Mesaiye geç kalan artık işten atılacak!
Yargıtay 7.Hukuk Dairesi, işverenin 16 gün süreyle işe geç geldiği gerekçesiyle işten çıkardığı kişinin yerel mahkemece verdiği 'işe iade' kararını bozdu.
Emsal teşkil edecek kararda, işçinin mesaiye sürekli olarak geç
gelmesinin işveren açısından geçerli fesih nedeni olduğu
vurgulandı.
Bir televizyon kanalında koordinatör vekili olarak görev yapan bir
kişi, 1-17 Ağustos 2011 tarihleri arasında işe geç geldiği
gerekçesiyle işten çıkarıldı. İş sözleşmesinin haksız fesih
edildiğini öne süren koordinator vekili, konuyu yargıya taşıdı.
Mahkemede savunma yapan işveren, "Davacı kendisine verilen
işi uyarılara rağmen ısrarla yapmadı. Sürekli olarak işe geç geldi
ve tarafıma yalan söyleyerek aradaki güven ilişkisini zedelemiştir.
İş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğini bilmenizi
isterim" dedi.
Yerel mahkeme, mesaiye geç kalmayı alışkanlık haline getirdiği
ileri sürülen kişinin işe iadesi yönünde karar verdi. Mahkeme,
davacının iş akdinin işverence, haksız olarak feshedildiğinden
bahisle işe iadesini ve iş güvencesi tazminatlarının ödetilmesi
yönünde karar verdi. İşveren, yerel mahkemenin kararını temyiz
etti. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi yaptığı incelemede,
mahkemeye sunulan belgelerden davacının 1-17 Ağustos 2011 tarihleri
arasında hemen hemen her gün bazen 4 saati aşar şekilde mesaiye geç
gelmeyi alışkanlık haline getirdiğini belirledi. İşçinin mesaiye
sürekli olarak geç gelmesinin işveren açısından geçerli fesih
nedeni olduğuna işaret eden Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, davacının,
iş akdinin işveren tarafından geçerli nedenle feshedildiği kabulü
ile davanın reddi gerektiği halde işe iadesine karar verilmesini
usul ve yasaya aykırı buldu.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp
dayanmadığının uyuşmazlık konusu olduğuna dikkat çeken Yargıtay 7.
Hukuk Dairesi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18'inci maddesine gore;
otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık
kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden
işverenin, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da
işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli
bir sebebe dayanmak zorunda olduğuna dikkat çekti.
İş Kanunu'nun 18'inci maddesince; işçinin davranışlarından
kaynaklanan sebeplerin işçinin işyerinde işin görülmesini önemli
ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışları olduğunu
vurgulayan Hukuk Dairesi, kararında şu ifadelere yer verdi:
"İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol
açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan
olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir
tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi süresince herhangi bir
olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. Somut olayda,
davacının, C. isimli TV kanalında son olarak koordinatör vekili
olarak görev yaptığı ve davalı tarafından dosyaya sunulan
devredilen personele ilişkin listeye göre de devir listesinde
'koordinator vekili' olarak yer aldığı, bu nedenle
davacıya başkaca bir işin verilmesinin mümkün olmadığı
sabittir.
Ancak davacının 1-17 Ağustos 2011 tarihleri arasında hemen hemen
her gün bazen 4 saati aşar şekilde mesaiye geç gelmeyi alışkanlık
haline getirdiği de sunulan belgelerden anlaşılmaktadır. İşçinin
mesaiye sürekli olarak geç gelmesi işveren açısından geçerli fesih
nedenidir. Bu durum karşısında, davacının, iş akdinin işveren
tarafından geçerli nedenle feshedildiği kabulü ile davanın reddi
gerekirken işe iadesine karar verilmesi usul ve yasaya
aykırıdır."
Yerel mahkemenin verdiği kararın ortadan kaldırılmasına hükmeden
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi oy birliği ile davanın reddine karar
verdi.