Soylu'dan işçi memur emekli ve engelliye 2016 müjdesi
Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, internethaber yazarı Osman Diyadin'in gündeme ilişkin sorularına kritik yanıtlar verdi. Soylu 2016'da hayata geçirilecek, işçi, memur, emekli ve engellileri sevindirecek gelişmeleri aktardı.
İnternethaber yazarı Osman Diyadin'e konuşan Bakan Soylu, 2016'da işçi, memur, emekli ve engelli vatandaşlar için çok önemli icraatların hayata geçirileceğini vurguladı.
"ÇALIŞMANIN BAŞINDA ÇALIŞKAN BAKAN..."
Soylu için 'Çalışmanın başında 'çalışkan' bir bakan var' diyen Diyadin, Soylu'nun görevini layıkıyla yerine getireceğini "Her yiğidin yoğurt yiyiş şekli farklıdır’ misali bakanlıkta önemli izler bırakacak bir Soylu süreci başlamış durumda. Çünkü nerede olursa olsun kendine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı örnek almış Bir ‘aksiyonel’ bir ‘strateji’ adamı." sözleriyle ifade etti.
"İŞÇİNİN,MEMURUN,EMEKLİNİN, ENGELLİNİN YÜZÜ GÜLÜYOR"
Asgari ücretin bin 300 lira olacağını hatırlatan Soylu, hükümetin söz verdiği her şeyi hayata geçireceğini vurgulayarak şöyle konuştu:
Türkiye her konuda önemli gelişmeler yaşamaktadır. Çalışan kesimin, emeklinin, işçinin, yüzünün güldüğü, şehit aileleri ve yakınları, gazilerine sahip çıkan onlara teselli olan bir Türkiye gerçeği artık yaşanmaktadır. İşte yeni yılla birlikte asgari ücret bin 300 TL oluyor. Söz verdiğimiz her şeyi yapmaya devam edeceğiz.
"BİN 950 ENGELLİ ARKADŞIMIZ KAMU PERSONELİ..."
En temel gelişmelerden birisi Türkiye'nin engellilere yönelik yaklaşımıdır. Yaklaşık bin 950 arkadaşımız kamu personeli olarak yeni bir hayata başlatıyoruz.. Özellikle 2002 yılına kadar 5 bin 777 olan memur sayımız bugün yaklaşık 42 bin 656 rakamına ulaşmıştır. Yaklaşık yüzde 737'lik bir artış. Yeter mi? Yetmez. Elbette ki bunu devam ettirmek, bunu artırmak bizim en temel sorumluluklarımızdan bir tanesidir.
"2016'NIN İLK AYLARINDA 4 BİN ENGELLİ VATANDAŞIMIZ DAHA İŞE GİRECEK"
Özellikle 2015 yılı içerisinde 6 binin üzerinde engelli alımı sağlandı. 2016'nın ilk aylarında 4 bin engelli vatandaşımız daha işe girecektir.
İşte o röportajdan çarpıcı satırlar:
"MİLLET EN BÜYÜK ŞURADIR"
Milletimiz 1 Kasım’da bir sözleşmenin altına imza attı. ‘Evet,
önerileriniz tarafımızdan kabulümüzdür. Yol sizindir ve bunları
gerçekleştirin. Hedeflerinize ulaşın’ demiştir. Kimse demokrasiyi
hafife almasın. Kimse de milleti hafife almasın. Millet en büyük
şuradır. O şuranın verdiği karar aslında kendisini de içinde
barındırdığı çok önemli bir sürükleyicilik ortaya koyar. Bu yeni
dönem heyecanıyla başlamıştır. O nedenle milletimiz 1 Kasım’da
gereğini yerine getirmiş, Türkiye’nin geçtiğimiz son 5 ayda karşı
karşıya kaldığı belirsizliği 50 gramlık oy pusulası ile ortadan
kaldırmış ve Türkiye'yi büyük hedeflerin, büyük meselelerin,
yarınların aydınlık ülkesi haline getirmiştir. Milletimiz gereğini
yerine getirmiştir, bugün gereğini yerine getirme görevi
hükümetimizde ve bu hükümetimizin ortaya koyacağı icraatlar dadır.
24 saat esaslı bir çalışma dönemi başlamıştır. Gecemizi gündüzümüze
katarak milletimizin o büyük güvenine, desteğine layık olmak için
çalışıyoruz. Herkes geleceğe dair umut içerisinde olsun. Türkiye,
geleceğe ait hedeflerini yakalayacaktır. 1 Kasım’a giderken
milletimize birçok taahhütler verdik. Bunları tek tek
gerçekleştirmeye başladık. AK Parti Türkiye'de bizim hasretle
beklediğimiz, inşallah nazara getirmeyiz dediğimiz bir kurumdur. Bu
Türkiye için şanstır. Türkiye’nin gördüğü en büyük değişimlerden
biridir AK Parti.
"MEDENİYET EMANETİ İSTİKBALE TAŞINACAK"
Anadolu medeniyeti, yükselttiği ışıkla olayı sadece ekonomik
modelleme ve sadece toplumsal sınıflar arası bir dengeleme olarak
görmüyor. Anadolu medeniyeti kendi gerçekliklerini ve varlıklarını
Pir Sultan, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram-ı Veli, Akşemseddin
olarak görüyor. Biz nasıl bir toplumda yaşadığımız biliyoruz. Bir
kuruşun da bir kişinin de sorumluluğunu hissediyoruz. Onun için
sosyal güvenlik sistemimizin, sadece ekonomik bir modelleme
olmadığının bilinci içerindeyiz. Hem bir sosyal modellemedir hem de
medeniyet emanetidir. Bunun için inşallah önümüzdeki dönemde
insanımız adına birçok reforma hep birlikte imza atacağız..
"21. YÜZYIL TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"
Bakın Cumhuriyet tarihinde tam bağımsızlığımıza ve yine ‘Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir’ özdeyişine en yakın olduğumuz
noktadayız. Bu noktaya kolay gelmedik. Bu topraklarda hep şununla
karşılaştık; irtica, istila ve bölünme. Hep bu korkular üzerinden,
bu korkuların oluşturduğu süreçler üzerinden Türkiye yönetilmeye
çalışıldı. Vesayetlerle yönetilmeye çalışıldı. Kuralları tercih
ettiler, bu kurallar üzerinden ülkemizin insanını ürkütmeye,
korkutmaya, sindirmeye çalıştılar. Tüm bunların tamamını siyaseti
pasifize etmek için, bazen bürokrasiye ayar ve şekil vermek, bazen
tüm bunların tamamını, ülkemizin düşünen beyinlerini, yarınlarına
katkı sunmak isteyen insanları ötekileştirmek için kullandılar.
Sistematik hale getirdiler. Sistematik hale getirdikten sonra da
ülkemizin içerisinde bulunduğu enerjiyi, Türkiye'nin yarınlarına
yönelik o büyük anlayışı, çağın ruhuna uygun atmamız gereken
adımları, en önemlilerinden bir tanesi belki de her gün ihtiyaç
duyduğumuz reformları kendi gündemimiz olmaktan çıkardılar bizi
başka gündemlerin, çatışmaların esiri haline getirmeye çalıştılar.
Onun için içinde bulunduğumuz 21. yüzyıl bizim için çok
önemlidir.
"MENDERES’İN ‘SİZ BİZİM MEMLEKETİMİZİN EVLATLARISINIZ’
SÖZÜNÜ HATIRLAYALIM"
Bizim bir inancımız var. Bir günümüzün bir günümüze eşit gelmemesi
lazım geldiğini bize anlatan bir inancın da mensuplarıyız.
Sınamalara tabi tutuluyoruz. İnsanlık olarak da sınamalara tabi
tutuluyoruz. Suriyeli kardeşlerimiz buraya geldi diye, cami
önlerinde bulunuyorlar diye, elektrik ışıklarında bazı çocuklar
orada bulunuyorlar diye ‘Aman bunları buradan kaldırın’ diyenlerin
de var olduğu sınamalara tabi tutuluyoruz. Biz böyle bir ülke
değiliz. Biz böyle de bir millet değiliz. Bizim anlayışımız da
böyle değildir. Bakın Osmanlı-Rus savaşı iyi hatırlanmalı.
Osmanlı-Rus harbinden bize tevarüs edenlere sırtımızı dönmedik.
Bugün bu ülkede Gürcü, Çerkez, Abaza varsa, bizim bu topraklarla
karşı karşıya kaldığımız o büyük emanetin bir sonucu olarak vardır.
1923'ten sonra mübadelede Selanik'ten eğer bizim dostlarımız burayı
kendilerine yurt etmişlerse, bu toprakların ve bu medeniyetin bize
bıraktığı emanetler de vardır. Rahmetli Menderes, Balkanlar’da
çoluk çocuğu tacize uğrayanları kabul ederek ‘Siz bizim
memleketimizin evlatlarısınız’ deyip buraları onlara yurt etmişse
bu sözler bize bir referans dır da..
"CUMHURBAŞKANI’MIZ YEPYENi BiR MODEL VE YOL
AÇTI"
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan öngörüsü ve vizyonu ile 13
yıldır Türkiye'ye yeni bir model ve yol sundu. Dünyada artık sözü
dinlenen, hakkını hukukunu her platformda koruyan bir Türkiye
ortaya koydu. AK Parti onun liderliğinde Türkiye'nin yüzleşilmekten
korkulan birçok sorunla karşı karşıya kaldığı günlerde milli
iradenin desteğiyle bir büyük yolculuğa çıktı. Türkiye ardışık
reformların ve dönüşümlerin, büyük ve güçlü hareketlerin ülkesi
haline geldi. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde gerçekleştirilen
reformlar sayesinde Türkiye 13 yılda hayranlıkla izlenen bir ülke
haline geldi. Hayal denilenler onun liderliği ile gerçekleşti.
Türkiye’de işgücü 21 milyondan 30 milyonun üzerine çıktı, istihdam
8 milyon 700 bin artarak 19 milyonlu rakamlardan 27 milyona
ulaştı.
"ONUN ViZYONUNA TABi OLDUĞUMUZU GURURLA
SÖYLEYEBİLİRİZ"
Türkiye’nin yeni sosyal ve ekonomik modelini bütün dünya bugün
hayranlıkla izlemektedir. Bu modelin en önemli noktaları, rıza,
demokrasi ve milli iradedir. 1 Kasım seçimlerinin ardından Türkiye
yeniden bu yolculuğunu daha güçlü bir şekilde devam ettirmeye
çalışmaktadır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu Toplantısı’nda,
millete söz verdiğimiz bin 300 lira hiçbir tereddüt olmadan kabul
gördü. Yaklaşık 13 yıldan beri Türkiye'de özellikle sendikal
hayatta, sosyal güvenlik sisteminde, çalışma hayatında birçok
reform aynı anlayış ve mantıkla Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın vizyonu ve öngörüsü çerçevesinde ortaya koyulmuştur.
Cumhurbaşkanımızın bu vizyonuna tabi olduğumuzu gururla söylemek
isterim. Bu vizyon; 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimizin esas teminatı
olan bir vizyondur.
"YENİ BİR ANAYASA
TÜRKİYE’NİN MECBURİYETİDİR"
Bu millet 21. asrın başından itibaren büyük devrimleri
gerçekleştirmiştir. Buna devam etmek zorundadır. Kamu personel
reformu bizim en temel ihtiyaçlarımızdan bir tanesidir. Bunu
karşılıklı diyalog içerisinde, müşavere içerisinde,
avantajlarımızı, dezavantajlarımızı iyi bir şekilde konuşarak ve
tartışarak çözmek zorundayız. Bunu halının altına süpüremeyiz.
Bugün bir hükümet sistemi problemi çektiğimiz apaçık ortadadır. Bu
çok nettir. Ne parlamenter sistemdeyiz, ne yarı başkanlık
sistemdeyiz ne başkanlık sistemindeyiz. Tarifinde bile
zorlandığımız bir hükümet sistemiyle karşı karşıyayız. Bugün
hepimizin üzerinde tartıştığı kamu personel rejimiyle karşı
karşıyayız. O nedenle daha demokratik, bütün kesimlerin kendisini
içerisinde ifade ettiği yeni bir Anayasa Türkiye'nin
mecburiyetidir. Yeni Anayasa gerçeğinden hiç kimse kaçamaz. Yeni
Anayasa referanduma gitse halkımız tarafından tarihi bir destek ile
kabul görür. Çünkü Türkiye artık eski Türkiye değil, yeni
Türkiye’nin temellerinin artık atıldığı bir Türkiye gerçeği
var.
"HENDEK SİYASETİ İLE ÖNÜMÜZÜ KESEMEZLER"
Siyaset sırtını ortak yaşamın kurallarına dayandırır. Siyaset
sırtını teröre dayandırmaz. Siyaset gücünü terörden almaz. Siyaset
gücünü ve hareket kabiliyetini kaosla beslemez. Ülkemizin insanını
ve yöneticilerini, bugün ülkenin önümüzdeki 4 yılına yönelik
atacağı adımların heyecanını yaşamaktan alıkoymaya çalışanlar,
hendek siyaseti üzerinden, Türkiye’nin 1 Kasım’da verdiği
demokratik kararın hızını kesmeye çalışıyor. Bu, bizim açımızdan
kabul edilebilir değildir. Reformlarla ilgili adımları attığımız
bugünlerde, ülkenin gündemini değiştirmeye, ülkenin yarınına ait
hevesini ve idealini kesmeye çalışıyorlar. Buna bizim devlet,
millet ve hükümet olarak müsaade etmemiz söz konusu değildir. Bir
taraftan hükümetimiz büyük bir gayret, büyük bir mücadele ile
dünyanın en büyük 10 devleti olma hedefine doğru ilerliyor. Bir
taraftan da aziz milletimiz bu coğrafya üzerinde oynanan oyunlara
devletimizle birlikte göğüs germeye çalışıyor. Tek bayrak, tek
vatan, tek devlet ve tek millet kavramlarından bir an olsun
vazgeçmemiz söz konusu olamaz. Bu topraklar üzerinde hiç kimse
operasyon yapamaz.