Maden işçilerinin sigorta durumu

Yüreğimizi dağlayan Soma maden facşasının ardından akıllara şu sorular geldi Maden işçilerinin sigortalılık durumları nasıl işler, maden işçileri nasıl emekli olur ne kafdar maaş alır? İşte bu soruların cevapları...

MEMURLR-ÖZEL HABER- Madenlerde çalışan işçilerin sigorta işlemleri nasıl olur. Mevzuata göre maden işçileri haftada kaç saat çalışmalı ve ne kadar ücret almalı? İşte mevzuata göre maden işçilerin sigortalılık durumları...

Ölenlerin tam rakamı öğrenilebilecek mi o da meçhul.

Soma ve çevresindeki morgların yetersiz kaldığı, ölenlerin naaşının soğuk hava depoları ve mezbahaların da yetmeyerek soğutucu kamyonlarda saklandığı haberlerini okuyoruz.
İçler acısı bir tablo…
İnsanın nutku tutuluyor…
Modern Türkiye tarihinin en büyük iş kazası ile karşı karşıyayız…

Madenler Dünyanın Her Yerinde Var

İhmal var mı yok mu tartışmasını yapmak için somut deliller ve olayın oluş şekline bakmak gerekecek.
Olay yerinde haftalar sonra inceleme yapılacak… Yani olan olduktan, ölen öldükten sonra…
Ancak ilk elde şunu söylemek gerek ki, Dünya’nın her yerinde maden çıkartılıyor.
Dünyanın her yerinde tehlikeli işler yapılıyor.
Dünya’nın her yerinde madenler açılıyor, insanlar maden çıkartmak için yerin yedi kat altına iniyor.
Ama böylesi facialar ancak bizim gibi iş kazalarında dünya liderlerinden olan ülkelerde, Bangladeş’te Çin’de görülüyor…
Soru şu: Neden bizim gibi ülkelerde görülen iş kazaları İngiltere’de görülmüyor?



Her şey Mevzuata Uygun Mu?

Olayı; denetimler sık sık yapılıyor, öyleyse her şey mevzuata uygun diyerek kapatmak mümkün değil.
Eğer böylesi dehşete düşüren bir risk varsa mutlaka bu riskin risk analizinin yapılmış olması, bu riski karşılayacak bir önlemler silsilesinin alınmış olması gerekli.
Risk var, bu işin doğası budur diyemeyiz…
İnsanın canı üzerinden kar elde eden bir ekonomik büyüme insani kabul edilemez…
2012 yılında çıkartılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca risk varsa, tehlike varsa çaresi de vardır, tedbir de vardır.
Yargıtay kararları da eğer risk analizi yeterince yapılmamış ise, mevzuatta olmasa dahi makul bir insanın alması gereken her türlü tedbir alınmamış ise bir ihmal vardır der.
Eğer kaçınılmaz bir insani risk söz konusu ise zaten o ekonomik faaliyet yasaklanmalıdır der Yargıtay…
Eğer üç ay önce denetim yapılmış ve bu risk görülmemiş ise o denetim denetim değildir, kâğıt üzerinde kalmıştır.

İş Kazalarında Dünya Lideriyiz

Türkiye’de her yıl resmi rakamlara yansıyan 70 bin iş kazası oluyor.
Bu iş kazalarında her yıl en az 2 bin işçimiz can veriyor.
Yani her altı saatte bir işçi ölüyor.
Her yıl kazalarda 4 bin işçi sakat kalıyor, özürlü hale geliyor.
Üstelik bunlar sadece resmi rakamlara yansıyanlar. Gerçek rakamlar bunun çok çok üzerinde…

TÜİK’in 2013 araştırmasına göre son bir yılda işe girenlerin yüzde 2,6’SI yani 706 bin kişi iş kazası geçirmiş. Bu dehşet bir rakam!
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) rakamlarına göre dünyanın iş kazaları alanında en kötü üç ülkesinden biriyiz.
Adımız Bangladeş ve Çin gibi ülkelerle anılıyor.
Bu sürdürülemez bir tablo…
Bu Türkiye’nin kalkınma hedeflerinde devasa bir “sosyal açığa” işaret ediyor.

Soma Ders Olsun!
Zaman birini suçlamak, bir günah keçisi bulmak zamanı değil.
Zaman tüm Türkiye’nin başını iki elinin arasına alıp düşünme zamanı.
Zaman şu soruların cevabını verme zamanı:
Türkiye 2023 ekonomik hedeflerine her yıl 70 bin iş kazası yaşanan “işçisinin canı üzerinden para kazanan” bir model ile devam edebilir mi?
İnsanımıza layık olduğu çalışma ortamını, saygınlığı ve özgüveni vermek için onun çalışma ortamını güvenli ve sağlıklı hale getirmek zorunda değil miyiz?
Cevap açık:
Dünyanın lider ülkelerinden biri olacak isek Türkiye iş sağlığı ve güvenliğinde artık İngiltere, Almanya ile anılmalı, Bangladeş ve Çin ile değil...

İş Kazalarına Karşı Acil Eylem Planı Şart!

Soma Türkiye’de artık iş sağlığı ve güvenliği için bir milat olmalı, bir ders olmalı…
Bu olay hamaset nutukları ile geçiştirilmemeli, gerçek durumumuz ile yüzleşmeye vesile olmalı…
İş kazalarının önlenmesi yönünden mevzuat karmaşası 2012 yılında çıkartılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile giderildi.
O tarihten bu yana devasa bir alt mevzuat yayınlandı, tarihi adımlar atıldı.
Ancak mevzuat düzenlemesi yeterli değil. Hayata geçirilmeyen mevzuat yalnızca iyi bir fikir, kuru bir hüküm olarak kalıyor.
Türkiye’nin artık yapması gereken şey iş sağlığı ve güvenliğinde tarihi bir hamle ile İş Kazalarına Karşı Acil Eylem Planını derhal hayata geçirmesi…
Derhal kapsamlı bir dönüşüm ve uygulama eylem planına geçilmesi zorunlu…

Baştan Aşağı Dönüşüm Gerekli

Acil eylem planı birçok unsurdan, çok boyutlu ve çok katmanlı müdahale, işlem ve projelerden oluşmalı.
Peki, hangi unsurları kapsamalı bu Acil Eylem Planı?
Derhal Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yapısı değiştirilmeli, güçlü taşra teşkilatı olan, tüm işyerlerine nüfus edebilecek bir yapıya kavuşturulmalı.
SGK ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın denetim ve teftiş birimleri birleştirilmeli, Denetmen ve Müfettişlerin birleşmesi ile oluşacak 3 bin kişilik dev müfettiş ordusu derhal tüm işyerlerin denetim taramasına almalı…
Vatandaşın güvensiz ve sağlıksız çalışma konusundaki şikâyetleri derhal (ayni gün) denetlenecek hale gelmeli. İş kazalarında bir saat bile çok geç!
Müfettiş ölen öldükten, iş bittikten sonra gelen birine değil, anında müdahale eden ve sorun çözen bir kamu görevlisine dönüşmeli…

Cezai Sorumluluklar Kesin Hatlarıyla Belirlenmeli

İş kazasına neden olanların cezai sorumlulukları yeniden tanımlanmalı, iş kazalarına neden olanlar ağır şekilde cezalandırılmalı, insanın canının hafif olmadığı ortaya çıkmalı…
Türk Ceza Kanunu’nda ihmal sonucu başka birinin ölümüne sebep vermek cezalandırılan hallerden olsa da bu suç iş hayatı ve işyeri ortamı dikkate alınarak özel olarak tanımlanmalı…
İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri eğer iş kazasında ihmalleri var ise cezai sorumluluk altına alınmalı…
OSGB’ler işyerlerinde verdikleri hizmetin ihmalinden dolayı işverenle birlikte müşterek müteselsil sorumlu tutulmalı…
Taşeron sistemine müdahale edilmeli, İş Kanunu’na aykırı olarak işi ikinci üçüncü hatta dördüncü alt işverene verenler cezalandırılmalı, en azından müteselsil sorumluluklar güçlendirilmeli.

Kapsamlı Bir Bilinçlendirme Kampanyası Gerekli

Bu idari tedbirler yeterli mi? Değil!
Birer rant kapısına dönüşmüş olan ortak sağlık ve güvenlik birimleri (OSGB)’ler derhal kapsamlı denetime alınmalı, risk analizi öylesine, yapmış olmak için yapılan bir kırtasiyecilik olmaktan çıkmalı.
Kapsamlı bir bilinçlendirme kampanyası ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı harekete geçirilmeli…
Kamu spotlarından mitinglere, okullarda konferanstan işçilerin eğitimine devasa bir ulusal eğitim seferberliği başlatılmalı…
Gerek çalışanlar gerekse de vatandaşlar artık işyerlerinde güvenli ve sağlıklı çalışma kültürünün esas olması gerektiğini anlamalı…
Türkiye’nin artık canlarının işyerlerinde yok olmasına razı olmadığı herkes tarafından bilinmeli…

İş Kazalarında Sağlam İrade Lazım!

Bu anlattığımız devasa bir dönüşümü gerektiriyor.
Elbette bu dönüşümü istemeyenler olacak. Elbette keyfi kaçmasın, rantı azalmasın, bürokratik oligarşisi son bulmasın, ekstra maliyet çıkmasın isteyenler olacak.
Sayın Başbakanımızın 2023 Türkiye hedefi ülkemizi dünyanın en büyük on ekonomisinden biri yapmayı hedefliyor.
Yıllık ihracatımızın 2023 yılı itibariyle yıllık beş yüz milyar dolara ulaşması hedef.
Böylesi büyük bir hedef için Türkiye’nin her yıl 70 bin canını iş kazalarında risk altına alan bir modelden sürdürülebilir, güvenli ve katma değer üreten bir modele geçmesi zorunlu.
İş Kazalarına Karşı Acil Eylem Planı için lazım olan şey Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlam iradesi…
Türkiye’nin ekonomik kurtuluş savaşında bu cepheyi kaybetmemek için, gelecek nesilleri huzur ve saadeti için artık çalışma hayatında köklü bir reform ve İş Kazalarına Karşı Acil Eylem Planı derhal başlamalı…
Yoksa yazık olur bu ülkenin hayallerine, yazık olur şimdiye kadar yapılanlara…