiyorsa, ÖSS'de sıfır çeken okul
birincilerimiz yoksa yani ideali yakalamışsak yeni sendikalara
ihtiyaç yoktur. Şuan ülkemizdeki tabloya bakıyoruz;
öğretmenlerimiz özlük hakları bakımından sıkıntılı durumda, çalışma
koşulları açısından problemli durumda, okullardaki eğitim
zaafiyetleri almış başını gidiyor, öğretmenlerin itibar açısından
her geçen gün kayıpları artıyor. Demek ki mevcut
sendikalarımızın çalışmaları mevcut sorunları çözmek için yeterli
değil. Yeterli olsaydı bu problemler olmayacaktı.
Aktif Eğitimciler Sendikası, onların yapamadıklarını yapmak
için değil de bahsi geçen problemlerin çözümünde kendi
yöntemleriyle onlara katkı sunmak için kuruldu. Yani biz
"diğer sendikaların yapamadığını çıkıp yapalım" iddiasında değiliz,
bu diğer sendikalara nezaketsizlik olur. Biz onlarla
birlikte ama kendi yöntemlerimizle problemlerin çözümüne katkı
sunmak istiyoruz. Kimseye rakip olarak kurulmadık.
KOLTUK DAĞITAN BİR SENDİKA OLMAYACAĞIZ!
Nedir sizin yöntemleriniz?
Her duruma göre yöntemler değişir elbette. Bizim Aktif
Eğitimciler Sendikası olarak belli ilkelerimiz var. Her
şeyden önce Aktif Eğitimciler Sendikası olarak sadece sendikacılık
yapmak istiyoruz. Öncelikli ilkelerimizi sıralayacak
olursak şöyle diyebiliriz:
-Sendika ve sendikacılık dışında başka hesaplar
ve beklentiler peşinde olmama: Biz yaptığımız çalışmalarda
gördük ki, sendikalarımızın siyasallaşması onların en yumuşak karnı
olmuş. Biz ise doğru olan her şeyi alkışlayabilmek için, yanlış
olan herkesi eleştirebilmek için siyasete belli bir mesafede
durulması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de siyasallaşan bir
sendika olmak istemiyoruz.
-Koltuk dağıtan bir sendika olmak
istemiyoruz: İnsanların zaman zaman sendikalardan
beklentileri olabiliyor. Aktif Eğitimciler Sendikası'nın misyonu
içerisinde birilerini bir yerlere taşımak gibi bir iddia yok. Hiç
bir üyemize onu herhangi bir koltuğa taşıma vaadimiz yok.
Makamlara, mevkilere birileri oturtulurken sadece liyakat sahibi
olanlar gelsin, bizim üyemiz olmasa bile.
MESAİ SAATLERİ İÇERİSİNDE EYLEM
YAPMAYACAĞIZ!
-Biz haklarımızı isterken başkalarının meşru haklarına
mani olmayacağız. Nedir bundan kastımız? Aktif Eğitimciler
Sendikası hafta içi mesai saatinde 10.30'da bir yerde toplanıp
basın açıklaması yapmayacaktır mesela. Çünkü hakkınızı aramak için
basın açıklaması yaparken, sınıflardaki öğrencilerin hakkı ne
olacak? Tepkilerimizi verirken, eylemlerimizi yaparken
başkalarının hakkına saygı duymamız gerekliliğini ön plana
çıkarıyoruz.
Son olarakta diyoruz ki; sendikaların temel talepleri vardır.
Meslektaşlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi gibi, ülkede
eğitimle ilgili sorunların bir bir sistemli bir şekilde çözülmesi
gibi. Bütün sendikalar bunu ister. Madem bunu istiyoruz o
zaman gelin hep birlikte isteyelim. Birbirimizi rakip olarak görmek
yerine birbirimizi refik olarak görelim. Maksat öğretmenin
durumu iyileşsin değil mi? O zaman neden birlikte istemiyoruz?
Aktif Eğitimciler Sendikası, saydığımız ilkelerle çelişmediği
sürece bütün kişiler ve kurumlarla çalışma açık çekini kamuoyuna da
verdi, katıldığı her ortamda üyelerine de meslektaşlarına da
verdi.
Şuan Aktif Eğitimciler Sendikası'nın kaç üyesi
var?
17130
DİĞER SENDİKALARA SAYGIMIZDAN DOLAYI
BEKLEDİK!
1 Martt'a kuruldunuz Haziran'a kadar üyelik almadınız.
Neden?
Diğer sendikalarla karşı karşıya değil omuz omuza olmak
istiyoruz. Bunun için de beraber çalışacağımız sendikaların zarar
görmesini istemiyoruz. 15 Haziran'da belirlenen sayılara göre
sendikalara yetki verilir. Biz dedik ki ; "Türkiye
genelinde, her hangi bir ilde bir sendikamız yetkiyi kaybederse
bunun faturası bize çıkmasın, bizim öyle bir niyetimiz olmamasına
rağmen onların aklına böyle bir şey gelmesin". Diğer
sendikalarımızdaki yöneticilerimize de o dönemde haberler
gönderdik. "Bakın 15 Haziran'a kadar üye kabul etmeyeceğiz. Bunu
sizin mesul bir sendika olma hesabınıza saygı duyduğumuz için
yapıyoruz, sizin hesabınızı bozmayı düşünmüyoruz"
dedik.
CEMAATLER BU ÜLKENİN RENKLERİDİR!
Aktif Eğitimciler Sendikası daha kurulmadan cemaatin
sendikası olduğu yönünde haberler çıktı. Şimdi sizinle ilgili
yapılan pek çok yorum da bu yargı üzerinden yapılıyor. Siz
"cemaatin sendikası mısınız?"
O dönemdeki bu tür haberleri biz de takip ettik. Cemaati
kastederek "burunlarını sokmadıkları bir sendika kalmıştı ona da
burunlarını soktular" gibi haberler çıktı. Cemaat ve
hükümet arasında bir kavga var mı yok mu bilmiyoruz. Öyle bir
kavganın da bizim sendikamızla ilişkilendirilmesini doğru
bulmuyoruz.
İkincisi bizi cemaatle ilişkilendiren haberlere itiraz edemez
miydik? İlgili web siteleri, mahkemeler, avukatlar gibi aracılarla
tekzipler gönderemez miydik? Gönderebilirdik. Ama öncelikle
şunu ifade etmek lazım. Bahsi geçen cemaat ya da tüm cemaatler,
hepsi ülkenin renkleri. Bizim cemaat ya da cemaatlerle
alıp veremediğimiz hiçbir şey yok. Hepsini seviyoruz hepsine saygı
duyuyoruz.
KURUCULAR LİSTEMİZDE "CEMAAT" YAZMIYOR!
Cemaatle bir alakamız vardır ya da yoktur gibi bir
tespitin ülkemizin renklerinden olan bir grubu rencide edeceği
kanaatindeyiz. Alakalı olmak ya da olmamak, onlardan olmak
ya da olmamak gibi bir kaygı taşımıyoruz. Aktif Eğitimciler
Sendikası içerisinde, yöneticileri içerisinde, üyeleri içerisinde
cemaate ilgi duyan, yakın olan var mıdır? Evet, vardır.
Başka cemaatlerle alakası olan var mıdır? Evet o da vardır.
Bizim içimizde şuan Hristiyan üyemiz de var. Biz
Aktif Eğitimciler Sendikası olarak ülkenin 1 milyon 100 bin eğitim
çalışanına kucak açacak bir sendika olmalıyız.
"Cemaat mi kurdu?" sorusuna gelince bizim
sendikamızın 10 kişilik kurucular listesine baktığımızda
"cemaat" yazmıyor. Dolayısıyla, cemaate ait olmak,
cemaatle ilgili olmak, ilgisiz olmak, bunlar tamamen bizim
sendikamızın çıkışını gölgelemeye çalışan birilerinin
lüzumsuz atışmalarıdır. Biz alakalı da değiliz alakasız da
değiliz. Bütün cemaatlerle yakın olmak ya da uzak olmak gibi bir
kaygımız da yok. Ülkenin bütün renklerine hitap edebilecek
bir sendika olma muradındayız.
HAKKIMIZDAKİ HABERLER DOĞRU BİR İŞ YAPTIĞIMIZI
GÖSTERİYOR!
Sizinle ilgili "Aktif Eğitimciler Sendikası kapanıyor" şeklinde haberler de çıktı. Siz de bunu web sitenizden yalanladınız. Bu haberler neden çıkıyor sizce?
Mevcut sendikaların kuruluş yılından şu anki üye sayısına
bakacak olursanız ilginç sonuçlar ortaya çıkar. Şuanda en büyük
sendikamızın 1992 yılında kurulduğunu hesaba katarsanız 2002
yılındaki üye sayısı 18 bin 28'dir. Yani sendikacılıkta büyük
rakamlara ulaşmak çok zor bir iştir. Muhtemelen bizim üye
sayımızdaki artışla ilgili belli tedirginlikleri olabilir. Bu
tedirginlikler insanların konu hakkında söz söylemesini
gerektiriyor olabilir. Biz de sendika olarak hakkımızda
çıkan her habere laf yetiştirmek gibi bir lüzumsuzluğun içine
girmek istemiyoruz. Hakaret yoksa, saldırı yoksa insanlar
eleştiri haklarını kullansınlar. Hakkımızda çıkan
haberler, meslektaşlarımızın bu haberlere ilgisi ülkemizin bizim
gibi bir sendikaya ihtiyacı olduğunu ve bunun kamuoyu karşısında
bir karşılığının olduğunu gösteriyor.
SENDİKADAN SONRA SİYASİ PARTİ DE KURULACAK
MI?
Aktif Eğitimciler Sendikası'nın kuruluşunun ardından
akıllarda en çok yer eden sorulardan birisi de "bir parti de
kurulacak mı?" oldu. Böyle bir durum söz konusu
mu?
Bizim en büyük amacımız 1 milyon 100 bin eğitim çalışanına
kendimizi anlatmak. Bunun dışında şu kadar üye sayısına ulaşacağız
gibi bir iddiamız yok. Biz siyasallaşmadan sendikacılık
yapma endişesinde olan, siyasete eşit mesafede durabilen
sendikacılık anlayışıyla yola çıkan bir sendika olarak
siyasallaşabilir miyiz, siyasi parti kurabilir miyiz?
Bizim sendika olarak herhangi bir siyasi partiye yanaşma, ona yakın
durma ya da siyasi bir parti olma gibi bir iddiamız zaten olamaz.
Kendimizi inkar etmiş oluruz o zaman.
Sizinle bağlantılı başka sendikalar kurulacak
mı?
Şuanda öyle bir hesabımız yok. Biz eğitim çalışanlarıyız. Bize
zaman zaman başka sendikalardan hatta konfederasyondan
"birlikte güç birliği yapalım mı?" gibi teklifler
geliyor. Biz şuanda eğitim dünyasında eğitim çalışanlarıyla
birlikte hedeflerimiz, ilkelerimiz doğrultusunda hareket etmeyi
amaçlıyoruz. Ama ileride fikirlerimizin yüzde yüz örtüştüğü başka
sendikalar olursa birlikte iş birliğine gidebiliriz.
ÖĞRETMENLERİN EN ÖNEMLİ SORUNU İTİBAR
SORUNUDUR!
Sizce mevcut durum içerisinde öğretmenlerin öncelikli
sorunu nedir?
Şuanda öğretmenlerimizin en büyük sorunu özlük hakları gibi
görünmekle beraber, özlük hakları sorununu da bağrında barındıran
itibar sorunudur. Öğretmenlerimizin itibar sorunu
çözüldüğü anda o mesleki saygınlığa ulaşıldığı anda ekonomik
problemler ve diğer problemler çözülmeye mahkumdur.
KAHRAMAN ÖĞRETMEN ALGISI YOK!
Öğretmenlerin itibarsızlaştırıldığını mı
düşünüyorsunuz?
Öğretmenlerin itibar sorunu bugünkü hükümetin suçu değildir
tek başına. Bu 70 yıllık bir sorundur. "Bana bir harf
öğretenin 40 yıl kölesi olurum"dan başlayan anlayışın
bugün geldiği nokta ortadadır. Bunda hiç kimse masum değildir. Hiç
bir dönemde hiç bir devlet yetkilisi öğretmeni dışlayarak başarıya
ulaşamaz. Çünkü sınıfın kapısını kapattığı zaman içerde o
var. Öğretmenin özveriyi öğrencilerine verebilmesi için onun da
özveri görmeye hakkı vardır.
Diyarbakır'ın bir ilçesinde görev yapan polisimiz
"kahraman" polistir, askerimiz "kahraman" askerdir ama
orada tek başına görev yapan bir öğretmenimize "kahraman" öğretmen
denmez. Öğretmenlerimiz de kahraman olsa biz zarar mı
ederiz? Ben öğretmenlerin o kahramanlığı hakettikleri
kanaatindeyim.
PERFORMANSA GÖRE ÜCRETLENDİRMEDEN ÖĞRETMENLER KARLI
ÇIKAR!
Öğretmenlerin performansa göre ücret almasını öngören uygulamaya nasıl bakıyorsunuz?
Performans ölçütleri sağlıklı oluşturulursa, değerlendirmeler
objektif yapılırsa , ideolojik, kişisel ya da başka kaygılar
olmadan sadece yapılan iş ölçü olarak alınırsa ben bütün
öğretmenlerimizin bu işten kazançlı çıkacağını düşünüyorum.
Gerekli şartlar oluşturulduğunda öğretmenlerimizin yüzde
yüz performansla çalışacağını da biliyorum. Biz şu anda Anadolu'da,
köylerde okullarda öğretmenlerin daha temel problemleri
çözemediğimiz için eğitim öğretime sırası gelmiyor ki.
Okul yöneticilerimizin tamirattan, tadilattan eğitim boyutlarını
unutmak zorunda kalmaları gibi.
DERSANELERİN VARLIK SEBEBİ ÖĞRETMENLERİN BAŞARISIZLIĞI
DEĞİL!
Başbakan dersanelerin kaldırılacağını söyledi. Sizce
dersaneler kalkmalı mı, kalkarsa ne olur?
Önce dersaneleri var eden sebeplere bakmak lazım. Milli Eğitim
Bakanlığı'nın başarısızlığı sonucu dersanelerin ortaya çıktığı gibi
bir algı var. Buna kesinlikle katılmıyorum. Dersanelerin
varlık sebebi Milli Eğitim öğretmenlerinin başarısızlığı değildir.
Dersanelerin varlık sebebi Milli Eğitim Bakanlığı'nın uygulamış
olduğu sınav sistemidir. Sınav olduğu sürece aldığınız
eğitim ne kadar kaliteli olursa olsun, yanınızdakinden bir adım
öteye geçebilmek için farklı arayışlara girmek
durumundasınız.
Eğitim problemlerini çözmüş, sitemini oturtmuş bir
devlette dersaneler olmasa ne olur? Hiç bir şey olmaz,
çocuklar hafta sonu rahat eder. Ancak dersaneleri
kapatacaksak bunun yöntemi "kapatın!" şeklinde bir
talimat mı olmalıdır başka yöntemlerle mi kapatılmalıdır? Biz
diyoruz ki; dersaneleri kapatın demenin riskleri var.
ÖZEL DERS SEKTÖRÜ PATLAR!
Öncelikle dersanelerin varlık sebebini ortadan kaldırmak
lazım. Sınav sistemini kaldırırsınız, millet sizin
oluşturacağınız yönlendirme sistemine güvenir dolayısıyla kimse
çocuğunu kucaklar dolusu para ödeyerek dersaneye
göndermez. Kendiliğinden, talep yetersizliğinden
dersaneciler kendi kendilerini kapatırlar. Yok siz sınav
sistemini kaldırmazsanız, objektif geçiş kriterlerini
oluşturmazsanız ne olur? Dersanelerin kapısına
talimatla kilidi vurdunuz. Dersanelerin hepsi yeraltına
iner, özel ders sektörü patlar. Yeraltına inmiş bir dersanecilikte
kontrol edemeyeceğiniz güvenlik sorunları ortaya çıkar.
Çocuklarımız art niyetli insanlara, kurda kuşa yem
olabilir.
Özel ders sektörü patlar, veliler dersanelere verdikleri
paranın kat be kat fazlasını özel hocalara vermeye
başlar.
İkincisi özel dersanelerden almış olduğu vergilerden
devlet mahrum kalmış olur. Yer altında yapılır ama devletin yanına
kar olan vergi alamamak olur. Bu defa devletin tutup
benzine, başka şeylere zam yapması gerekir o vergi kaybını tolere
edebilmesi için.
150 BİN PERSONEL DAHA İŞSİZ KALACAK!
Üçüncüsü, şuanda eğitim fakültesi mezunlarının tamamı
öğretmenlik yapamıyor. Yüzbinlerce eğitim fakültesi mezunu
öğretmen olamazken siz dersanelerde çalışan 150 bin personeli bu
topluluğun içine dahil edersiniz. İşsizliği bir kat daha
artırırsınız.
Şuanda Türkiye'deki dersanelerin fiziki açıdan kaçta kaçı özel
okul olabilir? Bu oran yüzde 20'yi 30'u geçmez. Bu iş sadece zincir
dersanelerin işine gelir. Zincir desaneler bir şekilde özel
okullaşır olacak gariban, küçük işletmeciye olur. Peki
Türkiye'nin şu anda özel okula ihtiyacı var mı?
Özel okullar zaten yüzde 50 doluluk oranıyla çalışıyor. Mevcut özel
okullarımız bile dolu dolu kullanılmazken bu kadar daha özel okul
kursanız ne yapacaksınız?
HANGİ HOLDİNG SAHİBİNİN ÇOCUĞU DERSANEYE
GİDİYOR?
Desaneleri kapatmak garibanın işine gelir mi gelmez mi
Anadolu'da çıkıp 50 kişiye sorsanız zaten doğru cevabı alırsınız.
Zaman zaman "garibanı dersaneye para vermekten
kurtaracağız" şeklinde beyanatlar oluyor. Dersaneler
garibanlara çalışıyor zaten. Hangi holding sahibinin çocuğu
dersaneye gidiyor ki? Özel ders alamayan, özel okullara
gidemeyen, özel üniversitelerde okuma ihtimali olmayan çocuklar
gidiyor dersaneye. Dersaneler kapatılırsa garibanın elinden o
fırsatı da şu an için almış olurlar.