Eğitimde fırsat eşitliği önceliğimiz olmalı!
Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, 2012 yılının eğitimde değişim yılı ve demokratik adımların atılmaya başlandığı bir dönem olduğunu belirtti.
2012 yılının eğitimde değişim yılı ve demokratik adımların atılmaya başlandığı bir dönem olduğunu söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Yapılan reform çalışmalarını tümden infaz etme kolaycılığı ve ucuz yolu terk edilmelidir. Bizde yapılanları yetersiz, kimi uygulamaları eksik ve çarpık buluyoruz fakat eğitimde geldiğimiz nokta özenle korunmalı, kıskançlıkla sahiplenilmelidir” dedi.
Fatih projesini, her çocuğun internete bağlanmasını destekleyen
bir proje olması nedeniyle önemsediğini ve eğitimde fırsat
eşitliğini güçlendirecek bir proje olarak gördüklerini söyleyen DES
Genel Başkanı Gürkan Avcı, eğitim reformlarını değerlendiren
açıklamasında şunları söyledi;
Finlandiya’da okullar arası başarı farkı yüzde 5, Türkiye’de ise
yüzde 70. Türkiye’de 60 bin kaliteli üniversite programı var.
Bir buçuk milyon üniversite adayı buraya hücum ediyor. Kimi
üniversitelerin ve bazı programların boş kalması bunu
ispatlıyor. Yani eğitimde fırsat, kalite ve istihdam
eşitliği konusunda ciddi sıkıntılarımız bulunuyor.
12 yıllık zorunlu eğitim reformunun faydaları yıllar sonra fark
edilecektir. 12 yıllık zorunlu eğitimin temel hedefinin aktif,
demokratik ve nitelikli meslek sahibi vatandaş yetiştirmek olduğu
unutulmamalıdır Bunun için öğrenciyi edilgenlikten kurtaracak,
müfredat merkezli değil, öğrenci merkezli bir eğitim sistemi
yapılandırmasına ihtiyaç vardır.
OKULLARDA MESCİT TALEBİ İNSANİ VE VİCDANİ BİR TALEPTİR
Bu itibarla okullarda, ders saatleri dışında ibadetini yerine
getirmek isteyen öğrenci ve öğretmenlere okul idarelerince kolaylık
gösterilmesi ve bir mescit hazırlanması yönünde yasal düzenlemeye
ihtiyaç vardır. Bu düzenleme, temel din ve vicdan hürriyetinin ve
demokratik eğitim sisteminin bir gereğidir. Böylesine son derece
insani, vicdani ve demokratik bir talebe karşı olmayı
eğitimcilikle, sendikacılıkla bağdaştıramıyor, faşizan ve
hastalıklı bir kişilik olarak görüyorum.
KIZ VE ERKEK OKULLARI AÇILMALIDIR
Öte yandan çeşitli mülahazalar ve dini çekinceler nedeniyle
çocuğunu yalnızca hemcinslerinin devam ettiği okullara göndermek
isteyen velilere de uygun eğitim kurumlarının açılması gerekiyor.
Devletin, bütün vatandaşlarına eğitim hakkını sağlamak ve
taleplerine göre eğitim hizmetlerini kolaylaştırmak gibi bir
sorumluluğu vardır. Bu nedenle karma eğitim kurumları yanı sıra
yalnızca kızların yahut erkeklerin devam ettiği okullar maharetiyle
tüm çocuklarımızın okullaşması sağlanmalıdır.
Eğitim reformlarına siyasi ikbal beklentisi olmadan ve her türlü
eleştiri ve dezenformasyona maruz kalmayı göze alarak devam
edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğitim adına yapılan her şeyi çok
değerli ve kutsal buluyorum. Ülkemizin refah ve mutluluğunun, barış
ve esenliğinin eğitim sisteminin nitelik ve dinamikliğiyle paralel
olduğuna inanıyorum. Bu nedenle eğitim sisteminin; egemenlerin
isteklerine göre değil milletin taleplerine göre ve ülkenin
ihtiyaçlarına göre yeniden demokratik, bilimsel ve özgürlükçü bir
anlayışla tasarımlanması gerekiyor.
VELİLERDE SORUMLULUK ALMALI
Öğrenciler okulu ciddiye almıyor çünkü eğitim istihdam sağlamıyor.
Yeterince fark yaratmıyor. Türkiye’de eğitim algısı, kültürle
şekillenmiş durumda. Aile yeterince sorumluluk almaktan kaçınıyor.
Çocuğunu televizyonun veya bilgisayarın önüne atıyor. Sorumluluğu
okula ve öğretmene yüklüyor. Ailelere de karne verilmediği yahut
sorumluluk yüklenmediği takdirde en iyi eğitim programlarından dahi
verimli geri dönütler almak zor.
SPOR VE SANATSAL BAŞARILARA EK PUAN VERİLMELİ
Dershaneler sınavlar var diye var değildir. 17 milyon öğrencinin
bir milyon 200 bini, yani yüzde 8’i dershanelere gidiyor. Sınava
hazırlanan son sınıf öğrencilerinin ise sadece yüzde 30’u
dershanelere devam ediyor. Türkiye’de şu bir realitedir ki refah
düzeyi arttıkça dershaneye yönelimde artıyor. Bu nedenle sanatsal
ve sportif konularda başarılı olanlara üniversite ve lise
sınavlarında ek puan verilmelidir.
EZBERLE YARATICILIK GELİŞMEZ
Sınav sistemi öğrencinin akılda tutma becerisine önem veriyor.
Sınav Sisteminde paradigmal değişikliğe ihtiyaç var. Sonuç odaklı
sınav sisteminden, süreç odaklı sınav sistemine geçilmelidir.
Müfredatımız beceri temelli fakat SBS ezbere dayalı. Ezberle
yaratıcılık gelişmez. Sınavların eğitim programlarının başarısını
ölçme, eksikliklerini belirleme ve iyileştirici tedbirlerin
belirlenmesine katkıda bulunması gerekir. Sınavların yerel,
bölgesel ve merkezi sınavlar şeklinde güvenilir bir şekilde
uygulanması elzemdir.
REHBERLİK SİSTEMİ KALİTELİ DEĞİL
Türkiye’de rehberlik sistemi maalesef kaliteli verilemiyor. Öğrenci
ve aileler yeterli rehberlik hizmeti alamıyor. Bu nedenle kademeler
arası geçiş çok sancılı oluyor. Rehberlik hizmetlerinin niteliğini
yükseltmek ve bölgeler arasındaki niceliksen ve niteliksel
farklılıkları milimize etmek gerekiyor.
DERSHANELER YAŞAM BOYU EĞİTİMDE KULLANILMALI
Türkiye’de eğitim, sınıf atlamanın en kestirme yolu olarak
görülüyor. Bu eksende de sınav diye bir yarış ve canavar yarattık
ve sonra dershanelerden çocuklarımıza savaşma taktiği öğretmesini
istedik. Arz talep dengesizliği ve rekabet dershanelere olan
ihtiyacı körükledi. Esnek öğrenme ortamları olarak tasarlanması
gereken dershanenin yaşam boyu eğitim faaliyetlerinde aktif hale
getirilmesi çok faydalı olacaktır. Bir yönüyle de eşitsizliklerin
yaşandığı eğitim sisteminde adil bir rekabet ortamı da hazırladı
dershaneler. Burada yapılması gereken arz talep dengesini sağlıklı
ve adil bir zemine taşımaktır. Bu yarışı eşitlikçi adaletçi hale
getirmektir.