Eğitim-İş, Memur-Sen'i topa tuttu!
Eğitim İş tarafından yapılan açıklamada Memur-Sen'in öncülük ettiği serbest kıyafet eylemi değerlendirildi. Eğitim İş, türban perspektifli eylemleri sert şekilde eleştirdi.
İŞTE EĞİTİM İŞ TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMA:
Din ve İnanç Özgürlüğünün Garantisi Laik Devlet, Düşmanı ise Teokratik Devlettir
Soyut bir varlık olan devlet, kamu görevlisinin bedeninde ete
kemiğe bürünerek cisimleşir ve görünür hale gelir. Laik devlet
sisteminde hedef, devletin hükümranlığı altında bulunan
yurttaşlarının tamamının inançlarına eşit mesafede konumlanmasını
sağlamak olduğu için kamu görevlisinin görüntüsü ve davranışları
devletin tarafsızlık iddiasını tartışılır hale getirmemelidir. Bu
nedenle laik devlet modelinde devlet aygıtını cisimleştiren kamu
görevlisi görevi başında aidiyet hissettiği bir inanç grubuna vurgu
yapamaz. Zira, inancını görünümüyle dışavuran kişinin eliyle
sunulan hizmeti haklı bulmayan ve farklı bir inanca sahip (ya da
inanmayan) yurttaş, kamu hizmetinin taraflı olarak sunulduğunu
düşünebilir.
Türbanlı bir yargıcın, Sünni bir yurttaşla Alevi bir yurttaş
arasındaki çekişmede Sünni yurttaş lehine vereceği hiçbir karar,
haklılığına sonuna kadar inanan ancak haksız olan Alevi yurttaş
için adil olmayacaktır.
Çağdaş devletlerin tamamında laikliğin devlet yapılanmasının
temelini oluşturması ve bu nedenle bu ülkelerin tamamında kamu
görevlilerinin inançlarını ön plana çıkaran kılık ve kıyafetle
hizmet sunmalarının yasak olmasının nedeni budur. Bütün inanç
türlerine eşit mesafede durmak zorunda olan laik devlet
kadrolarında görev almak isteyen yurttaşlar, devletin
tarafsızlığına gölge düşürmemeyi hedefleyen ve bu yönüyle farklı
inanç gruplarını barındıran toplumlarda iç barışın temelini
oluşturan bu gerçeği bilerek kamu görevlisi olmaya talip olurlar.
Kamu görevlisinin “sadece kamu hizmeti sunduğu zaman dilimi ile
sınırlı olmak üzere” uymakla yükümlü olduğu kılık-kıyafet
yükümlülüğü, görev başındayken iç dünyasında ve özel yaşamında
kıyafetiyle özgürce inancını yaşamasına engel teşkil etmez. Çünkü
laik devlet, yurttaşının belirli bir inanca sahip olması ya da
hiçbir inanca aidiyet hissetmemesi nedeniyle baskı altına
alınmasını somut hukuk kurallarıyla yasaklar.
Eğitim-Bir-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in, Laiklik İlkesi Üzerine Yükselen Anayasal Düzeni Tahrip Etme Girişimleri Çamura Saplandı
Eğitim-Sen’in kısa süre önce uyguladığı “eşofmanlı sivil
itaatsizlik” eylemi ile verdiği mesajı iyi okuyan Eğitim-Bir-Sen,
Memur-Sen aracılığıyla okullar ve diğer kamu kurumlarına türbanı ve
çember sakalı sokmak için düğmeye basmış, Türk Eğitim-Sen’in de
desteği ile anayasanın temeli olan laiklik ilkesine karşı saldırı
başlatmıştır.
Eğitim-Bir-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in inanç özgürlüğünün gereği
olarak sunmaya çalıştıkları kamuda türban dayatması, özü itibariyle
tüm yurttaşlara eşit olarak sunulan inanç özgürlüğünü yaratan
hukuki ve siyasi düzeni ortadan kaldırmaya yönelen sorumsuz bir
girişimdir. Muhafazakarlık perdesinin arkasına saklanan sözkonusu
“gerici” sendikal anlayış, toplumun tamamını kucaklayacak din ve
inanç özgürlüğü için değil, tam aksine toplumun baskın dini
inancının diğer tüm inanç gruplarını boğması için mücadele
etmektedir. Bu yapılar, İtalya’da devlet okulu duvarlarına haç
asarak Müslüman öğrenciyi taciz eden İtalyan devletinin tavrını
inanç özgürlüğüne çirkin bir müdahale olarak tanımlarlarken,
Türkiye’deki okullara inanç simgelerinin girmesine yönelik fiili
dayatmalarına yönelen eleştirilere verdikleri en bilgece yanıt,
“Burası Müslüman mahallesi” olmaktadır.
İşte ülkemizde yüzbinlerce kamu çalışanının kaderine yön vermek
için yola çıktıklarını ifade eden “emek örgütleri”nin evrensel din
ve inanç özgürlüğü mücadelesine bakış açıları budur. Çoğunluğun
tahakkümü anlayışını topluma özgürlük savunusu olarak sunan bu
sorunlu, kendi kendisiyle çelişen bakış açısısözde sivil
itaatsizlik eylemi ile teşhir olmuştur.
Geçtiğimiz hafta başlatılan sorumsuz girişimin sonuçlarını tüm kamu
kurumlarında yakından izledik. Eyleme katılımın son derece düşük
olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Öyle ki eylem kararı alan
sendikaların yöneticilerinin önemli bir kısmı dahi sendikalarının
kararına uymamışlardır.Üyelerinden Osmanlı tokadını yiyerek
ayakları yerden kesilen sorumsuzlar bu defa, okul okul gezerek
hukuka uygun davranan kamu yöneticilerini tehdit etme ve eyleme
alet olmayı reddeden üyelerini ikna etme çabasına girişmişlerdir.
Üyelerini cesaretlendirebilmek için işi, üyelerini ihbarcılığa
davet eden SMS’ler gönderme noktasına kadar taşımışlardır.
Sendika yöneticisi sıfatıyla kendi başlarına bu tür bir girişim
yapmaktan korkup, günlük yaşamlarında başlarını kapatan üyelerinin
arkasına sığınan istismarcıların bizzat üyelerinden hak ettikleri
yanıtı almaları emeğin birlikteliğini güçlendirmiştir. Toplumsal
huzuru ve barışı tahrip edecek bu sorumsuz girişime alet olmayan
Memur-Sen ve Kamu-Sen’e bağlı sendikalara üye binlerce kamu
çalışanı arkadaşımıza yürekten teşekkür ediyoruz. Onlar emek
örgütümüze mensup binlerce emekçi gibi, ülkemizin aydınlık
geleceğinin sigortası. Bu yürekli emekçiler, Atatürk’ün
önderliğinde kurulan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin
toplumumuza kazandırdığı paha biçilmez ayrıcalıkların farkında
olmaya devam ettikleri sürece huzur ve barışımıza yönelen
provakatif girişimlerin başarılı olma şansı yoktur.
Kamuya Türbanı Sokma Eylemi, Üyelerinin Sendikalarına İtaatsizlik Eylemine Dönüşünce, Sözde Direniş AKP’ye Yalvarma Sürecine Taşındı
Kamuda türban girişimi, düzenleyicileri açısından büyük bir
hüsranla sonuçlanmıştır. Sözde sivil itaatsizlik eylemi adeta,
üyelerinin Eğitim-Bir-Sen ve Türk Eğitim-Sen’e itaatsizlik eylemine
dönüşmüş bulunuyor. Memur-Sen düzenlediği eylemin altında kalınca,
kılık kıyafet konusunda “sözde itaat etmeyeceklerini” ilan
ettikleri devlet yöneticilerine mevzuatı değiştirmeleri için
yalvarma süreci başlattı. AKP iktidarının ileri gelenleri ile
Cumhurbaşkanı’na mektup yazarak içine düştüğü bataktan kurtarmaları
için yardım dilenen Memur-Sen’i, Türkiye Cumhuriyeti’nin
çağdaşlaşma hedefinin en paha biçilmez basamağını oluşturan laik
devlet modelini tahrip etme yolunda denedikleri “omurgasız
sendikacılık” yöntemleri nedeniyle kınıyoruz.
Sendikamız, kamu kurumlarında yaşanan tek tük ihlallerin
sorumlularının cezalandırılmalarına yönelik hukuki hazırlıklarını
tamamlamıştır. İhlallerle ilgili soruşturma açılıp açılmadığı,
açıldıysa sonuçları hakkında ilgili makamlardan bilgi istenmesinin
ardından görevlerini kötüye kullanan sorumlular hakkında kapsamlı
hukuki girişim zaman geçirmeksizin başlatılacaktır.
EĞİTİM İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU