Mevsimlik işçilerin hali ne olacak!
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Harran Üniversitesi’nin ortaklaşa yaptığı ‘Mevsimlik Tarım İşçilerinin ve Ailelerinin İhtiyaçlarının Belirlenmesi Araştırması’nda ilginç sonuçları hiç iç açıcı değil
3 milyonu aşkın mevsimlik tarım işçilerinin eğitim, sağlık ve iş bilinci konusundaki durumlarını inceleyen araştırma; bu grubun barınma, gıda, ulaşım imkanları ve üreme sağlığı hizmetleri başta olmak üzere temel sağlık hizmetlerine erişim ile tarımdaki mesleki riskler açısından dezavantajlı durumda olduğunu gözler önüne seriyor.
SONUÇLAR ÇOK VAHİM
Araştırmada, üreme çağındaki kadınların dörtte üçünün okula
gitmediği, anne ölüm oranının Türkiye ortalamasının 10 katı olduğu,
her iki evlilikten birinin akraba evliliği olduğu ve her üç
kadından biri ile yaklaşık her beş erkekten birinin sağlıklarını
'kötü' olarak değerlendirdiği gibi sonuçlar dikkat çekiyor.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Harran Üniversitesi
işbirliği ile mevsimlik tarım işgücü göçünün özelliklerinin
belirlenmesi ve bu grubun sağlığını geliştirmeye yönelik
çalışmalara yol göstermesi amacıyla ‘Mevsimlik Tarım
İşçilerinin ve Ailelerinin İhtiyaçlarının Belirlenmesi
Araştırması’nı yürüttü. Araştırma, bundan sonra mevsimlik tarım
işçilerinde erken ölüm ve hastalıkların önlenmesine yönelik
yürütülecek çalışmalar için yol gösterici olmayı
hedefliyor. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı
Anabilim Dalı’nın, Şanlıurfa ve Adıyaman il merkezlerinde bin 21
hanede yaptığı bu araştırmada, çok sayıda kişi görev aldı. Harran
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Halil Mutlu, Harran
Üniversitesi olarak dileklerinin, bu araştırmanın sorunların
çözümüne katkı sunması, kendilerini bu alanda çalışan kişilerle
buluşturması ve bu grubun sağlık düzeyinin yükseltilmesi yönünde
yeni adımların atılmasına yol açması olduğunu ifade ediyor.
ARAŞTIRMA SONUÇLARI NE DİYOR?
UNFPA, tüm dünya üzerinde olduğu gibi Türkiye'de de, kadınların
insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, herkesin üreme
sağlığı hizmetlerine erişiminin sağlanması, üreme sağlığı
haklarının yaygınlaştırılması, bu alanlarda ihtiyaç duyulan
ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulabilmesine yönelik veri
ve bilgi ihtiyacının karşılanması için çalışmalar yürütüyor.
Araştırma raporunda, UNFPA Türkiye Ofisi ve Harran Üniversitesi
işbirliği ile yürütülen ‘Mevsimlik Tarım İşçilerinin ve
Ailelerinin İhtiyaçlarının Belirlenmesi Araştırması’nın
öncelikle bu grubun demografik özelliklerini ve sosyal hizmetlerden
yararlanabilme düzeyini ortaya koymak üzere planlandığı, araştırma
sonuçlarından hareketle bu grubun sağlığını ve sosyal düzeyini
geliştirmeye yönelik müdahale araçları ve uygulama modelleri
geliştirilmesinin amaçlandığı belirtildi.
"ÖZEL RİSK GRUBUNDA YER ALIYORLAR"
Önemli noktalara dikkat çekilen raporda, yapılan araştırmaların
toplumların yaşam biçimi ve çalışma koşullarının sağlık düzeyini
belirleyen en önemli faktörler olduğunu gösterdiğine işaret
ediliyor. Tarımsal üretimin yaygın olduğu ülkelerde kaza,
yaralanma, hastalık ve erken ölümler açısından kadınlar, çocuklar,
yaşlılar ve mevsimlik tarım işçilerinin özel risk grubu olarak
tanımlandığına vurgu yapılıyor.
Yine raporda sürdürülebilir tarımsal üretimin kalbi olarak
tanımlanan mevsimlik tarım işçilerinin, dünyada 1,1 milyar tarım iş
gücünün yaklaşık 450 milyonunu oluşturduğuna dikkat çekiliyor.
“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun 2011 yılı
istatistiklerine göre yaklaşık 25 milyon istihdam edilen iş gücünün
yaklaşık yüzde 26'sını tarım iş gücü oluşturmaktadır. Yaklaşık 6,3
milyon tarım iş gücünün de yaklaşık yarısını mevsimlik tarım
işçilerinin oluşturduğu tahmin edilmektedir.” ifadelerine
yer veriliyor.
"SON YILLARDA SAĞLIK VE SOSYAL SORUNLARA YÖNELİK BİLİMSEL
ÇALIŞMALAR ARTTI"
Mevsimlik tarım işçileri, dünyada, yaşam koşullarının ve barınma
koşullarının uygunsuzluğu, yetersiz dengesiz beslenme, kaza ve
yaralanmalar, üreme sağlığı sorunları, pestisit etkilenimi, aşırı
sıcak ve soğuk, hizmete erişememe nedeniyle erken ölümler ve
hastalıkların yüksek olduğu, çalışma yaşamının en kötü şartlarına
maruz kalan ve sosyal dışlanmanın bütün boyutlarını yaşayan bir
grup olarak ele alındığı ifade edilen araştırmada, Türkiye’de
önceki yıllara oranla sağlık ve sosyal sorunlara yönelik bilimsel
çalışmalar artmaya başladığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından, Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve
Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Genelgesi (24 Mart 2010)
yayınlandığına da yer veriliyor.
Mevsimlik tarım işçilerini konu alan bu araştırmanın 204
sayfalık bir raporunda, araştırmanın amacı şu şekilde özetleniyor:
“Mevsimlik tarım işçisi ailelerin ihtiyaçlarını saptayarak,
araştırma sonuçlarına dayalı; bireysel güçlendirme (sağlık
okur-yazarlığını arttırarak uygun sağlık davranışı geliştirme),
sağlık sistemini güçlendirme, toplumu güçlendirme, sağlıklı toplum
politikaları geliştirmek için sektörler arası işbirliğine yönelik
öneriler geliştirmedir.”
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tahminlerine göre; çalışma
yaşamında yıllık 2,31 milyon kaza ve hastalık görülmekte (358.000
ölümcül kaza, 1,95 milyon işle ilgili hastalık), bunların yaklaşık
yarısının tarımda gerçekleştiğine dikkat çeken raporda,
Türkiye’deki tarım kazaları ile ilgili rakamlara yer veriliyor.
"ORTALAMA YAŞAM SÜRESİ 49"
Araştırmanın en ilginç verilerinden biri de ortalama yaşam
süresi ile ilgili kısmı. Buna göre, Amerika'da Hastalık Kontrol
Merkezi (CDC) tarafından yapılan bir çalışmada tarım işçilerinde 49
yaş iken, mevsimlik tarım işçisi olmayanlarda 73 yaş olarak
hesaplandığı belirtiliyor.
"YÜZDE 10'UNUN NÜFUS KAYDI YOK"
Raporda çeşitli başlıklar altında yapılan araştırma ile
ilgili olarak şu bilgilere yer veriliyor: “Mevsimlik tarım
işçileri ve aile üyelerinin yüzde 40'ı 14 yaş ve altındadır. Adrese
Dayalı Kayıt Sisteminde çoğunluğu bebek ve üreme çağındaki kadınlar
olmak üzere yüzde 10'unun nüfus kaydı yoktur. 15 yaş üzeri her iki
kadından biri ve her dört erkekten biri ilköğretim 1. Kademeyi
bitirmemiştir. Her beş aileden üçü yoksulluk sınırının
altındadır. Çalışma alanlarında temiz-içme kullanma suyuna erişim
yüzde 33'tür. Atıklar açık alanlardadır. Ailelerin yüzde 80'i tek
göz çadırda yaşamakta ve aynı yerde uyumaktadır. En çok tüketilen
gıdalar ekmek, çay ve tahıl ürünleridir. Uzun çalışma saatleri,
banyo-tuvalet olmayışı, tarlada çalışırken sağlık hizmetlerine
erişememe en sık belirtilen sorunlardır.”
"KADINLARIN YÜZDE 30'Ü İSTEDİĞİ HALDE OKULA
GÖNDERİLMEMİŞ"
Raporda üreme sağlığı açısından Türkiye’nin bulunduğu seviye
anlamında tüyler ürpertici bilgilere ulaşıldığı belirtiliyor. Buna
göre: “Her on kadından üçü, her on erkekten biri 18 yaşından önce
gebe kalmayı onaylamaktadır. Evli kadınların herhangi bir gebeliği
önleyici yöntem duyma oranı yüzde 93,8 iken bu oran erkeklerde
yaklaşık yüzde 84'dür. Her üç evli kadından sadece biri modern ve
etkili gebeliği önleyici yöntem kullanmaktadır. Kadınların
yaklaşık yüzde 57'si ve erkeklerin yüzde 18'i 18 yaşını
tamamlamadan önce evlenmiş ve gebe kalmıştır. Toplam doğurganlık
hızı 4,94'tür, Kadınların yüzde 47'si en az bir kez düşük, yüzde
20'si en az bir kez ölü doğum yapmıştır. Her dört kadından biri
doğum öncesi hiç bakım almamış ve sağlık kuruluşunda doğum
yapmamıştır. Engellilik sıklığı yaklaşık yüzde 14'dür. Gebelik
sırasında kanama, kansızlık ve yüksek tansiyon; doğumdan sonra
psikoloji sorunlar, kanama ve ateş en çok bildirilen durumlardır.
Kadınların yaklaşık yüzde 55'i hayatının herhangi bir döneminde
fiziksel, duygusal, ekonomik ya da cinsel şiddete
uğramıştır. Kadınların yüzde 30'u okula gitmek istediği
halde gönderilmemiştir. 15 yaş üzeri kadınların yüzde 58'i sağlık
hizmetine bir başkasından izin almadan başvuramamaktadır.”