Kamu Sen'dan Bayraktar'a sert vecap
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın memurları hedef alan suçlamalarına Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'tan sert bir yanıt geldi.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın memurların yan gelip yattığı şeklindeki açıklamasına sert tepki gösterdi.
BAYRAKTAR'IN SÖZLERİNE FARUK ÇELİK YORUMU
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"AKP Hükümetinin göreve geldiği günden beri kamu kurumlarına ve
kamu çalışanlarına karşı takındığı olumsuz tutum bugün artık
husumet derecesine varmıştır. Hükümet tarafından Türkiye'de kamu
çalışanlarına karşı adeta bir karalama ve tasfiye kampanyası
başlatılmıştır. AKP iktidarının farklı zamanlarında farklı
bakanları tarafından dile getirilen “yan gelip yatan, çalışmadan
maaş alan memur” algısı şimdi de Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar'ın ifadeleriyle kamuoyu ile paylaşılmıştır. Böyle bir
söylem gerçekleri yansıtmayan, yalan, yanlış ve talihsiz bir
demeçtir. Memurlara karşı mütemadiyen girişilen bu tür saldırıların
altında, Devleti tüccar zihniyetiyle yönetme arzusunda olan
kimselerin, Kamu Personel Rejimi'nde yapmayı planladıkları memur
kıyımına kılıf hazırlama, taraftar toplama gayretlerinin yattığını
düşünmekteyiz.
Hükümetin bakanı, dolayısıyla kamu çalışanlarının amiri konumunda
olan bir kişinin durumdan şikâyet etmek yerine, çalışmadan maaş
aldığını iddia ettiği memurların çalışmasını sağlamak asli görevi
olmalıdır. Bizler devletimizden maaş alan hiç kimsenin boş
oturmasını kabul edemeyiz. Ancak; idarecilerin görevi de emrindeki
çalışanları daha verimli ve etkin çalışır hale getirmektir. Sayın
Erdoğan Bayraktar da bir bakan olarak, şikâyet mercii değil, icra
mercii konumunda bulunmaktadır. Kamu çalışanlarının verimli
çalışmasını sağlayacak kişi de bizzat kendisinin de içinde
bulunduğu yönetici kadrolarıdır. Eğer bunu başaramıyorsa derhal
işgal ettiği makamı daha ehil ellere terk etmelidir.
Bu tür açıklamalarla ulaşılmak istenen amaç açıktır: Hükümet
olarak, istihdam yaratmada, ücret adaletsizliğinde, kayıt dışı
istihdam konusunda yaşanılan başarısızlıklar memura fatura edilmeye
çalışılmakta; teröristle oturulan pazarlık masalarında verilen
özerk yönetim ve federalleşme sözü, yerelleşme ve memurluk
güvencesinin yok edilmesi yoluyla hayata geçirilmek
istenilmektedir.
Sayın Bakan'ın yan gelip yatmakla itham ettiği memurlarımız, resmi
verilere göre Avrupa'daki emsallerinden iki kat daha fazla iş
yüküyle karşı karşıyadır. Öyle ki, OECD verilerine göre bir kamu
çalışanı Avusturya'da ortalama 18, Kanada'da ve Fransa'da 12,
Finlandiya'da 9, Almanya'da 18, Hollanda'da 19, ABD'de 13 kişiye
hizmet verirken Türkiye'de 1 kamu çalışanına yaklaşık 29 kişi
düşmektedir. Bu durumda kamu çalışanları birçok kurumda iş
yoğunluğu içinde kalmaktadır. Devlet Personel Başkanlığı'na göre
İstanbul'un da aralarında bulunduğu taşrada 500 bine yakın kadro,
boş durmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne göre Türkiye'de hali
hazırda emniyet teşkilatında çalışan memurların bir buçuk kat
fazlasına ihtiyaç duyulmaktadır. Avrupa ülkelerinde her 200 kişiye
1 polis düşerken, Türkiye'de ortalama 300 kişiye 1 polis
düşmektedir. Toplam kamu çalışanlarının yaklaşık 3'te 1'inin
istihdam edildiği Eğitim kurumlarında da benzer sorunlar
bulunmaktadır. Öğretmen açığı bir türlü kapatılamamaktadır. Eski
Milli Eğitim Bakanı, Avrupa ile kıyaslandığında, öğretmen başına
düşen öğrenci sayısının çok fazla olduğunu; öğretmensizlik
nedeniyle birçok dersin boş geçtiğini ve Türkiye'de 138 bin yeni
öğretmene ihtiyaç duyulduğunu bizzat kendisi açıklamıştır.
Bütün bu veriler ışığında Türk memurunu hedef alan bu talihsiz
demeç konusunda Sayın Bakan'dan daha detaylı açıklama bekliyoruz.
Çalışmadığını iddia ettiği memurlar kimlerdir? Bunlar hangi
kurumlarda görev yapmaktadır? Bu kimselerin tespiti kimler
tarafından, hangi kriterler göz önüne alınarak yapılmıştır? Sayın
Bakan, bu sorulara acilen cevap vererek ortaya çıkan kafa
karışıklığını gidermek ve kamuoyunu aydınlatmak zorundadır. Sayın
Erdoğan Bayraktar bu talihsiz beyanı ile yaklaşık 2,5 milyon memur
ve 10 milyon memur ailesini yan gelip yatan, devletten hak
etmedikleri ücreti alan insanlar olarak göstererek, haramzade ilan
etmiş bulunmaktadır. Bakanın bu çarpık anlayışını ve sorumsuz
tavrını, şerefli Türk memurları olarak şiddetle kınıyoruz.
Türkiye Kamu-Sen olarak biliyoruz ki; bu tür demeçler, devletin
kurumlarıyla ve dolayısıyla devletle sorunu olanların ekmeğine yağ
sürmektedir. Devlete karşı kin ve nefretlerini doğrudan
açıklayamayan bazı kesimler, son zamanlarda hükümetten aldıkları
güç ve cesaretle devletin temsilcisi olan memurlara
saldırmaktadırlar.
Eline her mikrofon alan Hükümet görevlisi, canla başla, yetersizlik
içerisinde Edirne'den Ardahan'a; Sinop'tan Hatay'a kadar 814 bin
kilometrekarelik vatan toprağının her karışına yaz, kış, sıcak,
soğuk demeden hizmet götürmeye çalışan kamu görevlilerimize
saldırmaktadır. Ancak bu kimseler, her ne hikmetse kamu
görevlilerinin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılarından, kamu
çalışanlarının arasındaki ücret adaletsizliğinden, çalışma
şartlarının yetersizliğinden, insafsızca yapılan sürgün ve
kıyımlardan, kamu kurumlarına yapılan siyasi müdahalelerden hiç
bahsetmemektedirler. Bu tür demeçlerin kasıtlı olarak verildiğini,
arkasında, türlü uluslar arası dayatmalar ve kirli pazarlıklarla
çıkarılmak istenen tasfiye kanunlarına, toplumdan gelecek
tepkilerin yumuşatılması çabalarının yattığını biliyoruz.
Hükümet, Kamu Personel Rejimini değiştirerek memurları tasfiye
etmek istemektedir. Yerel yönetimler yasası ve kamu personel
rejiminin düzenlenmesiyle, bir yandan yerelleşme adı altında
federal bir yapılanmanın önü açılırken; diğer yandan kamu
çalışanlarının mevcut statüsü değiştirilmeye, memur güvencesi
ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Bütün olumsuzluklara rağmen, kamu görevlilerinin özenle sürdürdüğü
hizmetlerini yetersiz gören ve en sonunda saldırılarını memura
iftira atmaya kadar vardıran anlayış, kamudaki personelin çalışma
şevkini kırmaktadır. Bu suçlamaların ardında yatan gerçek;
halkımızda memura ve kamu çalışanına karşı nefret uyandırarak,
devlet yapılanmasında gerçekleştirilmek istenen değişimin kolayca
yapılabilmesi, başkanlık sistemi içinde federal bir yapılanmanın
sağlanabilmesidir. Ancak; Türkiye Kamu-Sen olarak bizler, bu
gelişmelerin farkındayız ve var gücümüzle gerçekleri halkımıza
anlatmaya devam edeceğiz.
Memurları, ülkesinin sırtında bir kambur gibi göstermek isteyen
zihniyet; memursuz bir Türkiye özlemiyle yanıp tutuşan, her işin
sözleşmeli personeller tarafından gördürüldüğü, iş güvencesinin
ortadan kaldırıldığı, federal bir yapının hayalini kuran anlayışa
hizmet etmektedir.
Türkiye Kamu-Sen, devletin yapılanmasının milletin azim ve iradesi
dışında değiştirilmesi, küresel güçlerin arzuladığı bir ülkenin
kurulmasının, Türk memuru üzerine yapılan saldırılardan geçtiğinin
bilincindedir. Türk memuru, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını
somutlaştıran, bu devletin olmazsa olmaz unsurudur. Bu nedenle,
devletin kurumlarını özelleştirmeler yoluyla kapatmak, devletin
memurunu yok etmek hayalini taşıyanların amaçlarını bizler çok iyi
biliyoruz.
Türkiye Kamu-Sen olarak bütün imkânlarımızla memurumuzun yanında
olacağımızı ve memurun tasfiye edilmesine şiddetle karşı
çıkacağımızı bir kere daha bildiriyoruz. Türlü oyunlarla,
iftiralarla, memurumuzun Türk Milleti nezdinde küçük düşürülmesine
ve onuruyla oynanmasına müsaade etmeyeceğimizi tüm gücümüzle
haykırıyoruz.
Başta Bakan Bayraktar olmak üzere her fırsatta memura saldırmayı
görev edinmiş yetkilileri, protesto ediyor, bu kimseleri asılsız
iftiralarla milyonlarca kamu görevlisinin günahına girmenin manevi
ağırlığı içerisinde vicdanlarıyla baş başa bırakıyoruz! Namusuyla
çalışan ama hak ettiğini dahi alamayan milyonlarca memura atılan bu
iftiranın sahibi Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı
şiddetle kınarken, tüm memurlardan ve memur ailelerinden özür
dilemeye davet ediyoruz."
İsmail KONCUK