Yükseköğretim Bakanlığı akademik sorunları çözecek!

Öğretim Elemanları Sendikası ve Öğretim Elemanları Derneği Genel Başkanı Vahdet Özkoçak, Memurhaber.com'dan Niyazi Solak'a bir takım açıklamalarda bulundu.

Öğretim Elemanları Sendikası ve Öğretim Elemanları Derneği Genel Başkanı Vahdet Özkoçak, Memurhaber.com'dan Niyazi Solak'a bir takım açıklamalarda bulundu.

Bilindiği gibi YÖK, 14.05.2015 tarihinde aldığı ÖYP Usul ve Esaslarında değişiklik kararlarını 04.06.2015 itibari ile açıkladı ve alınan bu kararlara göre ÖYP Araştırma Görevlisi atamalarında yeni bir sistem oluşmuş oldu. Artık ÖYP Araştırma Görevlisi alımında "Bilim" yani "alan" sınavı uygulaması da yapılmaktadır. Her ne kadar bir alanda bilgi miktarının ölçülmesi geleceğin öğretim üyesi olacak akademisyenlerin alımında doğru bir kriter gibi gözükse ve fikren desteklense de bu sınavın uygulanma şekilleri ve objektif olup olmayacağı akıllarda soru işareti bırakmaktadır. Yazılı kısmı olsa dahi ülkemizde hangi şartlarla ve hangi biçimde yapılırsa yapılsın sözlü sınavların torpili açığa çıkardığı ve bunun bir türlü engellenemediği aşikardır. Daha önceki açıklamalarımızda da ifade ettiğimiz gibi Alan Sınavı pratikte işlemesi ve uygulanabilmesi için yoğun bir tecrübe ve ön hazırlık gereklidir.

Mevcut alan sınavı kararının aniden verilerek ilk ÖYP alımına uygulanması da sorun olmuştur. Hazırlıksız olarak bu tür kararların verilmesi sonucunda alımlar gecikmiş zaten oldukça az olan kadrolar için adaylar mağdur edilmiştir. Tabi ki nitelik bu noktada dikkat edilmesi gereken bir husus olarak öne çıksa da mevcut kadro ilanı miktarı akademinin ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Zaten senet, işten atılma korkusu, mobbing ve daha nice baskı sebebi ile araştırma görevliliği başta olma üzere bütün akademisyen kadrolarının tercih edilebilirliği ciddi şekilde düşüktür.  YÖK yapılmayan haziran alımındaki kadroların kasım ve aralık aylarında yapılacağını iletmiştir. Fakat haziran kadroları ile normalde aralıkta yapılan alımın kadroları birleştirilecek midir? Aksi halde zaten az olsa kadro sayısı iyice azalmış olacaktır.

Yapılan alan sınavının hangi puan kriterleri ile yapıldığı, objektif olarak bu puanların dağıtılabilmesi çok önemlidir. Yazılı sınavın arkasından yapılan sözlü sınavda bazı adaylara soru sorulur iken bazılarına sorulmadığı bilgileri gelmektedir. Bu durum sınav puanının güvenilirliği noktasında ciddi kuşkular uyandırmaktadır. Ayrıca başvurulan anabilim dalı bazında değil bölüm bazında sorular sorulduğu anlaşılmaktadır. Bu durum başvurulan ilgili anabilim dalında yetkinlik ölçme noktasında ciddi bir sıkıntıdır. Bir kişinin bir anabilim dalında "uzman" sayılabilmesi için o alanda doktora yapmış olması gerekliliği hepimiz için aşikardır. Peki hangi profesör veya doçent uzmanı olduğu alan dışındaki sorulara yüksek doğrulukla cevap verebilir? Durum böyle iken sınava giren adaylara sorulan sorular haksızlıklar oluşmasına sebep olmaktadır. Zaten alan sınavının bazı alanlarda yapılacak bazı alanlarda yapılmayacak olması ve sınav yapılacak veya yapılmayacak alanlara nasıl karar verildiği başka bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ancak geçen günlerde yapmış olduğum YÖK ziyaretinde yazılı sınavın adaletli yapıldığını ve şeffaf olduğunu direkt görmüş bulunmaktayım. Sınav için yapılan hazırlıklar ve verilen emeğe değer bir değerlendirme sisteminin olması umut verici de olsa yukarıda da bahsettiğim üzere sözlü mülakatın maalesef objektif olması konusunda tereddütlerimiz devam etmektedir.

Yapılan ani değişiklikler birçok soru ve sorunu beraberinde getirse de ÖYP ciddi şekilde yatırım yapılmış ve hala üzerinde değişiklikler yapılan, göreceli olarak daha adil bir sistemdir. 2016 yılında ÖYP'nin kalkacağı gibi dedikodular dolaşmakta ise de yerine nasıl bir sistem konulacağı veya konulacak sistemin farklılığının ne olacağı gibi sorular yüzünden bu pek mümkün görünmemektedir. Ayrıca kalkacak bir sistemde değişiklik yaparak adayları mağdur etmekte başka bir mantıksızlık olacaktır. Dolayısı ile kadro sayısı ne olacağı tam olarak açıklık kazanmamış olsa da ÖYP çeşitli revizeler ile yoluna devam edecektir. Maliye Bakanlığı’nın 2016 bütçesinde ÖYP alımları ile ilgili kadro sayısı ve bilgisi görmezsek şaşırmamamız gerekmektedir.

Bunlar gibi burada bahsedilmeyen birçok sorun ile artık ÖYP, ülkemizin yaygın sorunları olan "yoğun bürokrasi" ve "farklı uygulamalar" ağlarına takılmış, çözümden çok sorun üretir hale gelmiştir. Tabi ki mevcut ÖYP sorunları çözüme kavuşabilir. Ancak bunun tek yolu sorunları yaşayanlar ile bir araya gelerek bütün paydaşlar ile kararlar alınmasıdır. Tepeden inme kararlar almak ne yazık ki çözümün değil sorunun bir parçasıdır. YÖK geleceğin Öğretim Üyelerinin görüşlerini dikkate almalı ve sorunlara bu şekilde çözümler üretmeye çalışmalıdır. Bu durum sadece ÖYP için değil akademideki her çeşit sorun için aynıdır. Dama çıkanın merdiveni alıp kaçtığı bir meslek grubunda Akademinin Fidanlığı olarak tabir ettiğim Araştırma Görevliliğinin sorunlarının çözüme kavuşması için YÖK ve nihayetinde her zaman istediğimiz Yükseköğretim Bakanlığı elzem olmuştur.