Eğitim-Sen Başkanı İsmail Koncuk'tan çarpıcı açıklamalar!
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 26 Kasım 2015 tarihinde İstanbul 8 No’lu Şube’nin Öğretmenler Günü programına katıldı.
Programda Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı
Mustafa Kavlu, İstanbul Şube Başkanları ve Şube Yönetim Kurulu
Üyeleri, Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay ve Türkiye Kamu
Sen’e bağlı sendikaların şube başkanları ile öğretmenler hazır
bulundu. Program öncesinde şehit öğretmenlerimiz ve ebediyete göçen
tüm öğretmenlerimiz anısına Eyüp Sultan Camiinde Kuran okundu, dua
edildi.
Programın açılış konuşmasını yapan Türk Eğitim Sen İstanbul 8 No’lu Şube Başkanı Remzi Özmen öğretmenliğin bir erdem ve fazilet mesleği olduğunu belirterek, “Eğer ahlaklı devletin aydınlık yüzü aranacaksa, işte o topluluk, bu salondadır. Yeteneksiz insanların iş başına getirilmesi, aslında devletin yüzünü karartmaktır. Artık liyakat ve ehliyetin öne çıkmasını, adaletin sağlanmasını istiyoruz” dedi.
Paralel sendikacılık yapanların kamuda iş barışını bozmalarına engel olunmalıdır. Programda bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkan İsmail Koncuk da paralel sendika uyarısı yaptı. Devletin içerisinde şu anda tek paralel yapı olduğunu, bunun da sarı sendika olduğunu kaydeden Koncuk, paralel sendikanın, bürokratların kendi vicdanları doğrultusunda iş yapmalarına bile engel olduğunu söyledi.
Koncuk başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm bakanlıklarda milletin hayrına, iyi niyetli bir düzenleme yapıldığı zaman bu paralel sarı sendikanın hemen müdahalede bulunduğunu, bu düzenlemeyi baskı ve istismar aracı olarak kullandığını kaydetti.
GÖZ AÇTIRMAMAKLA MÜMKÜN
Tüm kamu çalışanlarının kucaklanması, çalışanlar arasında ayrım yapılmaması gerektiğinin altını çizen Koncuk, bu noktada Hükümete büyük görev düştüğünü belirtti. “Paralel sendikacılık yapanların kamuda iş barışını bozmalarına engel olunmalıdır” diyen Koncuk, kamuda huzuru ve çalışma barışını sağlamanın, kadrolaşmaya prim vermemenin, kariyer, liyakat ilkelerinin ön planda tutulmasının yolunun bu yandaş yapıya göz açtırmamakla mümkün olabileceğini söyledi.
MENFAAT SENDİKACILIĞI YAPMIYORUZ
Menfaat sendikacılığı yapmıyoruz. Bizler dürüst, ahlaklı, ilkeli insanlarız. Menfaat sendikacılığı yapanlar, baskıyla, insanları yıldırarak, korkutarak, sindirerek üye yapanlar, bunun vebalini hayatları boyunca yaşarlar.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in korkutarak ve baskıyla üye yapmayı asla kabul etmediğini ve hiçbir zaman böyle bir yöntem izlemediğini belirten Genel Başkan Koncuk, “Menfaat sendikacılığı yapmıyoruz. Bizler dürüst, ahlaklı, ilkeli insanlarız. Menfaat sendikacılığı yapanlar, baskıyla, insanları yıldırarak, korkutarak, sindirerek üye yapanlar, bunun vebalini hayatları boyunca yaşarlar. Şu da bilinmelidir; hiç kimsenin, bir grup veya zümrenin menfaatini esas alarak, vatandaşlarımızı ve çalışanları huzurdan mahrum etme hakkı söz konusu değildir. Dolayısıyla paralel sendikaya geçit vermemek Hükümetin ve tüm bakanlıkların önceliği olmalıdır. Aksi takdirde yapılan hiçbir iyi niyetli düzenleme istenen sonucu doğurmayacak, kamuda adalet sağlanmayacak, hakkaniyetli yaklaşımlar vücut bulmayacaktır” diye konuştu.
Eylem ise eylem, grev ise grev, Türkiye Kamu-Sen iş güvencesi konusunda üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirecektir.
MEMUR TANIMININ DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİR
İş güvencesinin de önemine dikkat çeken Genel Başkan Koncuk, “Memurların iş güvencesiyle tehdit edilmeleri yeni değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan olmadan önce bu konuyu defalarca gündeme getirmiştir. Ancak memurlarımız şunu iyi bilmelidir: Memurun iş güvencesini elinden almak öyle kolay değildir. Öncelikle Anayasanın 128. Maddesindeki memur tanımının değiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için ise 367 milletvekilinin imzası şarttır.
Şu anda siyasi partilerin hiçbirinin 367 milletvekili yoktur. Dolaysıyla, bu mümkün olmadığı için, yargı hakkımızı düzenleyen maddelerde değişiklik yapılmak istenecektir. Nitekim bu yol daha önce denenmiştir. Ancak 2014 yılında kanunlaşan 6552 Sayılı Torba Yasanın ilgili maddesi, Anayasa Mahkemesinden geri dönmüştür. Benzeri bir düzenlemenin yeniden gündeme gelmesi durumunda bunun Anayasa Mahkemesinden dönmesi kuvvetle muhtemeldir. Şayet aksi olursa konuyu AİHM’e taşıyacağımızın herkes tarafından bilinmesini istiyoruz.
TOPYEKÜN BİR MÜCADELE
Memurun iş güvencesini elinden almak kolay değildir ancak rehavete de kapılmamak gerekir. Bu noktada yapılması gereken topyekün bir mücadeledir. Eylem ise eylem, grev ise grev, Türkiye Kamu-Sen bu konuda üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirecektir.
Siyasi görüşünüz, ideolojiniz, hayata bakış açınız ne olursa olsun böyle bir sendikal anlayışın Türkiye’de yetkili kılınması halinde herkes şunu bilsin ki; iktidarın devlet memurunun iş güvencesiyle oynama arzusuna ket vurmak belki mümkün olur ama kolay olmaz.
Öte yandan kamu çalışanları da artık uyanık olmak zorundadır. Yandaş sendikaya üye olanlar bu tercihlerini mutlaka gözden geçirmelidir. Eğer siyasal gücün yanında, sendikal gücü de verirseniz, istedikleri her şeyi yaparlar. Dolayasıyla devlet memurları, hakları bir bir elinden alınmak istenirken, göstermelik bir iki tepkiden başka hiçbir şey yapmayan bu sarı sendikanın ipini çekmek zorundadır.
SİYASİ GÖRÜŞÜNÜZ NE OLURSA OLSUN
Siyasi görüşünüz, ideolojiniz, hayata bakış açınız ne olursa olsun böyle bir sendikal anlayışın Türkiye’de yetkili kılınması halinde herkes şunu bilsin ki; iktidarın devlet memurunun iş güvencesiyle oynama arzusuna ket vurmak belki mümkün olur ama kolay olmaz.
Tüm devlet memurlarının şu an yapması gereken, sendikal tercihlerini sil baştan yeniden gözden geçirmesidir.” Genel Başkan Koncuk, memurun iş güvencesini elinden almak isteyenlere asla müsaade etmeyeceklerini de belirterek, “Bilsinler ki; hiç kimse mücadele etmese bile, Türkiye Kamu Sen 450 bin üyesiyle dimdik ayaktadır ve mücadelesini en üst düzeyde verecektir” dedi.
VATANSEVERLER BURADALAR
İşte vatanseverler buradalar. Sayın Cumhurbaşkanı 550 yerli ve milletvekili istiyordu. Türkiye Kamu Sen’in 450 bin üyesinin tamamı yerlidir ve millidir. Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer devletin büyümesi isteniyorsa, işini yapan dürüst, namuslu insanların iş başına getirilmesi gerekmektedir. İşte vatanseverler buradalar.
Sayın Cumhurbaşkanı 550 yerli ve milli milletvekili istiyordu. Türkiye Kamu Sen’in 450 bin üyesinin tamamı yerlidir ve millidir. Neden bu insanlara sırtlarını dönmekteler?
BUNUN HESABINI NİYE SORMUYORSUNUZ
Bu insanlar, devletin bekası için her zaman hazırdır, devlet ve millet emrindedir.” Buradan Memur-Sen’in üyelerine sesleniyorum: Bu skandala rağmen bunun hesabını niye sormuyorsunuz? Bu işler bu kadar ucuz mu? Genel Başkan Koncuk, toplu sözleşmeye de değindi. 2013 yılında imzalanan toplu sözleşmede belirlenen enflasyon farkı hesaplama yönteminin 2015 yılında değiştirildiğini ve tüm memur ve emeklilerin aylık yüzde 1.8’lik kayba uğradığını ifade ederek, “2013 yılında Memur-Sen kendi imzaladığı enflasyon farkı maddesindeki “öngörülen” ifadesini, 2015 yılında “verilen” kelimesi ile değiştirdi.
Öngörülen olarak kalsaydı 2015 Aralık ayı sonunda, enflasyonun yüzde 6.1'i geçtiği kadar enflasyon farkı alacaktık. Ancak bu ifade değiştirildiği için Temmuz ayında aldığımız yüzde 1.76'lık enflasyon farkı da zammımıza dahil edilmiştir. Bu durumda verilen kümülatif artış yüzde 7.9 olmuştur. Aradaki fark tam yüzde 1.8'dir. Aralık sonunda enflasyon farkı alabilmemiz için enflasyonun yüzde 7.9'u aşması gerekmektedir.
İNSANLARIN YÜZÜNE BAKMAYA UTANIRIM
Bir kelime değişikliği memur ve emeklilerin ayda yüzde 1.8 zararına sebep olmuştur. Eğer bunu Türkiye Kamu-Sen’nin Genel Başkanı yapsaydı, üyelerimizin yarısı istifa ederdi ve haklı olurlardı. Buradan Memur-Sen’in üyelerine sesleniyorum: Bu skandala rağmen bunun hesabını niye sormuyorsunuz? Bu işler bu kadar ucuz mu? Ben böyle bir sendikanın genel başkanı olsam 5 milyon insanı ayda 40 TL ila 160 TL arasında zarara soksam istifa ederim, insanların yüzüne bakmaya utanırım” dedi.
Programın açılış konuşmasını yapan Türk Eğitim Sen İstanbul 8 No’lu Şube Başkanı Remzi Özmen öğretmenliğin bir erdem ve fazilet mesleği olduğunu belirterek, “Eğer ahlaklı devletin aydınlık yüzü aranacaksa, işte o topluluk, bu salondadır. Yeteneksiz insanların iş başına getirilmesi, aslında devletin yüzünü karartmaktır. Artık liyakat ve ehliyetin öne çıkmasını, adaletin sağlanmasını istiyoruz” dedi.
Paralel sendikacılık yapanların kamuda iş barışını bozmalarına engel olunmalıdır. Programda bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkan İsmail Koncuk da paralel sendika uyarısı yaptı. Devletin içerisinde şu anda tek paralel yapı olduğunu, bunun da sarı sendika olduğunu kaydeden Koncuk, paralel sendikanın, bürokratların kendi vicdanları doğrultusunda iş yapmalarına bile engel olduğunu söyledi.
Koncuk başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm bakanlıklarda milletin hayrına, iyi niyetli bir düzenleme yapıldığı zaman bu paralel sarı sendikanın hemen müdahalede bulunduğunu, bu düzenlemeyi baskı ve istismar aracı olarak kullandığını kaydetti.
GÖZ AÇTIRMAMAKLA MÜMKÜN
Tüm kamu çalışanlarının kucaklanması, çalışanlar arasında ayrım yapılmaması gerektiğinin altını çizen Koncuk, bu noktada Hükümete büyük görev düştüğünü belirtti. “Paralel sendikacılık yapanların kamuda iş barışını bozmalarına engel olunmalıdır” diyen Koncuk, kamuda huzuru ve çalışma barışını sağlamanın, kadrolaşmaya prim vermemenin, kariyer, liyakat ilkelerinin ön planda tutulmasının yolunun bu yandaş yapıya göz açtırmamakla mümkün olabileceğini söyledi.
MENFAAT SENDİKACILIĞI YAPMIYORUZ
Menfaat sendikacılığı yapmıyoruz. Bizler dürüst, ahlaklı, ilkeli insanlarız. Menfaat sendikacılığı yapanlar, baskıyla, insanları yıldırarak, korkutarak, sindirerek üye yapanlar, bunun vebalini hayatları boyunca yaşarlar.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in korkutarak ve baskıyla üye yapmayı asla kabul etmediğini ve hiçbir zaman böyle bir yöntem izlemediğini belirten Genel Başkan Koncuk, “Menfaat sendikacılığı yapmıyoruz. Bizler dürüst, ahlaklı, ilkeli insanlarız. Menfaat sendikacılığı yapanlar, baskıyla, insanları yıldırarak, korkutarak, sindirerek üye yapanlar, bunun vebalini hayatları boyunca yaşarlar. Şu da bilinmelidir; hiç kimsenin, bir grup veya zümrenin menfaatini esas alarak, vatandaşlarımızı ve çalışanları huzurdan mahrum etme hakkı söz konusu değildir. Dolayısıyla paralel sendikaya geçit vermemek Hükümetin ve tüm bakanlıkların önceliği olmalıdır. Aksi takdirde yapılan hiçbir iyi niyetli düzenleme istenen sonucu doğurmayacak, kamuda adalet sağlanmayacak, hakkaniyetli yaklaşımlar vücut bulmayacaktır” diye konuştu.
Eylem ise eylem, grev ise grev, Türkiye Kamu-Sen iş güvencesi konusunda üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirecektir.
MEMUR TANIMININ DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİR
İş güvencesinin de önemine dikkat çeken Genel Başkan Koncuk, “Memurların iş güvencesiyle tehdit edilmeleri yeni değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan olmadan önce bu konuyu defalarca gündeme getirmiştir. Ancak memurlarımız şunu iyi bilmelidir: Memurun iş güvencesini elinden almak öyle kolay değildir. Öncelikle Anayasanın 128. Maddesindeki memur tanımının değiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için ise 367 milletvekilinin imzası şarttır.
Şu anda siyasi partilerin hiçbirinin 367 milletvekili yoktur. Dolaysıyla, bu mümkün olmadığı için, yargı hakkımızı düzenleyen maddelerde değişiklik yapılmak istenecektir. Nitekim bu yol daha önce denenmiştir. Ancak 2014 yılında kanunlaşan 6552 Sayılı Torba Yasanın ilgili maddesi, Anayasa Mahkemesinden geri dönmüştür. Benzeri bir düzenlemenin yeniden gündeme gelmesi durumunda bunun Anayasa Mahkemesinden dönmesi kuvvetle muhtemeldir. Şayet aksi olursa konuyu AİHM’e taşıyacağımızın herkes tarafından bilinmesini istiyoruz.
TOPYEKÜN BİR MÜCADELE
Memurun iş güvencesini elinden almak kolay değildir ancak rehavete de kapılmamak gerekir. Bu noktada yapılması gereken topyekün bir mücadeledir. Eylem ise eylem, grev ise grev, Türkiye Kamu-Sen bu konuda üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirecektir.
Siyasi görüşünüz, ideolojiniz, hayata bakış açınız ne olursa olsun böyle bir sendikal anlayışın Türkiye’de yetkili kılınması halinde herkes şunu bilsin ki; iktidarın devlet memurunun iş güvencesiyle oynama arzusuna ket vurmak belki mümkün olur ama kolay olmaz.
Öte yandan kamu çalışanları da artık uyanık olmak zorundadır. Yandaş sendikaya üye olanlar bu tercihlerini mutlaka gözden geçirmelidir. Eğer siyasal gücün yanında, sendikal gücü de verirseniz, istedikleri her şeyi yaparlar. Dolayasıyla devlet memurları, hakları bir bir elinden alınmak istenirken, göstermelik bir iki tepkiden başka hiçbir şey yapmayan bu sarı sendikanın ipini çekmek zorundadır.
SİYASİ GÖRÜŞÜNÜZ NE OLURSA OLSUN
Siyasi görüşünüz, ideolojiniz, hayata bakış açınız ne olursa olsun böyle bir sendikal anlayışın Türkiye’de yetkili kılınması halinde herkes şunu bilsin ki; iktidarın devlet memurunun iş güvencesiyle oynama arzusuna ket vurmak belki mümkün olur ama kolay olmaz.
Tüm devlet memurlarının şu an yapması gereken, sendikal tercihlerini sil baştan yeniden gözden geçirmesidir.” Genel Başkan Koncuk, memurun iş güvencesini elinden almak isteyenlere asla müsaade etmeyeceklerini de belirterek, “Bilsinler ki; hiç kimse mücadele etmese bile, Türkiye Kamu Sen 450 bin üyesiyle dimdik ayaktadır ve mücadelesini en üst düzeyde verecektir” dedi.
VATANSEVERLER BURADALAR
İşte vatanseverler buradalar. Sayın Cumhurbaşkanı 550 yerli ve milletvekili istiyordu. Türkiye Kamu Sen’in 450 bin üyesinin tamamı yerlidir ve millidir. Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer devletin büyümesi isteniyorsa, işini yapan dürüst, namuslu insanların iş başına getirilmesi gerekmektedir. İşte vatanseverler buradalar.
Sayın Cumhurbaşkanı 550 yerli ve milli milletvekili istiyordu. Türkiye Kamu Sen’in 450 bin üyesinin tamamı yerlidir ve millidir. Neden bu insanlara sırtlarını dönmekteler?
BUNUN HESABINI NİYE SORMUYORSUNUZ
Bu insanlar, devletin bekası için her zaman hazırdır, devlet ve millet emrindedir.” Buradan Memur-Sen’in üyelerine sesleniyorum: Bu skandala rağmen bunun hesabını niye sormuyorsunuz? Bu işler bu kadar ucuz mu? Genel Başkan Koncuk, toplu sözleşmeye de değindi. 2013 yılında imzalanan toplu sözleşmede belirlenen enflasyon farkı hesaplama yönteminin 2015 yılında değiştirildiğini ve tüm memur ve emeklilerin aylık yüzde 1.8’lik kayba uğradığını ifade ederek, “2013 yılında Memur-Sen kendi imzaladığı enflasyon farkı maddesindeki “öngörülen” ifadesini, 2015 yılında “verilen” kelimesi ile değiştirdi.
Öngörülen olarak kalsaydı 2015 Aralık ayı sonunda, enflasyonun yüzde 6.1'i geçtiği kadar enflasyon farkı alacaktık. Ancak bu ifade değiştirildiği için Temmuz ayında aldığımız yüzde 1.76'lık enflasyon farkı da zammımıza dahil edilmiştir. Bu durumda verilen kümülatif artış yüzde 7.9 olmuştur. Aradaki fark tam yüzde 1.8'dir. Aralık sonunda enflasyon farkı alabilmemiz için enflasyonun yüzde 7.9'u aşması gerekmektedir.
İNSANLARIN YÜZÜNE BAKMAYA UTANIRIM
Bir kelime değişikliği memur ve emeklilerin ayda yüzde 1.8 zararına sebep olmuştur. Eğer bunu Türkiye Kamu-Sen’nin Genel Başkanı yapsaydı, üyelerimizin yarısı istifa ederdi ve haklı olurlardı. Buradan Memur-Sen’in üyelerine sesleniyorum: Bu skandala rağmen bunun hesabını niye sormuyorsunuz? Bu işler bu kadar ucuz mu? Ben böyle bir sendikanın genel başkanı olsam 5 milyon insanı ayda 40 TL ila 160 TL arasında zarara soksam istifa ederim, insanların yüzüne bakmaya utanırım” dedi.