Memurları haksız suçlamalarda kim koruyacak?
Devlet Memurlarına İftira ve Haksız Suçlamada, Memurları Kim Koruyacak ? İşte memurların bilmesi gerekenler...
Devlet memurları hakkında
her gün yüzlerce yazılı şikayet dilekçesi ve yine Bimer ve Alo 147
aracılığıyla sayısız şikayet yapılıyor. Bu şikayetler neticesinde
devlet memurları hakkında inceleme soruşturma açılıyor. İnceleme
soruşturmanın yapılmasından sonra hakkında iftira ve haksız isnat
yapılan devlet memurlarını korumak devletin en asli görevidir. 657
sayılı DMK 25. maddesi ile bu konuda devlet memurları koruma altına
alınsa da, Bu maddenin devlet memurları lehine çalıştırıldığını hiç
görmedik. Yoksa bu konuda Valilere bir talimat mı verildi? İşte
Kamudanhaber.com'un haberine göre memurların bilmesi
gerekenler...
DEVLET MEMURU HAKKINDA
HAKSIZ İSNAT, ŞİKAYET VE İFTİRA DURUMU
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASASI
XIV. İspat
hakkı
MADDE 39-
Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu
görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan
isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın
doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat
isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının
anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata
razı olmasına bağlıdır.
TÜRK CEZA
KANUNU
Hakaret
MADDE 125.
- (1) Bir kimseye onur, şeref ve
saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu
isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir
kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki
yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun
gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç
kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap
alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde,
yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret
suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı
görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi
inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden,
yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına
uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine
göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın
alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Ceza, hakaretin alenen
işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi
hâlinde, üçte biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu
görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç,
kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş
sayılır.
İsnadın
ispatı
MADDE 127.
- (1) İsnat edilen ve suç
oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez.
Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet
kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun
dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat
olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı
bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına
bağlıdır.
(2) İspat edilmiş fiilinden söz
edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya
hükmedilir.
Soruşturma ve kovuşturma
koşulu
MADDE 131.
- (1) Kamu
görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret
suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine
bağlıdır.(Kamu görevlisine karşı ise res’en anlamı
çıkar.)
TBMM 127.madde ile ilgili
gerekçeleri
…
e-
İsnat konusu suç vakıası dolayısıyla açılan ceza
davası (memur hakkında) sonucunda bu suç nedeniyle hakaret edilen
hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde; isnat
ispatlanmış addedilir ve maddenin birinci fıkrası gereğince,
hakarette bulunan (memur aleyhine başvuruda bulunan kişiye) ceza
verilmez.
f- Ancak, hakarete uğrayan (memur), isnat edilen fiil dolayısıyla hakkında açılan davada kesinleşmiş bir hükümle beraat etmişse, isnat ispat edilmemiş sayılır ve hakaret eden (memur aleyhine başvuruda bulunan kişi) cezalandırılır. Hakarete uğrayan kişi (memur) hakkında, isnat edilen fiil dolayısıyla takipsizlik kararı veya açılan davada düşme kararı verilmiş olması hâlinde de; isnadın doğruluğu ispat edilmemiş sayılacaktır.
g- Kesin hükümle sonuçlanmış bir davayla işlendiği sabit görülen bir fiilden bahisle kişiye (memura) hakaret edilmiş olması hâlinde, cezaya hükmedilir. Böylece, daha önce işlediği bir suçtan dolayı mahkûm edilmiş olan kişiye (memura), bu suçtan bahisle hakaret edilmiş olmasının tasvip edilemez olduğu vurgulanmıştır.
h- Hakkında başlatılan soruşturma sonucunda takipsizlik kararı veya açılan davada düşme veya beraat kararı verilmiş olan kişiye (memur), soruşturma veya kovuşturma konusu fiilden bahisle hakaret edilmiş olması hâlinde, hakaret edenin (memur aleyhine başvuruda bulunan kişinin)cezalandırılacağında kuşku yoktur.
f- Ancak, hakarete uğrayan (memur), isnat edilen fiil dolayısıyla hakkında açılan davada kesinleşmiş bir hükümle beraat etmişse, isnat ispat edilmemiş sayılır ve hakaret eden (memur aleyhine başvuruda bulunan kişi) cezalandırılır. Hakarete uğrayan kişi (memur) hakkında, isnat edilen fiil dolayısıyla takipsizlik kararı veya açılan davada düşme kararı verilmiş olması hâlinde de; isnadın doğruluğu ispat edilmemiş sayılacaktır.
g- Kesin hükümle sonuçlanmış bir davayla işlendiği sabit görülen bir fiilden bahisle kişiye (memura) hakaret edilmiş olması hâlinde, cezaya hükmedilir. Böylece, daha önce işlediği bir suçtan dolayı mahkûm edilmiş olan kişiye (memura), bu suçtan bahisle hakaret edilmiş olmasının tasvip edilemez olduğu vurgulanmıştır.
h- Hakkında başlatılan soruşturma sonucunda takipsizlik kararı veya açılan davada düşme veya beraat kararı verilmiş olan kişiye (memur), soruşturma veya kovuşturma konusu fiilden bahisle hakaret edilmiş olması hâlinde, hakaret edenin (memur aleyhine başvuruda bulunan kişinin)cezalandırılacağında kuşku yoktur.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASASI
A. Hak arama
hürriyeti
MADDE 36-
(Değişik: 3/10/2001-4709/14 md.) Herkes, meşrû
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde
davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi
içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
TÜRK CEZA
KANUNU
İddia ve savunma
dokunulmazlığı
MADDE 128.
- (1) Yargı mercileri veya idarî
makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve
savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya
da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması hâlinde, ceza verilmez.
Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut
vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması
gerekir.
TBMM 128.madde ile ilgili
gerekçeleri
a-
Bir talebin resmi bir makama iletilmesi, dilekçe
hakkının kullanılması bağlamında hukuka uygun bir davranıştır.
ANCAK, DİLEKÇE HAKKI, DİLEKÇENİN İÇERİĞİNDEKİ İFADELER AÇISINDAN
BAŞLI BAŞINA BİR HUKUKA UYGUNLUK SEBEBİ OLARAK MÜTALÂA
EDİLEMEZ.
b-
Hukuk toplumunda yaşama hakkına sahip olan
herkes, toplum barışını bozucu nitelik taşıması dolayısıyla
devletten suç işlenmesinin önlenmesini ve suçluların
cezalandırılmasını talep hakkına sahiptir. BİR SUÇUN İŞLENDİĞİNİ
ÖĞRENEN BİREYİN, BUNUNLA İLGİLİ OLARAK YETKİLİ MAKAMLAR NEZDİNDE
İHBAR VEYA ŞİKÂYETTE BULUNMA HAKKI VARDIR.
c-
GERÇEKLEŞMİŞ BİR OLAYLA İLGİLİ OLARAK bu olayın
oluşumuna neden olan kişiler (memurlar) de gösterilmek suretiyle
ihbar veya şikâyette bulunulması durumunda, hakaret veya iftira
suçunun oluştuğundan söz edilemez. Çünkü, burada gerçekleşmiş somut
olayla ilgili olarak ihbar veya şikâyette bulunmak şeklinde bir
hakkın kullanılması söz konusudur.
d-
İddia ve savunma hakkının, yargı mercileri veya
idarî makamlar nezdinde kullanılması mümkündür.
e- İddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler (memurlar) açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddî vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle (memurlar) ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, HAKARET VE HATTA İFTİRA SUÇU OLUŞTURUR.
f- İddia ve savunma kapsamında, kişilerle (memurlar) ilgili olarak bulunulan SOMUT İSNADLARIN GERÇEK OLMASI VE YAPILAN OLUMSUZ DEĞERLENDİRMELERİN SOMUT VAKIALARA DAYANMASI GEREKİR. Keza, bulunulan somut isnadların veya yapılan olumsuz değerlendirmelerin UYUŞMAZLIKLA (somut olaya veya suçla) İLİŞKİLİ OLMASI GEREKİR; ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.
g- SOMUT UYUŞMAZLIKLA BAĞLANTILI OLMAYAN İSNATLAR GERÇEK OLSA BİLE İDDİA VE SAVUNMA DOKUNULMAZLIĞININ VARLIĞINDAN BAHSEDİLEMEZ. Keza, somut vakıalara dayansa bile, uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.
e- İddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler (memurlar) açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddî vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle (memurlar) ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, HAKARET VE HATTA İFTİRA SUÇU OLUŞTURUR.
f- İddia ve savunma kapsamında, kişilerle (memurlar) ilgili olarak bulunulan SOMUT İSNADLARIN GERÇEK OLMASI VE YAPILAN OLUMSUZ DEĞERLENDİRMELERİN SOMUT VAKIALARA DAYANMASI GEREKİR. Keza, bulunulan somut isnadların veya yapılan olumsuz değerlendirmelerin UYUŞMAZLIKLA (somut olaya veya suçla) İLİŞKİLİ OLMASI GEREKİR; ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.
g- SOMUT UYUŞMAZLIKLA BAĞLANTILI OLMAYAN İSNATLAR GERÇEK OLSA BİLE İDDİA VE SAVUNMA DOKUNULMAZLIĞININ VARLIĞINDAN BAHSEDİLEMEZ. Keza, somut vakıalara dayansa bile, uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.
h- Somut uyuşmazlıkla
ilgili olmakla birlikte İDDİA VE SAVUNMA SINIRINI AŞAN HAKARETİ
TEŞKİL EDEN YAZI VE SÖZLERİN İDDİA VE SAVUNMA HAKKI KAPSAMINDA
MÜTALÂA EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. Ancak, bu ifadelerin
kullanılmasına müsamaha ile bakılabilir. Çünkü, bu gibi durumlarda
iddia ve savunmanın sınırı genellikle öfke ve gazabın etkisiyle
aşılmaktadır. Aslında öfke ve gazap hâli, kusurluluğun bir unsuru
olan irade yeteneğini etkileyen bir faktördür ve bu durum, kişinin
işlediği hakaret suçu dolayısıyla kusurunun tespiti bağlamında
değerlendirilmelidir.
Türk Ceza
Kanunu
İftira
MADDE 267.
- (1) Yetkili makamlara ihbar veya
şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini
bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya
da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye
hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve
delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı
oranında artırılır.
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden
dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına
alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa,
yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında
artırılır.
(4) Yüklenen fiili işlemediğinden
dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması
veya tutuklanması hâlinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden
yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak
sorumlu tutulur.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış
müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde,
yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına
mahkûmiyeti hâlinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis
cezasına hükmolunur.
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis
cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek
ceza yarısı kadar artırılır.
(7) İftira sonucunda mağdur
hakkında hapis cezası dışında adlî veya idarî bir yaptırım
uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(8) İftira suçundan dolayı dava
zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten
başlar.
(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen
iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya
eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunur. İlân masrafı,
hükümlüden tahsil edilir.
DEVLET MEMURLARI
KANUNU(657)
İSNAT VE İFTİRALARA KARŞI KORUMA:
Madde 25 - Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.
MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN(4483)
Madde 15 – Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin ihbar veya şikayet edileni mağdur etmek amacıyla ve (...) (1) uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re'sen soruşturmaya geçilir .
Memurlar ve diğer kamu
görevlilerinin yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlarda kamu davası
açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta
bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma
hakları saklıdır.
İdarenin memurunu haksız
isnat ve iftiralardan koruma yükümlülüğüne uymaması hizmet
kusurudur ve sorumluluk doğurur.
Danıştay 2.Dairesinin
20.12.2004 tarih ve 2004/2624 esas, 2004/1641 sayılı
kararında, davacının, davalı
idarece "isnat ve iftiralara karşı korunma"
hakkının ihlal edilmesi nedeniyle uğradığı manevi zararın tazminine
karar verilmiştir.(Haksız şikayete uğrayan memur bu madde
çerçevesinde dava açılmadığı gerekçesiyle idare aleyhine tazminat
davası açmış ve kazanmıştır.)
Sonuç olarak ; Yukarıda arz ve izah
edilen kanunlar ve özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
25. Maddesine göre isnat ve iftiralara karşı devlet memurları
koruma altına alınmıştır. Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya
mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı
ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda
bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük
amiri ( Bakan ), illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu
davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından
isterler.
Devlet Memurları hakkında yazılı
olarak yapılan ihbar ve şikayetlerin asılsız olduğu yapılan
inceleme ve soruşturmalarda anlaşıldığında , Merkezde Bakan ,
İllerde Valiler 657 sayılı DMK 25. Maddesini neden
işletmiyorlar.
Yine gerek BİMER’e yapılan başvurular , gerekse MEB Alo 147 hattına yapılan asılsız ihbar ve şikayetlere zaman zaman inceleme soruşturma açıldığı görülüyor. Bu soruşturmalar sonucunda devlet memurunun suçsuz olduğu anlaşıldığında devlet memurlarının mülki amirleri neden memurları koruma yolunu seçerek , haksız yere isnat ve iftirada bulunan vatandaş hakkında ilgili kanunu uygulamıyor.
Ülkemizde bu şekilde hareket eden
bir tane Bakan yada Vali var mıdır ?
Yoksa ilgili Bakanlıklar ve Hükümet 657 sayılı DMK 25. Maddesinin uygulanmaması için veliliklere yazı mı yollamıştır…
Bu şekilde haksız suçlama ve iftiraya uğrayan devlet memurları uyanık olmalıdır. Mülki amirine bir dilekçe ile silsile yoluyla başvuru yaparak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 25. maddesinin çalıştırılmasını istemelidir. Vermiş olduğu dilekçeye 60 gün içerisinde bir cevap gelmezse bu sefer Türk Ceza Kanununa göre bireysel olarak iftira eden kişi hakkında Anayasanın 36. maddesine göre hakkını arayarak suç duyurusunda bulunmalıdır.
Devlet, memurunu iftira ve uydurma suçlara karşı neden korumaz ?
Kaynaklar:
T.C. Anayasası
657 Sayılı Kanun
4483 Sayılı Kanun
5237 Sayılı Kanun