KESK 5 Haziran grevinde kararlı!
KESK, 5 Haziran’da hayata geçirecekleri uyarı grevinin tek talebinin TBMM’ye sevk edilen torba yasa tasarısının geri çekilmesi olmadığını tekrarladı.
KESK 5 Haziran'da yapacağı uyarı grevine ilişkin yeni bir açıklamada bulundu. Açıklamada, hükümet yanlısı sendikalar isim verilmeden eleştirilerek, "bazı çevrelerin kamu emekçilerinin kafasını karıştıran bir söylemle grev kırıcılığına soyunduğu" ifade edildi. KESK, 5 Haziran'daki greve bir kez daha katılım çağrısı yaptı.
İnsanca yaşam, güvenceli iş ve ücret talebi ile 5 Haziran’da uyarı grevi gerçekleştireceğini geçtiğimiz günlerde kamuoyuna ilan eden KESK, greve nedeni olarak sadece 15 Mayıs’ta TBMM’ye sevk edilen “hükümet memurluğu” olarak tanımlanan torba yasa tasarısının geri çekilmesi olmadığını, kamu emekçilerini güvencesiz bir çalışma yaşamına sürükleyen düzenlemeleri adım adım hayata geçirenlere karşı güçlü bir cevap vermek olduğunun altını çizmişti. Yeni bir açıklama yapan KESK Yürütme Kurulu, "Ancak grev kararımızı açıklamamızın hemen ardından durumun ciddiyetini hala görmek istemeyen bazı çevreler kamu emekçilerinin kafasını karıştıran bir söylemle adeta grev kırıcılığına soyunmuştur" dedi.
'SENDİKAMSI YAPILAR GREV KIRICILIĞINA SOYUNDU'
Açıklamada, AKP’nin aylardır ısrarla gündeme getirdiği; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda kapsamlı değişiklikler çerçevesinde kamuda istihdam biçimlerinin yeniden düzenlenmesi, rotasyon, performansa göre ücret, disiplin cezalarının yeniden düzenlenmesi gibi konuların Meclise sevk edilen torba yasa tasarısında şimdilik yer almamasından yola çıkan bazı çevrelerin, grevi gerektiren koşulların olmadığını iddia ettiği hatırlatıldı.
"Kamu emekçilerinin iradesinin açığa çıkmasından korkanların başında emek karşıtı yüzüne, grev kırıcılığında ne kadar 'ustalaştığına' son olarak ÇAYKUR ve Hava -İş grevlerinde bir kez daha tanık olduğumuz AKP’nin gelmesi elbette ki şaşırtıcı değildir" diyen KESK, 5 Haziran’da yapılacak uyarı grevinin altını boşaltmanın, etkisini zayıflatmanın AKP iktidarının emek düşmanlığı politikasındaki tutarlılığının doğal sonucu olduğunu kaydetti. Açıklamada, "Diğer taraftan sadece AKP iktidarı değil, kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğunu iddia eden ancak yaşanan her gelişmede yandaşlığını yeniden tescillemekten öteye gitmeyen kimi sendikamsı yapılar da işyerlerinde yaptıkları anti propaganda ile grev kırıcılığına soyunmuştur. Daha dün, greve katıldığı için aynı işyerinde birlikte çalıştığı arkadaşı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacak kadar 'sendikacılık' yapanlar bugün grev aleyhtarlığında hamileri AKP ile el ele vermiştir" denildi.
Bir çalışanın geleceğe güvenle bakabilmesinin ancak işinin, gelirinin, sosyal güvenliğinin, sendikal hak ve özgürlüklerinin garanti altına altına alınması ile mümkün olabileceğine dikkat çeken KESK, kamu emekçilerinin de geleceğe ilişkin beklentilerini koruyabildiği ölçüde kendisini ve ailesini güvende hissedebileceğini hatırlatarak, ekledi: "Oysa ülkemizin kamu emekçileri istikrarsızlıkla kol kola giren güvencesizliği her geçen gün biraz daha fazla hissetmektedir. Yıllardır hayata geçirilen yasalarla, kanun hükmünde kararnamelerle, fiili uygulamalarla kamu emekçilerinin iş güvencesi alabildiğine sınırlanmıştır."
Eşit işe eşit ücret ve hakların uygulanmadığını vurgulayan KESK, tüm kamu emekçilerinin taşeron, esnek, performansa dayalı, güvencesiz ve kuralsız bir çalışmanın ucuz işgücü haline dönüştürülmek istendiğini belirtti.
'AKP'NİN YARATTIĞI TÜM GELİŞMELER GREV SEBEBİDİR'
Açıklamada, şu hususlara değinildi: "Bugüne kadar iktidara gelen, ruhunu sermayeye teslim etmiş tüm siyasi partilerin iş birliği ile kamu hizmetlerinin adım adım ticarileştirilmesi süreci çalışanların güvencesizleştirilmesi ile paralel olarak hayata geçirilmiştir. 10 yılı aşan AKP iktidarında ise kamunun toptan tasfiye edilmesi sürecine hız verilmiştir. Kamu hizmetlerinin piyasaya açılma süreci hızlandırılmış, özelleştirme ve taşeronlaştırma katlanarak artmıştır. Asgari ücrete mahkûm edilen taşeron firma çalışanı yüz binlerce insan hastanelerden okullara kadar birçok kamu kurumuna kadar yayılmıştır. Kamuda taşeron firma bünyesinde çalıştırılanların sayısı 2002 yılında 15 bin civarında iken bugün belediyelerdekilerle birlikte bu sayı 1 milyonu çoktan aşmıştır. Halktan alınan vergilerle kurulan kamu kuruluşları, KİT’ler birkaç yıllık karı karşılığında hatta çoğu kez arsa bedelinin bile altında belirlenen rakamlarla bir avuç sermayedara, yandaşa peşkeş çekilmiştir. Son olarak Demiryollarının serbestleştirilmesi ve PTT A.Ş. yasaları sermayenin karı için her yolu mubah görenlerin kamu yararını yok sayan yüzlerini tüm çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Emeğin, emekçilerin aleyhine yaşanan tüm bu gelişmeler bile aslında başlı başına grev sebebidir."
'YENİ DÜZENLEMELERİN EKLENMEYECEĞİNİN GARANTİSİ YOK'
KESK, 15 Mayıs’ta TBMM’ye sevk edilen torba yasa tasarısında 'sürgün-rotasyon' uygulamasının şimdilik bulunmadığını, ancak söz konusu torba yasa tasarısından hemen iki gün sonra, 17 Mayıs'ta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yayınlanan Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin tam bir sürgün yönetmeliği olduğunu vurguladı: "Sosyal hizmetlerde büyüyen personel açığını yeni kadro ihdas ederek gidermek yerine mevcut personeli daha fazla çalıştırmayı ve istekleri dışında adeta sürgün ederek sosyal hizmet vermeyi dayatan bu yönetmelikte zorunlu çalışma süreleri 1. bölgede 7 yıl, 4. bölgede 3 yıl olarak öngörülmektedir. Hiçbir kanunda bu kadar uzun süreli zorunlu çalışma olmamasına rağmen çıkarılan bu yönetmelik AKP iktidarının hak, hukuk tanımazlığını yeterince göstermiyor mu? Gözaltına alınan, görevden uzaklaştırılan, tutuklanan kişilerin aynı görev yerlerinde kalmalarının önüne geçerek başka yerlere sürgün edilmelerinin yönetmelik maddesi haline getirildiği koşullarda bırakın iş güvencesini, sendikal hakların da hedef alınmadığını iddia etmek mümkün müdür?"
"Öte yandan bu ülkede yaşayan herkes meclise sevk edilen yasa tasarılarının, tekliflerinin içeriğinin komisyonlarda, genel kurulda verilen önergelerle nasıl değiştirildiğini, tanınmaz hale getirildiğine defalarca tanık olmuştur" denilen açıklamada, şu örnekler verildi: "Vatandaşlara yazılan ilaç reçetesinden 'katkı payı' adı altında ücret alınmasını düzenleyen yasa tasarısına son anda eklenen madde ile milletvekili emeklilik maaşlarının %100’e varan oranda artırılması bu durumun en tipik örneğidir. Daha geçtiğimiz yıl 4+4+4 olarak bilinen kesintili eğitim yasa tasarısı TBMM’ye sevk edildikten sonra komisyonlarda, genel kurulda yapılan eklemlerle esaslı bir şekilde değiştirilmiştir. Yine geçtiğimiz yıl, tam da toplu sözleşme süreci arabuluculuk aşamasında iken bir AKP milletvekilinin verdiği yasa teklifi ile havacılık iş kolunda grevin yasaklanması hafızlardaki tazeliğini korumaktadır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda meclise sevk edilen hükümet memurluğu torba yasa tasarısına yeni düzenlemelerin eklenmeyeceğini hiç kimse garanti edemez."
'İKİ YIL ÖNCEKİ TORBA YASA' HATIRLATMASI
Mecliste olan torba yasa tasarısının sadece şu anki içeriğini gözeterek “iş güvencesini tehdit eden gelişme yok” denilmesini eleştiren KESK, "Bilinmelidir ki, AKP iktidarı tarafından 'iş güvencenizi bir kalemde ortadan kaldıracağız' yönünde bir açıklama hiçbir zaman yapılmadı, bundan sonra da yapılmayacaktır. Takiyyeciliğin ustalaşan mimarı, dün kara dediğine bugün ak diyen bir iktidardan açık sözlü olmasını beklemek için iyi niyetten çok daha fazlasına ihtiyaç vardır" ifadelerini kullandı.
İki yıl önce, yine bir torba yasanın içine konulan onlarca düzenlemeyi içeren 6111 sayılı yasa ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda kapsamlı değişiklikler yapıldığını anımsatan KESK, "Söz konusu torba yasa ile esnek, performansa dayalı çalışmanın önünü açan, kamu emekçilerinin memuriyetten çıkarılmasını kolaylaştıran hükümler 657 sayılı DMK’ya eklenmiştir" dedi. KESK, söz konusu torba yasa tasarısının bu hususlar dikkate alınarak yorumlanmasını istedi.
'5 HAZİRANDA HİZMET ÜRETMEYECEĞİZ'
5 Haziran’da hayata geçirecekleri uyarı grevinin tek talebinin TBMM’ye sevk edilen torba yasa tasarısının geri çekilmesi olmadığını tekrarlayan KESK Yürütme Kurulu, çağrıda bulundu: "Bu torbanın içine eklenme ihtimali hiç de uzak olmayan, iş ve ücret güvencemizi hedef alan tüm saldırılara karşı 5 Haziran Çarşamba günü hizmet üretmeyeceğiz. Tüm kamu emekçilerini iş ve ücret güvencesine sahip çıkmak, emek karşıtlarına güçlü bir cevap vermek için bir kez daha 5 Haziran grevine katılmaya çağırıyoruz.