ÖGESEN akademinin bel kemiği oldu!
Öğretim Elemanları Sendikası ve Öğretim Elemanları Derneği Genel Başkanı Vahdet Özkoçak, "Akademinin Yeniden Doğuşu" sloganıyla çıktıları yolda birçok başarıya imza attıklarını kaydetti.
ÖGESEN ve ÖGEDER Genel Başkanı Vahdet Özkoçak’tan…
ÖGESEN ve daha öncesinde de ÖGEDER olarak “Akademinin Yeniden Doğuşu” için çıktığımız yolda birçok zorluk, haksızlık, mobbing ve adaletsizliğe savaş açtık, Türk Akademisi, dama çıkanın merdiveni attığı değil, arkadakilere tırmanmada yardım ettiği bir yapı kazanmalı dedik. Aynı amaç uğrunda akademikzam’a yetmez ama evet dedik. akademikuzmanazam, zorunluhizmettaşınması, akademidesenetlereson dedik ve daha saymakla bitmeyecek bir çoğu ile birlikte demeye de devam ediyoruz.
Ama bir sorun, “Akademinin Tümörü”, sözleşmesorunu, esdurumu ve oykullanmahakkı ile birlikte diğer birçok sorunun temeli, metastaz yapan habis bir ur. Evet 50dsorunu. Özellikle son bir yıldır yoğun çabalar ile YÖK nezdinde toplantılar toplanmasına katkılar yaptığımız, raporlar sunduğumuz, her görüşmede dile getirdiğimiz bu sorun, YÖK’ün vermesini beklediğimiz son kararla birlikte artık bitti bitecek derken dönüp dolaşıp yine akademinin kucağında pimi çekilmiş bir bomba haline gelmiştir.
Ortalama şu an mevcut 7000 kişi, bu kadro kapsamında istihdam edilmekte ve çoğunlukla doktoradan sonra, bazen de yüksek lisansın ardından en yüksek eğitim seviyesi ile işsiz bırakılmaktadır. Bu sorun için uğraşlarımız netice vermiş, YÖK’ün ve özellikle Prof. Dr. Yekta SARAÇ hocamızın dikkate alması ile çözülme noktasına kadar gelmiş fakat karar aşamasında yine dağ fare doğurmuştur. YÖK, bugün yaptığı açıklama ile geçiş kararını yine üniversitelere bırakmıştır. Özellikle büyük ve köklü bazı üniversitelerimiz 50 – d kadrosu kültürünü bırakmak istememişlerdir. Bu durumun olabileceği önceden öngörmüş ve raporlarımızda buna yönelik önerilerde de bulunmuştuk. Bu sorunun çözümünün üniversitelere bırakılması yine bir çok problemi beraberinde getirecektir:
– Her zamanki gibi bireysel görüşler, egolar ön plana çıkacak, ne yazık ki öğretim üyesi kabarıklığının belirlenmesinde bile liyakat, ders sayısı, gelecek planlaması değil siyasi görüşler, ikili ilişkiler rol oynayacaktır.
– Öğretim üyesi kadrosu kalabalık olmamasına rağmen geçiş yaptırmama kararı alan üniversitelerin önüne geçilebilecek midir? Bütün noktalarda üniversiteler keyfiyete karşı denetlenebilecek midir?
– Yüksek Lisanstan sonra doktora programı varken bile işsiz bırakılan, sadece iş gücü olarak görülen araştırma görevlilerin hakları nasıl korunacaktır? Doktora programı yok ise bile bu bireyler birey olarak görülmeyecek, akademi için çarpan yürekler işsiz mi kalacaktır?
– Bu uygulama ile yeni bir araştırma görevlisi kadrosu daha oluşmuştur. 50- d’den 33- a’ya geçilebilen araştırma görevlisi kadroları ve bu geçişi yapamayan araştırma görevlisi kadroları. Zaten bir sürü çeşidi bulunan, her birinde ayrı sorunlar bulunan kadrolara bir yenisi daha eklenmiştir. Bunun neresi adil olacaktır?
– Geçmişteki geçişlerde olduğu gibi Tıp ve Diş Fakülteleri gibi bazı birimlerin yine üniversiteler tarafından saf dışı bırakılarak çifte standart uygulanmasına izin verilecek midir?
– Geçişler daimi olarak devam edecek midir?
– Raporda belirtilen “Tezlerini başarılı bir şekilde tamamlayan, fakat üniversiteleri ile ilişkisi kesilenlerin kendi rızaları olduğu takdirde öğretim üyesi ihtiyacı olan üniversitelerimize mevzuata uygun bir şekilde yönlendirilmelerine,” maddesi her ilişiği kesilen araştırma görevlisi için uygulanacak ve ihtiyaç olan herkese başvuru sırası baz alınarak yer gösterilecek midir?
Bunlar yalnızca ilk etapta akla gelen sorulardır. Uygulama aşamasında daha kim bilir hangi boşluklar gündeme gelecektir? On binlerce kişilik Türk Akademisi, Araştırma Görevlilerinin yalnızca %18’ini oluşturan, ortalama 7000 kişilik bir kadronun problemini nihai çözüme kavuşturamamış, duygusal davranmaya devam etmiştir. Bu durum, kara bir leke olarak durmaktadır. Oysa zaten 33- a kadrosu bile sözleşmeli iken, mali olarak da hiç bir yük olmayan bu geçiş başka formüller ile çok daha efektif çözülebilir, akademisyenlerimiz gelecek kaygısı yaşamak yerine akademik çalışmalara, projelere kendini çok daha kolay verebilmesi sağlanabilirdi.
Eleştirilerimize rağmen, raporda yer alan, geçiş şartlarının Üniversitelerin Yardımcı Doçent atama kriterlerinden az olması koşulu ve ilişiği kesilen araştırma görevlilerine kadro vaat edilmesi (umuyoruz) olumlu bulduğumuz noktalardır. Daha bugün yapılan açıklamaya rağmen, Yüksek Öğretim Kurulumuzdan daha efektif ve kapsayıcı bir çözüm bekliyor, bireyselliklerin önüne geçilebilmesi noktasında ek kararların verilmesini rica ediyoruz.
Saygılarımızla
Cinnah Caddesi No 35/22 Çankaya – Ankara
Telefon: 0312 476 99 58