Sendika başkanları birbirine girdi!

Sendika başkanları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in önünde birbirine girdi. DİSK ve Kamu-Sen Başkanları toplantıyı terk etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 1 Mayıs'ı 81 vilayette, her yerde kutlama olanağı bulunduğunun altını çizerek, "Her yerde meydanlar açık. Israrla orada (Taksim) çatışmaya dönüştürmek değil" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca JW Marriott Otel'de düzenlenen "29. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası" etkinliklerinin açılış törenine, Bakan Çelik'in yanı sıra, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan katılarak birer konuşma yaptı.

Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın'ın konuşması sırasında, Kamu-Sen Genel Başkanı Koncuk ve DİSK Genel Bakanı Beko tepki olarak salonu terk etti.

Daha sonra kürsüye çıkan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Faruk Çelik, iş sağlığı gibi önemli başlık altında bir araya gelindiğini vurgulayarak, "Sizleri dört saate yakın zamandır yalnızca bugün değil, uzun zamandır bakanlığım boyunca dinleyen bir bakan olarak keyif aldım, size çok alışmış biri olarak. Ancak bazı sahnelerin, bugünün konu başlığıyla çok da ilgisi olmadığını, bugünkü konu başlığının bu tartışmaları hak etmediğini de vurgulamak istiyorum" ifadesini kullandı.

"1 MAYIS'IN AKABİNDE GELMESİ TALİHSİZLİK"

İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası'nın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün hemen peşine denk gelmesini talihsizlik olarak gördüğünü belirten Çelik, "Aslında bir talih olması gerekir ama iş sağlığı, güvenliği ikinci derecede, gölgede kalıyor. Toplantılarda sürekli olarak 1 Mayıs'ta yaşananlarla ilgili başlayan bir tartışma. Bununla ilgili ayrı bir gündem oluşturabiliriz ama iş sağlığı gibi önemli bir konu başlığının, bugün başka alanlara çekilmesini doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Sosyal tarafların gündemle ilgili bir çok konuda görüşlerini açıkladığını, kendilerinin de görüş verdiğini dile getiren Çelik, Koncuk ve Beko'nun salonu terk etmesine ilişkin, şunları söyledi:

"Medya bakalım bunu nasıl ele alacak? Olaylar müessif kazalar meydana geldiği zaman ele alındığı şekliyle mi yoksa az önce ayak üstü bir atışmanın çok daha öne çıkması şeklinde mi? Bu akşam hepimiz göreceğiz. Büyük ihtimalle sansasyonel bir şey varsa o gündeme gelecek. Bizim ana konumuz olan, sorunumuz olan ve uzun yıllardır birlikte çözmeye çalıştığımız iş sağlığı, güvenliği gibi bir konu ise çok çok tali bir mesele olarak öteden beri ele alındı gibi yine ele alınmaya devam edecek."

METİNDEN KONUŞMAKTAN VAZGEÇTİ

Kendisinden önce söz alanların, bir çok konuya temas ettiğini ifade eden Çelik, aslında bir metin etrafında konuşmayı düşündüğünü ancak kendisinden önce konuşulanları dinledikten sonra bu çerçevede bir değerlendirme yapmanın çok daha doğru olacağını söyledi.

Çelik, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü tatil ilan ettiklerini ancak 1 Mayıs ve Taksim'in tartışıldığını belirterek, İstanbul'da da toplantı ve gösterilerin yerlerinin belli olduğunu vurguladı. 1 Mayıs’ın ayrı bir öneminin bulunduğuna dikkati çeken Çelik, 1 Mayıs 1977'de yaşananların unutulmaması gerektiğini ifade etti.

Devlet Bakanlığı döneminde Madımak olayında da ilk kez devlet olarak Sivas'a gittiklerini ve söylenecekleri dile getirdiklerini, oteli de kamulaştırdıklarını belirten Çelik, bunun toplumsal barış için atılması gereken bir adım olduğunu vurguladı.

Çelik, şöyle devam etti:

"Atılması gereken adımlar varsa yine atılabilir. Ama 1 Mayıs'ın 81 vilayette, her yerde kutlama imkanı var, her yerde meydanlar açık. Israrla orada çatışmaya dönüştürmek değil. Sendikalar gittiler, 77’nin o menfur saldırısını, caniliğe karşı nasıl durulması gerektiğini orada haykırdılar, çelenklerini koydular sonra da gittiler programlarını icra ettiler, emeğin karşı karşıya bulunduğu sorunları dile getirdiler. Efendim 'şöyle olsaydı'. Olabilir. Ona da müsaade edilmiş ama o müsaade edilen tecrübeleri de gördük ki konfederasyon başkanları, kürsüden zor canlarını kurtardılar. Bunlar yaşandı. Bu bir mülki amirlerin, kentin güvenliği açısından bu kadar geniş kitlelere hitap edilecek toplantıların nerede yapılmasıyla ilgili bir karar ve buna saygı duymak gerekiyor."

Mutlaka 1 Mayıs 1977 olaylarının anılmasının öneminin altını çizen Çelik, "O anma yapılmalı. Milyonlarca meydanlar da emeğin hakkını konuşmalı, tartışmalı" görüşünü paylaştı.

Tartışmanın tarafı olanların Taksim tartışmasını sürdürmeye devam edeceklerini dile getiren Çelik, "Tamamen kendi takdirleri" dedi.

TAŞERON İŞÇİ DÜZENLEMESİ

Çelik, yapılan düzenlemeyle taşeron işçisinin asıl işte çalıştırılamayacağına dikkati çekerek, "Bu yasal düzenlemeyi yaptık. Ne yaptık deniyor ya? Taşeron işçisi asıl işte çalıştırılamayacak. Bu kadar net bu hüküm. Bu önemli bir adımdır. Neydi peki bugüne kadar sistemde? Alt işveren işçisi olarak işe başlatılıyor, sonradan asıl işte çalıştırılıyor. Buna son verildi" değerlendirmesinde bulundu.

Bununla ilgili bir düzenlemenin karayolları işçilerine uygulandığını hatırlatan Çelik, "Şimdi bu şekilde alt işveren işçisi olarak çalışan ama asıl işte çalıştırılanlar varsa bunların durumu netleşmiş bulunuyor. O halde, önümüzdeki süreçte Bakanlar Kurulu kararı yayımlandıktan sonra geçiş sürecindeki işçilerin durumları netlik kazandı. Taşeron olarak dediğimiz yardımcı işlerde çalışacakların haklarında çok ciddi şekilde düzenlemeler yapıldı" dedi.

Çalışma hayatının dinamik bir süreç olduğunu ve buna ayak uyduracak mevzuat değişikliğini yapmak gerektiğine işaret eden Çelik, "İnşallah, kısa süre içinde alt işveren uygulamalarıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararı yayınlandıktan sonra sorun kökten çözülmüş olacak" şeklinde konuştu.