4857 Sayılı İş Kanunu ne diyor?
İşçi ve işverenlerin haklarını anlatan ve koruma altına alan 4857 Sayılı İş Kanunu ne diyor?
1. BÖLÜM “Genel Hükümler”
- Amaç ve kapsam
MADDE 1. – Madde 1 – Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş
sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve
çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.
Bu Kanun, 4 üncü Maddedeki istisnalar dışında kalan bütün
işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve
işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.
İşyerleri, işverenler, işveren vekilleri ve işçiler, 3 üncü
maddedeki bildirim gününe bakılmaksızın bu Kanun hükümleri ile
bağlı olurlar.
- Tanımlar
MADDE 2. – Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye
işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği
olmayan kurum
ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye
iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek
amacıyla maddî olan ve
olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri
denir.
İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden
bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler
(işyerine bağlı
yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene
ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve
araçlar da işyerinden sayılır.
İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile
oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.
İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin
yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren
vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden
doğrudan işveren sorumludur.
Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve
zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren
vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan
kaldırmaz.
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine
ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin
ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren
işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu
işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı
işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi
denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o
işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt
işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan
yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak
çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz
veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren
ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt
işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt
işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi
sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik
nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt
işverenlere verilemez.
(Ek fıkra: 1/7/2006-5538/18 md.) Kanuna veya kanunun verdiği
yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşları ile bunların
doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin en az yüzde ellisine
sahip oldukları ortaklıklarda, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu veya
diğer kanun hükümleri çerçevesinde, hizmet alımı amacıyla yapılan
sözleşmeler gereğince, yüklenici aracılığıyla çalıştırılanlar, bu
şekilde çalışmış olmalarına dayanarak;
a) Bu kurum, kuruluş ve ortaklıklara ait kadro veya pozisyonlara
atanmaya,
b) Bu kurum, kuruluş ve ortaklıklara ait işyerlerinin kadro veya
pozisyonlarında çalışanlar için toplu iş sözleşmesi, personel
kanunları veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre belirlenen her
türlü malî haklar ile sosyal yardımlardan yararlanmaya,
hak kazanamazlar.
(Ek fıkra: 1/7/2006-5538/18 md.) Sekizinci fıkrada belirtilen
işyerlerinde yükleniciler dışında kalan işverenler tarafından
çalıştırılanlar ile bu işyerlerinin tâbi oldukları ihale mevzuatı
çerçevesinde kendi nam ve hesabına sözleşme yaparak üstlendiği
ihale konusu işte doğrudan kendileri çalışanlar da aynı hükümlere
tâbidir. Sekizinci fıkrada belirtilen kurum, kuruluş veya
ortaklıkların sermayesine katıldıkları ortaklıkların kadro veya
pozisyonlarında çalışan işçilerin, ortak durumundaki kamu kurum,
kuruluş veya ortaklıkların kadro veya pozisyonlarına atanma ya da
bu kurum, kuruluş veya ortaklıklarda geçerli olan malî haklar ile
sosyal yardımlardan yararlanma talepleri hakkında da sekizinci
fıkra hükümleri uygulanır. Hizmet alımına dayanak teşkil edecek
sözleşme ve şartnamelere;
a) İşe alınacak kişilerin belirlenmesi ve işten çıkarma yetkisinin
kamu kurum, kuruluşları ve ortaklıklarına bırakılması,
b) Hizmet alım sözleşmeleri çerçevesinde ya da geçici işçi olarak
aynı iş yerinde daha önce çalışmış olanların çalıştırılmasına devam
olunması,
yönünde hükümler konulamaz.
- İşyerini bildirme
MADDE 3. – Bu Kanunun kapsamına giren nitelikte bir işyerini kuran,
her ne suretle olursa olsun devralan, çalışma konusunu kısmen veya
tamamen değiştiren veya herhangi bir sebeple faaliyetine son veren
ve işyerini kapatan işveren, işyerinin unvan ve adresini,
çalıştırılan işçi sayısını, çalışma konusunu, işin başlama veya
bitme gününü, kendi adını ve soyadını yahut unvanını, adresini,
varsa işveren vekili veya vekillerinin adı, soyadı ve adreslerini
bir ay içinde bölge müdürlüğüne bildirmek zorundadır.
(Değişik ikinci fıkra: 15/5/2008-5763/1 md.) Bu Kanunun 2 nci
maddesinin altıncı fıkrasına göre iş alan alt işveren; kendi
işyerinin tescili için asıl işverenden aldığı yazılı alt işverenlik
sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte, birinci fıkra hükmüne
göre bildirim yapmakla yükümlüdür. Bölge müdürlüğünce tescili
yapılan bu işyerine ait belgeler gerektiğinde iş müfettişlerince
incelenir. İnceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti halinde, bu
tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ
edilir. Bu rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren altı işgünü
içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir.
İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Rapora altı iş günü
içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini
onamış ise tescil işlemi iptal edilir ve alt işverenin işçileri
başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.
Ek fıkra:11/6/2003-4884/10 md.) Ancak, şirketlerin tescil kayıtları
ise ticaret sicili memurluklarının gönderdiği belgeler üzerinden
yapılır ve bu belgeler ilgili ticaret sicili memurluğunca bir ay
içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ilgili bölge
müdürlüklerine gönderilir.
(Ek fıkra: 15/5/2008-5763/1 md.) Asıl işveren-alt işveren
ilişkisinin kurulması, bildirimi ve işyerinin tescili ile yapılacak
sözleşmede bulunması gerekli diğer hususlara ilişkin usul ve
esaslar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
- İstisnalar
MADDE 4.-Aşağıda belirtilen işlerde ve iş ilişkilerinde bu Kanun
hükümleri uygulanmaz;
a) Deniz ve hava taşıma işlerinde,
b) 50′den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin
yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde,
c) Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit
yapı işleri,
d) Bir ailenin üyeleri ve 3 üncü dereceye kadar (3 üncü derece
dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde
ve el sanatlarının yapıldığı işlerde,
e) Ev hizmetlerinde,
f) İş sağlığı ve güvenliği hükümleri saklı kalmak üzere çıraklar
hakkında,
g) Sporcular hakkında,
h) Rehabilite edilenler hakkında,
ı) 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2 nci maddesinin
tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde.
Şu kadar ki;
a) Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan
gemilere yapılan yükleme ve boşaltma işleri,
b) Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işler,
c) Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının
yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işler,
d) Tarım işletmelerinde yapılan yapı işleri,
e) Halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi durumunda
olan park ve bahçe işleri,
f) Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden
sayılmayan, denizlerde çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili
işler,
Bu Kanun hükümlerine tabidir.
- Eşit davranma ilkesi
MADDE 5. – İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce,
felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım
yapılamaz.
İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi
karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan
işçi karşısında
belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.
İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu
kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının
oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya
gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.
Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük
ücret kararlaştırılamaz.
İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması,
daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz.
İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine
aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki
uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep
edebilir. 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31 inci maddesi
hükümleri saklıdır.
20 nci madde hükümleri saklı kalmak üzere işverenin yukarıdaki
fıkra hükümlerine aykırı davrandığını işçi ispat etmekle
yükümlüdür. Ancak, işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir
biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir
ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur.
- İşyerinin veya bir bölümünün devri
MADDE 6. – Madde 6 – İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir
işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde
işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak
ve borçları ile birlikte devralana geçer.
Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda,
işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem
yapmakla
yükümlüdür.
Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan
ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan
işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden
işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile
sınırlıdır.
Tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle
sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz.
Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya
işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi
yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan
işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu
değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve
işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır.
Yukarıdaki hükümler, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi
sonucu işyerinin veya bir bölümünün başkasına devri halinde
uygulanmaz.
- Geçici iş ilişkisi
MADDE 7.- İşveren, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle
bir işçiyi; holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna
bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde
çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine
getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi
gerçekleşmiş olur. Bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber,
işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini, iş
sözleşmesine geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine
getirmekle yükümlü olur. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren işçiye
talimat verme hakkına sahip olup, işçiye sağlık ve güvenlik
risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür.
Geçici iş ilişkisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır,
gerektiğinde en fazla iki defa yenilenebilir.
İşverenin, ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder. Geçici iş ilişkisi
kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen
ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden
işveren ile birlikte sorumludur.
İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan
geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı sorumludur. İşçinin
geçici sözleşmesinden aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve
yükümlülüklerine ilişkin bu Kanundaki düzenlemeler geçici iş
ilişkisi kurulan işverenle olan ilişkisine de uygulanır.
İşçiyi geçici olarak devralan işveren grev ve lokavt aşamasına
gelen bir toplu iş uyuşmazlığının tarafı ise, işçi grev ve lokavtın
uygulanması sırasında çalıştırılamaz. Ancak, 2822 sayılı Toplu İş
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 39 uncu maddesi hükümleri
saklıdır. İşveren, işçisini grev ve lokavt süresince kendi
işyerinde çalıştırmak zorundadır.
Toplu işçi çıkarmaya gidilen işyerlerinde çıkarma tarihinden
itibaren altı ay içinde toplu işçi çıkarmanın konusu olan işlerde
geçici iş ilişkisi gerçekleşmez.
2. BÖLÜM “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi”
- Tanım ve Şekil
MADDE 8. – İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş
görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden
oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe,
özel bir şekle tâbi değildir.
Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde
yapılması zorunludur. Bu belgeler damga vergisi ve her çeşit resim
ve harçtan muaftır.
Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay
içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık
çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme
dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde
tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir
belge vermekle yükümlüdür. Süresi bir ayı geçmeyen belirli süreli
iş sözleşmelerinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. İş sözleşmesi iki
aylık süre dolmadan sona ermiş ise, bu bilgilerin en geç sona erme
tarihinde işçiye yazılı olarak verilmesi zorunludur.
- Türü ve çalışma biçimlerini belirleme serbestisi
MADDE 9 – Taraflar iş sözleşmesini, Kanun hükümleriyle getirilen
sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, ihtiyaçlarına uygun türde
düzenleyebilirler.
İş sözleşmeleri belirli veya belirsiz süreli yapılır. Bu
sözleşmeler çalışma biçimleri bakımından tam süreli veya kısmî
süreli yahut deneme süreli ya da diğer türde oluşturulabilir.
- Sürekli ve süreksiz işlerdeki iş sözleşmeleri
MADDE 10.- Nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere
süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir.
Bu Kanunun 3, 8, 12, 13, 14, 15, 17, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29,
30, 31, 34, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 75, 80 ve geçici 6 ncı
maddeleri süreksiz işlerde yapılan iş sözleşmelerinde uygulanmaz.
Süreksiz işlerde, bu maddelerde düzenlenen konularda Borçlar Kanunu
hükümleri uygulanır.
- Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi
MADDE 11 – İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde
sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli
bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi
objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı
şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir.
Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden
fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi
başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.
Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli
olma özelliğini korurlar.
- Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları
MADDE 12 – Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi,
ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin
süreli olmasından dolayı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle
çalıştırılan emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz.
Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiye, belirli bir zaman
ölçüt alınarak ödenecek ücret ve paraya ilişkin bölünebilir
menfaatler, işçinin çalıştığı süreye orantılı olarak verilir.
Herhangi bir çalışma şartından yararlanmak için aynı işyeri veya
işletmede geçirilen kıdem arandığında belirli süreli iş
sözleşmesine göre çalışan işçi için farklı kıdem uygulanmasını
haklı gösteren bir neden olmadıkça, belirsiz süreli iş sözleşmesi
ile çalışan emsal işçi hakkında esas alınan kıdem uygulanır.
Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte belirsiz süreli iş
sözleşmesiyle çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi
bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun bir işyerinde aynı
veya benzer işi üstlenen belirsiz süreli iş sözleşmesiyle
çalıştırılan işçi dikkate alınır.
- Kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi
MADDE 13 – İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş
sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az
belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.
Kısmî süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı
kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli
olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tâbi
tutulamaz. Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin
bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı
süreye orantılı olarak ödenir.
Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli
çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı
takdirde, o işkolunda şartlara uygun işyerinde aynı veya benzer işi
üstlenen tam süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi esas
alınır.
İşyerinde çalışan işçilerin, niteliklerine uygun açık yer
bulunduğunda kısmî süreliden tam süreliye veya tam süreliden kısmî
süreliye geçirilme istekleri işverence dikkate alınır ve boş yerler
zamanında duyurulur.
- Çağrı üzerine çalışma
MADDE 14. – Yazılı sözleşme ile işçinin yapmayı üstlendiği işle
ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulması halinde iş görme ediminin
yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisi, çağrı üzerine
çalışmaya dayalı kısmi süreli bir iş sözleşmesidir.
Hafta, ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar
süreyle çalışacağını taraflar belirlemedikleri takdirde, haftalık
çalışma süresi yirmi saat kararlaştırılmış sayılır. Çağrı üzerine
çalıştırılmak için belirlenen sürede işçi çalıştırılsın veya
çalıştırılmasın ücrete hak kazanır.
İşçiden iş görme borcunu yerine getirmesini çağrı yoluyla talep
hakkına sahip olan işveren, bu çağrıyı, aksi kararlaştırılmadıkça,
işçinin çalışacağı zamandan en az dört gün önce yapmak zorundadır.
Süreye uygun çağrı üzerine işçi iş görme edimini yerine getirmekle
yükümlüdür. Sözleşmede günlük çalışma süresi kararlaştırılmamış
ise, işveren her çağrıda işçiyi günde en az dört saat üst üste
çalıştırmak zorundadır.
- Deneme süreli iş sözleşmesi
MADDE 15. – Taraflarca iş sözleşmesine bir deneme kaydı
konulduğunda, bunun süresi en çok iki ay olabilir. Ancak deneme
süresi toplu iş sözleşmeleriyle dört aya kadar uzatılabilir.
Deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine
gerek olmaksızın ve tazminatsız feshedebilir. İşçinin çalıştığı
günler için ücret ve diğer hakları saklıdır.
- Takım sözleşmesi ile oluşturulan iş sözleşmeleri
MADDE 16. – Birden çok işçinin meydana getirdiği bir takımı
temsilen bu işçilerden birinin, takım kılavuzu sıfatıyla işverenle
yaptığı sözleşmeye takım sözleşmesi denir.
Takım sözleşmesinin, oluşturulacak iş sözleşmeleri için hangi süre
kararlaştırılmış olursa olsun, yazılı yapılması gerekir. Sözleşmede
her işçinin kimliği ve alacağı ücret ayrı ayrı gösterilir.
Takım sözleşmesinde isimleri yazılı işçilerden her birinin işe
başlamasıyla, o işçi ile işveren arasında takım sözleşmesinde
belirlenen şartlarla bir iş sözleşmesi yapılmış sayılır. Ancak,
takım sözleşmesi hakkında Borçlar Kanununun 110 uncu maddesi hükmü
de uygulanır.
İşe başlamasıyla iş sözleşmesi kurulan işçilere ücretlerini işveren
veya işveren vekili her birine ayrı ayrı ödemek zorundadır. Takım
kılavuzu için, takıma dahil işçilerin ücretlerinden işe aracılık
veya benzeri bir nedenle kesinti yapılamaz.
- Süreli fesih
MADDE 17. – Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce
durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.
İş sözleşmeleri;
a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa
yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,
b) İşi altı aydan birbuçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için,
bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta
sonra,
c) İşi birbuçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için,
bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta
sonra,
d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından
başlayarak sekiz hafta sonra,
Feshedilmiş sayılır.
Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.
Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret
tutarında tazminat ödemek zorundadır.
İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş
sözleşmesini feshedebilir.
İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait
ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20
ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci
maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci
maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş
sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği
durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat
ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü
fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.
Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait
peşin ödenecek ücretin hesabında 32 nci maddenin birinci fıkrasında
yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile
ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz
önünde tutulur.
- Feshin geçerli sebebe dayandırılması
MADDE 18. – Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az
altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini
fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya
da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan
geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
Altı aylık kıdem hesabında bu Kanunun 66 ncı maddesindeki süreler
dikkate alınır.
Özellikle aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep
oluşturmaz:
a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin
rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere
katılmak.
b) İşyeri sendika temsilciliği yapmak.
c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip için işveren
aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak veya bu hususta
başlatılmış sürece katılmak.
d) Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik,
doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler.
e) 74 üncü maddede öngörülen ve kadın işçilerin çalıştırılmasının
yasak olduğu sürelerde işe gelmemek.
f) Hastalık veya kaza nedeniyle 25 inci maddenin (I) numaralı
bendinin (b) alt bendinde öngörülen bekleme süresinde işe geçici
devamsızlık.
İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir veya değişik
işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir. İşverenin
aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde
çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına
göre belirlenir.
İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve
yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi
işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri
hakkında bu madde, 19 ve 21 inci maddeler ile 25 inci maddenin son
fıkrası uygulanmaz.
- Sözleşmenin feshinde usul
MADDE 19. – İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih
sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.
Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz
süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili
nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25 inci maddenin (II)
numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.
- Fesih bildirimine itiraz ve usulü (1)
MADDE 20. – İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep
gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı
iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay
içinde iş mahkemesinde dava açabilir. (…) (1) taraflar anlaşırlarsa
uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür. (1)
Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene
aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği
takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır.
Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde
kesin olarak karar verir.
(İptal dördüncü fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 19/10/2005 tarihli ve
E.:2003/66, K.:2005/72 sayılı Kararı ile.)
———————
1) Anayasa Mahkemesi’nin 19/10/2005 tarihli ve E.:2003/66,
K.:2005/72 sayılı Kararıyla; bu maddenin birinci fıkrasının son
cümlesinin “Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya…” bölümü iptal
edilmiştir.
———————
- Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları
MADDE 21. – İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen
sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından
tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren,
işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu
üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört
aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle
yükümlü olur.
Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde,
işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da
belirler.
Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en
çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları
ödenir.
İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait
ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre
yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim
süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin
ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.
İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden
itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda
bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise,
işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren
sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.
Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler
ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri
geçersizdir.
- Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi
MADDE 22. – İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki
niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da
işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir
değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle
yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı
işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi
bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse,
işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için
başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve
bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir.
İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava
açabilir.
Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman
değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili
olarak yürürlüğe konulamaz.
- Yeni işverenin sorumluluğu
MADDE 23. – Süresi belirli olan veya olmayan sürekli iş sözleşmesi
ile bir işverenin işine girmiş olan işçi, sözleşme süresinin
bitmesinden önce yahut bildirim süresine uymaksızın işini bırakıp
başka bir işverenin işine girerse sözleşmenin bu suretle feshinden
ötürü, işçinin sorumluluğu yanında, ayrıca yeni işveren de
aşağıdaki hallerde birlikte sorumludur:
a) İşçinin bu davranışına, yeni işe girdiği işveren sebep
olmuşsa.
b) Yeni işveren, işçinin bu davranışını bilerek onu işe
almışsa.
c) Yeni işveren işçinin bu davranışını öğrendikten sonra dahi onu
çalıştırmaya devam ederse.
- İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı
MADDE 24. – Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı
hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim
süresini beklemeksizin
feshedebilir:
I. Sağlık sebepleri:
a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden
doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli
olursa.
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü
işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile
bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.
II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı
noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek
yahut
gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek
suretiyle işçiyi yanıltırsa.
b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve
namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa
veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.
c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada
bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden
birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut
işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç
işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır
isnad veya ithamlarda bulunursa.
d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde
cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen
gerekli önlemler alınmazsa.
e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme
şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,
f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi
kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve
tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman
esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa,
yahut çalışma şartları uygulanmazsa.
III. Zorlayıcı sebepler:
İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin
durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa.
- İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı
MADDE 25. – Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda
yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya
bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
I- Sağlık sebepleri:
a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından
yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa
uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç
iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.
b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte
olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık
Kurulunca saptanması durumunda.
(a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza,
doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini
bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki
çalışma süresine göre 17 nci maddedeki bildirim sürelerini altı
hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre
74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş
sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler
için ücret işlemez.
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve
benzerleri:
a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı
noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde
bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek,
yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin
işvereni yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref
ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda
bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız
ihbar ve isnadlarda bulunması.
c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde
bulunması.
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut
işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı
hareket etmesi.
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak,
işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa
uymayan davranışlarda bulunması.
f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve
cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe
dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa
herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç
işgünü işine devam etmemesi.