Yeni taşeron sistemi: TYÇP

Toplum Yararına Çalışma Programı (TYÇP) adı altında yeni bir istihdam rejimi hızla kurumsallaşıyor.

MEMURLAR - Toplum Yararına Çalışma Programı (TYÇP) adı altında yeni bir istihdam rejimi hızla kurumsallaşıyor. 'İşsizlikle ve yoksullukla mücadelede etkili bir mücadele aracı olma' söylemiyle yerleşik bir istihdam biçimi olarak hızla yaygınlaşıyor.

Kısa süreli çalışma programları 2005'te hazırlanmış, ancak yoğun olarak uygulanması 2009'da gerçekleşmeye başlamıştı. Evrensel gazetesinden Aydın Tan ve Halil İmrek'in haberine göre,program kapsamında 2005-2008 arasında sadece 268 kişi çalıştırılırken, 2009'da kasım ayına kadar adeta bir patlama yaşanmış kısa dönemli (6 aya kadar) geçici istihdam edilen kişi sayısı 168 bin 503 kişiyi buldu. Şu an kamuda 350 bin civarında kadrolu işçi varken TYÇP kapsamındaki işçi sayısı 100 bine dayanmış durumda. Tablo gösteriyor ki, kamuda kadrolu işçilerin yaklaşık üçte biri kadar kişi, sürekliliği olan işlerde, ama "toplum yararı" adına geçici olarak çalıştırılıyor.

YÖNETMELİK BAŞKA, UYGULAMA BAŞKA

TYPÇ'nin amacı, kendi yönetmeliğinin 62. maddesinde şöyle belirlenmiş: İşsizliğin yoğun olduğu dönemlerde veya yerlerde doğrudan veya yüklenici eli ile toplum yararına bir iş ya da hizmetin gerçekleştirilmesi yoluyla özellikle istihdamında zorluk çekilen işsizlerin çalışma alışkanlık ve disiplininden uzaklaşmalarını engelleyerek iş gücü piyasasına uyumlarını gerçekleştirmek ve bunlara geçici gelir desteği sağlamak."

Yönetmelikte tanımlamaya göre, "işsizlere yardım etmek için ihtiyaç olmayan işler yaratılıyor" olması gerekir. Oysa Nimet Çubukçu, Milli Eğitim Bakanı iken gönderdiği genelgede "iş gücü ihtiyacını karşılamak" üzere proje hazırlanmasını istemekteydi. Bu bakanın dil sürçmesi değildi elbette.

İlk uygulama döneminde, okulların temizlenmesine yönelik programlarda istihdam edilecek personelin, kesinlikle programa konu olan alandaki okulun personel açığını kapatmaya yönelik olmaması ve büro hizmetlerinde çalıştırılmaması gerektiği; aksi takdirde, programların derhal iptal edileceği açıkça belirtilmişti. (Türkiye İş Kurumu, 2009, s.32).

Ancak, TYÇP kapsamında istihdam edilenlerin büro hizmetlerinde kesinlikle çalıştırılamayacağı hükmü, 2011 yılında yapılan bir değişiklikle, Kurumun işlemler el kitabından çıkartıldı.

NE BECERİSİ, NE YARDIMI?

Çünkü gerçek amaç bakanın dile getirdiği gibi; iş gücü ihtiyacını ucuz, güvencesiz şekilde karşılamak.

Toplum yararına çalışmanın harcanan emek gücünün karşılığı sadece asgari ücret. Günde 7.5 ya da 9 saat çalışan işçiden bu çalışma süresi dışında iş araması bekleniyor, bu konuda işçilere yardım edildiği iddia ediliyor. Peki, işçi bu kadar süre çalıştıktan sonra ne zaman, nerede iş arayacak?

Oysa iş zaten mevcut. Yapılması gereken işçinin yaptığı işe kadrolu olarak alınması. Bu proje kapsamında geçici istihdam edilen Van depremzedelerinin talebi tam da budur. Yapılan işler: Çevre düzenlenmesi, ağaçlandırma, cami bakım ve temizliği, okullarda hademelik. Bu işlere bakıldığında herhangi bir mesleki beceri kazandırıldığını söylemek imkansız.

İŞSİZLİK Mİ BAĞLILIK MI?

Tartışma konularından biri de çalışacak işçilerin seçilme yöntemi. Yönetmelikte iki yöntem belirlenmiş. Birincisi, noter kurası yöntemi. İkincisi liste (Başvuranlar içinden mülakat ya da iş ve meslek danışmanlığı sonucu katılımları uygun görülenlerin belirlenmesi) yöntemi. Bu yöntemlerle işe alınacakların oranları ise şöyle; yüzde 80 noter kurası, yüzde 20 liste yöntemi.

Mülakat yönteminde işsizlik kriterinden önce AKP'ye bağlılık kriterinin öne çıktığını tahmin etmek hiç de zor değil. Diyarbakır Haber sitesinin şu haberi her şeyi özetler nitelikte: "Diyarbakır'ın Kocaköy ilçesinde İŞKUR'un işe aldığı 120 kişi korucu çocukları, AKP İlçe yöneticileri, gençlik ve kadın kolları yöneticilerinin ailelerinden oluşuyor."

ASGARİ ÜCRET DAHİ ALAMIYORLAR

Program genelgesine göre işçi ayda 30 gün, haftada 45 saat çalıştığı takdirde net asgari ücreti hak edebiliyor. Bu ücret, İşsizlik Fonu'ndan ödeniyor. Devlet, bu ücretten gelir vergisi de alıyor. Ancak 'kısmi çalışma' adı altında esnek çalışma uygulandığı için çalıştığı gün kadar ücret alabiliyor. Geçerli bir mazeretle dahi olsa bir gün işe gitmediğinde, haftalık tatili hak etmediği için ücretini 28 gün üzerinden alıyor. Oysa 31 gün çeken aylarda ücret 30 gün üzerinden ödeniyor. Sonuçta işçi kısmi çalışma durumunda ve izin kullandığı takdirde asgari ücret bile alamıyor.

İŞ KANUNU'NDAN FAYDALANAMIYORLAR

* Programa göre, İŞKUR'a kayıtlı işçiler asgari ücret karşılığında dokuz aylığına okullar, belediyeler, Diyanet, Orman Bakanlığı gibi kamu kuruluşlarında istihdam ediliyor.

* Program kapsamında işe başlayan işçilere bir taahhütname imzalatılıyor. Burada yer alan bir maddeye göre "TYÇP, herhangi bir kamu kurumunda geçici veya daimi surette işçi statüsü kazandırmaz ve Türkiye İş Kurumu, TYÇP kapsamında işyeri ve işveren sayılmaz. " denilerek yasa devre dışı bırakılıyor.

* İşçi sayılmadıkları için de İş Kanunu'ndan doğan hiçbir hakka sahip değiller: Yıllık izin, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, sendikaya üye olma hakkı, sosyal yardımlar...

* Yaygınlaştıkça daha önce taşeron aracılığı ile yapılan işler artık bu program kapsamında çalışan işçilere yaptırılıyor. Çünkü programın finansmanı İşsizlik Sigortası'ndan sağlandığından işveren olan kamu kuruluşuna hiçbir maliyet yüklemiyor.

* Normalde İŞKUR, kendisinden işçi isteyenden "çalışma koşulları itibarı ile iş yasalarında belirlenmiş hükümlere uygunluk" (En az asgari ücret verilmesi, günlük ve haftalık çalışma süresinin aşılmaması, fazla çalışma ücreti, yıllık izin vb.) sağlamasını ister. TYPÇ'de ise bu şartların hiç birine uyulmamaktadır.

İZİN HAKKI YOK EDİLİYOR

TYÇP bünyesinde çalıştırılan işçiler, en fazla 9 ay çalışabildikleri için yıllık izin, kıdem tazminatı gibi haklardan faydalanamıyorlar. Oysa 9 ayın sonunda aynı işçi ara vererek aynı işyerinde çalıştırılabiliyor ya da yeni bir işçi hiç boşluk oluşmadan işe devam edebiliyor. Yani işte devamlık sürerken işçi değiştirilerek hakların oluşması engelleniyor.

Program genelgesine göre işçi, çalıştığı sürenin yirmi de biri kadar izin hakkına sahip. Dokuz ay düzenli çalışan bir işçi için 14 gün ücretsiz, 14 gün mazerete bağlı ücretli izin öngörülüyor. Ücretli izinler "Sağlık sorunları, evlenme, doğum, birinci derecede yakınların vefatı gibi mücbir nedenleri belgelemek şartıyla" kullanılabiliyor. Buna göre 15 gün çalışan bir işçi, örneğin babası öldüğünde, 20 günü tamamlamadığı için izin hakkına sahip değil. Dokuz ay içinde işçinin en fazla 14 gün hastalanma hakkı var; 15 güne çıkarsa iş akdi feshedilebilir. Ayrıca ücretsiz izin hakkı, 'onay' adı altında çalıştığı kurumun insafına bırakılmış durumda.

İŞTEN ATMAK KOLAY AYRILMAK ZOR

İşçilere imzalatılan taahhütnamede şunlar yazılı: "Mazeretsiz olarak TYP'den ayrılanlar veya kendi kusuru nedeniyle ilişiği kesilenler ile yararlandığı TYP bittikten sonra Kurum tarafından teklif edilen niteliklerine uygun en az üç iş teklifini mazeretsiz olarak kabul etmeyenler, son yararlanma tarihi üzerinden yirmi dört ay geçmedikçe yeni bir TYP'ye başvuramazlar." Mazeretler ise; deprem, sel baskını, yangın, SGK'li bir işe girmek, tutukluluk /hükümlülük, sağlık raporu ile belgelenen ve mazeretli iznini aşan hastalık olarak sayılıyor. İşçi bir gün işe gelmezse ya da işyerinde şikayet edilirse iş akdi feshediliyor. Ancak kendisi istediği zaman işten ayrılamıyor. Ayrılırsa iki yıl İŞKUR programlarından yararlanamama yaptırımına maruz kalıyor.

4/C NEDİR?

4/C, özelleştirilen kamu kuruluşlarında daimi kadroda çalışırken, kurumu alan firma tarafından işten atılanların işçilerin kamu kurumlarında farklı işlerde çalıştırılmak üzere 657 sayılı yasaya konulmuş bir maddedir. Bu madde gereği 4/C statüsündeki çalışanla her yıl sözleşme imzalanır ve bir kamu kuruluşunda en fazla 11 ay çalışabilir. Ücretleri asgari ücret seviyesindedir.