657 sayılı memur kanunu için KESK'ten flaş açıklama!
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun değiştirilmesi hususunda Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarına, KESK Trabzon Şubesi Dönem sözcüsü Muhammet İkinci'den 'manipülasyon' yorumu geldi.
KESK Trabzon Şubesi Dönem sözcüsü Muhammet İkinci,
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
kaldırılacağı yönündeki açıklamalarının manipülasyon olduğunu
söyledi.
Muhammet İkinci, iş güvencesine yönelik yapılacak saldırılara karşı
duracaklarını belirterek, “Bir süredir iktidar yetkilileri
tarafından dile getirilen bugün de Sayın Başbakan Ahmet
Davutoğlu’nun “Birlik, Demokrasi ve Huzur Eylem Planı” kapsamında
terörle mücadele için 657 sayılı DMK’nun kaldırılacağı açıklaması
tam bir manipülasyon örneğidir. Az çok hukuk bilgisi ve okuma
yazması olan bilir ki mevcut TCK ve 657 sayılı DMK kamu görevlileri
açısından tanımlı suç teşkil eden fiiller için ziyadesiyle
yaptırımlar öngörmektedir” dedi.
İkinci açıklamalarını şöyle sürdürdü;
“Ülkede toplumsal barış ve huzuru sağlamanın, insan temel hak ve
hürriyetlerini güvence altına alıp hukuku tesis etmenin önünde kamu
çalışanlarının iş güvencesini engel görerek 657’yi hedefe almak
kamu çalışanlarının ve halkımızın aklıyla alay etmek anlamına
gelir. Yoksa insan temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına
alınıp hukukun tesisi edildiği, toplumsal barış ve huzurun
sağlandığı bir ülke herkesin sahip çıkması gereken bir
taleptir.
"657 ANTİDEMOKRATİK UNSURLAR İÇERMEKTEDİR"
657 sayılı DMK suç ile mücadelede asla siyasi iktidarın elini
bağlamamakta aksine antidemokratik unsurlar içermektedir. Burada
asıl niyet kamu çalışanlarının işgüvencesini ortadan kaldırmaktır.
Asıl amaç sermayeye dikensiz gül bahçesi sunmak, çalışma yaşamında
kuralsızlığı, esnek çalışmayı, taşeron ve sözleşme sistemini esas
kılmaktır.
Yapılmak istenen kamuyu tasfiye etmek ve piyasa kurallarının hakim
olduğu bir düzen inşa etmektir.Bu düzende yurttaşlar müşteri devlet
tüccar, kamu görevlileri iş ve gelecek güvencesi olmayan ücretli
köleler olarak düşünülmektedir. Halkımızın ihtiyaçlarını
karşılayacak nitelikli kamusal hizmetlerin üretilmesi ancak
işgüvencesi olan kamu çalışanlarıyla mümkündür. Kamuda yandaşlığın,
kayırmacılığın, keyfiyetin bu kadar yaygın ve esas hale
getirildiği, mahkeme kararlarına rağmen liyakat, kariyer ve
yeterlilik ilkelerinin değersizleştirildiği bir süreçte
işgüvencesini ortadan kaldırmak ülkeyi uçuruma sürüklemekten başka
bir anlama gelmemektedir.
İş güvencemize yönelik saldırılara karşı tüm kamu emekçileri ve
halkımız ile birlikte karşı duracağımız unutulmamalıdır.”