Sendikalar ve diğer STK'lar 'sağduyu' çağrısı yaptı!

Diyarbakır'daki bazı STK temsilcileri, IŞİD bahanesiyle düzenlenen izinsiz eylemlere dair vatandaşlara sağduyu çağrısı yaptı.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye'nin Kobani'nin (Ayn el Arap) kentinin uzun bir süredir IŞİD gibi vahşi bir gücün saldırı ve katliamların altında olması nedeniyle Kürt toplumunda duygusal bir hassasiyet ve kırılma meydana geldiğini savundu.

Bütün uluslararası toplumun Kobani halkının korunması için yardım etmesi gerektiğini kaydeden Elçi, "Birkaç gündür özellikle yoğunluklu bir biçimde bölge illerinde yaşanan, yıkıcı bir nitelik arz eden, çok sayıda insanın ölmesine ve yaralanmasına neden olan olayların son derece tehlikeli gerek Kobani halkının korunmasına gerekse Kürt sorunun çözümüne bir katkı sunmadığını düşünüyoruz" dedi.

Elçi, yaşananların sorunun çözümsüzlüğünü daha da derinleştireceğini kaydetti.

"Toplum şiddetten uzak durmalı"

Ne olursa olursa Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü çabalarının sekteye uğramaması ve başarısızlıkla sonuçlanmaması gerektiğine dikkati çeken Elçi, silahlı şiddetin sokağa ve topluma yayılmasının son derece tehlikeli ve kimseye yararı olmadığını vurguladı.

Elçi, yaşananların toplum için bir felaketten başka bir sonucu olamayacağını anlatarak, şöyle devam etti:

"Özellik farklı grupların silahlı bir şekilde karşı karşıya gelmesi... Hüda Par ve DBP üyelerinin silahlı eylemlerle karşı karşıya gelmesi çok büyük bir tehlikeye işaret ediyor. Kürt toplumuna da hiçbir yararı olmayan bir gelişmedir. Bu ürkütücü bir tablo oluşturuyor. Bundan derin kaygı duyuyoruz. Toplumu serinkanlı olmaya ve özellikle şiddetten uzak durmaya davet ediyoruz."

Memur-Sen

Memur-Sen Şube Başkanı Yunus Memiş de terör örgütünün insanları sokağa döktüğünü, kimlik kontrolü yaptığını, Kürt halkını birbirine düşürdüğünü, kendi gibi düşünmeyenleri köylerden çıkarttığını dile getirdi.

Bütün Kürtlerin sağduyulu hareket etmesi gerektiğini söyleyen Memiş, "Ölen de öldüren çocuklar da bizim çocuklarımız. Bu çocukları sokaktan kurtarmak lazım. Ellerine kalem verilmesi gerekiyor. Bu konuda DBP'ye büyük görevler düşüyor. 40 yaşına geldim. 12 Eylül'ü de yaşadım. Diyarbakır'ı hiç bu kadar kötü görmedim. Diyarbakır'ı savaş haline döndüren zihniyeti ve perde arkasındakileri de şiddetle lanetliyor ve kınıyorum. Halk da çocuklarına sahip çıkmalı, sağduyulu davranmalı" ifadesini kullandı.

Özgür Der

Özgür Der Şube Başkanı Murat Koç ise yaşanan olaylardan endişe duyduklarını, tarafların birbirleriyle çatışmasının kabul edilebilir bir şey olmadığını anlatarak, sağduyu çağrısında bulunduklarını söyledi.

İnsanların ciddi saldırılara maruz kaldığını ifade eden Koç, "Bunun derhal önüne geçilmesi gerekiyor. HDP yetkililerinin sokağı sakinleştirecek açıklamalarda bulunması gerekiyor. Özellikle HDP'nin çağrısı ile insanlar sokağa döküldü. Sokaklar karışmaya başladı. Kobani'de yaşanan zulmü elbette sivil tepkilerle IŞİD zulmü protesto edilmelidir ama iş yerlerine, sivillere, devlet kurumlarına yapılan saldırılar vandallık düzeyinde saldırılardır. Sivil insanların ölümüne neden olan olayların başta HDP yetkililerinin açıklamada bulunup sakinleştirmesi ve insanları sokaktan çekmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

Hüda Par yetkilileri de daha önce saldırılar karşısında cevap vermeme tutumunu muhafaza etmelerini dilediklerini anlatan Koç, "Onlara da sağduyu çağrısında bulunuyoruz. Onların şiddete bulaşmaması, şiddet karşısında sabretmelerini kendilerinden diliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

DTSO

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar da başta bölge olmak üzere Türkiye'nin çok kritik bir süreçten geçtiğini, bu süreçte duyguların değil aklın ön planda olması gerektiğini dile getirdi.

Tansiyonun düşmesi gerektiğini belirten Sayar, "Kader birlikteliği yaptığı Kürtlerin Kobani'deki durumlarını, duygularını dikkate alarak, hükümetten ilgili kişilerin kaprislerden uzak, istikrarlı bir politika yürütmelidir. Bilinen bilinmeyen birçok çevrenin bozmaya çalıştığı çözüm süreci sekteye uğramamalı. Karşılıklı büyük çaba ve emeklerle gelinen ve artık pratik uygulamaların başlayacağı görünen çözüm süreci heba olmamalı. Görüşme heyetlerinin bu krizi aşmak için bir an önce bir araya gelmeli" şeklinde konuştu.

Akil İnsanlar Heyeti Akdeniz Bölgesi Grubu

Akil İnsanlar Heyeti Akdeniz Bölgesi Grubu Üyesi Öztürk Türkdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kürt sorununun sadece Türkiye'yi değil Suriye, Irak ve İran'ı ilgilendirdiğini, bu soruna yaklaşırken bu ülkelerde yaşayan Kürtlerin de düşünülmesi gerektiğini belirtti.

Terör örgütü IŞİD'in Kobani'de (Ayn el Arap) katliam yaptığını, masum vatandaşları öldürdüğünü ifade eden Türkdoğan, Türkiye'nin Kobani'ye bu açıdan yaklaşması gerektiğini vurguladı.

Suriye'den kaçan insanlara Türkiye'nin insani yardımda bulunduğunu, çadırlar kurduğunu anlatan Türkdoğan, "Çözüm süreci boyutunda bakarsanız, Türkiye'nin Kobani'deki halkın kendisini savunması için destek olması gerekir. Çözüm sürecinin amacı silahların susması, insanların demokratik ortamda siyaset yapmalarını sağlamaktır. Bu açıdan şiddet içerikli eylemlerde uzak durulmalı" dedi.

Şiddet içerikli sokak eylemlerinin çözüm süreci çalışmalarına gölge düşürdüğüne dikkati çeken Öztürk Türkdoğan, sokaklardaki tansiyonun düşmesi için çözüm sürecinde hızlı adımlar atılması ve sürece tarafsız katkı sağlayacak sivil izleme kurulunun kurulması gerektiğini sözlerine ekledi.

İHSD

İnsan Hakları Savunucuları Derneği (İHSD) Genel Başkanı Ali Akbaş, Türkiye'nin çeşitli illerinde IŞİD bahanesiyle yaşanan şiddet olaylarına ilişkin sağduyu çağrısında bulundu.

Akbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye ve Kobani'den kaçan Kürtlere kucak açarak sahip çıkan Türkiye'nin bu tutumunun takdir edilmesi gereken insani davranış olduğunu söyledi.

IŞİD'in Kobani saldırılarını bahane edilerek, Türkiye'nin içine çekilmek istenen oyunu kaygıyla izlediklerini belirten Akbaş, "Kobani'ye yardım naraları atıp, ardından Kızılay'ın kan bağış araçlarını yakan, polise askere saldıranlar, Türkiye'yi bu şekilde mi ikna etmeye çalışıyorlar" ifadesini kullandı.

Akbaş, gösterilerin amacının "Gezi" benzeri bir darbe girişimi olduğunu savunarak, Türkiye'deki iktidardan hoşnut olmayan İsrail ve ABD'nin, IŞİD tezgahı ile "bir taşla bir kuş sürüsü vurma" peşinde olduğunu iddia etti.

Türkiye, Kobani'ye yardım etmezse "çözüm süreci biter" şeklindeki açıklamaları çok çirkin ve yanlış bulduklarını dile getiren Akbaş, şunları söyledi:

"Bu ülkede yönetim çözüm istiyorsa, 'vatandaşım mağdur olmasın, kan akmasın' diye istiyor. Herkesi provokasyonlar karşısında sağ duyulu olmaya davet ediyoruz. Kobani, Osmanlı bakiyesi bir toprak parçasıdır. Buradaki Kürtler Müslüman kardeşlerimizdir. Elbette sahip çıkılmalıdır, zaten çıkılıyor da. Suriye'den, Kobani'den kaçan Kürtlere de Türkiye kucak açarak sahip çıkmış, her türlü insani yardım ve sağlık hizmeti sunmuştur. 'Türkiye Kobani'ye yardım etmezse' diye başlayan tehditleri yapanlar, Kürt halkının iyiliğini istemeyen, dış güçlerin piyonlarıdır. Türkiye, ısrarla çekilmek istenen savaş bataklığına asla girmemelidir."

Kocaeli Barış Platformu

Kocaeli Barış Platformu Sözcüsü Ömer Faruk Gergerlioğlu ise Türkiye'nin çeşitli illerinde IŞİD bahanesiyle yaşanan şiddet olaylarını kaygıyla takip ettiklerini belirterek, "Bu toprakların barıştan başka bir şansı yok. Barış süreci yürürken, Kobani'deki olaylardan dolayı Türkiye'de artan tansiyon, barış sürecini durdurmamalıdır" dedi.

Gergerlioğlu, barış sürecini başlatarak Cumhuriyet tarihinin en önemli iradesini ortaya koyan hükümetin, Kobani'deki olayların önlenmesi açısından çok daha aktif bir politika takip etmesi gerektiğini söyledi.

Sokak gösterilerini ve şiddeti kınadığını bildiren Gergerlioğlu, "Bu konuda elini taşın altına koymuş bir hükümet, barış sürecini başlatmış bir hükümet, çok yükselen bir tansiyon olduğunu görerek, günü birlik kararlar yerine kalıcı ve güven veren adımlar atarsa, bu olayları durdurabilir. Bu çok hayırlı bir gelişme olur. Olması gereken de budur" ifadesini kullandı.

Bu topraklarda Türkler ve Kürtlerin bir arada yaşamaya devam edeceğini kaydeden Gergerlioğlu, şunları kaydetti:

"Bu topraklarından barıştan başka bir şansı yok. Barış süreci yürürken, Kobani'deki olaylardan dolayı Türkiye'de artan tansiyon, barış sürecini tabii ki durdurmamalı. İrlanda'da daha süreç içerisinde çok daha vahim gelişmeler oldu ama barış süreci durmamıştı, burada da durmaması lazım. Tarafları itidale davet ediyoruz. Heyecanla hareket etmemek gerekir. Şiddet şiddeti doğurur. Ve çok daha büyük sorunların ortaya çıkma ihtimali var. Bölgede bir takım grupların, Hizbullah PKK gerginliği ve çatışmaları söz konusu olursa, taraflar elindeki kartlarıda kaybedebilir."

Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Grubu

Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Grubu Başkanı ve KTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye ve Irak'ta son yıllarda öngörülemeyecek gelişmeler yaşandığını belirterek, Türkiye'nun bu coğrafyada rotayı belirlemede inisiyatif kullanma konumunda olan bir ülke olduğunu anlattı.

Çözüm sürecine de işaret eden Hakyemez, "Bu karışıklıkların olduğu bir ortamda Türkiye kendi sorunu ile ilgili bir süreç başlattı. Bu, adı üzerinde bugünden yarına tamamlanacak bir süreç değil" ifadesini kullandı.

Hakyemez, Türkiye'nin bu süreçle ilgili çok değişik adımlar atmaya başladığını belirterek, bu atımların atılırken de çok değişik kesimlerden tepkiler aldığını kaydetti.

IŞİD'in Kobani'ye (Ayn El Arab) yönelik saldırısına da değinen Hakyemez, şöyle devam etti:

"Özellikle IŞİD''in Kobani'yi ele geçirme süreci sonrası maalesef tüm Türkiye'de çok ciddi can kayıpları oldu. Bu hiçbir zaman istenmeyecek, arzu edilmeyecek bir durum. Şimdi burada Türkiye'yi bir görüş tamamen Kobani saldırılarının içerisine çekme ve orada IŞİD'e karşı savaşma yönünde çağrılarla karşı karşıya bırakıyorlar. Fakat Türkiye'nin dış politikasında özellikle ülke dışına asker gönderip orada çatışma yapmanın farklı gerekçesinin olması gerekir."

Kobani saldırılarıyla ilgili, IŞİD'in yaptıklarını tasvip etmenin mümkün olmadığına dikkati çeken Hakyemez, Türkiye Cumhuriyeti'nin de Kobani saldırılarıyla ilgili oradaki Kürtlere kapılarını açarak gerekli yardımı yapmanın gayreti içinde olduğunu anlattı.

Özellikle HDP çizgisinde politika yapanlara önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Hakyemez, teskin edici açıklamaların yapılması gerektiğine işaret etti.

DKİB

Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan da IŞİD saldırıları bahane edilerek gerçekleştirilen izinsiz gösterilerin, Türkiye'nin birlik ve beraberliğine zarar verdiğini söyledi.

Gürdoğan, gösterileri gerçekleştirenlerin bir an önce bu eylemlerine son vermesi gerektiğini vurgulayarak, "Yapılan izinsiz gösteriler kimseye bir yarar getirmez. Kaos ve kargaşanın olduğu yerlerden hep bu ortamların oluşmasını isteyenler kar sağlar. Olan yine ülkemize ve vatandaşlara olur" dedi.

Türkiye'nin son yıllarda ekonomik ve ticari anlamda önemli kazanımlar elde etmeye başladığını belirten Gürdoğan, yapılan izinsiz gösterilerin bu gelişmelere de sekte vuracağını, bunun da Türkiye'nin yakaladığı pozitif ivmeyi istemeyenlerin çok hoşuna gideceğini vurguladı.

Gürdoğan, izinsiz gösterilerin yapıldığı illerin ekonomik anlamda da sıkıntı çekeceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu illerimize yatırım gelmez. Yatırım gelmesi için o illerin huzur ve güven içerisinde olması lazım. Hiçbir yatırımcı sıkıntı yaşayacağı alana yatırım yapmaz. Yapılan gösteriler sosyal alanı etkilediği gibi o illerin ekonomisini de çok büyük zarara uğratacaktır. Son yaşanan olaylar Türkiye'nin gelişmesi ve kalkınmasına engel oluyor. Onun için tüm kesimlerin sağduyu davranması gerekir."