TİSK'ten kritik asgari ücret çıkışı!

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonundan (TİSK), asgari ücretin 1300 lira olmasına ilişkin bir açıklama yaptı.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonundan (TİSK), asgari ücret seviyesinde yapılacak artış maliyetinin işverenlere yansıtılmasının bir domino etkisi oluşturacağı, bu durumun rekabet gücü, kayıt dışılık, istihdam, enflasyon ve ihracata da olumsuz etki edebileceği ileri sürülerek, prim ve vergi düzenlemeleri ile iş gücü maliyeti üzerindeki istihdam vergilerinin azaltılması önerildi.

TİSK'ten asgari ücretle ilgili açıklama yapıldı. Açıklamada, asgari ücrette yapılacak artışın son iki seçim sürecinde siyasi partilerin en fazla gündem yaratan konularından biri olduğu belirtildi.

İş dünyasının sürdürülebilir büyüme hedefini gerçekleştirebilmesinin yolunun rekabet gücünden geçtiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Dünya Ekonomik Forumu'nun 2015-2016 Küresel Rekabet Gücü Raporu'na göre dünyada rekabet gücü açısından 2012'de 43'üncü, 2013'te 44'üncü, 2014'te 45'inci olan Türkiye ekonomisi 2015'te 6 sıra birden gerileyerek 51'inciliğe gerilemiştir. Durum böyle iken, asgari ücret seviyesinde yapılacak artış maliyetinin işverenlere yansıtılması adeta bir domino etkisi yaratarak ücretler genel seviyesinin hızla yükselmesine ve böylece rekabet gücümüze zarar vermenin yanı sıra, kayıt dışının büyümesi, istihdama, enflasyona ve ihracata olumsuz etki yapması gibi pek çok riske işaret etmektedir. Özellikle KOBİ'lerde işsizlik ile yatırım ve büyüme planlarının ertelenmesi gibi sorunlara dikkat çekmek isteriz."

"İSTİHDAM ÜZERİNDEKİ VERGİLER AZALTILSIN"

Asgari ücret komisyonunun mevzuatına atıfta bulunulan açıklamada, "TİSK olarak, komisyon kararlarını her zaman saygıyla karşıladık; gerektiği durumlarda kararların ülkemizde yaratabileceği muhtemel sorunları da dile getirdik. Dolayısıyla asgari ücret artış yükünün işletmelere yansıtılması durumunda yaratabileceği sorunları hükümetimizin, işçi kesiminin ve kamuoyunun dikkatine sunmayı görev bilmekteyiz" ifadelerine yer verildi. Açıklamada, şu değerlendirmede bulunuldu:

"Bu konudaki itirazımız, işçinin eline geçen net asgari ücretin artışına değil, yapılacak artışın işletmeler üzerine getirmesi muhtemel ilave yüklere ve bunun rekabetçiliğimize olan etkisinedir. Bu çerçevede, SGK primi, gelir vergisi, işsizlik sigortası primi gibi konularda yapılacak düzenlemeler ile halihazırda OECD ortalamasına göre yaklaşık 10 puan yüksek olan iş gücü maliyeti üzerindeki istihdam vergilerinin azaltılması suretiyle bu artışın dengelenmesini önermekteyiz. Toplu iş sözleşmesi uygulayan ve uygulamayan iş yerleri arasındaki haksız rekabetin önlenmesi amacıyla toplu iş sözleşmeleri gereğince işçilere ödenen ikramiye ve ücret benzeri ödemelerin de kamu görevlilerinde olduğu gibi asgari ücret içerisinde sayılması da önerilerimiz arasında yer almaktadır."