Kadro alamayan işçiler için yasa çıkarılmalı
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan; 'Hem üniversite mezunu geçici işçiler hem de 6 ayını dolduramadığı için kadro alamayan işçiler için yeni kanun çıkarılması gerektiğini vurguladı.
MEMURLAR - Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Biz bu sürecin Türkiye'nin barışı, geleceği, birliğimiz beraberliğimiz, birlikte yaşama arzumuza katkı vereceği için başarılı olmasını istiyoruz" dedi.
Hizmet-İş Sendikası Adıyaman Şubesinin başkanlık seçimine katılan Arslan, burada yaptığı konuşmada, belediyelerdeki mevsimlik geçici işçilerin sorunlarının yeni kanunla çözüleceğini söyledi.
Hem üniversite mezunu geçici işçiler hem de 6 ayını dolduramadığı için kadro alamayan işçiler için yeni kanun çıkarılması gerektiğini belirten Arslan, "2007 yılında çıkarılan kanun maalesef kamuda 6 aydan fazla süreyle geçici işçi çalışmasını yasakladı. Bu nedenle arkadaşlarımız senenin 6 ayında çalışıyorlar, diğer 6 ayda çalışamıyorlar. Bu da ciddi bir sorun. Halbuki bizim belediyelerin bir yıl devam eden işleri var. Bu arkadaşlarımız buralarda çalıştırılarak bu sorunlar aşılabilir" ifadelerini kullandı.
Sendika üyeliğinin vatandaşlık hakkı olduğunu ifade eden Arslan, işçilerin Anayasa'ya dayanarak sendikaya üye olduklarını ancak bazı kesimlerin ceza verdiğini hatta işten çıkardığını ileri sürdü.
SENDİKALAŞMA SORUNU TAŞERON ŞİRKETLERDE OLUYOR
Özellikle sendikalaşma sorununun en büyüğünün taşeron şirketlerde yaşandığına dikkati çeken Arslan, şöyle devam etti:
"13 milyon sigortalı çalışanımız var. Bunun 12 milyon 750 bini özel sektör ve taşeronlarda. Kamuda çalışan işçilerin sayısı 250 binin altında. Demek ki 12 milyon 750 bininin de sadece 500 bine yakını sendikalara üye. Kaba taslakla Türkiye'de12 milyon işçi, sendikasız ve bunlar toplu sözleşmesiz, güvencesiz, hiçbir hakları yok. Hatta bir bölümü asgari ücretin altında çalıştırılıyor. Dolayısıyla bu sorun sadece belediyelerimizdeki arkadaşlarımızın, hastanelerdeki arkadaşlarımızın değil."
Arslan, sendikalaşma ve benzeri sorunların insan hakları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, haksızlığa uğrayanların, ihtiyaç sahiplerinin, muhtaçların sorunlarını çözmeye çalıştıklarını dile getirdi.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecine de değinen Arslan, Doğu Anadolu Bölgesi Akil Adamlar Heyeti'nde yer aldığını anımsattı ve heyetle yaptıkları gezilerle bölge insanını tanıma fırsatı bulduğunu vurguladı.
Türkiye'nin ne kadar can yakıcı sorunla karşı karşıya kaldığının Batı'dan bakınca anlaşılamadığına dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti:
"Biz bu yakıcı durumu gördük ve bu süreç, çatışmasızlık süreci olarak devam ediyor ama sıkıntılar var. Sürekli bu süreci sabote, provoke eden, zaman zaman bu süreci akamete uğratmaya çalışan girişimler oluyor. Dünya'da da oldu, bunlar Türkiye'de de olacak ama süreç zor da olsa devam ediyor. Biz bu sürecin Türkiye'nin barışı, geleceği, birliğimiz, beraberliğimiz, birlikte yaşama arzumuza katkı vereceği için başarılı olmasını istiyoruz. Bu sürecin muhataplarının daha dikkatli olması gerekiyor, daha sorumlu davranması gerekiyor."
"Dünyanın hiçbir yerinde farklı etnik yapıların, Türkiye'deki gibi Türkler ile Kürtler kadar bir arada yaşadıkları vaki değildir" diyen Arslan, Irak'ta Kürtlerin, Şiilerin, Türkmenlerin ve Arapların farklı bölgelerde yaşadığını, yine İspanya'da Katalanların Katalan bölgesinde, İngiltere'de Katoliklerin ve Protestanların farlı bölgelerde yaşadıkları bilgisini verdi.
- "SAVAŞ DİLİNİ TERK ETMELİYİZ"
Arslan, Kürtçe şarkı dinlediği için hapse atılma döneminin artık geride kaldığını vurguladı.
"Sağlıklı düşünüp, konuşup, herkese çağrı yapıyoruz" diyen Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bütün taraflar konuşmasına, üslubuna dikkat etmeli. Savaş dilini terk etmeliyiz, barış dilini kullanmalıyız. Barış önce gönülde başlıyor, sonra da dilde, daha sonra da icraatta. Konuşurken insanlar hınçla, çatışmanın diliyle konuşursa barış olmaz. Bu yüzden barış dilini terk etmemeliyiz, uzlaşmayı hedef almalıyız. Bu ülkede birlikte yaşamanın ne anlama geldiğini son 2 yılda görüyoruz. Demek ki çatışma olmazsa sorun olmayacak, sorunlar da çözülecek. İnşallah yeni dönemde 7 Haziran seçimlerinden önce muhtemeldir ki 21 Mart'ta nevruzda yeni başlangıç yapılacağını umut ediyoruz.
Silahların tamamen bırakıldığı yeni evreye geçilecek. 7 Haziran seçimleriyle Türkiye, yeni anayasayı yapma konusunda halkın desteğine ihtiyaç duyacak. Hak-İş olarak hem çözüm sürecini hem de yeni Türkiye'ye yakışır yeni anayasayı destekliyoruz ve onun arkasında duracağız."